Yine bir kavram çıktı karşıma ders kitaplarım arasından, orijinal ismi Yunanca "κύκνειον ᾆσμα" (kykneion asma), Latincesi "Carmen Cygni" ve İngilizcesi "Swan Song" ya da dilimizdeki hali ile "Kuğu Şarkısı". Kuğu Şarkısı, ölümden veya jübileden hemen önce yapılan son bir jest,…devamıYine bir kavram çıktı karşıma ders kitaplarım arasından, orijinal ismi Yunanca "κύκνειον ᾆσμα" (kykneion asma), Latincesi "Carmen Cygni" ve İngilizcesi "Swan Song" ya da dilimizdeki hali ile "Kuğu Şarkısı".
Kuğu Şarkısı, ölümden veya jübileden hemen önce yapılan son bir jest, hareket veya performans için kullanılan mecazi bir ifadedir. Bu ifade, kuğuların yaşamlarının çoğunu sükûnet içinde geçirmelerine rağmen ölümlerinden hemen önce hoş bir şarkı söyledikleri yönündeki eski bir inancı yansıtmaktadır. Temeli uzun süredir tartışılan bu inanç, MÖ 3. yüzyılda Eski Yunan'da atasözü haline gelmiş, sonrasında Batı şiirinde ve sanatında da birçok kez kullanılmıştır.
Kuğu, Yunan mitolojisinde tanrı Apollon'a adanmış bir kuştur ve bu nedenle uyum ve güzelliğin simgesi olarak kabul edilmiştir.
Misal, Ezop'un “Kuğu ve Kaz” masalı, kaz yerine yanlışlıkla yakalandığında hayatını kurtaran şarkısıyla tanınan kuğu şarkısı efsanesi ile tanınmıştır.
MÖ 458 tarihli Aeschylus'un "Agamemnon"unda da bu kavrama referans verilmiştir. Clytemnestra bu oyunda, ölen Cassandra'yı “son ağıtını yakan” bir kuğuya benzetmiştir.
Platon'un "Phaidon"undaki Sokrates karakteri, kuğuların yaşamlarının erken dönemlerinde de şarkı söylemelerine rağmen, bu eylemi ölmeden önceki kadar güzel yapmadıklarını ifade etmiştir. Kuğuların şarkılarının kederli olduğuna dair yaygın bir inanış olduğunu, ancak Sokrates onların “öteki dünyadaki nimetleri önceden bildikleri için” neşe içinde şarkı söylediklerini düşünmeyi tercih ettiğini eklemiştir. Aristoteles, "Hayvanların Tarihi Üzerine" adlı eserinde kuğuların “müzikal" hayvanlar olduklarını ve "özellikle ölüm yaklaştığında" şarkı söylediklerini belirtmiştir. MÖ 3. yüzyıla gelindiğinde bu inanç bir şekilde bir atasözüne dönüşmüştür.
Ovidius da, “Picus ve Canens'in Hikayesi”nde bu efsaneden bahsetmiştir:
"Gözyaşları içinde tiz bir sesle kelimeler sayıkladı,
Kuğu gibi, hüzünlü kederine ağıt yakarak
Ölmek üzereyken cenaze ağıtını söyledi."
Bu kavramın, Helios ve Clymene'nin hırslı ve inatçı oğlu Phaethon'un ölümü üzerine Liguria'lı Cycnus'un yaktığı ağıtla bir bağlantısı olması da muhtemeldir. Cycnus ismi Eski Yunanca “kuğu” anlamına gelen kelimenin Latinceleştirilmiş halidir. Hyginus "Fabulae"sinde tanrılar tarafından kuğuya dönüştürülen kederli Kiknos'un, ölen Phaethon'un üvey kız kardeşleri olan ve Phaethon'un ölümüyle başkalaşım geçiren Heliades'in, kehribar ağlayan kavakların ağıtına katıldığını öne sürmektedir.
Efsaneden ilham alan ve şu anda aklıma gelen diğer şairleri şu şekilde sıralayabilirim:
Samuel Taylor Coleridge
The Dying Swan, Lord Tennyson
Parlement of Foules, Chaucer
not defterleri, Leonardo da Vinci
Venedik Taciri; Othello, Shakespeare
Gümüş Kuğu, Orlando Gibbons
Sizin de aklınıza gelen bir örnek varsa bahsetmekten çekinmeyin. Saygılar.