Tw: Hayal kırıklığı, bıkkınlık, öfke... Merhabalar. Bu film 20. Gönderiye ihtiyaç duymuyor ancak var olan gönderiler hislerimi yeterince ifade etmediğinden, ben yazayım. Her başarılı hikayenin ardından gelen devam filmi için beklentiler kaçınılmazdır. Ancak bazen bu beklentiler, yapımın kendi mirasının altında…devamıTw: Hayal kırıklığı, bıkkınlık, öfke...
Merhabalar. Bu film 20. Gönderiye ihtiyaç duymuyor ancak var olan gönderiler hislerimi yeterince ifade etmediğinden, ben yazayım.
Her başarılı hikayenin ardından gelen devam filmi için beklentiler kaçınılmazdır. Ancak bazen bu beklentiler, yapımın kendi mirasının altında ezilmesine neden olabilir. Bu filmde de ne yazık ki seriye olan sevgim, hayal kırıklıklarıyla gölgelenmiş durumda. İlk üç filmde kalbimizi kazanmış olan karakterler ve özenle işlenmiş temalar, bu sefer sönük bir devam hikayesinde yalnızca gölgeleriyle var.
Film, önceki yapımlara sık sık göndermeler yapıyor. Ancak bu durum yetersiz senaryoyla birleşince sorun yaratıyor. Bir devam filmini başarısız hale getiren en büyük etken önceki filmlerin üstüne ekleme yapmadan senaryoyu aynen tekrarlamaktır. Fakat bunu bile yapamamışlar. Tüm villainler bir hiçmiş gibi harcanınca daha iyi bir şey beklerken yine bir hiçle karşılaşıyoruz. Koskoca Dreamworks nasıl bu kadar batırdı anlamıyorum, en son Shrek 4'ü bu kadar beğenmemiştim, ki yönetmeni aynı kişiymiş zaten ne tesadüf!
Filmin konusundan bahsetmek istemiyorum bu nedenle parça parça ele alacağım.
Karakterlerle başlayalım. Po, komik ama diğer filmlere kıyasla derinlikten yoksun. Yetersizlik hissettiği anlar dışında duygusal bağ kurmakta zorlandım. Ancak bir varis seçme sürecini kabullenmesi olgunlaştığını gösteriyordu.
Filmin bonusu Tai Lung'un karakteri bile farklıydı. Ben asla "Po bunu yapmaz, böyle birisi değil." Şuradan vur buradan vur, şeklinde Po'yu destekleyeceğine ve daha da ötesi önünde eğileceğine inanmıyorum. Ne oldu yani, ruhlar dünyasında terapi mi aldı? Ayrıca ben bu karakterlerin komik olma çabalarından, saçma espirilerinden rahatsız oluyorum çok eğreti duruyor. Bkz: Thor 3.
Tilki kız çok klişeydi ama genelde klişeleri sevdiğimden başta umursamadım. İlerledikçe ise ismini bile hatırlamaya değer bulamadım. Çünkü bu Ejderha Savaşçı neye göre belirleniyor onu düşünmekle meşguldüm. İlk filmde bile dövüşemeyen bir pandanın seçilmesini saçma bulmuşken -eğitilen herkes usta olabiliyormuş peki- O kadar seçenek varken neden bir hırsızı seçiyoruz, sayın Po? Adayım Kaplan🤚🏻
Ani varis seçimi bana, Cars 3'teki McQueen-Cruz dinamiğini hatırlattı. Aynı şekilde orada da rahatsız ediciydi fakat en azından süreç işlenebilmişti. McQueen ustası Doc Hudson gibi yaşlanmıştı ve yeni arabalar tarafından arkada bırakılıyordu. Döngüyü hissedebiliyorduk. Burada ise Po oldukça genç ve her rakibini yeniyor. Neden bir varis gerekli?
Beni en çok hayal kırıklığına uğratan ise:
Tai Lung, Shen ve Kai'nin etkileyici motivasyonları varken Bukalemun'da buna benzer bir derinlik yoktu. Yok efendim, çocukken kung fu yapmak istemiş boyutundan dolayı almamışlar kendisini, ya çok üzüldüm 🥺 o sırada Mantis 🦗.
