Amerika merkezli yapılan bir araştırmada: "kaçmak, fiziki karşı koyuş ve çığlık başarılı savunma stratejileri olarak gösteriliyor; en az işe yarayan ise saldırganla konuşmaya çalışmak, yalvarmak ve rica etmek; bütün bunlar erkeğin kendi gücüne olan güvenini arttırmaktan başka bir işe yaramıyor."…devamıAmerika merkezli yapılan bir araştırmada:
"kaçmak, fiziki karşı koyuş ve çığlık başarılı savunma stratejileri olarak gösteriliyor; en az işe yarayan ise saldırganla konuşmaya çalışmak, yalvarmak ve rica etmek; bütün bunlar erkeğin kendi gücüne olan güvenini arttırmaktan başka bir işe yaramıyor."
O yüzden kadının karşı koyması gerektiğini söylüyor Alberto Godenzi:
"Aslında yapılması gereken, bu tür davranışlar erkek düşmanlığı olarak lanse edilse de, kadınların kendilerini korumaları, mücadele etmeleri, kendilerini savunma yöntemlerini öğrenmeleri konusunda cesaretlendirilmeleridir; tabii spor kurallarının gerektirdiği bir dürüstlükle değil, işin gerektirdiği tüm kirli hünerleriyle birlikte. Çünkü cinsel saldırı dürüst sportif bir faaliyet değildir. Erkekler, kadınları ele geçirilecek nesneleler olarak gördükleri sürece bu tür tedbirler zorunludur."
Godenzi erkeklerin kendileriyle hesaplaşmak arı gerektiğini güç ve yıkıcılık körlüğünden kurtulmaları gerektiğini vurgulamaktadır.
Erkekler bu sorunla yüzleşmekten kaçınıyor. Çünkü aterkil düzenin yarattığı ayrıcalıklı durumu korumak daha çok rağbet gören bir durumdur. Erkekler şiddetin nedenlerine inmek istemiyor çünkü sahip oldukları iktidar duygusunu zedeyecek bir uyanış onlara pek çekici gelmiyor. Kadın cinsinin de onunla aynı haklara sahip olması onun sözde başarılı konumunu alaşağı edebilir. O yüzden bu konudan birey olarak kendini soyutlamaya çaba gösterir ve kendinin böyle bir şiddete başvurmayacağını kanıtlama uğraşına girer. Lakin bu çözüm değildir. Kendi uyanışını sağlayan her kadın ilk önce kendi çevresindeki erkeklerin davranışlarını sorgulayacak ve ilk önce onların mevcut düzene uygun hareketlerini eleştirecektir. O yüzden fırsat eşitliğinin ilk önce ev içinde başlaması gerekmektedir. O yüzden erkeğin sahip olduğu ayrıcalıkların bir kısmından feragat etmesi gerekmektedir. Ev işleri ve çocuk bakımında sorumluluğunu arttırmalıdır. Toplumsal cinsiyet rollerinin dayatmasını kırmalı evinde ve çevresinde örnek model bir "erkek" olmalıdır. Ev içinde farklı ev dışında farklı roller sergilemekten vazgeçmelidir.
Godenzi'nin de dediği gibi:
"Cinsel şiddet, kadınları sömüren, onlara sistemin kıyısında bir yer gösteren erkek politikasının önemli bir halkasıdır."
Peki kadınlar ne yaparsa erkekler durumun farkına varabilir? Bunu da şöyle açıklıyor:
"Kadınlar da erkekler gibi davransalar, özgürleşmiş gibi hareket etseler, kendilerini erkek dünyasının dışında tutmayıp, yüklenilen hizmetli rolünü bir tarafa bıraksalardı, tüm yaşamlarını erkeğin ve ailenin mutluluğu doğrultusunda düzenlemeyip, erkekle aynı hak ve özgürlükleri kullansalardı ne olurdu? Böyle bir durum kaosa yol açacak, ancak aynı zamanda erkek egemen düzenin çözülüşü ve yeni bir düzenin başlangıcı da olacaktır."
Kadın görünmeyen emeğinin farkında olmalıdır. Kutsal bir görev diye lanse edilen ev kadınlığı, annelik rolünden erkek egemen sistemin sağladığı çıkarların farkında olmalı ve en önemlisi ona karşı uygulanan fiziki ve cinsel şiddetle baş etmenin yollarını öğrenmelidir.
Bu kitabın araştırma alanları 1980-1990 yılları arasındadır. Ve yapılan anketler, vaka görüşmeleri, telefon görüşmeleri ve mağdur görüşmelerinin sonucunda şiddetle baş etme yollarını genç yaşta öğrenen bekar kadınların evli kadınlara nazaran bu şiddete daha fazla karşı çıktığını gösteriyor. Cinsel şiddet girişimlerini başarıyla bertaraf eden kadınların da bunu içindekileri yoğun öfke duygusunun sayesinde başardıklarını gösteriyor.
Susmak değil öfkelenmek, boyun eğmek değil karşı koymak, ses çıkarmak ve olayları meşrulaştırmamak..
Brecht'in bir şiiri ve Godenzi'nin önerdiği önleyici tedbirlerle sonlandırıyorum.
"Rica ederiz, “olağan” demeyin hemen
hergün olup bitenlere!
Kargaşanın hüküm sürdüğü
kanın aktığı,
düzensizliğin at oynattığı,
keyfiliğin kanunlaştığı yerde
demeyin sakın: “Bunlar olağandır!”
Olağan denilen şeylerden çekinin
Kural içindeki kötüyü çıkarın ortaya.
Ve her görüldüğü yerde kötünün
arayın çaresini de bulun!"