Spoiler içeriyor
Yubisaki to Renren, sessizliğin kendine özgü bir dili olduğunu anlatan, sıcacık hikayesi olan bir animeydi. Üniversite öğrencisi Itsuomi ve işitme engelli Yuki’nin tesadüfi tanışmasıyla başlayan bu hikaye, farklı dünyaları bir araya getiren bir yolculuk gibi hissettirdi. Yuki, naif ve utangaç…devamıYubisaki to Renren, sessizliğin kendine özgü bir dili olduğunu anlatan, sıcacık hikayesi olan bir animeydi. Üniversite öğrencisi Itsuomi ve işitme engelli Yuki’nin tesadüfi tanışmasıyla başlayan bu hikaye, farklı dünyaları bir araya getiren bir yolculuk gibi hissettirdi.
Yuki, naif ve utangaç kişiliğe sahip. Çok tatlı bir karakterdi. 🤓 İşitme engelli olması, onun çevresini algılama biçiminin derinleşmesine ve sessiz dünyasında iletişim kurmak için gösterdiği çabayı görmemiz çok etkileyiciydi. Itsuomi ise özgüveni, seyahat tutkusu ve rahat tavırlarıyla tam bir karşıtlık oluşturuyor. İkilinin bu zıtlıklarına rağmen kurdukları bağ, hikayenin en dokunaklı yanlarından biriydi kesinlikle. Ancak ilişkilerinin bu kadar hızlı gelişmesini istemezdim. Daha yavaş, adım adım ilerleyen bir tempo olsa duygularını daha derin yaşayabilir ve ilişkiyi daha samimi hissedebilirdik.
🛫 Itsuomi’nin açık fikirli yaklaşımı hikayeye büyük bir sıcaklık katıyor. Onun farklı kültürlere duyduğu merak ve seyahat tutkusu, Yuki’nin dünyasını genişletiyor. Yuki’nin sessiz dünyası ise kendine özgü bir güzellik taşıyor; yazışarak iletişim kurması ve dudak okumadaki çabası derin bir empati uyandırıyor.
Bununla birlikte, hikayeye renk katan bir diğer karakter olan Oushi’yi unutmamak gerek. Ah Oushi, tam anlamıyla bir üzümlü kek! Yuki’ye duyduğu sevgi öylesine masum ve derin ki, onun için işaret dili öğrenmesi bile bu sevginin bir göstergesi. Ancak duygularını dile getirmekte geç kalması, olayların Itsuomi lehine şekillenmesine yol açıyor. Eğer Oushi cesaretini toplasaydı, belki de bambaşka bir hikaye izliyor olurduk.
👭 Yan karakterler arasında Yuki’nin yakın arkadaşı Rin, samimi ve destekleyici tavırlarıyla hikayeye sıcaklık katıyor. Onun, Yuki’yi anlamaya çalışması ve her konuda yanında olması çok içten bir dostluk örneği.
Ancak beni asıl şaşırtan, Yuki’nin ailesinin işaret dili bilmemesi oldu. Yuki doğuştan işitme engelli olmasına rağmen, ailesinin dudak okuma veya yazarak iletişim kurmayı tercih etmesi oldukça garip geldi.
🎨 Animasyonlar ve görsel estetiğe bakarsak renk paleti oldukça yumuşak ve hikayenin duygusal tonuna uyum sağlıyor. Özellikle Yuki ile Itsuomi’nin iletişim kurmaya çalıştığı sahnelerde, hem hareketlerin hem de sessizliğin büyük bir anlam taşıdığını hissediyorsunuz. Bunun yanında, hikaye ara ara güldüren sahnelerle de tatlanıyor. Ancak biraz daha komedi unsuru eklenmiş olsaydı, hikaye çok daha eğlenceli bir hal alabilirdi. Yan karakterlerin bu yönde kullanılma potansiyeli olduğunu düşünüyorum.
Genel olarak, Yubisaki to Renren sıcacık ve samimi bir hikaye sunuyor. Kusursuz olmasa da, hissettirdikleriyle ve verdiği mesajlarla kesinlikle izlenmeye değer bir anime.