Bağırsaklarımızın hem bedensel hem zihinsel sağlığımız için bilinen önemi yıllar geçtikçe artmaya başlamış. Bağırsakların ve içinde bulunan mikropların bedenimize, beynimize etkisinden, ruhsal hastalıklara yeni tedavi yöntemlerinden bahseden bir belgesel. NOTLAR Herkes neredeyse mikropsuz doğar. Dogmaya başladığınız andan itibaren vajinadaki mikroplardan…devamıBağırsaklarımızın hem bedensel hem zihinsel sağlığımız için bilinen önemi yıllar geçtikçe artmaya başlamış. Bağırsakların ve içinde bulunan mikropların bedenimize, beynimize etkisinden, ruhsal hastalıklara yeni tedavi yöntemlerinden bahseden bir belgesel.
NOTLAR
Herkes neredeyse mikropsuz doğar. Dogmaya başladığınız andan itibaren vajinadaki mikroplardan başlayarak her insan kendi mikrobiyomunu (bedenimizde yaşayan bakteri, mantar, virüs gibi tüm mikroorganizmaların ve onların genetik materyallerinin toplamı) oluşturur. Öptüğümüz, yediklerimiz, gittiğimiz yerler, evcil hayvan sahibi olmak vs (yani mikrobiyal anı koleksiyonu gibi) hepsi bunda etkilidir.
Yaşam tarzımızı, yediklerimizi değiştirerek mikroplarimizi da değiştirebiliriz.
Bağırsaklarımız her gün 50 gdan fazla lifli gıdaya ihtiyaç duyuyor.
Yiyecek bir sey bulamayinca zararli mikroplari uzak tutan mukus zarini yemeye başlarlar. Sonra mikroplar gitmemeleri gereken yerlere giderler. "Bağırsak mikroplarını lifle beslemezseniz bağırsak mikropları sizi yemeye başlar."
Beslenmeden bir yiyeceği çıkardığımızda onu yiyen bakteriler yok olmaya başlar. Onları beslemezseniz orada kim yaşar? Beslenmeye tekrar lif sokmaya çalıştığımızda ise daha fazla zorlaniriz. Keskin bir sekilde değişim mide agrisina siskinlige neden olur. Bu yüzden beslenmedeki değişim sureci onemlidir. Mikrodozlama ile süreci aylara yayarak yiyemediginiz gidalari yemeye başlayabilirsiniz diyorlar.
(Bagirsaginizdaki mikrobiyomu test etmek icin bir test var (garip biraz) ama bunu yapmak zorunda değilsiniz.)
Batida o kadar çok endüstriyellesmis mikrop varmış ki araştırmacılar daha geleneksel yasayan insanlardan topluluklardan dışkı örneği alarak batıdaki insanlarda, artık olmayan mikroplari buluyorlar.
Ne kadar farkli gida tuketilirse o kadar zengin bir miktobiyoma sahip olunur. Yani bağırsakta daha cok mikrop bulunur ve bu da alerji ve intoleranslarla baş etmeyi kolaylaştırır. Mesela kısıtlamak değil yenilen gıda yelpazesini geniş tutmak.
Herkes her besine ayni şekilde tepki vermiyor. Bu yüzden diyetler de farklı olmalı.
Mikroplarin ekosistemini değiştirmek icin 9-12 aya ihtiyaç vardir.
-beyin-
Bağırsak beynin baş danışmanıdır. Bilgiyi toplayıp beyne gönderiyor ve bu da hislerimizi oluşturuyor. Beyin: birinci beynimiz Bağırsak: ikinci beynimiz ve burada omuriliginden daha fazla sinir bulunmakta. İkisinden biri çalışmıyorsa diğerini de etkileyecektir.
Sadece mikroplar beyni etkilemez, tüketilen gıdalar da beyni etkileyen mikropları etkiler.
Yedigimiz yemekten zevk almamizi sağlayan, neyi ne zaman yememizi söyleyen şeyin bu olabileceğini söylüyorlar.
"Canimizin cektigi şeyler bağırsaklarımizdaki mikropların yememizi istedigi şeyler. Şeker yersen şeker seven mikropların, yağ yersen yağ seven mikroplarin olur."
-Psikoloji-
Bağırsak sorunlari beyin sorunları ile (yaygin olarak) birlikte görülmüş. Otizm, parkinson, anksiyete, depresyon... Strese bağlı psikiyatrik hastalıklarda. Son beş yılda bazi depresyon hastalarinda beyin kimyasini olusturan kimyasalları üreten bakterilerin olmadığı görülmüş. Bu da hisleri etkiliyor. Depresyon benzeri semptomlarin baş gostermesine neden olabiliyor.
Normal bir fareye saglikli birinin mikroplari verildiğinde etrafı kesfetmeye çalışıyor meraklı oluyor daha parlak alanlara yöneliyor. Depresif birinin mikroplari verildiğinde fare kafaları karanlık yerlere giriyor ve stres anksiyete depresyon belirtileri gösteriyor. İncelendiğinde serotoninle ilgili kimyasallarda değişiklikler görülmüş. Depresyondaki insanlarda eksik olan bakteri farelere verildiginde depresyon etkisi azaliyor ve hala depresyonda olsalar da o kadar şiddetli olmuyor. Ayni sey parkinson hastalari icin de yapılmış ve olumlu sonuç alınmış.
Birçok otizm vakasinda ishal ya da kabiz görülmüş.
-beslenme-
Şiddetli ishale yol açan kalin bagirsak enfeksiyonunda baskasinin mikroplarini sizin kalin bağırsağıniza spreyle sikarak orada mikroplarin gelişmesini sağlayarak iyilestiriyorlarmis. %90 etkiliymis de.
Bir baskasinin mikrobunu size vererek olan bir tedavi araştırılıyor ve geliştiriliyormus.
Önerilen şey yediğimiz sebze ve meyveyi saymak. Her hafta 20-30 farkli meyve sebze tüketmek gerekiyormuş. Kisaca bizden önceki insanlar neler yiyormuş ona bakmak. Sebze meyve kuruyemiş fasulye fermente gidalar (turşu)
Yedigimiz yiyeceklerden bir iki saat sonra bize nasil hissettirdigine bakmak (yorgun, bezgin olabilir) bağırsakla bir iliski içinde olarak bedenini dinleyerek sana neyin iyi geldiğini bulmak gerekiyormuş.