6/10 İlk olarak şunu söylemeliyim ki başrol kadın her şeyi hak ediyor. Yanına gelip apaçık bir şekilde yavşayan adamla flörtleşip biraz sonra da yatağa girip hamile kalıyor, ondan sonra çocuğu doğursam mı doğurmasam mı diye ikilemde kalıyor, daha yeni tanıştım…devamı6/10
İlk olarak şunu söylemeliyim ki başrol kadın her şeyi hak ediyor. Yanına gelip apaçık bir şekilde yavşayan adamla flörtleşip biraz sonra da yatağa girip hamile kalıyor, ondan sonra çocuğu doğursam mı doğurmasam mı diye ikilemde kalıyor, daha yeni tanıştım diyor. Tanımadığı birisi yanına gelip senin için uygun kişi benim diyor, kadın da hayırdır sen kim oluyorsun diye sormuyor bile, direkt flörtleşmeye başlıyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Belki sapık, belki katil, belki psikopat... Kadının amacı da duygusal boşluğunu kapatmaya çalışmak çünkü. Kadın da sağlıklı bir psikolojiye sahip değil. Yine de bir halt yiyorsan da korun yani en azından ki bir şeyler netleşmeye başlayınca emin olunca ona göre hareket et. Yine şanslı ki şiddet fiziksel boyuta ulaşmıyor en azından ki fiziksel şiddetin de iyileşmeyen yönü psikolojik tarafı zaten. Fiziksel tarafı kısa sürede iyileşir ama onun yarattığı psikolojik travma hep kişiyle kalır, sadece onunla yaşamak öğrenilir, yine de en küçük bir şeyde tetiklenir o travmalar. O yüzden filmde kadın en başından hatalı taraf zaten. Tanımadığın birisinin sapıkça yaklaşmasına izin verirsen, üstüne bir de evlenirsen yaşanabilecek en iyi senaryo o kişinin saplantılı manipülatör bir aşık çıkması olur. En az zararlı olanı bu. Bunun çok daha kötü iğrenç sonuçları da olabilirdi. Öldürülmek bile bu kötü sonuçların yanında daha zararsız kalıyor, en azından acı çekmek zorunda kalmıyorsun.
Filmin bu başlangıçtaki saçmalık kısmını görmezsek çok sade bir şekilde işlenmişti. Abartılı hiçbir kısmı yoktu. Bu sadelik filmi çok güzel bir hale getirmişti.
Narsist bir kişilik yok bu arada. Yani tam olarak narsizm denilemez buna. Bu daha çok manipülatör insan tipi. Saplantılılık bile denilemez. Gaslighting de tam olarak filmdeki karakteri karşılamıyor ama biraz daha yakın. Zaten filmin ismi "Sadece İkimiz". Yani narsistle aşk ile bir alakası olduğu söylenemez. Bakıldığı zaman gayet sevgi dolu bir durum aslında. Herkesten uzakta sevdiğiyle birlikte yaşamak isteyen, sadece ikisi olsun isteyen bir kişi var. Bu çok romantik bir durum. Ancak buna kaybetme korkusu eklenince, karşısındaki kişiyi yalnızlaştırmak eklenince, üstüne bir de aşırı kontrolcülük eklenince psikopatça bir durum ortaya çıkıyor.
Manipülatör kişilik konusunda günlük hayatta da birçok insanın rastgeldiği bir insan tipi var. Bu kişiler genelde arkadaş çevresinde çokça olur. Kişiye kendini sürekli suçlu hissettirirler. Kendilerini hep masum çıkarmaya çalışırlar, daima karşı taraf suçludur, ya da kendileri suçluysa özür diler ve özür dilendiğinde de olay kapanmalıdır, eğer karşısındaki onu affetmiyorsa ve olay kapanmıyorsa yine karşı taraf suçludur. Özür diledim daha ne istiyorsun derler ve hep karşı tarafı kötü olarak yansıtmaya çalışırlar yine. Sevgililik ya da evlilik gibi durumlarda zaten hayat cehenneme döner böyle kişilerle ve atlatması zor olan psikolojik bir travma olarak kalır kişide.
Film izlenmeli mi bence kişinin keyfine kalmış bir durum. Çok da izlenilmesi gereken aşırı mükemmel bir film değil. Bu tarz konularda çekilmiş birçok film var ve çoğu da bundan daha güzel. Filmin güzel tarafı çok sade ve abartısız olmasıydı. Onun dışında izlemeye değecek bir tarafı da çok yok. Ama belki izledikten sonra çevrenizde de böyle insanlar olduğunun farkına varabilirsiniz.