notting hill (1999): 5/10 konusu: londra'nın notting hill semtinde küçük bir kitapçı işleten william thacker ile ünlü hollywood yıldızı anna scott'un tesadüfen tanışmasıyla başlayan romantik hikayesini anlatır. william ve anna, farklı dünyalardan gelmelerine rağmen aralarında güçlü bir bağ kurarlar. ancak,…devamınotting hill (1999): 5/10
konusu: londra'nın notting hill semtinde küçük bir kitapçı işleten william thacker ile ünlü hollywood yıldızı anna scott'un tesadüfen tanışmasıyla başlayan romantik hikayesini anlatır. william ve anna, farklı dünyalardan gelmelerine rağmen aralarında güçlü bir bağ kurarlar. ancak, anna'nın ünlü olmasının getirdiği zorluklar ve sürekli medyanın ilgisi, ilişkilerini karmaşık hale getirir. (chatgpt)
yani, gerçekten ama GERÇEKTEN izleyecek bir şey kalmadıysa veya hugh grant hayranıysanız izleyebilirsiniz bence. romantik komedi türünde. aslında ara sıra william karakterinin güldüğüm birkaç sahnesi oldu ama pek de komik bulmadım, pek.. romantik de bulmadım. o kadar ortalama bir filmdi ki. aslında hugh grant için 2-3 puan verecektim (maurice filminden beri takıntılıyım kendisinin gençliğine) ama sonu da güzel olduğu için 1 puan daha ekledim. diğer 1 puanı da piyasada çok daha kötü ve izlenmeyecek filmlere göre iyi olduğu için verdim. seneler önce izlesem belki severdim veya en azından 6-7 verirdim ama bilemedim, izlerken defalarca "keşke izlemeseydim, daha güzel bir şey bulabilirdim" dedim ve filmin sonu da bu lafımı geri aldıracak kadar öyle aman aman bir şey değildi.
ha bir de, zaman zaman karşılaştığım, "i'm just a girl, standing in front of a boy, asking him to love her." cümlesinin bu filmden geldiğini bilmiyordum. filmde çok iyi bulduğum bir iki sahneden biriydi.
SPOILERLI KISIM:
ilk karşılaştıkları an benim için biraz belirsizdi. başta william'ın onun ünlü olduğunu bilmediğini düşündüm, çünkü kitapçıdaki bir adam anna'nın imzasını istedikten sonra biraz farklı davranmaya başladı. ama anna gittikten sonra da arkadaşına bil bakalım kimi gördüm, filan dedi. yani imzasını filan görmediği için de "kızı herhalde yüzünden tanımıştır, ama nasıl ya? tanımıyormuş gibiydi.", diye de bir sorgulamadım değil ama çok takılmayacağım. yanlış anladığım yer varsa aydınlatılırım belki.
sonra anna'nın william'la vedalaştığı an, daha ilk tanıştıkları gün de öpüşmesi çok saçmaydı. tamam, william ona karşı nazik davrandı falan ama bundan en fazla etkilenirsin herhalde, en azından ilk tanışma anı için... bilmiyorum, olaylar fazla hızlı gelişti. bir tık da anlamsız gelişti, diyebilirim aslında (kendi adıma).
william'ın horse and hound dergisinden geldim diyerek yaptığı röportajlar komikti, ama dizide güldüğüm 2-3 sahne vardıysa hepsi de o kısımdaydı herhalde. yani anlayacağınız, işin ne romantik ne de komedi kısmını çok beğendim diyemem. dürüst olacağım, verdiğim puanın 2 veya 3'lük kısmı hugh grant'e olan hayranlığımdan geliyor. çok tatlı ve sempatik olduğunu düşünüyorum kendilerinin.
her neyse, pek bir şey katmadı bu film bana, o yüzden bu yorumdan üzgün ayrılıyorum. daha güzel filmlerde buluşmak dileklerimle.