Herkese merhaba. Biliyorsunuz ki bilimin, akılcılığın ve özgür düşüncenin bir bedeli vardır. Antik Çağ’da bu bedeli en ağır ödeyenlerden biri de Hypatia oldu. Bugün, bilimin karanlığa karşı verdiği mücadelenin simgelerinden biri olan Hypatia’yı konuşacağız. _____________________________________________________ Hypatia, MS 355-415 yılları arasında…devamıHerkese merhaba.
Biliyorsunuz ki bilimin, akılcılığın ve özgür düşüncenin bir bedeli vardır. Antik Çağ’da bu bedeli en ağır ödeyenlerden biri de Hypatia oldu. Bugün, bilimin karanlığa karşı verdiği mücadelenin simgelerinden biri olan Hypatia’yı konuşacağız.
_____________________________________________________
Hypatia, MS 355-415 yılları arasında yaşamış, matematik, astronomi ve felsefe alanlarında önemli çalışmalar yapmış İskenderiyeli bir bilim insanıdır. O, sadece bilgisiyle değil, aynı zamanda kadınların eğitime erişiminin kısıtlı olduğu bir dönemde bilimle uğraşarak öne çıkmasıyla da tarihte özel bir yere sahiptir.
Hypatia, ünlü bir matematikçi olan babası Theon’un öğrencisi olarak yetişti. Babası, İskenderiye’deki Museion adlı akademide eğitim veriyordu ve Hypatia’yı da bilimle tanıştıran kişi oydu. Ancak Hypatia, sadece babasının öğrettikleriyle yetinmedi; geometri, cebir ve astronomi alanlarında derinleşerek kendi başına bir bilim insanı oldu.
Matematik ve felsefe alanındaki yetkinliği, ona İskenderiye Kütüphanesi’ne bağlı bir akademide ders verme fırsatı sundu. Dönemin en saygın akademisyenlerinden biri olarak kabul ediliyordu ve birçok öğrenci onun derslerine katılmak için uzak diyarlardan geliyordu. Öğrencileri arasında hem Pagan hem de Hristiyan gençler bulunuyordu, bu da onun düşüncelerinin ne kadar geniş bir kesime hitap ettiğini gösteriyor.
Hypatia, Diyofantus’un Aritmetiği ve Ptolemaios’un Almagest gibi önemli bilimsel eserler üzerine yorumlar yazdı. Ayrıca, gökyüzü cisimlerinin hareketlerini inceleyen astronomik tablolar geliştirdi. Ona atfedilen en önemli icatlardan biri ise astrolabedir, yani yıldızların konumunu hesaplamak için kullanılan bir araç.
Aynı zamanda Neoplatoncu felsefeyi benimsedi ve bu düşünceyi yaymak için dersler verdi. Matematik ve felsefenin birbirine bağlı olduğunu savunarak, bilimin temelinde mantık ve akıl yürütmenin olması gerektiğini vurguladı.
(Maalesef ki her güzel şeyin kötü bir sonu vardır.)
Hypatia’nın yaşadığı dönem, Roma İmparatorluğu’nun çöküş sürecine girdiği ve Hristiyanlığın giderek güç kazandığı bir dönemdi. Pagan inancına bağlı olması ve bilimsel düşünceyi savunması, dönemin dini otoriteleriyle ters düşmesine neden oldu.
İskenderiye’de Hristiyan Piskopos Kyrillos’un yükselişiyle birlikte, Hypatia’nın akademideki varlığı rahatsızlık yaratmaya başladı. Onun büyücülükle suçlanmasına ve düşman ilan edilmesine neden olan asıl sebep, İskenderiye Valisi Orestes ile yakın ilişkide olmasıydı. Orestes ve Kyrillos arasındaki siyasi mücadelede Hypatia’nın Orestes’i desteklediği düşünülüyordu.
MS 415 yılında fanatik bir grup tarafından zalimce katledildi. Kaynaklara göre bir kiliseye sürüklenerek önce taşlarla dövüldü, ardından keskin deniz kabuklarıyla (bazı kaynaklarda kırık çömlek parçalarıyla) derisi yüzüldü ve cesedi yakıldı.
Onun ölümü, Antik Çağ'da bilim ve özgür düşüncenin gerileyişinin sembollerinden biri olarak kabul edilir. İskenderiye’nin entelektüel ve akademik yapısının çöküşüne işaret eden bu trajik olay, bilim tarihinde büyük bir kayıp olarak görülür.
Hypatia, bugün bilim, felsefe ve kadın hakları açısından bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Orta Çağ boyunca unutulmuş olsa da, Rönesans’la birlikte yeniden keşfedildi ve özellikle modern bilim dünyasında kadın bilim insanlarının öncüsü olarak anıldı.
Onun yaşamı, bilimin, akılcılığın ve eğitimin savunulmasının ne kadar önemli olduğunu gösteren bir ders olarak tarih boyunca hatırlanmaya devam edecek. 🎗️
Aynı zamanda hayatını anlatan "Agora" isimli filme de bakabilirsiniz