Spoiler içeriyor
insanlar nerde? diye sessizliği bozdu sonunda küçük prens. "çölde insan yalnız hissediyor kendini." "insanların arasında da yalnızdır insan," dedi yılan. anders şehre belki de bir umutla indi. 2005'ten beri bir işte çalışmıyor fakat tekrar bir iş görüşmesi yapmaya çalışıyor olması…devamıinsanlar nerde? diye sessizliği bozdu sonunda küçük prens. "çölde insan yalnız hissediyor kendini."
"insanların arasında da yalnızdır insan," dedi yılan.
anders şehre belki de bir umutla indi. 2005'ten beri bir işte çalışmıyor fakat tekrar bir iş görüşmesi yapmaya çalışıyor olması geçmişte kaybettiği ve bir türlü kopamadığını düşündüğü bağları yeniden kurma çabası gibi bunu gösteren etkenler var. birkaç eski arkadaşlarıyla da görüştü görüşmesine ama çoktan onunla ilişkilerini koparanlar da vardı. bu da bir noktada anders’in yalnızlıkla yüzleşmesini ve gerçekte ne kadar izole olduğunu fark etmesini sağladı. yalnızlık aslında pek de gözle görünmeyen ama insanı her an içinde yiyip bitiren bir şey. bunun da en bariz örneğini kafe sahnesinde gördük. diğerlerinin umutları arzuları beklentileri ve gelecek planları vardı ama anders belki de o an kendi hayatında hiçbir şeyin gerçeğe dönüşmeyeceğini düşündü. o an insanların birbirlerine söyledikleri her şeyin birer hayal olduğunu bir nevi gerçeklerden kaçış olduğunu fark etti. kafedeki o sıradan konuşmalar insanların küçük umutlarını göstermesinin yanı sıra anders’in içinde bulunduğu derin boşluğu da vurgulamakta.
uyuşturucu burada metafor diye düşünüyorum. zira bu tarz şeyler insanın hayatındaki hedeflere ulaşmayı engelleyen şeyler bir yanda anlık bir mutluluk sağlasa da sonrasında o kişi üzerinde ağır bir yıkım yaratmakta. sosyal medya, porno, alkol, sigara ya da başka bağımlılıklar bunlar hepsi benzer bir mantıkla işler. insana bir tür kaçış hissi verirler ama sonunda kişiyi zayıf düşürür çöküşe götürürler. ana karakterimiz anders de burada o ailesinin bunaltıcı etkisinden kendi içsel karanlık dünyasından kaçarken bu araçları kullanarak bir tür geçici mutluluk yaratmakta ama bu mutluluk da aslında onu git gide yok etmekteydi.
ailesi demişken. ailesiyle olan ilişkisi de çok karmaşıktı. bir yandan kız kardeşine daha katı davrandıklarını söylemişti diğer yandan ise ona da dikte edilen bir hayat vardı. aile gerçek anlamda "aile" olamıyor bazen. sahip çıkmak ve destek olmayı iddia etseler de aslında boğucu bir hale geliyorlar. bunu hem anders hem de birçoğumuz hissedebiliriz. aile bizi korumak isterken bazen kendi sınırlarını aşar. bu da bireyi içsel bir hapis içinde bırakır. anders de bu yüzden kendine yalan bir dünya yaratmıştı. o dünyada derdi yoktu. çünkü her şey çok daha basit ve geçiciydi.
parti sahnesindeki anlık mutluluk da aslında bu kaçışın bir sembolüydü. başlangıçta bunaltıcı olan ortam bir miktar madde aldığı zaman hemen nasıl değişti. zihninden tüm sıkıntıları attı. bir anlık özgürlük hissi anders’i geçici olarak rahatlatıyordu rahatlatmasına da o etki geçince? hayat yine başladığı yere dönüyordu. aslında her şey değişmiş gibi görünse de gerçekte hiçbir şey değişmemişti. madde kullanımı burada bir yandan insanın derin sıkıntılarından kaçma çabası diğer yandan da her seferinde aynı boşluğa düşmesi anlamına gelmekte. bu döngü insanların kaçış arayışlarının bir parçası haline geliyor. kaçmak bazen çok basit bir yol gibi görünse de çoğu zaman bizi daha da derin bir boşluğa itiyor. insanlar dertlerinden kaçarken aslında gerçek çözüme ulaşamadıkları için bu tür bağımlılıklara yöneliyorlar diye düşünüyorum.
mesela anders’in ailesi ona bağlanmaya çalışırken o kaçmak istediği dünyada kendi kendine mutlu olmayı seçmişti. maddeyi bir araç olarak kullanıyor onunla geçici bir mutluluk yaşıyor ama sonrasında tekrar yalnızlık ve boşlukla yüzleşiyordu. kafe sahnesine geri dönelim. o an belki de insanların hayallerini paylaştığı an anders için hayatındaki tek umut ışığıydı. veyahut yukarıda da değindiğim üzere hiçbir zaman bunlara ulaşamayacağını düşündü. hayalini kurduğu şeylerin ulaşılmaz olduğunu fark etti. çünkü bu tür kaçışlar genellikle anlık bir mutluluk sunar ama gerçekte hayatın zorluklarından kaçmak sadece geçici bir çözüm sağlar.
o tekrardan o 10 gram maddeye sarıldığında aslında bu onun tek başına deneyimlediği bir anlam ve mutluluk kaynağıydı. ama o 10 gram onun hayatının sonunu da getirdi. daha doğrusu bence anders çoktan ölmüştü. çünkü çevresindeki insanlar onu sadece bir nesne olarak görmeye başlamışlardı. ailesi arkadaşları kimse onu gerçekten anlamıyordu. yanında olduklarını zannederken aslında karşısında duruyorlardı. bu anders’in içindeki yalnızlığın ve yabancılaşmanın bir sonucu olarak sonunda onu daha da derin bir yalnızlığa sürükledi.