Spoiler içeriyor
Bayıldım. Muhteşem Yüzyıl Kösem'in oyuncularına bakarken Mehmet Kurtuluş'u gördüm ve 'Vaay Derviş paşam başka nerede oynamış acaba?' diye sordum kendime gidip baktığımda ve Into the Night'ı gördüğümde şok oldum, yıllar boyu adını duyduğum dizi hem de Mehmet Kurtuluş da oynuyor,…devamıBayıldım. Muhteşem Yüzyıl Kösem'in oyuncularına bakarken Mehmet Kurtuluş'u gördüm ve 'Vaay Derviş paşam başka nerede oynamış acaba?' diye sordum kendime gidip baktığımda ve Into the Night'ı gördüğümde şok oldum, yıllar boyu adını duyduğum dizi hem de Mehmet Kurtuluş da oynuyor, hemen Netflixi açıp kuruldum.
Sabahtan beri soluksuz izliyorum ve yeni bitirdim, BU ÜÇÜNCÜ SEZON NERDE??
Çok bakmadım ama 3. sezon iptal edilmiş diyorlar, umarım yalandır. Geceleri gözüme uyku girmez çünkü.
Kim ne derse desin, Mehmet Kurtuluş bu dizinin esas ana karakteridir, adam tek başına diziyi taşıyor ya karizmaya bak!
Geçmişi olsun, stres altındayken davranış şekli olsun gerçekten 'her türk asker doğar' cümlesinin kanıtı.
Mehmet Kurtuluştan yeterince bahsettiysem diziye dönebilirim, aslında meşhur Temel fıkrası gibi bir kadromuz var; bir Polonyalı, bir Faslı, bir Fransız, bir İtalyan, iki Belçikalı ve iki Rus.
Öncelikle dizi cidden heyecanı asla kesilmeyen türden bir dizi. Bunu baştan söyleyeyim, gerilimi hep çok yüksek.
İlk sezonda sürekli olarak Güneşten kaçmak için batıya uçtukları ve sadece yakıt ve yiyecek almak için indikleri için macera genellikle yemek bulmak veya Terenzio piçi yüzünden oluyordu ama ikinci sezonda sığınağı bulup o asker demeye bin şahit isteyen piçlerin yanına gittiklerinde macera bu sefer insanoğlunun birbiriyle verdiği savaştan dolayı oldu.
Aksiyonu, macerası bol bol yani. Bunun dışında karakterlerin geçmişini görebildiğimiz için karakterlerini tam olarak anlayabiliyoruz, herkesin kendince hayat zorluğu olduğunu ve aslında kimsenin kimseden çok bir farkı olmadığını görüyoruz bu sayede. Neticede hepimiz insanız.
Karakterleri hakkında konuşmak istiyorum, küfürlü olabilir yer yer önceden uyarayım.
Ayaz karakterini en sona bırakarak en sevdiklerimden başlayacağım,
1. Horst; bayılıyorum bu adamın zekasına, dizideki en zeki karakter bence kesinlikle Horst, en azından konu bilime gelince. Horst cidden her konu hakkında çok kapsamlı bilgilere sahip ve sahip olduğu bu bilgileri kullanmayı sonuna kadar biliyor, sadece kendisi için değil tüm dünya için kullanıyor zekasını ayrıca.
2. Sylvie; ikinci sezonda 'lider benim ulan' kafalarına girmese daha iyiydi, saç kazıtma mantığını da asla anlamayacağım ama yaşadığı zorlu olaylara rağmen herkesin sorumluluğunu alıp herkesi güvenceye almayı her zaman öncelik yaptığı için gerçekten lider ruhlu bir kadın, paniği yönetmeyi de iyi biliyor.
3. Laura; aşırı baskılanmış yetişkin olmasına rağmen anne babasının lafından asla çıkamayan ve yetişkin olduğunu kabullendiremeyen bir kadın olarak kendi ideallerinin farkında olarak babasına rağmen kendini yetiştirmiş bir kadın, dizideki duygusal sahnelerde çok iyi performans sergiliyor, gerçekten çok güzel yansıtıyor izleyiciye olayın dramatikliğini.
4. Mathieu; ilk sezonda kendini aşırı derecede yorup yarası enfeksiyon kaptığı için değişik değişik haller sergilese de genel olarak iyi yazılmış bir kaptan.
5. Jakub; aslında bayağı seviyorum bu adamı, adam tam bir teknisyen, böyle bir olayın içinde kalsam kesinlikle yanımda isteyeceğim türden bir adam, hem duygusal hem de fiziki destek sağlar yani.
