Yeni çıkan filmlere abanmak hiç huyum değildir ama Whiplash'ten sevip saydığımız Milles Teller ile siyahlara bürünmüş bir Anya Taylor-Joy buluşunca çok da sorgulamıyor insan. Bu film hakkındaki tek bilgim başroller, tek beklentim gerçek dışı yaratıkların hakim olduğu bir distopyaydı ve…devamıYeni çıkan filmlere abanmak hiç huyum değildir ama Whiplash'ten sevip saydığımız Milles Teller ile siyahlara bürünmüş bir Anya Taylor-Joy buluşunca çok da sorgulamıyor insan.
Bu film hakkındaki tek bilgim başroller, tek beklentim gerçek dışı yaratıkların hakim olduğu bir distopyaydı ve tam da bu aralar Annihilation'ı tekrar izlemek istiyordum çünkü epey özlemiştim oradaki DNA'sal, biyokimyasal konuları. Bu filmde böyle bir şeyle karşılaşınca benim için güzel bi sürpriz oldu. Fantastik şeyler gerçeğe dayandırılarak oluşturulunca tadından yenmiyor. Bunu iyi akıl etmiş film fakat ne kadar derinleştirebilmiş sorgulanır. Geçmişten beri büyük gizlilikle korunan sırlar, dev ekranlardan dünyayı takip eden klasik amerikan ajanları tarafından bize sunulunca bi klişelik, bi yapaylık hissetmiyo değiliz çünkü.
Filmin bir de "love" cephesi var tabi ve daha çok aksiyon, bilim kurgu sınıfına girmeyi hak eden bir film olmasına rağmen bazı romantik filmlerdeki "tanışma, yaklaşma, birliktelik" (geriye ne kaldıysa) aşamalarından daha çok sardı burdaki ikilinin ilişkisi. Farklı bir konunun getirmiş olduğu farklı şartlarda şekillenen bir ilişkinin klişe olmama şansını kullanabilmişler diye düşünüyorum.
Son zamanlarda artık teknolojinin gelişmesiyle iyice ters orantılı olarak ilerleyen görsel efektler göz önünde bulundurulursa bu filmdeki mekanlar, yaratıklar vs. bayaa bayaa iyi tasarlanmış. Nasıl ki ''The Arrival'' filminde Villeneuve devasa uzay gemilerinin ses efektinde hiçbir motor vb. bir ses kullanmayıp doğadaki sesleri kullanarak onların organik bir yapıda olduğunu bizlere hissettirebildiyse bu filmde de görsel efektler anlamında bu ihtiyaç tamamen karşılanmış. İşte tam bu açıdan bana Annihilation'ı anımsattı. Ardından dayanamayıp onu da tekrar izledim, iyi ki izlemişim çünkü anlamadığım bir nokta kalmadı sanırım o filmde. Hatta gözümde birazcık basitleşti bile, eskisi kadar yükselemedim.
Bir de sonunu yorumlayacak olursak hani filmlerde dev ekranlardan dünyayı takip eden klasik amerikan ajanlarının o klişeliği, o yapaylığı, o "Ben televizyon filmiyim." diye bağırmışlığından bahsetmiştik ya... Heh bunun sonu da o tatta bi son olmuş. Ya da klişeliği tartışılır diyelim ama ucuz bi son olduğu kesin. Çünkü ben Annihilation filmini de bu yönden eleştirmiştim; çok daha farklı senaryolar, oluşumlar, organizmalar, KAOS oluşturabilecekken kısa yoldan dönülmüş gibi geldi bana. Epey sürükleyici olarak gördüğüm bi film için böyle bir son istemezdim. Ama belli mi olur bir gün paraya ihtiyacı olduklarında "Hop aslında şu yok olmamıştı, bakın son saniyede eli hareket ediyor." tadında bi devam filmi çekmeyeceklerinin garantisi yok ne de olsa:)
Kule savunma konusu bizim zaafımız sanırım insta oyun reklamları bile bizi ordan avlıyor.