II. Thutmose’nin Mezarı Bulundu! Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, II. Thutmose’un mezarının Krallar Vadisi yakınlarındaki Batı Vadileri’nde keşfedildiğini duyurdu. Dr. Piers Litherland liderliğindeki Mısır-İngiltere ortak kazı ekibi, firavunun orijinal mezarına ulaştıklarını düşünüyor. II. Thutmose, babası I. Thutmose ve kudretli…devamıII. Thutmose’nin Mezarı Bulundu!
Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, II. Thutmose’un mezarının Krallar Vadisi yakınlarındaki Batı Vadileri’nde keşfedildiğini duyurdu. Dr. Piers Litherland liderliğindeki Mısır-İngiltere ortak kazı ekibi, firavunun orijinal mezarına ulaştıklarını düşünüyor. II. Thutmose, babası I. Thutmose ve kudretli eşi Hatşepsut’un gölgesinde kalan bir hükümdar olarak bilinir; bu keşif, onun tarihsel önemini yeniden değerlendirme fırsatı sunuyor.
Bilindiği üzere, firavun mezarlarının keşfi son derece nadirdir ve bu buluntu, 1922’de Tutankhamun’un mezarının ortaya çıkarılmasından bu yana, yani 100 yılın ardından yapılan ilk büyük keşif olarak kayda geçmektedir. C4 olarak adlandırılan bu kaya mezarı, iki koridor ve dört odadan oluşmaktadır. Ancak, eski çağlarda meydana gelen seller nedeniyle büyük hasar görmüş ve duvar süslemelerinin çoğu kaybolmuştur. Yine de, yıldızlı tavan kalıntıları ve khekher frizinin izleri tespit edilmiştir. Ayrıca, ölülerin öteki dünyadaki yolculuğunu anlatan mistik Amduat metninden parçalar bulunmuş olup, mezarın bir firavuna ait olduğu görüşünü güçlendirmektedir.
Bununla birlikte, mezarın iç düzeni, buranın tarih boyunca yağmalandığını göstermektedir. Bir firavun mezarında bulunması gereken lahit, kanopik kaplar ve şabtiler gibi temel eşyalar burada mevcut değildir. Ancak, mezarın içinde II. Thutmose ve Büyük Kraliçe Eşi Hatşepsut’un isimlerini taşıyan alabaster kaplar keşfedilmiştir. Dolayısıyla, mezarın firavuna ait olduğu doğrulanmaktadır. Fakat yağmalar dışında ihtimaller de yok değildir. Mezarın tamamlanmadan bırakıldığı ya da firavunun gömülmesinden kısa bir süre sonra, sel felaketleri nedeniyle eşyalarının başka bir yere taşınmış olabileceği ihtimali olasıdır.
II. Thutmose, Mısır tarihinde silik bir figür olarak kabul edilir ve hükümdarlığı genellikle selefi ve halefi tarafından gölgelenmiştir. Tahta çıkışıyla ilgili kesin bilgiler eksik olsa da, saltanatının yaklaşık 13-14 yıl sürdüğü tahmin edilmektedir. Kaynaklara göre, Nubya’da bir isyanı bastırmış ve Filistin’deki göçebe kabilelere karşı bir sefer düzenlemiştir. Ancak, hakkındaki bilgilerin çoğu Hatşepsut’un saltanatı döneminde şekillenmiştir ve onun yönetimini zayıf gösteren anlatımlar büyük ölçüde Hatşepsut’un kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kurgulanmış olabilir.
Bu keşiften önce, II. Thutmose’ye dair elimizdeki tek fiziksel kanıt, 1881’de Deir el-Bahari’deki Kraliyet Nakil Mezarında (DB320) bulunan mumyasıydı. Günümüzde Mısır Medeniyeti Ulusal Müzesi'nde sergilenen bu mumya üzerinde yapılan X-ray analizleri, firavunun 30’lu yaşlarının başında öldüğünü göstermektedir. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, vücudundaki cilt lezyonları, çiçek hastalığı ya da bağışıklık sistemiyle ilgili bir rahatsızlık ihtimalini gündeme getirmektedir.