Shifu da emekli dedeler gibi sürekli motivasyon, iç huzuru diyip senaryonun dışında durdu, yahu sen bunun senseisi değil misin, az ekran süresi alsana. Ayrıca ne demek Shifu kızıl panda? Tilki olduğunu sanıyordum, elveda çocukluğum...
Öfkeli Beşli filmin son bir dakikasında vardı. Muhtemelen; zaten yeni karakterler geliyor, eski karakterlere ekran süresi vererek Po'yu arka plana atmayalım, diye düşündüler? Berbat bir satış taktiği.
Kurgu zayıftı, bu da filmdeki en büyük problem zaten. Bukalemun, resmen gücünü kullanmayı bilmiyordu. General Kai'nin Chi ordusunu kullanmıyor veya daha kolayı Usta Oogway'i çağırmıyordu. Adam Huzur Vadisi'nin Ruhani Lideriydi. Po'nun en zorlandığı düşmanı Kai'yi bile kolayca iki kere yendi. Bonus: Shen ve Kai'nin seslendirmenleri de yoktu.
Film gizem açısından zayıf, izleyiciyi içine çekemiyor. Zhen'in yalan söylediği çok açıktı. Dövüş sahneleri ise yetersizdi, arkadaşlığın gücü teması fazla öne çıkarılmıştı. +6 yaş için ise şiddet ögesi fazla.
Dreamworks'un çok daha iyi yapımlar yapabildiğini biliyoruz; Ejderhanı Nasıl Eğitirsin, Madagaskar, Shrek gibi hem kurgu hem de komediyi aynı anda harmanlayan filmlerden sonra bu kadar yavan bir komedi görmek üzücü.
Farklı bir şehirde kimsenin Ejderha Savaşçı'yı tanımaması da ilginçti, aynı şekilde Oogway'i de. Gerçi ne hikmetse Shifu'yu tanıyanlar vardı. Onların savaşçısı falan da yoktu anladığım kadarıyla. Hem de kung fu ülkesinde.
Babalık teması beni düşündüğümden fazla sıktı. Karakterler sadece oradan oraya koşarak ekran süresi alıyor gibi görünüyorlardı. Senaryoya bir katkısı olmaması dışında, komik olmaya zorlanmış gibilerdi, güldürmedi. Gizli gay çift.
Tema olarak ilk filmden beri işlenen duygu aynı ilerlemiş, üstüne bir şey koyamasa da diğer yönlere göre iyiydi.
Tabii hâlâ elimizde iyi şeyler var. Animasyon ve müzik gibi görsel-işitsel yönlerde hâlâ başarılı olsa da senaryonun eksikliğini kapatamıyor maalesef.
Genel olarak, bu film serinin zayıf halkası, tek başına ele alındığında eğlenceli olabilir. Ancak izleyici, ilk iki belki üç filmdeki güçlü anlatıyı ve içsel yolculukları yeniden bulmayı umuyorsa, maalesef umduğu kaliteyi bulamayacaktır. Sonuç olarak, bu film, uzun soluklu bir seriyi hayal kırıklığıyla devam ettiren bir yapım olarak değerlendirilebilir. Rewatch yaptığımda tıpkı Buz Devri 5 gibi bunu da yok sayacağım.
Devam filmleri duyuruldu fakat bu şekilde ilerleyecekse gerek var mı? Her film giderek daha da kötüleşti bana kalırsa. Kalite sırayla azalıyor. 3. Filmin 2. Filmden iyi olduğu kanısına ise katılamıyorum, Kai'ye rağmen. Özetle;
Ana karakterler: 5/10
Yan karakterler: 3/10
Konu: 5/10
İşleniş: 3/10
Müzikler: 8/10
Tema: 6/10
Animasyon: 8/10
Karakter gelişimi: 5/10
Diyaloglar: 5/10
Final:5/10
Genel: 5/10
Umarım okurken keyif almışsınızdır, buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim.
31 Ekim 2024 🍁