Neredeyse k-drama izlemeye başladığım ilk zamanlardan beri listemde olan bir diziydi. Bir solukta bitirdim diyebilirim. Dizi farklı farklı sebeplerle yaşayacak yer arayan gençlerin ortak arkadaşlarının evinde yaşamak istemesi sonucu birlikte yaşamalarını ve hepsinin ayrı ayrı özel hayatlarındaki sıkıntıların üstesinden gelme…devamıNeredeyse k-drama izlemeye başladığım ilk zamanlardan beri listemde olan bir diziydi. Bir solukta bitirdim diyebilirim.
Dizi farklı farklı sebeplerle yaşayacak yer arayan gençlerin ortak arkadaşlarının evinde yaşamak istemesi sonucu birlikte yaşamalarını ve hepsinin ayrı ayrı özel hayatlarındaki sıkıntıların üstesinden gelme çabasını anlatıyor. Işıl ışıl bir gençlik dizisi. Uyarılarında yer aldığı gibi ağır temaların da işlendiği belli açılardan ilham verici de olabilecek güzel bir diziydi. Pek çok klişe vardı. İstediğimin bu olduğunu bile bilmeden başladım. Klişeler bazen güzeldir. Klişe izlemeyi özlemişim, öyle hissettim izlerken. Aşk üçgeni, çocukluktan gelen arkadaşlık ve aşk arasındaki o ince çizgi, iç ısıtıcı arkadaşlıkların yer aldığı bir diziydi. Özellikle aşk üçgeni ön plandaydı. Öyle ki ikinci erkek sendromu yaşadım çok fena bir şekilde. Yeri geldiğinde duygulandım, ağladım yeri geldiğinde kahkaha attım. Öyle bir diziydi. Şimdi yine neredeyse her yorumumda yaptığım gibi derine ineceğim. Tabi ki derine ineceğim yerler biraz spoilerlı olacağı için yine uyarımı koyuyorum.
***SPOILER***
İlk olarak üstte de bahsettiğim gibi ikinci erkek sendromu yaşadım. Kız Dohyeonla olmadığı için kahroldum adeta. Song-i'nin annesini bulmaya gittiği bölüm Song-i Dohyeon ilişkisi için ciddi bir kırılma noktasıydı. Aynı şekilde Tae-o ile Sehyeon ilişkisi için de. Ki zaten döndüklerinde ayrıldılar. Dizinin ilerleyişinden sonunda Song-i'nin Tae-o ile olacağı bariz gibi olsa da Dohyeon ile olan ilişkisi o kadar derin ve bağlayıcıydı ki ayrıldıklarında cidden çok üzüldüm. O ikisi çok benzer noktalara sahiplerdi ve çok uyumlulardı bence. Onların ilişkileri beni çok farklı noktadan etkiledi. Bunun yanında Tae-o ile olan ilişkisi de öyleydi ve ben çocukluk arkadaşlığını çok severim, her ne kadar klasik bir Kore dizisi klişesi olsa da. Song-i'nin ikisiyle olan sahneleri de karnıma ağrılar sokacak cinstendi. Haliyle kıskançlık sahneleri de fazlaydı ve benim dizilerde en sevdiğim şeylerdendir kıskançlık. Aşkı belli eden en büyük şey aşırıya kaçmadığı sürece. Ben böyle düşünüyorum. Ki zaten bu dizide de Tae-o'nun aşkını herkesin fark etmesinin sebeplerinden biri de buydu bence. Kendi aşkını farketmesini sağlayan şey de kıskançlığıydı. Bu yüzden ayrı bir öneme sahipti. Ana karakterler dışında yan karakterlerin arasında gelişen arkadaşlığı sonrasında gelen aşkı izlemek de keyifliydi. Çok şapşal bir ilişkileri vardı ve diziye renk katan şeylerden biriydi. Ve bütün bunların hepsinin dışında, aşk dışında, arkadaşlık hissi o kadar ön plandaydı ki hem iç ısıtan hem de duygulandıran güzel bir arkadaşlık izledik. Hepsinin kendince eksik olduğu yanlar, kalp kırıklıkları vardı ve yaralarını birlikte sarmaları özellikle dizinin sonunda yüzümde gülümsemeyle bitirmemi sağladı.
***SPOILER SONU***
Klişe izlemek isteyen biri rahatlıkla bu diziyi izleyebilir. Özellikle aşk üçgeni, kıskançlık, friends to lovers tarzı şeyleri seviyorsanız bu dizi sizin için güzel tercih olacaktır. Aynı zamanda içinde aile ile olan sorunlara da yer veren bir dizi. Hatta hepsinin kırgın olduğu nokta ailesiyle alakalı sorunlardan ortaya çıkıyor. Bu da bir yandan k-drama klişesi zaten. Klişeye ihtiyaç duyduğunuz bir anda izlenebilecek iç ısıtan bir solukta da biten tatlı bir dizi.