Ülke olarak bir vakit, bir şeyleri kaybettik; hem de pek çok şeyi. Fakat ne kaybettiğimiz zamanı ne de hangi köşede kaybettiğimizi bulabiliyoruz. Yalnızca çok şeyin artık bizimle olmadığını biliyoruz. Öyle bir hâle geldi ki insanoğlu, o kadar sağır-kör rolünü oynar…devamıÜlke olarak bir vakit, bir şeyleri kaybettik; hem de pek çok şeyi. Fakat ne kaybettiğimiz zamanı ne de hangi köşede kaybettiğimizi bulabiliyoruz.
Yalnızca çok şeyin artık bizimle olmadığını biliyoruz.
Öyle bir hâle geldi ki insanoğlu, o kadar sağır-kör rolünü oynar oldu ki...bazı şeyleri halı altına süpürdüğümüzü bile gözden kaçırır, bilinçsizce kanıksar oldu.
Daha ne kadar oldu masum çocukların kaçırılıp öldürülmesi, ki bir kız çocuğu yine kayıpmış, kaç vakit geçti üstünden öldürülen kadınların kulak ardı edilmesi..
Yine öyle olacak, farklı mı olacak sanki.
Hiçbir şey olmamış gibi monoton hayatına devam edecek insan, gülüp eğlenecek sanki onlarca insanın gülüşü her geçen gün çalınmıyormuş gibi.
Yeni çocuklar kaçırılacak üstüne, başka cinayetler işlenecek böyle böyle ve insan yine bir hafta diline pelesenk edecek bu hazin olayları, dem vuracak ülkenin ve insanlığın kendi kendini katletmesinden.
Sonra hayat, yine devam edecek kaldığı yerden...
Acınası tarafı bu işte insanın, bazı şeyler fazlaca yaşanır olunca; alışıyor aciz bir varlık misali. Böyle bir şey nasıl normalleştirilir oysaki?
Can damarlarımızı, canımız diyerek kalbimize bastığımız onca değerler bohçasını yolun bir köşesine fırlatıp atmış gibi; duyarsız, zalim, acımasız insanoğlu.
Muasır medeniyetler seviyesine çıkacağız derken, zihniyetimizi diplere çekiyoruz her geçen günde.
Dur demiyoruz bazı şeylere, duyuramıyoruz sesimizi ne kadar dur desek de.
Her geçen gün bir parça daha kopuyor içimizden, arşı alâ titriyor geçen her saniye mazlumların sesinden.
Ve insanoğlunun kalpleri, yine kör bir kuyu, yine sağır bir dehliz karanlık köşelerde.
Dünya mazlumlara cehennem olmaya devam ettikçe, yürekler taş tutmak için can atıyor, kulaklar inatla sağır olma yoluna gidiyor ve insan bunları körmüşçesine kabulleniyor.
Dört bir yanda yaşanan zalimlikler, ruhlarından ederken narin canları, yüreklerini kanatıyor nahif kuşların..
Dünya dünya olalı, böylesine şahit olmadı
Elimizde olsa, sessize olsak tüm bu olanları..geri döndürsek ölen umutları, tekrar başlatsak bu katlanılmaz hayatı da bir umut katlanılır kılsak...
Ve kadınlığı bu kadar zor kılmasak
Bazen kelimeler kifayetsiz, acıyı ifade etmeye yürek dermansız kalır. Bir şey dese eksik olacak, demese içinde kor alev yanıp tutuşacak. Bir çare kaleme sarılır, bilinen şeyleri sıralamaya başlar sonra. Belki der, belki tercüman olunabilir ruhlardaki ortak acıya...