Eski parlak günlerinden sonra kariyerinde dibe vurmuş, bir pop kültür ikonu iken şöhretini yavaş yavaş kaybetmiş ama hem akıllardaki bu imajını yıkıp sanatsal değeri yüksek bir iş çıkarmaya çabalayan hem de içten içe eski şöhretini kazanmaya çalışan, bu sırada kendisiyle…devamıEski parlak günlerinden sonra kariyerinde dibe vurmuş, bir pop kültür ikonu iken şöhretini yavaş yavaş kaybetmiş ama hem akıllardaki bu imajını yıkıp sanatsal değeri yüksek bir iş çıkarmaya çabalayan hem de içten içe eski şöhretini kazanmaya çalışan, bu sırada kendisiyle ve çevresiyle kavga eden, “egosuyla” baş etmeye çalışırken gittikçe şizofrenik bir hal alan ve bocalayan bir aktörün hikayesini anlatıyor Birdman.
Michael Keaton filmde Riggan Thomson karakterine can veriyor. Tam anlamıyla can veriyor çünkü karakter, Keaton'ın hayatıyla paralellik gösteriyor. Michael Keaton tıpkı Riggan Thomson gibi Batman(1989) rolü ile birden büyük bir üne kavuşmuş, sonrasında o denli büyük yapımlarda boy gösteremediğinden filmdeki ana karakter için biçilmiş kaftan. Yanında Edward Norton, Zach Galifianakis ve Emma Stone gibi harika oyuncular ve yönetmen Alejandro González Iñárritu.
Film tek çekimmiş gibi, kamera devamlı karakterlerin çevresinde dönüyor, ilerlerken omuz arkasında, diyaloglar esnasında karakterler arasında gidip geliyor ve bunları filmin neredeyse başından sonuna kadar kesilmeyen ve kesildiğinde gergin bir duruma geçiş olacağı hissiyatını uyandıran bateri tınıları ile bütünleştirip bizlere sunuyor.
İlginç bir bilgi; bu sıra dışı çekimler sırasında Michael Keaton ve Edward Norton yapılan hataların çetelesini tutmuş, en çok hatayı Emma Stone en azını ise Zach Galifianakis yaptığını tespit etmişler.
Bu kadar övgüm boşuna mı; 9 dalda Oscar’a aday gösterilen film, En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Yönetmen ve En Başarılı Sinematografi Oscar’larını kazanarak 2015’e damgasını vurdu.
Yorumun başında da bahsettim ama biraz daha açayım; ana karakterimiz popüler olmak mı, yoksa doyurucu bir şekilde yaşanmış mütevazi bir hayat mı ikilemi arasında gidip geliyor. Bu ikilem boyunca Riggan'nın alter egosu yani ikinci benliği devreye girip duruyor. Bu alter ego da bizim film boyunca sesini duyduğumuz, zaman zaman da kendisini gördüğümüz Birdman.
Bu Birdman personası*; Broadway tiyatro insanlarının da beş para etmediğini, kendisinin herkesten üstün olduğunu, esas gerçekliğin o olduğunu, dünyanın bu gerçekliği kabul etmesi gerektiğini ve ona muhtaç olduğunu fısıldamaktadır. Bunlardan da anlaşılacağı üzere aslında ana karakterimizde narsistik kişilik bozukluğu var; kendine hayranlık duyan, herkesten üstün olduğunu düşünen, sürekli ilgi, beğeni ve onay bekleyen, kibirli biri Riggan Thomson. Film boyunca Birdman personası ve dış çevre, karaktere zarar vererek varoluş çelişkilerini ve gelgitlerini dayanılmaz boyutlara çıkarır.
Filmi daha izlememiş olanlar bu konulardan haberdar olarak izlerlerse alacakları zevk ve bulacakları anlamlar kat kat artacaktır diye düşünüyorum, umarım faydalı ve spoiler içermeyen, film öncesi kafa açan bir yazı olmuştur.
Hepimizin içinde az da olsa narsistik bir taraf bulunduğunu ve bazen mütevazi hayatın önüne geçerek göz önünde olma arzumuzu ateşlediğini düşünüyorum. Sizce bu narsistik kişiliği günümüzde nasıl dışa vuruyoruz? Karakterimizin yaşadığı ikilemi de sorayım, tabii buraya kadar okuduysanız; popüler olmak mı, yoksa doyurucu bir şekilde yaşanmış mütevazi bir hayat mı?
*Persona; başka insanlarla ilişki kurmak için taktığımız maskedir. Bir takım tehlikelerden sakınabilmek, bir takım şeyleri elde edebilmek için toplumun istediği kişiliğe bürünüyoruz. Başkalarını etkilemek, gerçek doğamız olduğunu düşündüğümüz yönümüzü gizlemek istediğimizde bu maskeyi takarız.