"𝑺𝒐̈𝒚𝒍𝒆𝒅𝒊𝒌𝒍𝒆𝒓𝒊𝒎𝒊 𝒊𝒚𝒊 𝒅𝒊𝒏𝒍𝒆. 𝑺𝒆𝒏 𝒂𝒓𝒕𝜾𝒌 𝒃𝒊𝒓 𝒚𝒆𝒕𝒊𝒎𝒔𝒊𝒏. 𝒀𝒆𝒕𝒊𝒎𝒊𝒏 𝒏𝒆 𝒅𝒆𝒎𝒆𝒌 𝒐𝒍𝒅𝒖𝒈̆𝒖𝒏𝒖 𝒃𝒊𝒍𝒊𝒚𝒐𝒓 𝒎𝒖𝒔𝒖𝒏?𝑮𝒖̈𝒍𝒆𝒓𝒔𝒆𝒏 𝒅𝒖̈𝒏𝒚𝒂 𝒔𝒆𝒏𝒊𝒏𝒍𝒆 𝒈𝒖̈𝒍𝒆𝒄𝒆𝒌𝒕𝒊𝒓 𝒂𝒎𝒂 𝒂𝒈̆𝒍𝒂𝒓𝒔𝒂𝒏 𝒕𝒆𝒌 𝒃𝒂𝒔̧𝜾𝒏𝒂 𝒂𝒈̆𝒍𝒂𝒚𝒂𝒄𝒂𝒌𝒔𝜾𝒏." Yıllardan 1984, henüz biz yokuz o vakit ama Gim Conghun, babasıyla yaptığı trafik kazası sonucu gözlerini hastane odasında açıyor..…devamı"𝑺𝒐̈𝒚𝒍𝒆𝒅𝒊𝒌𝒍𝒆𝒓𝒊𝒎𝒊 𝒊𝒚𝒊 𝒅𝒊𝒏𝒍𝒆. 𝑺𝒆𝒏 𝒂𝒓𝒕𝜾𝒌 𝒃𝒊𝒓 𝒚𝒆𝒕𝒊𝒎𝒔𝒊𝒏. 𝒀𝒆𝒕𝒊𝒎𝒊𝒏 𝒏𝒆 𝒅𝒆𝒎𝒆𝒌 𝒐𝒍𝒅𝒖𝒈̆𝒖𝒏𝒖 𝒃𝒊𝒍𝒊𝒚𝒐𝒓 𝒎𝒖𝒔𝒖𝒏?𝑮𝒖̈𝒍𝒆𝒓𝒔𝒆𝒏 𝒅𝒖̈𝒏𝒚𝒂 𝒔𝒆𝒏𝒊𝒏𝒍𝒆 𝒈𝒖̈𝒍𝒆𝒄𝒆𝒌𝒕𝒊𝒓 𝒂𝒎𝒂 𝒂𝒈̆𝒍𝒂𝒓𝒔𝒂𝒏 𝒕𝒆𝒌 𝒃𝒂𝒔̧𝜾𝒏𝒂 𝒂𝒈̆𝒍𝒂𝒚𝒂𝒄𝒂𝒌𝒔𝜾𝒏."
Yıllardan 1984, henüz biz yokuz o vakit ama Gim Conghun, babasıyla yaptığı trafik kazası sonucu gözlerini hastane odasında açıyor.. Lâkin uyandıktan sonra adeta yeni bir yetenek kazanıp, insanların düşüncelerini okuyabiliyor olmuştur. Ne kadar garip değil mi? Düşünsenize bir ortama giriyorsunuz, konuşmaya, birileriyle sohbet etmeye başlıyorsunuz ve onların aklından geçenler tamamıyla sizin zihninize yansıyor. İşte bizim yazık Gim Conghun, babasının ölümüyle beraber böyle bir duruma düşmüş küçük bir çocuk.
Aslında başta insanların düşüncelerini okumak çok cazip bir teklifmiş gibi geliyor ancak böyle bir durumun içinde olduğunuzu hayal edince durum pek de iç açıcı olmuyor. Şahsen katiyen böyle bir yeteneğe sahip olmak istemezdim,hakkımda iyi veya kötü düşünülsün fark etmez; bu tür şeyleri kendimizin ayırt etmesinin verdiği haz bambaşkadır. -yani en azından ben öyle düşünüyorum.-
Kitap başlarda oldukça ilgi çekiciydi, karakterleri yavaş yavaş tanımaya başlamışız akabinde olaylar da akmaya başlıyor, oh diyorsunuz sonunda aradığım kitabı buldum. Tabi bunda yanılıyorsunuz ne yazık ki...Çok kırgınım efendiler çok kırgınım. Böylesine güzel bir konunun boşuna harcanmasına, potansiyelin heba edilmesine, gereksiz göndermeler yapılmaya çalışıp kitabı mahveden, altını üstüne getiren yazara çok kırgınım.
