Çok güzel bir filmdi. Aldığım notlar ve analizlerim ise şu şekilde; Yere Süpürgenin Düşmesi: Muharrem, patronunu otorite figürü olarak görüp ona biat ediyor. Ancak, patronunu manevi olarak üstte gördüğünden, kendini onun altında ezilmiş hissediyor. Patronun üstünde gördüğü kişi “şeyh” olduğu…devamıÇok güzel bir filmdi. Aldığım notlar ve analizlerim ise şu şekilde;
Yere Süpürgenin Düşmesi:
Muharrem, patronunu otorite figürü olarak görüp ona biat ediyor. Ancak, patronunu manevi olarak üstte gördüğünden, kendini onun altında ezilmiş hissediyor. Patronun üstünde gördüğü kişi “şeyh” olduğu için o odaya girdiğinde süpürgeyi bilinçdışı şekilde düşürüp, görevini bırakıyor. Süpürgenin yere düşmesi, süperegoya (ahlaki değerler) olan bağlılığının sembolüdür diyebiliriz.
Rauf’un “Gâvur malı” sözüne Muharrem’in şaşırması:
Şeyhin bile el sürmediği bir mala dokunmaktan kaçınan Muharrem, bu noktada toplumun ahlaki ve dini baskıları altında olduğunu hissediyor. Yine burada süperego devreye giriyor, yani toplumun ve dinin ahlaki değerleri işleniyor.
Maddiyata Yönelmesi:
Muharrem’in maddi dünyaya yönelmesi, id (ilkel arzular) kısmının güçlenmesine neden oluyor. Dünyasal zevkleri tatmaya başlıyor ve bu, onun içindeki dengeyi bozuyor.
Araba Sahnesi:
Muharrem, kendisine araba ve şoför tahsis edilince, bu maddi dünyaya karşı yaşadığı içsel bozulmayı gösteriyor. Bu süreçte dini kelimeleri tekrarlıyor, bu da şartlanma ve süperegoya olan koşullandırmasını ortaya koyuyor.
Cinsellik ve Binalar:
Muharrem’in sevişme sahnesinde, arka plandaki lüks binalar, beklentilerinin artık arttığını sembolize ediyor. İlk sevişme sahnesinde sadece bir yatakta iken, ikinci sahnede birden fazla beden bulunuyor. Bu, Muharrem’in insanı manevi bir varlık değil, beden olarak görmeye başladığını sembolize ediyor.
Arkadaşıyla karşılaşma sahnesindeki mahcupiyet:
İkinci karşılaşmada üstü kirli olan Muharrem, bu kez avluda yere terliklerini düşürüyor. Bu, rolünü gerçekleştiremediğini, çünkü manevi hislerden daha güçlü bir arzuya (id) sahip olduğunu gösteriyor. Bu arzu, onun id’inden gelen bir istek, yani artık Muharrem’in içinde baskın hale gelen cinsel ve maddi arzular var.
Çırağa Bağırması:
Muharrem’in çırağa “Bana çay söyle!” diye bağırması, süperegoya (toplumsal ve ahlaki değerlere) bağlılığının zayıfladığını ve id’in güçlenmeye başladığını gösteriyor. Artık daha fazla kendi isteklerini ön plana çıkarmaya başlıyor.
Patrona Karşı Gelmesi:
Patronunun talimatını çiğneyerek, “Ben parayı yatırırım,” demesi, küçük otoritelere boyun eğmemeye başladığını, yani egosunun id’e doğru kaydığını ve bu süreçte daha dengeli bir hale geldiğini gösteriyor.
Patronun Muharrem’e “Adam olmuşsun” Demesi:
Patronun “Adam olmuşsun,” demesi üzerine Muharrem’in Ali Bey’e (patronuna) tekrar boyun eğmeye başlaması, eski zamanları ve toplumun ona dayattığı süperego değerlerini hatırlaması anlamına geliyor. “Bu benim de vazifem,” diyerek alttan alması, süperegoya geri dönmek isteğini gösteriyor.
Devletin Memuru Beklerken:
Bir devlet memurunun beklediğini duyunca Muharrem’in içinde ahlaki bir çelişki baş gösteriyor. Vergi kaçırma ve faizcilik gibi eylemlerden rahatsız olur, çünkü bunlar süperegonun öğretileriyle çelişir. Bu çelişki, onun id tarafına itilmesine neden olur.
İçki İçen Adamın Kirasını Sorgulaması:
Muharrem, kiracıların ödemelerini ve durumlarını sorgularken yaşadığı ahlaki çatışma, içindeki süperego ile id arasındaki dengeyi gösteriyor. Yani, bir yanda maddi kazanç peşindeyken, diğer yanda vicdanını rahatsız eden durumlarla karşı karşıya kalıyor.
Masaya Konulan Elma:
Masaya konulan elma, yasak elmayı temsil ediyor. Bu, Muharrem’in maddi arzularına (id) olan düşkünlüğünü ve ahlaki sınırları aşma tehlikesini simgeliyor.
Kadının “Ben hep buradayım” Demesi:
Bu sahne, kadının aslında Muharrem’in içindeki id’in (ilkel arzuların) bir yansıması olduğunu gösteriyor. Kadın, Muharrem’in bastırdığı arzularına seslenen bir figür haline geliyor.
