Seri incelememize Dark Knight ile devam ediyoruz. Bu filmde, önceki incelememdeki temaların daha derine daha karanlığa çekildiğini görüyoruz. Film özellikle etik dilemmalarıyla kahramanlığın doğasını, kaosu, ve ahlakı işliyor. İlk filmi tek kelime ile anlatacak olsam korku derken bu film için…devamıSeri incelememize Dark Knight ile devam ediyoruz. Bu filmde, önceki incelememdeki temaların daha derine daha karanlığa çekildiğini görüyoruz. Film özellikle etik dilemmalarıyla kahramanlığın doğasını, kaosu, ve ahlakı işliyor. İlk filmi tek kelime ile anlatacak olsam korku derken bu film için bu ana tema kaos olurdu.
Kara Şövalyenin ana teması kaos ile düzen arasındaki savaştır diyebiliriz. Batman düzeni Joker ise nihilist bir boşluğu ve bundan doğan kaosu temsil eder.
Jokere göre Gotham’ın sosyal kuralları bomboş bir konsepttir ve insanın doğasında kaos vardır. Batman ise bunu reddeder ve düzeni korumaya çalışır. Jokerin yarattığı feribot ikilemi ve hastane bombalaması bu kaos inancından dolayıdır.
Batman ise tam tersi planlı ve sistematik haraket eder ve adeta satranç oynar bu da düzeni temsil etmektedir. Kaos içindeki Gotham sokakları ve düzen içindeki Batcave bu ikisi arasındaki kontrastı sembolize eder.
Karakter gelişimi olarak Batman’ın film boyunca kendi ahlakını çiğnemeden düzeni koruyamadığını görürüz Batman düşüyordur. Joker Harvey Dent’e yaptığı gibi onu da yoldan saptırmaya çalışıyordur çünkü bu Jokerin haklılığını gösterecektir. Düşerken gülme sebebi de budur Batman onu öldürüp kendine hakim olamasaydı Batman’in ve aslında düzenin sembolü de yok olacaktı. Joker kendini öldürterek bir nihilist olarak kaosun ve herkesin yoldan çıkabileceğini herkese gösterecekti. Bu yüzden film boyunca Batman’in sınırlarını zorlamıştır. Batman hep onarıcı yasalara inanmış ve umutsuz vaka Jokeri hep yakalayıp kodese tıkdırmıştır.
İkinci bir tema da dualitedir. Bu temayı ilk filmde de görmekteyiz ama bu filmde kimlik sorgulaması da yapılıyor bu dualite üzerinden. Film maskeli ve maskesiz karakterler üzerinden çift kişilikle yaşanıp yaşanamayacağını yoksa bir kimliğin ağır basıp basmaycağını sorguluyor. İlk filmdeki Batman Bruce çekişmesini burada daha oturaklı şekilde Harvey Dent ikileminde görüyoruz ki İki-Yüz karakteri buna güzel bir metafordur. İlk filmdeki Batman Bruce çekişmesi ise bu filme climax yapıyor. Joker Batman’i kendi kimliğini açığa etmeye zorluyor ve Batman düzen getirmeye uğraşırken Bruce sevdikleriyle sınanıyor. Bu yüzden içsel çatışma tavan yapıyor.
Filmdeki başka bir tema da koruyuculuğun etiği üzerinedir. Batman yasa dışıdır ama yasayı uygulamaya çalışır. Polisin yapamadığını yapar ama bu onu haklı mı kılar? Yasal olmayan birinin yasayı koruması etik midir? Film Batman üzerinden bunları sorgular. Batman’in kullandığı Sonar teknolojisi bütün Gotham’ı analiz etmektedir. Bu etik midir? Gücün tek Batman’de toplanması insanların özelinin olmaması ideal midir? Film bunları da sorgular.
