"𝘒𝘢𝘳𝘯𝚤𝘮𝘥𝘢𝘬𝘪 𝘣𝘦𝘣𝘦𝘨̆𝘪𝘯 𝘣𝘢𝘣𝘢𝘴𝚤, 𝘬𝘰𝘤𝘢𝘮 𝘮𝚤 𝙗𝙖𝙗𝙖𝙢 𝘮𝚤 𝘣𝘪𝘭𝘮𝘪𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮..." Uzun zamandır elimde sürünen, bir türlü okumaya cesaret edemediğim, korktuğum, gerçeklerden kaçtığım bir kitap olan Kardeşini Doğurmak toplumumuzda herkesin okumasını istediğim kitaplardan biri. Kitap belki adından da anlayabileceğiniz üzere 'ensest' vakaları inceleyip…devamı"𝘒𝘢𝘳𝘯𝚤𝘮𝘥𝘢𝘬𝘪 𝘣𝘦𝘣𝘦𝘨̆𝘪𝘯 𝘣𝘢𝘣𝘢𝘴𝚤,
𝘬𝘰𝘤𝘢𝘮 𝘮𝚤 𝙗𝙖𝙗𝙖𝙢 𝘮𝚤 𝘣𝘪𝘭𝘮𝘪𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮..."
Uzun zamandır elimde sürünen, bir türlü okumaya cesaret edemediğim, korktuğum, gerçeklerden kaçtığım bir kitap olan Kardeşini Doğurmak toplumumuzda herkesin okumasını istediğim kitaplardan biri.
Kitap belki adından da anlayabileceğiniz üzere 'ensest' vakaları inceleyip bu konuların farkında bir kamuoyu yaratmaya çalışıyor. Gerçekten yazarımız Büşra Sanay'ı tebrik ettiğim bir eser zira toplumumuzda daha önce hiç kimse böyle büyük bir gerçeği ortaya koymak için bu denli bir emek sarf etmemişti. İçeriğinde birden fazla ensest vaka var ve bu vakalar en küçük ayrıntısına kadar anlatılmış,daha doğrusu adli kısımı içeren bir yapıt niteliğinde. Şöyle ki mağdurun ve tanıkların ifadelerini okuyoruz, psikoloji alanında master yapmış kişilerin konu hakkındaki yorumunu okuyup vahim durumumuz hakkında tahliller yapabiliyoruz.
Öncelikle ensest bir hastalık değil, eğitim durumuyla, yaşanan bölgeyle alakası yok. Keza bu bir sapkınlık,içsel bir dürtü bozukluğu ve her toplumda görülebilecek bir sorun.Kitabı okurken de buna emin olabiliyorsunuz çünkü çok fazla vaka var, sayamayacağımız, miktarı belirlenemeyecek kadar fazla ne yazık ki.
Ayrıca tek bir nedeni yok ensestin ve de ortaya çıkan yeni bir sorun değil, insanlık tarihinin başlangıcından beri var olan bir sorun ensest. Her toplumda, her ülkede görülmüş ve hâlâ görülmeye devam ediyor hatta görünene bakılırsa devam da edecek. Çünkü bunu önleme adına hiçbir eylem yapılmıyor arkadaşlar. Her gün kim bilir binlerce çocuğumuz bu acımasızlığa maruz kalıyor ve hiçbir yetkili mercii de gidip üstüne alınıp bir konuşma yapmıyor. Kitabı okurken o kadar sorguladım, o kadar saydım sövdüm ki anlatamam. Yahu insanlar neler yaşıyor neler ve bizim bunlardan haberimiz yok. Şu noktada diyebileceğim tek şey gerçekten çok yazık, bizden bir halt olmaz.
Tamam küçük çaplı girişimler yok değil lâkin bunlar asla yeterli değil dediğim gibi. ÇİM(çocuk izleme merkezi) diye bir kurum açılmış bu kurum mağdur çocuklarımızın kendini ifade edebileceği,rahat bir ortam yaratarak sağlıklı bir şekilde kendini ifade etmesini hatta lâzım görülürse bir süre konaklayabileceği bir kurum. Aslında kulağa oldukça yararlı bir eylem gibi geliyor, ki öyle ancak anladığım kadarıyla personel eksikliğinden dolayı çok az şubesi varmış. Devlet oralara da atama yapsa, ya ne bileyim bu işi artık 'gönüllülük' mevzusu diye değil de düzeltilmesi gereken bir sorumluluk olarak baksa çok mu şey yapmış olur?
Neyse, birazcık düşününce ensestin nedeninin olamayacağını, sadece ortaya çıkmasında bazı olayların etkili olduğunu ve bu 'sapkınlığın' ortaya çıkışını hızlandırdığını söyleyebiliriz. (Bu yüzden ortaya çıkma sebeplerini yazmadım, azıcık düşünürseniz eminim ki neler olduğunu tahmin edebileceksiniz.)
Kitap genel eksende kızların, kadınların çevresinde dönüyor ama bu demek değildir ki erkek çocukları tecavüze uğramıyor. Sadece ortaya çıkmıyor, erkek çocuğuna yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri gereği, erkek çocuklarının cinsel istismara uğradığını düşünmek ve bunu ortaya çıkarmak zor. (Yahu arkadaşlar kediye, köpeğe hatta direğe bile o muameleyi uygulayan kişiler var bu toplumda, buna inanılması pek zor olmasa gerek değil mi?)
Hem sosyal medyada eminim ki tecavüze uğrayan kişilerle ilgili bir gönderi karşınıza çıkmıştır. Benim şu noktada anlamlandıramadığım şey bu gönderilerde mağdur olan kişilerin görüntüsünün kullanılması. Sanki onlar bir suçluymuş, sanki onlar bu eylemi gerçekleştirmiş gibi bir algı oluşuyor. Pekâla sanığın fotoğrafının neden koyulmadığı hakkında elbette bir amaç var, sanığı korumak. Ancak sanığın korunmaya ihtiyacı olduğunun düşünülmesi bile saçma geliyor bana, böyle vakalarda aksine sanığın suratını olabildiğince her yere yayacaksın ve toplumdan uzaklaştıracaksın onu. Mesela Amerika'da durumun böyle olduğu yazıyor. Fail toplumdan izole edilip, sürgüne gönderiliyormuş. Bir noktadan sonra da akıl sağlığını kaybedip, (ki var olduğu bile şüpheli) gereken cezayı almış oluyor. Acımasız bir yöntem bunun farkındayız, ama kim onlara acınması gerektiğini söyledi ki?
Kardeşini doğurmak kitabı, üstte de belirttiğim gibi gerçekten çok önemli bir kitap. Farkındalık yaratma konusunda çok şey başarmış ancak maalesef ki ülkemizde her konuda olduğu gibi bir süre sonra unutulmuş konulardan biri. Unutmayalım, unutturmayalım zira küçük çocuklarımızın tek umudu biz olabiliriz.
▪️"Bana çikolata vereceğini söyledi,gittim.Çünkü o yaşıma kadar hiç çikolata yememiştim. Paramız yoktu. Bilsem gider alır mıydım amcamın uzattığı 𝘤̧𝘪𝘬𝘰𝘭𝘢𝘵𝘢𝘺𝚤..."