Göbekten Şarap İçmek:
Muharrem’in bir kadının göbeğinden şarap içmesi, onun id’inin arzularının artık fantezi boyutuna geçtiğini ve cinsel tatmin arayışının arttığını sembolize ediyor.
Plazadaki Kadınları Bakış Atması:
Plazaya girdiği sahnede Muharrem’in kadınlara bakışı, artık süperego tarafından kontrol edilmeyen id’in gücünü gösterir. Kadınlar onun için artık cinsel birer obje haline gelmiştir.
Elini Öptürmesi:
Muharrem’in otoritesi arttıkça, diğer insanlar onun elini öpmeye çalışır. Bu sahne, onun egosunun okşandığını ve içindeki id’in gücünün arttığını gösterir.
İşyerinde Önemli Hale Gelmesi:
Muharrem işyerinde giderek önemli biri haline gelince, id’in isteklerini gerçekleştirme cesareti ve özgüveni artar. Onun için maddi dünya artık daha erişilebilir ve cazip hale gelir.
Patronun Tutumu:
Patronun “Sekreteri olduk,” demesi, Muharrem’in kendisini sistemin bir parçası olarak görmeye başladığını ve manevi değerlerinden kopmaya başladığını simgeler artık çok yoğundur.
İçki İçen Adamın İş yerini Kiraya Vermesi:
Muharrem, içki içen adamın iş yerini kiraya verince, süperego geçici olarak id’i bastırır ve Muharrem inançlarına uygun şekilde hareket eder. Ancak, bu baskı uzun sürmez.
Kira Artırımı Tartışması:
Kira artırımı sırasında arkadaşı Muharrem’in vicdanlı olduğunu düşünür. Ancak, karşısındaki kişi süperego değerlerine aykırı bir şekilde hareket ettiğinde, Muharrem bu değerlerden sapar ve “Ödeyen öder, ödemeyen gider” zihniyetine kayar.
Muharrem’in “Bu dünya işleri çok zor” Demesi:
Muharrem’in bu sözü, içindeki çatışmayı ve süperego ile id arasındaki dengesizliği özetler. Maddi dünyanın zorlayıcı koşulları, onun manevi dengesini sürekli tehdit eder.
Elma ve Cinsel Tatmin:
Masadaki elma yasak elmayı, Muharrem’in arzularını simgeler. Filmde et, para, seks gibi unsurlar üzerinden işlenen id’in güçlenmesi, beyaz sıvı sahnesiyle doruğa çıkar. Beyaz sıvı, cinsel sıvının sembolüdür ve bu süreçte Muharrem’in id’i tamamen kontrolü ele alır.
Sayılardan Şok Olması:
Çuval satarken sayılar karşısında şok olması, maddi dünyanın büyüklüğü ve karmaşıklığı karşısında yaşadığı içsel çöküşü simgeler.
Patronun Tutarsızlığı:
Patronun “Helalimdir o para” demesi, Muharrem’in patronunun da ahlaki olarak çelişkiler içinde olduğunu gösterir. Patron, kendini maddi dünyaya kaptırmış ama bunu fark etmemiştir.
Para Konusunda Kararsızlık:
Muharrem’in parayla ne yapacağına dair düşünceleri, onun içsel çatışmasını simgeler. Bir yanda süperego’suna (ahlaki değerlere) bağlı kalmak isterken, diğer yanda maddi dünyanın cazibesine kapılmaktadır.
Ailesine Sığınması:
Muharrem, süperego’suna ve ailesine sığınarak gerçek huzuru arar. Artık manevi otoriteler ona uygun gelmemektedir, çünkü ona göre süperego’yu temsil edemeyecek kadar yozlaşmışlardır.
Çırağın “Allah Neredeydi?” Sorgusu:
Çırağın bu sorusu, Muharrem’in son çatırdamasını temsil eder. Artık süperego’su ve inançları arasında köklü bir çatışma yaşamaktadır. Çırağa kafan çok karışık demesi aslında bir yansıtmadır.
Şeytan’ın İnsanın Kendi İçinde Olduğu Yorumu:
Muharrem’in “Şeytan dediğimiz kendimiziz” demesi, artık kontrolün tamamen id’e geçtiğini ve kendi ilkel arzularının bilincine vardığını gösterir.
Travma ve Beynin Hatırlamaması:
Çuvalları unutması, beynin kötü anıları bastırma mekanizmasıdır. Bu, Muharrem’in yaşadığı büyük bir travmanın sonucudur.
Sadaka vermekten kaçınan Muharrem, bir sonraki sahnede bir kadının bacağına bakar. Artık id’in kontrolü altındadır ve cinsel arzular baskın hale gelmiştir.
Muharrem, arzuladığı kadının istediği kız olmadığını fark eder. Son sahnede Muharrem’in delirmesi, onun içsel çatışmalarının çözüme ulaşmamasının bir sonucudur. Cinsel tatmin duyduğu kadının ona tatmin sağlayamayacağını anladığında, bu dünya ile başa çıkamaz hale gelir.
Son yazıda geçen “Ya ölüme hayat gelir, ya hayata ölüm” ifadesi, id ile süperego arasındaki çatışmanın bir metaforudur. Süperego’nun öğretileri ile id’in arzuları arasındaki uyumsuzluk, Muharrem’in zihinsel çözülüşünü ve delirmesini getirir.