Sınırlar kim olduğumuzu belirler. Birey olabildiğimizi gösterir. Ancak özellikle toplulukçu kültürlerde bu sınırlar oldukça geçirgen olabilmektedir. Günümüzde ise bireyci dünya ile çatışma yaşamaktayız. Sınırlar konusunda problem yaşıyor olmamızda genetik, ebeveyn tutumları, büyük küçük kardeşler, öğretmenler, arkadaşlar, kültür, dünya vs hepsinin…devamıSınırlar kim olduğumuzu belirler. Birey olabildiğimizi gösterir. Ancak özellikle toplulukçu kültürlerde bu sınırlar oldukça geçirgen olabilmektedir. Günümüzde ise bireyci dünya ile çatışma yaşamaktayız. Sınırlar konusunda problem yaşıyor olmamızda genetik, ebeveyn tutumları, büyük küçük kardeşler, öğretmenler, arkadaşlar, kültür, dünya vs hepsinin etkisi olabilir. Bunların en başında küçükken karşılanmayan ihtiyaçlarımız olabilir.
Çocuklar "Temel Duygusal İhtiyaçlar"a sahiptir ve bunlarin karşılanması da haklarıdır. Bu ihtiyaçların sağlıklı karşılanmaması sonucu hayır demek ile yani sınır koymakla ilgili sorunlar oluşabilir. Herkesin seçici dikkati farklı olduğu için her insan her olaydan aynı etkilenmez, aynı şekilde yorumlamaz. Kimisi için unutulan bir olay kimisi için aklına kazınmış bir olay olabilir, hafızası bunu saklamış öğrenmiş olabilir. Bu ihtiyaçlar 5 tanedir:
- Güvenli bağlanma, kabul ve bakım
- Özerklik, yeterlik ve kimlik hissi
- İhtiyaçların ve duyguların özgürce dile getirilmesi
- Kendiliğindenlik ve oyun
- Gerçekçi sınırlar ve özdenetim
Sınırlar sadece geçirgen, tadımız kaçmasın sınırları olmak zorunda değil. Bazen olur olmaz her şeye hayır dememiz, duvarlar örmemiz de sağlıklı sınırlara sahip olmadığımızı gösterir. Kitapta 3 hayır dan bahsedilmis. Bunlar otomatik hayır (düşünmeden her şeye hayır demek), hayır silahı (karşıdakine zarar vermek amaçlı ya da kendi suçluluk duygularıyla başa çıkılmadiginda güç gösterisi için kullanılan) ve yasaklanmış hayır (hayır dediğimizde sevilmeyecegimizi, dislanacagimizi vs düşündüğümüz için hayır diyemedigimizde kullandığımız en bilinen geçirgen sınırlara sebep olan hayır türü).
Kitabın yazarı Uluslararası Şema Terapi Birliği onaylı şema terapistidir. Bu yüzden hem Şema Terapi ve BDT merkezli etkinlikler koymuş. Bu etkinlikler farkındalık odaklı. Daha çok ne zaman nerede kimlerleyken hangi gruplarda bu problemi yaşadığınızı ve hayır diyemediginiz durumları fark etmenizi sağlamaya çalışıyor. Bence kalem kağıtla gerçekten üzerine düşünmek daha faydalı oldu.
Yukarıda bahsedilen temel duygusal ihtiyaçlarımızın farkında olmak ve hayır derken ya da diyemezken nedenini düşünmek için zaman istemek, yabancılara direkt hayır denilebilse de yakın ilişkilerde kısa açıklama yaparak hayır demek, uzun uzun mazeret uydurmayarak söylemek çözümler arasında. Yani durup neden hayır diyor neden demiyoruz? Neden bize hayır denilmesi bizi rahatsız eder? diye düşünmek sağlıklı sınırlar koymak için önemlidir.
Bu sınırlar konulurken yanlış kararlar alabiliriz ancak bunun da sorumluluğunu alabilmek yetişkin olabilmek demektir. Arkadaşlarlayken gitmek istediğinizi ifade ettiğiniz film kötü çıkmış olabilir, söylediğiniz fikir çürütülebilir, eleştirilebilir veya herkes katılmayabilir. Böyle bir durum sonrasında kendinize şefkatli yaklasmamaniz ya da size hayır dendiğinde kendinizi aşağılanmış vb hissetmeniz kendinize verdiğiniz değerin düşüklüğü ile ilgili olabilir. Kişi sizin canınızı sıkmak için de hayır diyebilir, çünkü böyle insanlar güçlerini göstermek için de bunu yaparlar. Bu durumda siz "bu konu benimle ilgili değil" diyebilirsiniz.
Mesela yakın bir zamanda bir ödev için grupta fikir ortaya attım ve herkes aksini düşünüyordu. Gerçekten herkes. Yani hepimiz zaman zaman "parlak" fikirlerimiz nedeniyle hata yapabiliriz, reddedilebiliriz :)
Hata yapmamak için hiçbir şey yapmamak bir yetişkinin yapması gereken değil, asıl gereken yanlış yaptığında da bunun duygusal, maddi, sosyal sorumluluklarını alabilmek, hatalardan öğrenip sağlıklı sınırlar içinde var olabilmek demektir.
Kitabı bitirdikten sonraki gün yeşil çayımda çıkan "kişisel sınırlarını korumayı ihmal etme" yazısı da tatlı bir tesadüf oldu🌿