Fantastik ve bilim kurgu edebiyatının hanım ağası Ursula K. Le Guin ile tanışma kitabı olarak Mülksüzler'i okudum ve yine "İyi ki okumuşum," dedim. 1974'te basılan kitap, bir yıl sonra 1975'te, bilim kurgu ve fantastik edebiyatın Nobel'i sayılan iki prestijli ödül…devamıFantastik ve bilim kurgu edebiyatının hanım ağası Ursula K. Le Guin ile tanışma kitabı olarak Mülksüzler'i okudum ve yine "İyi ki okumuşum," dedim. 1974'te basılan kitap, bir yıl sonra 1975'te, bilim kurgu ve fantastik edebiyatın Nobel'i sayılan iki prestijli ödül olan Hugo ve Nebula ödüllerini kazanarak kalitesini kanıtladı. Kitaba sadece bilim kurgu eseri demek haksızlık olur, çünkü politik ve felsefi bir okuma deneyimi de sunuyor.
Kitabın ismi bile başlı başına bir hikâye. Kitabın orijinal ismi The Dispossessed ve yazarımız, Dostoyevski'nin Türkçeye çevirisi Ecinniler, İngilizceye çevirisi The Possessed olan kitabına ithafen bu ismi vermiş. The Possessed, "ruhun cin veya şeytan tarafından ele geçirilmesi" anlamına geliyor. Ecinniler'i okuyanlar bilir, orada anarşist olarak nitelenen bir grup genç vardı ve Dostoyevski onlara Ecinniler ya da The Possessed diyordu. Yani anarşistler, ruhuna şeytan girmiş kimselerdir demek istiyordu. Bir anarşist ve sosyalist olan Le Guin ise bunun tam tersini betimleyen bir topluluk ortaya koymuş.
Buradan da kitabın konusuna geçeyim: Kitap, uzak bir gelecekte Urras isimli kapitalist bir gezegenden ayrılan ve kendilerine Odo'cu diyen bir grup insanın, Anarres isimli bir gezegende anarşizm ve sosyalizm temelleri üzerine kurduğu topluluk sistemini anlatıyor. Buradaki anarşizm kavramı, hiçbir şeye sahip olmayan, kimse tarafından yönetilmeyen, patronların ve yöneticilerin olmadığı bir topluluk anlamında kullanılıyor. Kıran, döken, her şeye isyan eden yıkıcı bir topluluk anlamında değil. Her iki gezegende bulunan koyu bir anarşist ve başarılı bir fizikçi olan Dr. Shevek'in maceraları da bu hikâyede bize eşlik ediyor.
Yazar, "Devrim nedir?", "Devrimci kime denir?", "İdeal yönetim var mıdır?" ve "Gerçek özgürlük nedir?" gibi derinlikli, üzerinde çokça tartışılması gereken soruların cevabını bulmaya çalışırken, özgürlük, mülkiyet, eşitlik ve bireysel sorumluluk gibi temaları da derinlemesine incelemiş.
Kitabın en sevdiğim yanı ise yazarın, bir sosyalist ve anarşist olmasına rağmen körü körüne bir anarşizm övgüsü yapmamış olması. Her iki gezegende bulunan Dr. Shevek üzerinden her iki dünyayı bizlere olumlu ve olumsuz yönleriyle anlatıp "İdeal bir dünya var mıdır?" sorusu üzerinden bir çatışma yaratmış.
Kitabın çok akıcı bir dili olduğunu ve kolay bir okuma sunduğunu söyleyemem. Zaman ile ilgili yapılan bilimsel tartışmaları okumak zorlayıcı oldu. Okurken biraz sabırlı olmak ve emek vermek gerekiyor. Dune gibi hem politik, hem felsefi, hem de bilim kurgu sevenler için ise ideal bir kitap olduğunu söyleyebilirim.