Bu film hakkında ikinci gönderim olacak aslında. Çünkü ilk gönderide canım ciğerim, gelecek vaad eden yönetmenim Ari Aster'e büyük haksızlık yapmışım. Öncelikle Ari Aster'den bahsetmek gerekirse, gerçekten yönetmen bakış açısı olan ve inanılmaz umut vaad eden bir yönetmen kendisi. Çok…devamıBu film hakkında ikinci gönderim olacak aslında. Çünkü ilk gönderide canım ciğerim, gelecek vaad eden yönetmenim Ari Aster'e büyük haksızlık yapmışım.
Öncelikle Ari Aster'den bahsetmek gerekirse, gerçekten yönetmen bakış açısı olan ve inanılmaz umut vaad eden bir yönetmen kendisi. Çok eminim ki çizgisini bozmaz ise 20 yıl sonra kendisini Word-class yonetmenler arasına yazdıracak bir yönetmen. Özellikle filmlerinde (hepi topu 2 tane olsa da) ani yol sapmalarını çok iyi yapması ve bunu yapanken kontrolü kaybetmemesi, gerçekten muazzam. Özellikle yönetmeliğe yeni girmiş insanların risk almaktan korktuğu, kendini ifade etmek uğruna filmlerini soyup, kör göze parmak attığı bir Dünyada, Ari Aster gerçekten göründüğünü çok daha fazlası filmler çekip, seyirciyi araştırmaya zorluyor.
Gelelim, benim ilk izlediğimde yerden yere vurduğum ama sonra ettiğim her lafı bir bir yediğim o ünlü filme.
Hereditary, kesinlikle göründüğünden çok fazlası. İddialı bir laf olacak belki ama tür olarak Shining'den daha güçlü dediğim tek film hatta. Tıpkı Shining gibi film sonunda okumaya istemesinin bir fazlası olarak filmin kadrosundaki her oyunculuk, görevini muazzam bir şekilde yerine getiriyor. Özellikle filmin ikinci karakteri gibi görülen Alex Wooff (Peter) ve Toni Colette (Annie) filmin bir noktasından sonra başrole dönmesi, filmin ana karakter gibi görülen Milly Shapiro (Charlie)'nin ikinci karaktere düşmesi gerçekten muazzam bir riskin yanında, muazzam bir ileri görüş. Üstelik ne Peter ne Annie üstlendiği bu öncü rolleri kademeli olarak arttırması, filmin belki de son yarım saatinin muazzam bir seviyeye ulaşmasını sağlıyor.
Bunun yanında, bir çok yeni yönetmenin görüntü konusundaki bazen aşırı, bazen özensiz seçimleri varken bu filmde tam olması gerektiği gibi. Filmin ip uçlarını, film içinde vermesine rağmen o an da fark edilmemesi ve sonrasında filmin okuması yapıldığında "Aaaa" dedirtmesi, kameranın muazzamlığını kanıtlar nitelikte. Özellikle son yarım saatte doğal ışığa geçiş, kameranın aksiyona göre şekil alması gibi gibi bir çok sebep film neden mükemmel bir film olduğunu kanıtlar nitelikte. Buradan Pawel Pogorzelski'nin önünde saygı ile eğiliyorum.
Filmin senaryosu ise tamamen bir bulmaca. Aster, bu filmin çekimine ilk başladığında "aile dramasi" olarak başlaması, sonradan radikal bir karar ile mitolojiye dayanan bir gerilim çekmesi, tam bir büyük yönetmen işi. Bunun haricinde filmin bir mitolojiye dayanması ve dayanmanın filmin içine tam oturması filmin mitolojiye boğulmuş, mitoloji ile yürüyen bir film imajindan sıyrılmasına neden oluyor.
Hakkında yazılacak bir çok şey olsa da uzun tutmamak en iyisi. Son yılların en iyi yönetmenlerinden biri olmaya mutlak aday olan Ari Aster, Hereditary ile gerilim sinemasına yepyeni bir boyut getiriyor. Umuyorum ki, kendisi bu çizgisini korur. Kısacası, izleyin. İzledikten sonra okuyun. Okuduktan sonra bir kez daha izleyin. Çok daha fazlasını hak eden bu film, benim için;
11/10
Not:Mutlak bir hatadan döndürüp, filmin okumasını yapıp bana da yaptırmaya tesfik eden canım ciğerim kardeşime, buradan teşekkürlerimi sunarım.