📑 Travma olaylar değildir. Travma, Yunanca 'yaralanmak' demek. Yani travma, taşıdığımız bir yara. Travmanın Bilgeliği, Dr. Gabor Maté’nin travma konusundaki derinlemesine görüşlerini ve travmanın insan hayatını nasıl şekillendirdiğini ele alıyor. Ancak belgeselin yalnızca çocukluk veya erken yaş travmalarıyla sınırlı kalması,…devamı📑 Travma olaylar değildir. Travma, Yunanca 'yaralanmak' demek. Yani travma, taşıdığımız bir yara.
Travmanın Bilgeliği, Dr. Gabor Maté’nin travma konusundaki derinlemesine görüşlerini ve travmanın insan hayatını nasıl şekillendirdiğini ele alıyor. Ancak belgeselin yalnızca çocukluk veya erken yaş travmalarıyla sınırlı kalması, konuyu biraz daraltmış gibi hissettiriyor. Travmanın insan hayatında yarattığı derin etkileri tartışmak için daha geniş bir perspektif güzel olabilirdi.
Dr. Maté'nin, belgesel boyunca kendi hayatına ve yaşadığı zorluklara değinmesi dikkat çekiciydi. Genelde doktorları yalnızca "tedavi eden" bir pozisyonda görürüz; onları insan olarak, travmaları olan bireyler olarak düşünmeyiz. Dr. Maté, kendi deneyimlerinden bahsederek bir anlamda "Ben de sizin gibi biriyim" diyerek izleyiciye yaklaşıyor. Bu, travmaların doktorlar dahil herkesin hayatında nasıl bir iz bıraktığını gösteriyor ve bize daha insani bir bağ kurma şansı veriyor.
Öte yandan, belgeselin yer yer fazla hümanist bir bakış açısına kaydığını da söylemek mümkün. Özellikle hapishanedeki insanlar üzerine yapılan değerlendirmelerde, suçlu davranışların sadece çocukluk travmalarına dayandırılması düşündürücüydü. Evet çocukluk travmaları insanı derinden sarsabilir; ancak her suçlu yalnızca yaşadığı zor geçmiş yüzünden suç işlemez. Bazı durumlarda, suçun temelinde bireysel tercih ve seçimler de vardır. Aynı travmaları yaşayıp suçsuz bir hayat süren bireyleri düşündüğümüzde, suçlu davranışlar için çok daha karmaşık bir bakış açısı gerektiği ortada.
Belgeselin insanlar üzerindeki etkisi konusunda ise biraz şüpheliyim. Kendi toplumumuz açısından baktığımda, vermeye çalıştıkları mesaj değerli olsa da travma konusunda oldukça bilinçsiziz, bu yüzden bu belgeselin çok büyük bir etki yaratmayacağını düşünüyorum. Özellikle bazı insanların, başkalarının yaşamış olduğu trajik olaylara karşı insanlık dışı yaklaşımlarını düşününce duyarlılık beklemek çok daha zor. Dahası belgeselin örnek verdiği olaylar ve kişiler sınırlıydı, farklı profillerden daha fazla insanın hikayesine yer verilseydi belki daha etkileyici olabilirdi.
The Wisdom of Trauma, bana pek sarsıcı gelmese de insanların yaşadıkları acılara daha yakından bakmamı sağladı. Gerçekten de kimse dışarıdan bakıldığında yaşadığı derin acıları veya geçmişin izlerini göstermez. Bu tür belgesellerin daha fazla yapılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar psikoloji kitapları okumaya pek hevesli olmayabiliyor ama böyle yapımlar daha ulaşılabilir ve daha anlaşılır bir farkındalık sağlıyor.
Son olarak, belgeselin sonunda çalan şarkı… Gerçekten çok anlamlıydı, insanda derin ve hoş bir his bırakıyor. Bir kapanış olarak düşündüğümüzde, bana ulaşan güzel detaylardan biri oldu.
📑 Neden kendimizle bağlarımız kopar? Çünkü kendimiz olmak acı verir.