Hayat… ne kadar garip bir olgu. İnsan doğar, büyür, yaşlanır, ölür. Peki bu süreçte insan ne yapar? Nasıl geçirir bu zamanı? İyilikte yapabilir kötülük de. Çevresine huzur da verebilir karmaşada. Saygı da görebilir saygısızlık da yapabilir. Bu seçimleri kendi yapar.…devamıHayat… ne kadar garip bir olgu. İnsan doğar, büyür, yaşlanır, ölür. Peki bu süreçte insan ne yapar? Nasıl geçirir bu zamanı? İyilikte yapabilir kötülük de. Çevresine huzur da verebilir karmaşada. Saygı da görebilir saygısızlık da yapabilir. Bu seçimleri kendi yapar. Kendi özgür iradesi ve verilen aklı kullanarak. Nasıl bir hayat geçireceğini kendi seçer. Çabalayıp mücadele de edebilir, vazgeçip pes de edebilir…
Peki elinde olmayan şeyler… Mesela aile, doğduğun ev, sana sunulan imkanlar… Bunlar da kişinin hayatında büyük etken değil midir? Kırk türlü İpek bezlere sarılarak, çeşit çeşit mamalarla oyuncaklarla büyütülen çocukla, bunlara hiç sahip olamamış sürekli bir şeylerin eksikliğini çekerek büyüyen çocuk aynı mı bakar hayata…
Büyüyünce okul okuyan o genç çocuk kazanamadığı bölümü okulu sırf parası var diye okuyabilirken, hayalleri için gecesini gündüzüne katan o çocuk nasıl yarışabilir hayat karşısında diğer gençle…
Arkasında sürekli bir desteği olan gencin karşısında kendi başına kendi imkanlarıyla çırpınan o genç ne kadar direnebilir ne kadar dayanır?
Sırf tanıdığı torpili var diye diğer çaresiz çocuğun önüne geçebiliyorsa işe girmek konusunda, bu durumu nasıl hafifletir nasıl teselli verebilirsiniz o çocuğa?
Ben düşünüyorum hayatımı mesela, annem yok babamla görüşmüyorum. Anneanne ve dedem büyüttü beni, ellerinden geldiğince de imkanlarını sundu desteklerini oldular. Zaten anne baba diyerek büyüdüm onlara. Sonrada birini toprağa koydum zaten…
Öz babamı gördüm yıllar sonra… yanında sonradan evlendiği kadından olma oğlu ve kızı ile birlikte. Şöyle bir baktım uzaktan, çok mutlu gözüküyordu. Sanki benimkinin aksine onun hayatında her şey yolundaydı gibi. Yaslandım beni görmeyecekleri bir köşeye yaktım bir sigara. Düşündüm sadece. Benim o iki çocuktan farkım neydi? Niye sevilmeyen, istenmeyen, öldü mü, kaldı mı, okulunu bitirdi mi, işe girdi mi, belki evlendi mi hayatını düzene soktu mu, her şeyden önce bu çocuğun yanında kim var diye merak edilen önemsenen ben değilim? Diye sordum kendi kendime. Sonra durdum ve dedim ki ; ey beni yaratan rabbim. Verdiğin her şeye şükürler olsun. Ama vermediğin elimde olmayan şeylerden dolayı bir hayat borçlusun…
Sadece şunu biliyorum ama; bir gün her şey değişir olmaz denilen olur. Bu kadar yorucu yıpratıcı başarısızlıklarla dolu bir hayat yerini güzelliklere bırakır. Ve o Allah seni diğer çocuklarından ayırdığın kişi olan benim elimden bir yudum su içmeye mahkum bırakır. Ama o suyu vermeyeceğim sana. Yaşattığını yaşamadan, hissettirdiğini hissetmeden ölüp gitmeyeceksin. Buna inancım tam…