Filmi ilk baştan itibaren bazı okuduğum yatırımlar da sebebiyle şu şekilde düşünerek izledim: bunlar da ne ponçikmiş ya. Yok çocuk yerde yattı yok yemek de şu dediler, yok diyor oldu, gibi bazı şeyleri misafir gelen aile fazla abartıyor gibi geldi.…devamıFilmi ilk baştan itibaren bazı okuduğum yatırımlar da sebebiyle şu şekilde düşünerek izledim: bunlar da ne ponçikmiş ya. Yok çocuk yerde yattı yok yemek de şu dediler, yok diyor oldu, gibi bazı şeyleri misafir gelen aile fazla abartıyor gibi geldi. Biz de sonuçta müsait umduğunu değil bulduğunu yer. Bu sebeple gitmişsin misafirliğe köy yerinde bazı şeyleri sineye çekeceksin diyerek izledim. Ancak adamın çocuğu azaldığı sahnede işin rengi değişti. Bizim bildiğimiz çocuğa dokunmanın ve çocuğun haklarının pek çok yönden genişletildigi Avrupa da adamın güya kendi çocuğuna etmediği kalmadı.
Öncelikle zaten film üstüne basa basa bu adam kendi karısının ve çocuğunun dahi sözünden çıkmayan hiçbir şekilde elinden emziğini alsan gık demeyecek bir adam. Bağırma sahnesi de bunu işliyor. Fakat maalesef günümüzde kimisinin yediğimiz hormonlu gıdalar kaynaklı dediği, kimisinin feminist akımlar kaynaklı dediği bir gariplik var ki; günümüz herifleri kibarcik oldu. Günümüzde kendimin de dahil olduğu kelimeler ile konuşarak çözülemeyecek dert yok anlayışı maalesef filmde görüyoruz ki yeterli olmuyor. Beyaz yakalılar, memurlar, akademisyenler gibi gibi pek çok meslek grubu günümüzde biraz üstten söyleyerek herşeyi yaptırabilecegin kıvamda. Meslekler de erillik ve disillik farkı neredeyse ortadan kalktı. Bugün bir videoda bı hayvanı kendinden korkmasini sağlamak için kükreyen bir adam gördüm. Ve yorumlarda herkes adam mağara çağına geri döndü, adam taş devrinden atalarının aferinini aldı gibi dalga geçilmişti adamla. Fakat adam o hayvanın zararından kurtulduktan sonra o kadar önemli değil ki kimin ne dediği. Biz de de mesele bu aslında, gülümsemezsen, kibar davranmazsam, iş yerinde her şeyi sorgulamadan amirimin istediği şekilde yapmazsam o zmn beni sevmezler, o zmn dislanirim korkusu o kadar ön planda ki, bu kişiliğimizi ve hayatımizi ele geçirmiş durumda..
Yüksek ihtimal filmde pek çok semboller var:
Göçmen adam gibi, çocuğun dilinin kesilmesi gibi, taşlanma gibi, fakat bunların ne ifade ettiği üzerine düşünülmesi gerekir.
Danimarka gibi Viking ve İskandinav kökenli bir milletin böyle bir eleştiri ile toplumun nasıl özellikle erkeklerinin pisiriklastigini göstermesi aslında toplumun sancisinin bir göstergesi.
Yalnız şu durum da göz önüne alınmalı ki, bir kedi bile yavruları için canı pahasına savaşır. Bir erkek için ise ailesini korumak onurundandir. Onursuz bir erkek ölmekden daha beterdir. Bu düşünceler içgüdüseldir zannımca, bu yüzden belki aileye ve çocuğa yöneltilen bir kasıt belki durumlar da bir değişiklik oluşturabilir, çünkü en aciz varlık bile mevzu bahis ailesi ve de yavrusu olduğu zaman içlerinde saklı gücü açığa çıkarabilirler. Film oldukça gerçek bence izlenmesi gereken bir film.. çoğu kişi zannediyorum bir şekilde ellerinden kurtulsalardi daha yüksek puanlar verecekti. Herkes genelde bu şekilde umutları yıkılınca canı sıkılır ve düşük puan verir yapıma. Fakat yapım kesinlikle sinirleri bozarak insanın midesini ve film hakkında fikirlerini alt üst ederek gayet başarılı olduğunu göstermiş oldu.. 7/10