Mezarın durumunun kötülüğü ve defin eşyalarının eksikliği, firavunun orijinal gömü yerinin burası olup olmadığı sorusunu da gündeme getirmektedir. Yeni Krallık’ın sonunda yaygınlaşan mezar soygunları ve kraliyet definlerinin sistematik olarak taşınması göz önüne alındığında, II. Thutmose’nin mezarının başka bir yerde olabileceği iddiası ihtimal dahilindedir. Ancak, bu keşif hâlâ büyük öneme sahiptir, zira erken 18. Hanedan dönemine ait defin gelenekleri hakkında önemli bilgiler sağlayabilir.
Mezarın Krallar Vadisi yerine Batı Vadileri’nde bulunması, dönemin defin geleneklerinin henüz tam olarak standartlaşmadığını göstermektedir. Bu geçiş süreci, Mısır arkeolojisinde önemli bir araştırma alanı olarak kabul edilir ve yeni keşif, firavun mezarlarının gelişimini anlamada kritik bir boşluğu doldurabilir.
II. Thutmose’nin mezarı, Tutankhamun’un altınla bezenmiş hazinelerine rakip olmasa da, tarihsel değeri göz ardı edilmemelidir.
Şahsî fikirlerime gelecek olursam:
1. Dr. Litherland’ın ileri sürdüğü şüphe, yani TT 320’de bulunan mumyanın gerçekten II. Thutmose’ye ait olup olmadığı meselesi, oldukça önemli. Ancak, yalnızca DNA analizleri bu konuda kesinlik sağlayabilir. Misal, I. Thutmose veya III. Thutmose gibi aile üyeleriyle karşılaştırmalı genetik testler yapılarak kimlik doğrulaması sağlanmalıdır. Daha önce II. Ramses, III. Amenhotep ve Tutankhamun gibi firavunlar için uygulanan testler, benzer bir sürecin II. Thutmose için de yürütülebileceğini doğruluyor.
2. Hatshepsut’un, özellikle Amun Rahipliği ile kurduğu güçlü bağlar sayesinde iktidar üzerindeki etkisi artmıştır. Hatta bazı tarihçiler, II. Thutmose’nin hükümdarlığının büyük ölçüde sembolik olduğunu ve gerçek gücün Hatshepsut’ta olduğunu öne sürüyor. Dolayısıyla, II. Thutmose’nin erken ölümü, onun gerçekten bağımsız bir hükümdar olup olmadığı konusunda da soru işaretleri doğuruyor.
3. KV mezarlarının yoğun olduğu ana vadiye kıyasla, Batı Vadileri genellikle daha izole ve daha az incelenmiş alanlardır. Bazı araştırmacılar, erken 18. Hanedan firavunlarının mezarlarını bu bölgelerde inşa etmelerinin, hem koruma hem de kraliyet ideolojisi açısından bir geçiş sürecini yansıttığını öne sürüyor. Eğer II. Thutmose'nin asıl mezarı gerçekten burada inşa edildiyse, bu durum hükümdarlığının sonlarında siyasi desteğini kaybettiğini ya da vefatının alelacele gerçekleştiğini gösterebilir.
4. II. Thutmose’nin ilk mezarı bulunduysa, onun da sonraki firavunlar gibi yeniden gömüldüğüne dair kanıtlar aranmalı. I. Ahmose’den itibaren, birçok firavunun defalarca taşındığı biliniyor. II. Thutmose’nin, tıpkı II. Ramses, I. Seti ve diğerleri gibi önce kendi mezarına, sonra daha güvenli bir yere taşınmış olması muhtemel. Eğer yeni keşfedilen mezar orijinal defin yeri ise, burada daha fazla ipucu bulunması muhtemeldir.