- ? - 06.01.2025 - 2025 yılının ilk kitabını okumuş bulunmaktayım. Bu kitabı yüksek bir beklentiyle okumaya başladım ancak beklentimi karşılayabildiğini söyleyemeyeceğim. Çünkü kitabın bazı noktalarında kendini çok tekrar ettiğini farkettim, yani 176 sayfa yerine 120 sayfa falan olsa bence…devamı- ? - 06.01.2025 -
2025 yılının ilk kitabını okumuş bulunmaktayım. Bu kitabı yüksek bir beklentiyle okumaya başladım ancak beklentimi karşılayabildiğini söyleyemeyeceğim. Çünkü kitabın bazı noktalarında kendini çok tekrar ettiğini farkettim, yani 176 sayfa yerine 120 sayfa falan olsa bence olurdu. İçinde gerçekten faydalı bilgiler de var ama okurken yoran kısımlar da var. Eğer lise çağımdayken okusaydım daha çok faydalanabilirdim, okumaya biraz geç kalmışım. Yine de altını çizdiğim ve beğendiğim birçok kısım oldu, özellikle de lise çağındaysanız mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Hepimiz sınavlara son gün harıl harıl çalışıp bir günde ezberlemeye çalışıyoruz ya da türlü türlü bahaneler sunup bir türlü masaya oturmuyoruz. Aslında zihnimizi tüm bu bahanelerden arındırsak ve kendimizi gerçekten öğrenmeye adasak bu tembellikten kurtulabilirmişiz. Adından da anlaşıldığı üzere irademizi terbiye etmeyi anlatıyor aslında kitap. Hepimiz ezberci bir eğitim sistemine maruz kaldık ve bu yüzden bilgiyi gerçekten öğrenemiyoruz. Ders çalışmayı sıkıcı ve yorucu bir şey olarak öğrendiğimiz için akademik sorumluluklarımızı yerine getirmekte çok zorlanıyoruz, bu zorla getirildiğimiz tembellik halinden kurtulmak için neler yapabileceğimizi anlatıyor.
“Zihni çalışmalarımıza katkı sağlayacak duygu ve fikirlerimize otelde konaklayan gelip geçici müşteriler gibi davranırsak bir süre sonra bize yabancılaşırlar ve unuturuz.”
“En parlak yetenekler dahi özgüven olmazsa sönmez mi? İnsanlığın büyük başarılarında en büyük pay sağlam iradelerin değil midir?”
“Zihin çabuk açılır, uyuşukluk aslında istektedir, zihinde değil.”
“Doğrusu tembel, bir “hotontimorümenos” yani kendi kendisinin celladıdır. Tembellik insanın kendi kendisine, bedenine, aklına verebileceği bir eziyettir.”
“Montaigne’nin dediği gibi hoca öğrencilerini önünde koşturmalıdır. Hocayı dinleyerek ne çalışmayı öğrenebiliriz ne de bilimsel anlamda buluşlar yapabiliriz. Maç müsabakası seyrederek beden eğitimi yapılamayacağı gibi.”
“Genç “kendinden kaçmamayı” öğrendiğinde ve kendisini oyalamasının, ellerin kolların titremesi gibi bir zayıflık olduğunu anladığında artık kendini dinleme fırsatı yakalayacaktır.”
“Ani çıkışların büyük düşüşleri olur. Mütevazı, küçük bir tohum gibi basit alışkanlıklar büyük davranışlara dönüşür.”
“Aniden büyük çaba göstermek gerektiren anlık işler hiçbir açıdan tavsiye edilmez. Çünkü genelde arkasından tembellik dönemi takip eder. Gerçek cesaret uzun soluklu, sebatkâr olandır. Genç açısından önemli olan ipin ucunu hiçbir zaman bırakmamak olmalı.”
“Tek bir işin yapılmadığı çalışma dağınık bir çalışmadır. Oradan oraya uçar. Hatta tembellik yapmaktan daha tehlikelidir çünkü en azından tembellik insana kendini kötü hissettirir ama bu dağınık çalışma insanı işten soğutur. Şevkimizi, isteğimizi kırar; var olanı da nefrete dönüştürür. François de Sales birçok işi aynı anda yapmamak gerektiğini söyler. “Şeytan çok işi aynı anda yapmamızı ama hiçbirini de istediğimiz gibi bitirmeyerek kendimizi kötü hissetmemizi ister. Bazı vazifeleri tekrar tekrar yapmaya çalışmak işten soğumamıza ve işin bitmesine neden olur.”
Puanım: 6/10