✒️Adalet Üzerine Dünyada, yarattığımız kavramları mutlak olarak bulmanın mümkün olmadığını düşündüğümden bence mutlak adalet de yoktur. Evrensel bazı etik ilkeler olsa da adalet kavramını insan adaletsizliklerle başetmek için bulmuştur. Doğada her şey sadece "olur". Onlara nitelik veren insandır. İyi kötü…devamı✒️Adalet Üzerine
Dünyada, yarattığımız kavramları mutlak olarak bulmanın mümkün olmadığını düşündüğümden bence mutlak adalet de yoktur. Evrensel bazı etik ilkeler olsa da adalet kavramını insan adaletsizliklerle başetmek için bulmuştur.
Doğada her şey sadece "olur". Onlara nitelik veren insandır. İyi kötü doğru yanlış sevap günah aslında hepsi insanın ilkel yanı ile "düşünen" beyni arasındaki çatışmadır. Üzerine teoriler olsa da ben nedensel düşünmekten kendimi alamadığım için bilincin de bir yanılsama olmasını daha yakın bulmaktayım. Belki bir "belirme" hali. Belirme gerçek bir şey yanılsama ise varmış gibi görünen bir şey. İkisi hakkında da düşünmekteyim. Amacım bilinci açıklamak değil, bu yüzden burayı biraz yüzeysel geçerek aslında bilinç yoksa özgür irade de yoktur demeye getiriyorum. Özgür irade yoksa suç vardır ancak suçlu yoktur. Suç ile başetmek için suçluyu bastırmaya çalışırız. Bunu ilk düşündüğümde masum insanlara ne olacak diye düşündüm. Sonra da aslında daha fazla güç sahibi olmayan insan mağdur olan oluyor, bunu fark ettim. Tıpkı Stanford hapishane deneyindeki gardiyanlar gibi gücü eline alan bunu kendi ilkel duyguları için kullanıyor. Bu düşüncenin yayılması insanlık için tehlikeli olabilir eleştirisini kabul ederim ve şöyle açıklamak istiyorum bu demek değildir ki mağduru korumayalım. İnsan kendinden başka bir şey olamayacağı için kendi merkezli düşünür yani aslında yaptığımız iyilikte de kötülükte de kendimizi düşünürüz. Mağdur korunmalıdır çünkü belli ki güç sahibi olup acı çektirenin bir sınırı yok ve bu insan sadece o kişiye değil aslında topluma zarar verir. Eğer toplumun, insanlığın bir parçasıysak bunu engellemeye çalışırız ki yayılmasın. Teoride farklı olması pratikte aynı şekilde işlemek zorunda olduğu anlamına gelmez. Yani suç var ama suçlu yok diyerek bir kenara atılmaz. Maksat adaleti sağlamak değil suçu azaltmaktır. Teori ve pratik çatışır ama yine de teoriler gelişmeyi sağlar, pratik ise hayati sürdürmeyi. Mağdurun ileride güç kazandığında kötülük yapacağını bilsek de ona üzülmeye devam ederiz. Onu korumaya çalışırız. Mesela 5 dakika sonra ölüp ölmeyeceğinizi bilemezsiniz, teoride bilinmezdir bir sürü dış etken şu an size doğru geliyor olabilir ama pratikte hayatta olacağınıza inanarak yaşarsınız çünkü diğer türlü yaşam sürdürülemezdir.
İnsan "düşünebilen" olsa da aslında çoğu zaman düşünerek hareket etmez. Zaten bu durum da beni özgür iradenin olmayışına inandıran şeydir. Bence kuantum da nedensel insanın cüz-i iradesi olarak görülen şey de. Kuantumun nedensiz olduğu fikri bilim insanlarınca kabul görüyor, benim değinmek istediğim nokta kuantumda nedensizce bir şeyler oluyorsa ve bu rastgele ise belki de bir şeyleri yapiyor olmamız da özgür iradedir savına karşı bunun özgür irade değil de bilinmeyen nedenler zincirinden kaynaklanabileceği iddiası. Bu küçük irade iddiasında iradenin bu kadar küçük olması da beni iradenin yanılsama olabileceğine daha çok inandırıyor.
~Esra
#hesrac
Bu konuda fikirleriniz neler?