Film bir kişide gücün toplanmasını sorgulamayı bireysel bozulmayla destekler. Bunu da Harvey Dent üzerinden yapar. Masum olan Dent yıkılmaz kale Dent zamanla kötüye dönüşür. Soyismi de manidardır “Dent” adeta Joker yasal sistemde ve toplumsal düzende Dent üzerinden bir “Dent - Delik” açmıştır. Artık Gotham’ın Beyaz şövalyesi adaletin sembolü Dent bir kötü olmuştur. Bu da ilk filmdeki sembollerin yıkılışını sembolize eder. Bütün bunlar ise Joker’in manipülasyonu ile olmuştur.
İlk filmdeki fedakarlıklar bu filmle arşa çıkar ve Batman sinyali umudun işareti olduğu kadar Bruce için bir yüktür. Bu uğurda sevdiği kadını ve yakın arkadaşını kaybetmiştir. Aynı zamanda Dent gibi beyaz şövalye değil Kara Şövalye olarak Gotham’ı kurtarmaya çalışması Bruce’un fedakarlığını temsil eder. Sevilmese istenmese “kara şövalye” bile olsa bu fedakarlığı kabul eder Gotham için. Adeta Gotham’a rağmen Gotham’ı kurtarır.
Filmde başka bir tema da kahraman ile kötünün arasındaki çizginin çok net olmadığıdır. Bu da filme gerçekcilik katar. Durumlar, seçimler, ahlak üzerine bakış açıları bir kahramanı kötü yapabilir. Film bu ince çizgiyi benzet aksiyonların farklı sonuçları üzerinden anlatır. Batman’e işlemeyen manipülasyon Dent’i delirtmiştir. İkisine de aynı taktikler uygulanmıştır. Batman çok kez bu dönüşümün ucundan bizzat dönmüştür. Joker’in düşüş sahnesi aslında ironik olarak onun yükselişidir ve dediği gibi bir kötü gün dönüşüme yeter. Batman orada son dakika kötüye dönüşmekten kurtulmuştur.
Filmde başka bir tema da kötülüğün doğasıdır. Joker nihilistik bir kötülüğü ve kaosu temsil eder. Yok edicidir. Bir planı vardır ama bu bile çoğu zaman kafasına göre değişiklik gösterir. Düzensiz öngörülmesi zordur. Film bu kötülüğü Gotham’daki diğer kötüler ile kontrast eder. Joker’in safi kötülüğünün sebebsiz olduğunu söyler. Alfred’in dediği gibi bazı adamlar dünyanın yanmasını ister. Bu diğer Gotham kötülerinde gördüğümüz gibi açgözlülük veya bozulma ile kıyas edilemez. Joker’in sürekli değişen hikayeleri ise bu belirsizliğini sembolize eder.
Filmdeki son temamız ise umut ve karamsarlıktır. İlk filmdeki “karanlık günlerdeki umut” teması yine burada da açığa çıkar. Feribot sahnesindeki ikilem bu iki konsepti gösterir. İnsanların korkuya rağmen düğmeye basmaması bu umudun yaşayabileceğini gösterir. Film boyunca Batman’in Gotham halkına olan inancı(ilk filmin incelemesinde bundan bahsetmiştim) teste sokulur ve en karanlık zamanlarda bile Joker’e rağmen insanların içindeki iyiliğin yaşaması Batman’in inancını doğrular. Yani bireyler bozulabilir ama “iyilik” fikri hep yaşar. Kahramanlık bazen sınırları çiğner ve karanlıktır idealize değildir çünkü düzen kaosu kaos düzeni barındırır. Birbiriyle varolur. Batman’e Jokerin dediği sensiz ne yaparım seni öldürmek istemiyorum değişi gibi. Yani ideal dünya yoktur kahramanlık ve iyilik de aksak sorunlu yer yer bozuk ve belirsizdir. Bazen bu taşar ve kötülüğe kayar ve çizgi sanılandan incedir. Bu karanlık dünyanın kahramanı da ancak “Kara Şövalye” olabilir.