6. Osman; grubun eli ayağı, getir götür işini yaptırdıkları duygusal ama zeki bir karakter, seviyoruz seni kral.
7. Ines; Inesin son sezonda Rusları kandırması dışında aşırı büyük bir işe yaradığını görmedim ama yine de iyi biri ve piç Terenzio'ya korkusuzca lafını söyleyen bir tek oydu.
8. Zara-Dominik; ana karakter (bence) Ayaz'ın adamlığına adamlık katmak ve duygusallık dışında bir şey kattıklarını düşünmüyorum sevmiyorum değil ama benim için boşlar.
9. Rik; son sahnesine kadar karın ağrısı olmaktan başka hiçbir halta yaramamış aptal bir adam, korkağın önde gideni ama itiraf etmem gerekiyor ki bu adam nasıl hayatta kalacağını biliyor, kim güçlüyse onun tarafına geçiyor yani. Çok bir şey söylemek istemiyorum ama son sahnesinde bile lan öleceğim bari kahraman olarak öleyim diyerek öldü yani...
10. Piç Terenzio; Ayaz'ıma yaptığın piçlikler bitmek bilmediği gibi bir de sanki çok harika bir insanmışsın gibi ikinci sezonda ölün bile takımı rahat bırakmadı senin yüzünden başlarına gelmeyen şey kalmadı be gudubet adam.
Listeye özel olarak eklemek istediğim iki isim var, bu yukarıda saydıklarım yine bir nebze de sevdiğim karakterlerdi. Şimdi bahsedeceğim iki isimden nefret ediyorum.
1. Felipe; hayatınızda duyduğunuz en ağır küfürü yazmışım gibi okuyun, tamam kanka, tamam sen olacaksın lider. Tamam en zorba sensin tamam anladık.
Sanki kendi emirleri dinlemeyip albayın ölümüne o sebep olmamış gibi kimden yetki aldıysa bi anda kendini lider ilan edip tüm her şeyi kontrol etmeye çalışan ciddili şeytandan 5 dakika önce doğan bir karakter.
2. Heremans; Felipe kadar olmasa da Felipe'nin yancısı. Ayrıca Ines'e bakışları cidden çok rahatsız ediciydi.
*Ve hiçbir yere yazamadığım o isim, Markus Müller. Ulan güvenmiştim sana, inanmıştım.
Ulan aralarındaki tek iyi bu, tertemiz çocuk maşallah demiştim, Ines'e aşık kıyamam demiştim. Hiç beklemediğim yerden geldi, vurdu yani beni. "Bunun bedelini ödeyeceksiniz." bu kadar.
Son sahne şok ediciydi, ilk sezon denizaltından bahsettiklerinde şakasına kesin Türkiyenindir dedim, daha sonra ikinci sezonda da harita çıkartıp iki konumun arasında olması gereken yerde dediklerinde yine şakasına Türkiyedir Türkiye dedim... Lan cidden Türk çıkıp geldi, hem de Kıvanç Tatlıtuğ!!
Üçüncü sezon gelmeden ölürsem gözüm açık gider, gerçekten soluksuz izlediğim bir dizi oldu, mükemmeldi. Herkese öneririm.
Şimdi, bu yazıyı paylaştım ve Ayaz karakterini konuşmaya başlayabilirim.
Ayaz 25 sene evvel hapisten çıktıktan sonra ülkesini, karısını ve çocuklarını terk ederek hiçbir şeyi olmadan geldiği Belçika'da hayatta kalabilmek için her şeyi yapmış bir adam. Vahdettin'in çalınan zümrütlerini alış şekline bittim bu arada. Biz senden razıyız baba, bizim olanı almaya çalışıyordun sonuçta.
Tam bir tank, hem de öyle sadece etten kemikten yapılmış bir tank değil, çok zeki bir tank. Grubun gölge lideri, her durumu kontrol edebiliyor, her planı uygulayabiliyor gerçekten tam bir asker, görev adamı.
Adam geçmişiyle bile bu dizinin ana karakteri benim diyor, kaldı ki NATO da yaşanan o olay... Piç Terenzio'ya rağmen sen o binadan çıkıp, arabayı bulup nasıl geldin de yetiştin o uçağa be adam!
Şöyle bir bakınca gerçekten tüm dönüm noktaları hep Ayaz üzerinden işleniyor, her şekilde Ayaz'a bağlanıyor.
Uzadıkça uzuyor sürekli yazmak istiyorum😭 yüksek ihtimalle gidip gelip düzenleyeceğim bir post olacak bu...