Evet... Öncelikle yazara, yönetmene, yapımcıya, oyunculara ve vs. Herhangi bir hakaret amacım yok. Kendi doğrularıma göre yorum yapacağım. Sevenler üstüne alınmasın. Bir serinin ikinci ve son kitabının uyarlamasıydı. İlk film için ayrı gönderi paylaşmayacağım çünkü düşüncelerimi anlayabilirsiniz. Filmdeki şarkıların bazılarını…devamıEvet... Öncelikle yazara, yönetmene, yapımcıya, oyunculara ve vs. Herhangi bir hakaret amacım yok. Kendi doğrularıma göre yorum yapacağım. Sevenler üstüne alınmasın.
Bir serinin ikinci ve son kitabının uyarlamasıydı. İlk film için ayrı gönderi paylaşmayacağım çünkü düşüncelerimi anlayabilirsiniz. Filmdeki şarkıların bazılarını biliyordum, diğer şarkılar da çok güzel seçilmiş. Ayrıca Derya Pınar Ak'ı tebrik ediyorum. Kendisi zaten çok tatlı ve özellikle şimdiki sektöre göre konuşacak olursak, gerçekten başarılı bir oyuncu. Normalde Ahmet Haktan Zavlak'da sevdiğim bir oyuncu. Hem karakter hem de oyunculuk açısından. Ama bu filmde biraz ortalama kalmış geldi bana. Yine de sevmeme nedenim bu değil, keşke sadece bu olsa.
Öncelikle İzmir ile Ege'nin yolda gördüğü hamile kızdan bahsedeceğim. Yemin ediyorum ki bu iki şahıs ilk filmde daha akıllıydı ya! Kitapta bu olay var mı bilmiyorum ama fark etmez de zaten. Araya ya İzmir bir iyilik yapsın diye, ya da "Sen, bizim geceyi ikiye bölmemizin sonucusun." gibi güzel sözler sokuşturmak için konmuş bir olay gibi geldi bana. Evet, ilk filmde de çok vasat klişeler vardı ancak en azından oradaki hamilelik anlamlıydı. Bu kızın bir rolü yok, yaptırdığı şeyin bir anlamı yok... O kâğıdı saklamak ne işime yarayacak, Allah için söylesene ya. Zaten "Evim neresi bilmiyorum ki." demesi, adam onu ortada bırakmış gibi bir hava veriyor. Bir de "Babanla seni çok sevdik, hep de seveceğiz." demiş. Eğer gerçekten dediğim gibi ise üzgünüm ancak sen de salaksın. Seni ve çocuğunu bıraktıysa umursamıyor demektir. Yalnızca kendini avutuyorsun. Ayrıca bu, aşk değil. Bu, anlık bir uçuşmayla yapılan yanlış. En azından benim standartlarıma göre. Ve ne yazık ki yanlışlar, daha çok yapılıyor artık. Film 16+ aslında fakat bunu bilmeden gitmiş birçok küçük kız vardır eminim. Beyza Alkoç'un kitaplarını da okuyan küçük kızlar çok. Ve maalesef aşkın bu olduğunu sanıyorlar. Hayır! Gerçek aşk böyle bir şey değil. "Kâğıtta numarası vardı. Belki de arayabileceklerini düşündü." diyor olabilirsiniz. O zaman neden aramadılar? Filmde bunun sonucuna hiç yer verilmedi ki, zaten o yüzden anlamsız kalmış. İzmir'in de aklına "Neden" diye sormak gelmedi! Kızı tanımıyor bile.
"Uluslararsı bir göreve gittik ve saklamak zorundaydık. Senin gibi birçok genç kızın yardıma ihtiyacı vardı." Gerçekten mi? Dediğim gibi, kitapta var mı bilmiyorum ama daha iyi bir neden bulamadınız mı? Sen, oradaki kızlara yardım edeyim derken kendi kızını hiçe saydın. Zaten mantıklı da değil bence. Acaba ilk kitapta annesi ile babasının daha farklı bir mesleği mi vardı... Keşke ilk filmde de bahsetseydin o zaman! Belki kızıyorsunuzdur ama ben, filmleri izlemeden önce kitapları ve konularını biliyordum. Başlıklarından da belli zaten. Ve böyle bir şey olduğunu duymadım. İlk filmde de bahsedilmiyordu. Bir ekleme olsa da, olmasa da. Diyelim ki var, bu durumun hiç mi olay örgüsüne etkisi yok. Büyük bir etki olmak zorunda değil. Ben, bunun sadece İzmir ve ailesinin dramatik tartışmaları ile kalmasından bahsediyorum. Bu arada o kadar da değil. Ben de annem ve babam tarafından kandırılsam, hem de bu denli saçma bir şekilde kandırılsam yüzlerine bile bakmazdım. İzmir'e en çok hak verdiğim konulardan biriydi. Tabii ki daha sonra onu da batırdı. Bir yandan kızıyor, bir yandan da tekrar onlarla yaşıyor. Belki "Ama zaten onları çok özlemişti." de diyorsunuzdur. Gene de yalan olmaktan çıkmıyor. Beyaz bir yalan da değil. Herkes görevini en iyi şekilde yapmaya çalışır ama çocuğunu bir kara deliğe attıktan sonra yeniden incitmez. Bunu yapmamalı. Evladın önemliyse, ona zarar verecek her şeyden kaçınırsın. Açıkçası özlem bile kalmazdı bende. Bir de annesi madem hayatını tehlikeye atmış, neden bununla ilgili bir şey olmadı? Fark etmeseler bile böyle bir konu hemen kapanabiliyor mu? Her şey oldu bittiye gelmiş filmde zaten...
