Kör talih ve şansın hayattaki işleyişi üzerine aksiyon ve felsefik bir bakış açısı sunan film, kanlı para yüzünden peşine Meksika kartelini takan Llewelyn Moss, Moss'u avlamak için peşine takılan ve "inek infazcısı 3000" ismini verdiğim bir silah taşıyan psikopat seri…devamıKör talih ve şansın hayattaki işleyişi üzerine aksiyon ve felsefik bir bakış açısı sunan film, kanlı para yüzünden peşine Meksika kartelini takan Llewelyn Moss, Moss'u avlamak için peşine takılan ve "inek infazcısı 3000" ismini verdiğim bir silah taşıyan psikopat seri katil Anton Chigurh ve yaptığı işi, dünyadaki kötülüğü ve ahlaksızlığı devamlı olarak sorgulayan Şerif Roscoe üçlüsü arasında geçiyor. Karakterler oldukça iyi yazılmış. Moss ve Chigurh'un hareketli kovalamaca sahneleri harikaydı. Şerifin daha sakin ve olaylara felsefik yaklaşmamıza neden olan sahneleriyse kimine sıkıcı gelse de, bence bu filmi bu film yapan sahnelerdi. Karakterlere ayrı ayrı değinmek istiyorum çünkü gerçekten harikalar.
Moss, zor bir hayat süren Vietnam savaşında savaşmış biri. Bir gün geyik avlarken kartelin uyuşturucu ticaretine denk geliyor ve uyuşturucunun yanında para dolu bir çanta da buluyor. Moss parayı elbette alıyor. Bu hareketiyle Moss bizlere hırsızlık yaptığını, bir yanlış yaptığını gösterse de film boyunca aslında ona sempati duydum. Evet bir hırsızlık yaptı ama kesinlikle kötü biri değil Moss. Eşine karşı olan sadakati bunun en basit örneği.
Chigurh... Bu adam çok başka bir karakter. Bir kere insanları kesimhanelerde hayvanları öldürmek için kullanılan ve yukarda bahsettiğim gibi inek infazcısı 3000 ismini verdiğim oksijen basıncıyla çalışan bir silahın yanında susturucu takılmış bir pompalı tüfekle öldürüyor. Susturu takılmış... Pompalı tüfek... Evet giyimi ve saç stilinin dışında cinayet işleme şekli de bir garipmiş... Ayrıca Chigurh film boyunca karşımıza çıkan ve üzerine düşünmemize sebep olan kör talih ve şans faktörlerine de değiniyor. Bir insanı öldürmek ve öldürmemek arasında kaldığında yazı tura atıyor ve karşısındaki kişi kazanırsa onu öldürmüyor. Zekasını Moss ile aynı otelde kaldığı bir sahnede odasında yaptığı provalarla kanıtlıyor. :)
Şerif karakteri ise filmde diğerlerine göre daha sakin ve durağan görünen bir karakter olsa da Moss ve Chigurh filmin aksiyonunu oluştururken, Şerif filmin kilit noktası olan felsefik bakış açısını oluşturuyor. Yaptığı işten sıkılmış, gördüğü kötülükler karşısında tepkisiz bir karakter olmuş. Sürekli olarak insanların ahlakını sorgulayıp, dönemin kötülüğünün başkalamış ve daha kötü olan bir kötülük olduğunu düşünüyor. Şerifle alakalı filmin de son sahneleri olan rüya sahnesi bence tüm bir filmi özetleyen mükemmel sahnelerdi.