“Özgürlük, hem bir hediye hem bir yüktür.” Erich Fromm’un 1941’de yazdığı bu eser, zihnime bir soru bırakmıştı: “Özgür olmak gerçekten istediğim bir şey mi?” Psikoloji ve felsefeyi ustalıkla harmanlayan Fromm, bu kitapta modern insanın özgürlükle olan karmaşık ilişkisini öyle bir…devamı“Özgürlük, hem bir hediye hem bir yüktür.”
Erich Fromm’un 1941’de yazdığı bu eser, zihnime bir soru bırakmıştı: “Özgür olmak gerçekten istediğim bir şey mi?” Psikoloji ve felsefeyi ustalıkla harmanlayan Fromm, bu kitapta modern insanın özgürlükle olan karmaşık ilişkisini öyle bir anlatıyor ki, hem kendimi hem de dünyayı yeniden sorguladım.
Fromm, kitabın temelinde şu fikri koyuyor: İnsan, özgürlüğe kavuştukça yalnızlaşıyor. Özgür olduk, evet, ama bu özgürlükle ne yapacağımızı bilemedik. “Özgürlük, insanı birey yapar; ama aynı zamanda onu yalnız bırakır” diyor Fromm. Okurken, kendi hayatımda bu yalnızlığı hissettiğim anları düşündüm – seçimlerim arttıkça, omuzlarımda bir ağırlık da büyümüştü sanki. Fromm, bu duyguyu öyle iyi yakalamış ki, modern dünyanın karmaşasında kaybolduğumuzu fark ettim.
Kitap, özgürlükten kaçışın üç yolunu gösteriyor: otoriteye teslimiyet, yıkıcılık ve uyum. Nazi Almanyası’nı örnek vererek otoriter rejimlerin nasıl yükseldiğini anlatıyor. İnsanlar, özgürlüğün getirdiği belirsizlikten korkup bir lidere sığınıyor; çünkü düşünmek, karar vermek zor. “Kölelik, özgürlükten daha güvenlidir” alıntısı, bu tercihi öyle çarpıcı bir şekilde özetliyor ki, içimde bir huzursuzluk uyandırdı. Ama Fromm sadece eleştirmiyor; bu kaçışın, insan doğasının bir parçası olduğunu söylüyor. Okurken şunu sordum kendime: “Ben de bazen özgürlüğü bırakıp kolay yolu mu seçiyorum?”
Fromm’un en etkileyici yanı, bize bir umut da sunması. Özgürlüğü korkuyla değil, yaratıcılıkla ve sevgiyle kucaklayabileceğimizi savunuyor. “Gerçek özgürlük, insanın kendi potansiyelini gerçekleştirmesidir” diyor. Bu, kitabı bitirdiğimde içimde bir ışık yaktı; çünkü özgürlüğün bir yük değil, bir imkan olabileceğini hissettirdi. Fromm, psikanalizi ve tarihsel örnekleri öyle ustalıkla birleştiriyor ki, hem bireysel hem toplumsal bir ayna tutuyor. Totaliter rejimlerden modern insanın yalnızlığına, her satırda günümüze de dokunan bir şeyler buldum.
Özgürlükten Kaçış, yoğun ama zihin açıcı bir kitap. Fromm’un sakin ama keskin üslubu, beni içine çekti; her bölümde kendimle yüzleştim. “İnsan, özgürlüğünden kaçabilir; ama ona geri dönmek zorundadır” alıntısı, aklımda dönüp durdu. Kitabı bitirdiğimde şunu düşündüm: Özgürlük, korkutucu olabilir; ama onsuz bir hayat, gerçekten yaşanmış sayılır mı? Eğer siz de modern dünyanın çelişkilerini, insan doğasının derinliklerini ve özgürlüğün anlamını merak ediyorsanız, bu kitap size çok şey söyleyecek.
Erich fromm kitapları anlaşılan bu yıl bana daha çok eşlik edecek.