Demin de söylediğim gibi kitabın giriş bölümünü fevkalâde buldum ancak aynı şeyi gelişme bölümü için söyleyemeyeceğim. İsterseniz yaşadığım hayal kırıklığını size biraz anlatayım, zira dışarıdan bu kadar güzel duran bir kitaba kanıp vaktinizi kaybetmenizi istemem.
Hastaneden taburcu olduktan sonra Conghun'un manevi babası olan Albay, bizim çocuğu eğitmeye(yönetip, baskısı altına almaya) karar verir. Medyaya karşı Conghun'u olmadığı gibi gösterir, güçlerini manipüle eder ve bizim çocuğun aklını karman çorman eder. Bunlar da yetmemiş gibi onu bir enstitüye yazdırır, bu enstitüyü farklı güçlere sahip olan çocukların eğitim gördüğü yer olarak tanımlayabilirim sanırım. Velhasıl kelam Conghun kendisi gibi güçlere sahip başkalarının da olduğunu görünce hayatı boyunca baş başa kaldığı yalnızlıktan kurtulacağını düşünür. Tabi birçok şeyde olduğu gibi bu konuda da yanılır çünkü kitabın konusu tam olarak onun yalnızlığı ve ümitsizliğidir. Ah be yazar hanımcım bu konuları çok da uzakta aramana pek de gerek yoktu...(W:Two World Apart izledikten sonra kurgusal karakterlere aynı gözle bakamamaya başladım.)
Her neyse asıl kırgınlığım da tam olarak bu noktadan sonra başladı.Gim Conghun enstütünün baskılarına ve dayatmalarına dayanamamakla beraber ani bir kararla kaçma girişiminde bulunur. Tabi bu girişim öyle sandığımız gibi masum bir eylem değildir, devletin askerinden kaçmak gibi büyük bir durumu teşkil eder. E yazar da bu olayları anlatırken siyasete değinir (Güney Kore- Kuzey Kore ilişkisi) bunla da yetinmeyip dini konular üstünde durup bazı sayfalarda tamamen bilimi esas alıp anektod yazarmış gibi yazmış. Bu o kadar rahatsız ediciydi ki,kitabı belli bir tür içine bile alamıyorum. Roman desen roman değil, deneme desen olabilme ihtimali var ama bunun için çok gereksiz, makale zaten olamaz. Yazarın takındığı bu tavır hatta tabiri caizse aynı anda tüm tuşlara basıyor hissi uyandırdı. Dolayısıyla benim nazarımda başarısız bir kitaptan başka bir şey değil. Eh ne demişler bir koltukta iki karpuz taşınmaz, ya ayrı ayrı taşıyacaksın ya da karpuzları düşüreceksin.
Kitap okumaya vakit bulamadığım, bir kitapla özdeşleşemeyip okuduklarımı da yarım bıraktığım sancılı bir süreçten geçtim, ki hâlâ geçiyorum. Böyle bir zamanda okumuş olmamdan kaynaklanmış olduğunu düşündüğüm aşırı bir beklenti vardı üzerimde. Belki de bu beklentileri karşılayamadığı için kitabı bu kadar ağır eleştirmişimdir bilemem. Tek bildiğim yalnızca hayal kırıklığı olduğu.
Genel olarak baktığımız zaman kitap akıcı ve eğlenceli bir dile sahipti ancak belirttiğim unsurlar üzerine bunların olması pek de fayda etmedi, önermem.
☁️"Umutsuz bir durum bu. Yanında biri ölmekte olduğu hâlde hiç kimse rahatsızlık duymuyor ki. Otoritenin acımasız şiddetinden çekinip korktukları hâlde başkalarının acı çekişine gözlerini yumuyorlar. Çünkü bu ülkede, başkalarının acısını paylaşanlar otoriter baskın hedefi oluyor ve düşmana yardım etmekle itham ediliyor. Bu yüzden acı çeken insanların yalnız kalmaktan başka çareleri yok. Nasıl böyle olabilir? Devlet neden kendi içinde öyle çektiğini söyleyenlere düşman damgası yapıştırıyor? Aksi takdirde, fakir ve zulüm gören insanların acılarını paylaşanları, yaşamana yardım etmekle itham etmelerininin sebebi olmazdı değil mi? Bizzim böyle bir ülkeyi değil de başka bir ülkeyi seçme hakkımız yok mu? Eğer böyle bir hakkımız yoksa acımasız devletin şiddetinden korkarak başkalarının arasına sırt çeviren insanlara karşı Bizim yapabileceğimiz şey nedir ki?"
gerilla:dağlarda kendi başına, bağımsız olarak yasadışı işler yapan düzensiz çete.