Söyledim aslında. Hiçbir şeyin bağlantısı düzgün kurulamamış. Özellikle Ege ve İzmir'in ilişkisinde. Bir süre sonra neyin mantıklı olup olmadığını ayırt edememeye başladım. Tamam, sevgilin üzülmesin diye yalan söyledin. Ya da ailesi istedi sadece. Ama ona bakarsan ailen de gizli tutulması istendiği için sana yalan söyledi. Kendinin kızdığı şeyi (Ki haklı) başkasına yapıyorsun. Ege'de bu konuda haklı aslında fakat 7 ay ayrı kalmalarına rağmen ne oldukları belli değil. Dönemem ama kıskanıyorum. Tüh, bak sen şu işe. Ne yapsak? Ya ayrılıcaksın, ya da konuşup bir şekilde devam edeceksin. Ege'nin saklaması saçma. İlişkin bozulmasın diye yapmış olabilirsin ama yanlış yine. Her ne kadar bu evlilik gerçekten formaliteden ibaret olsa da... Sonuçta evlisin ve bir ilişkiye girmek aldatmaya girer bence. O kadının gözünden bakınca kolay olmaz gibi geliyor bana. Veya erkeğin. Zaten nereden çıkıp geldiğini anlamadım ki İzmir'de hiç sorgulamamıştı. O kadar zaman nasıl saklayabildin ya? Bu konularda uzman olanlar böyle oluyor işte. Fakat asıl saçma olmasının sebebi bunu yapan çok ve İzmir'de muhtemelen kabul ederdi. Son sahne de olduğu gibi... Şimdi söyleyeceğim eleştiri değil, bir farkındalık. Gerçek hayatta garipsenir ki haklı olarak. Filmlerde aradan bir sürü olay geçiyor ve erkek (Genelde erkek olur) sürpriz bir şekilde kalabalığın önüne çıkıp kendini affettirince veya evlenme teklifi edince herkes alkışlıyor😀 Gerçi başka ne yapılır... Yine de o tepki hemen gelmez diye düşünüyorum. Bu klişeyi severim ama. Buradaki çok orijinal değildi ama idare ederdi. Oh... Keşke olaylar daha makul olsaydı. O zaman daha iyi otururdu. Kısacası bir barışıp bir küsmek, aşkta da arkadaşlıkta da bana çok yıpratıcı geliyor. Bir süre sonra yine patlayacak, bariz. Herkesin tepkisi farklı tabii...
Beyza'yı seviyorum. Çok tatlı ve elinden geleni yapan bir yazar. Ve insan her yıl değişiyor, asla aynı kişi kalamıyorsun. Anca geride bıraktıklarının sonucu, pişman olsan da kötü olabiliyor. Sevenlere saygım sonsuz. Dediğim gibi, bazılarına bunlar güzel gelebilir. Ama her yazarı ya da bir yazarın tüm eserlerini sevmemiz mümkün değil. Yanlış olan kendimizi zorlamak. Gidenleri suçlamıyorum zaten. Çünkü tanıtım çok önemli ve fragman ilgi çekici yapılmış. İzlemeyip gidenleri de anlıyorum. Sonuçta bu bir seri. Bu yüzden ben de gitmeyi düşünmüştüm. Fragman da teşvik etti. Anlaşılabilecek bir durum zaten. Ki kitap uyarlaması olduğunu bilen için de bilmeyen için de ilk filmin güzel olma etkisi var. Beyenmeyenler de vardır ama bence ilk film daha az yanlış barındırıyor. Bir de umut etmek de tastiklemek de beklentiyi yükseltir, bu bir gerçek. Bunun için hiç bilmemek de yeter gerçi. Yani... İzlerseniz, lütfen iki filmin de yanlışlarını bilerek izleyin.