Merhabalarr! Bugün Saramago'nun Görmek romanını kendimce yorumlayacağım. İlk önce ufak bir özet geçeceğim, ikinci olarak da kitap incelemesini yapacağım. (İsterseniz direkt incelemeye bakabilirsiniz:) (Birçok kişinin okumadığını bile bile kitabı beğendiğim için yazmakla çok uğraştım, umarım okuyan olur.) ÖZET Körlük ile…devamıMerhabalarr! Bugün Saramago'nun Görmek romanını kendimce yorumlayacağım. İlk önce ufak bir özet geçeceğim, ikinci olarak da kitap incelemesini yapacağım. (İsterseniz direkt incelemeye bakabilirsiniz:) (Birçok kişinin okumadığını bile bile kitabı beğendiğim için yazmakla çok uğraştım, umarım okuyan olur.)
ÖZET
Körlük ile aynı gidişata sahip olan Görmek romanı adsız bir ülkenin adsız başkentinde geçer. Şeçim günü başlayan şiddetli yağmur yüzünden oy kullanmaya gidemeyen insanlar, yağmurun kesilmesiyle sandık başına yığılırlar. Oylar verilip sandıklar açıldıktan sonra artık seçim günü, sıradan bir seçim günü olmaktan çıkmıştır çünkü oyların %70'i ''boş'' çıkmıştır. Hükümet seçimi tekrarlar fakat bu defa da boş oy sayısı %83'e yükselmiştir. Bir zamanlar yaşanan ''beyaz körlük'' gibi ''boş oy salgını'' musallat olmuştur bu şehrin başına.
Boş oy kullanmak her ne kadar yasalarca illegal olmasa da hükümet bunun devlete karşı anarşist bir komplo olduğunu öne sürer ve olağanüstü hal ilan eder. Başkenti başka bir yere taşır, polisleri ve sokak çöpçülerini işlerinden alarak şehri kendi kaderine bırakırlar. Başıboş bırakılmış şehirde düzensizlik ve kaos çıkacağını düşünürler ancak başkent devletsiz de kendi düzenini kurmuştur zaten. Devlet ise kendini hatırlatmak adına bir metro istasyonuna bomba koyar ve birçok insan ölür. Tüm çabaları boşa çıkan devlet yetkililerinin 4 yıl önce yaşanan körlükle boş oylar arasında bulduğu bağlantı başkenti eski haline getirebilecek midir?
İNCELEME
Saramago bu kitabında hükümetin elinden kaçan kontrolü, demokrasi görünümlü faşizm ile yakalamaya çalışırken yapabileceklerini eleştiriyor. Aslında kitap boyunca kendilerine muhtaç olduklarını düşündükleri insanların nasıl başlarının çaresine baktığını şaşkınlık ve tedirginlikle izleyen bir hükümet görüyoruz. Ayrıca bu hükümet bize yabancı da gelmiyor. Bilirsiniz ki boş oy bir tercihtir, bunu cezalandırmaya çalışmak ancak ''otoriter rejimler''in işidir. Eğer bu adını bilmediğimiz ülke gerçek bir demokrasiyle yönetiliyor olsaydı ortada bir hata varsa sadece boş oy kullananların olmazdı. O hata devletin, rejimlerin ve partilerin de hatası olurdu. Kitapta gördüğümüz otoriter devletse yanlışını kabul etmeyi bırakın, yanlışı olup olmadığını düşünmez bile. Onların yaptığı her türlü yasadışı iş, ulaşmaya çalıştıkları yolda yasalara uygun hale gelir. Ayrıca bir suç olarak gördükleri boş oyları, dışarıdaki düşmanlara ve içerideki hainlere yüklerler.
Kısacası ilk kitaptaki körlük salgını, insanları kör etmemişti;onların zaten kör olduklarını göstermişti. İkinci kitapta karşımıza çıkan boş oy salgınından ise insanlığın kör bir tarafını daha ortaya çıkarmasını beklerken onlara yepyeni bir ''görüş berraklığı'' kazandırdığını görürüz. İşte bu yüzden ''Görmek'', ''Körlük''e göre daha çok umut barındırır.
Eleştirilere baktığımda kitabın pek beğenilmediğini gördüm. Bunun nedeni büyük ihtimal kitabın başlarında geçen siyasi konuşmalar ve olayların yavaş ilerlemesi. Kitaptan Körlük'teki hareket ve canlılığı beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Ben Görmek'i çok beğendim. Umarım siz de Saramago ya bir şans verirsiniz.