Aynı anda tek ve aynı kişi olma fikri etrafında şekillenen, şeklini sorgulayan ve sorgulatan, silik sınırlara sahip olan Persona; kimin izlediğine ve belki de kimin hangi personasıyla baktığına göre de değişen ama bence hissettirdikleriyle ortak duygusal bilinç oluşturmayı başarmış çok…devamıAynı anda tek ve aynı kişi olma fikri etrafında şekillenen, şeklini sorgulayan ve sorgulatan, silik sınırlara sahip olan Persona; kimin izlediğine ve belki de kimin hangi personasıyla baktığına göre de değişen ama bence hissettirdikleriyle ortak duygusal bilinç oluşturmayı başarmış çok başarılı bir yapım.
Alma ile Elizabeth aynı insan mıydı yoksa aynı insanın içinde bulundurduğu iki kişilik mi? Kendine dışa vurmayı tercih eden ve yaptıkları ile kendisi arasında çelişkiler bulunduğuna inanan Elma'nın; yaşamı reddedip, susmayı tercih eden ama buna rağmen yaşamın içine akmasına tamamen engel olamayan Elizabeth'in yanında huzur bulması, onu kendisinden üstün görüşü ve kısmen büyüyünce sen olacağım tavırları. Elizabeth'in yazdığı mektupla beraber kendini tamamen açtığı ilk insanın kendi hakkında kötü düşündüğünü, yargıda bulunduğunu, safi dinlemeden ibaret olmadığını farkedişi ve akabinde gelen suçlama ile dengesizlik, Elizabeth'in elindekilerine sahip olma isteği ve bak sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin temalı tiratları.
Hepimiz içimizdeki Elizabeth'in Alması olmuş, kendimizin bi kısmını kıskanıp ardından suçlamışızdır, burada suçlu/deli/dengesiz olarak Almayı görebilir miyiz? İnanın bilmiyorum.
Kendisini yaşama kapattığını zanneden ama yaşamı kendisinden uzaklaştıramayan Elizabeth'e gelirsem eğer, en başından beri kendini başkalarının sözlerine göre şekillendirişinin ızdırabını çekip, en iyisi olmayı istemiş hırslı bir kadın. Susmasına rağmen birinin onu yüceltişinin tatmin ettiği egosu, karşısındakini çoğu zaman küçük görüşünün bakışlarına yansıyışı, susmasının hiçbir işe yaramadığının en büyük göstergesi.
Yalan söylememek? Kendinle çelişmemek? Başkalarını duymamak?
İnsan sonsuza dek kendiyle kalsa bile, kendi içinde bunları sürekli yapan bir canlı zaten. Elizabeth kimseyle konuşmuyordu ama buna rağmen tüm hikâyesini neredeyse aynı miniklere sahip olduğu Almadan duyduk. Tek bir insanın sözüyle yaptığı çocuğuna nasıl acımasızca davrandığını ve bundan duymadığı suçluluktan dolayı duyduğu suçluluğu gördük. Annesine ulaşmaya çalışan oğlunun kafasında büyüttüğü ve gittikçe silikleşen anne figürüne ulaşamamasıyla çırpınışına da şahit olduk. O sahnelere şahit olan bizlerin verdiği tepkiyi de gördük.
Yani hem anne-çocuk hem insanın kendisi ile olan ilişkisinin, hem arkadaşlığın hem de insanın toplumla kurduğu bağın en detaylarına inmiş Persona. İkiyüzlülüğü, deliliği, kaçışı, öğrenilememiş sevgiyi, kıskançlığı ve insanı insan yapan her duyguyu oyuncularının suratına işlemiş ve olabilecek en iyi şekilde bunu ekrana yansıtmayı da başarmış.
Şu Bergman ve mommy issues'u olmasan ben ne yapardım inanın düşünmek bile istemiyorum, mükemmel bir adam, mükemmel