"Nasıl bir plan başarısız olmaz, biliyor musun Ki-Woo? Plansız olmak. Plan yapmamak. Neden biliyor musun peki? Bir plan yaparsan hayat o planı bozar." Hazır sınav haftam tam gelmemişken ve boş vakit de bulduğumdan dolayı film izleyeyim demiştim bugün. Ne izlesem,…devamı"Nasıl bir plan başarısız olmaz, biliyor musun Ki-Woo? Plansız olmak. Plan yapmamak. Neden biliyor musun peki? Bir plan yaparsan hayat o planı bozar."
Hazır sınav haftam tam gelmemişken ve boş vakit de bulduğumdan dolayı film izleyeyim demiştim bugün. Ne izlesem, ne izlesem diye düşünürken bir dönem ortalıkta kendinden bayağı söz ettirmiş, hatta Oscar ödülünü bile kapmış olan Parazit geldi aklıma. Hikayemiz Güney Kore' de geçiyor. Çok fakir bir hayat sürmekte olan ailemizin hayatı bir gün bu ailenin erkek çoğunun bir arkadaşının eve gelmesiyle tamamen farklı bir yola kayar. Kendi yaşam standartlarını daha yükseğe çekmek için kurdukları bir planla da hikayemiz devam eder.
Filme başlamadan önce buradan olsun, internetten olsun yorumlarını okumuştum. Spoi konusunda takıntım olmadığı için genelde izlemeden, izleyen kişilerin yorumlarına dikkat ederim. Yorumların geneli filmi arşa çıkarırken, az sayılmayacak şekilde de beğenmeyenler olduğunu gördüm. Beklentim aşırı aşırı yüksek değildi bu yüzden ama Oscar almış bir filme de çerezlik bir film muamelesi yapılmaz şimdi. Neyse dedim, izleyeyim. İzledim ama malesef istediğimi pek bulamadım.
Filmde işlenmesi amaçlanan konu güzel. Toplumun sorunlarına odaklanılmış, bunu da seyirciye vermek amaçlanmış. Filmin girişi yani bu ailenin oturduğu çevrenin gösterilmesi, ailenin durumunun gösterilmesinde sıkıntı yok. Arkadaş geliyor, ailenin erkek çocuğunun üniversiteye kabul edilmediğini görüyoruz, yine sıkıntı yok. Aslında ikisinin nereden arkadaş olduğu da bir şekilde verilmeliydi bence, bu ufak bir sıkıntı. Çünkü toplumdaki sınıf farklılıklarını işleyen bir filmde gelen arkadaş, o aileye göre kah görünüş olarak olsun kah yurt dışına okumaya gidecek olması olsun birbirlerinin zıttı karakterler. Ama bu diğer gözüme batan ayrıntılara kıyasla çok büyük bir sıkıntı yaratmadı bende, o yüzden geçiyorum.
Arkadaşı çocuğu aileye önerdi, çocuk işe başladı, ablasını işe aldırdı, tamam. Peki neden gidip ders verdiği kızı öptü? Ki filmin başında arkadaşı kızdan hoşlandığını söylemişken bu biraz beni rahatsız etti. Keşke kızı böyle bir şeyin içine sürüklemeseydi ister plan olsun ister gerçekten isteğiyle olsun.
Daha sonra şoförü kovdurdu ve en son hizmetçiyi kovdurdu, yerine de anne ve babası işe alındı. Hepsi için ayrı yalanlar uydurulup mükemmel bir kılıf oluşturuldu. Peki bu aile bu planları yapıp uygulamaya dökerken, zengin aile ne yapıyordu? Hiç mi şüphelenmediler? Hadi şoförü geçtim, yıllardır evde çalışan hizmetçiyi bile iki kelimeye inanıp kovdu kadın resmen. Yani fakir ailenin planına resmen ellerine metin vermişler gibi uydular. Ki bu adam bir şirket yönetiyor yanlış hatırlamıyorsam. Eline verilen karttaki şirket ismini hiç duymamış olabilir mi bu kadar ünlüyse o şirket?
Tüm ailenin bir kukla gibi bunlara inanmasını geçtikten sonra karşımıza 4 yıl boyunca aşağıda saklanıp hafiften deliren bir koca ve kovulduktan sonra o yöne girmeye yatkın bir kadın geliyor. Açıkçası filmde beni gerçekten etkileyen ve merak ettiren tek sahneydi kadının kocasını bulmak için sığınağı açması. Gerçekten beklemediğim bir sahneydi.
Bu sahneden sonra gerçekleşen her şeyi bekliyordum. Beklediğim şeylerin gerçekleşmesi beni şaşırtmadı, sadece son kısımda fakir ailenin babasının zengin ailenin babasına bıçak saplaması bana çok gereksiz geldi. Bir iki tahminim var ama tam olarak neden yaptığının mantığını çözemedim.
Sonunu çok basit bağladıklarını ve oldu bittiye getirdiklerini düşünüyorum. Mektup sahnesi, sanki fazla uçuk gibiydi. Daha birkaç tane daha gözüme batan ayrıntı var ama genel olarak böyle.
Toplamam gerekirse, zengin fakir ayrımını işleme şekilleri iyiydi. Bakış açılarını ve yaşanan olayların iki taraf üzerinde ne etkiler bıraktığını güzel işlemişler. Hedeflerine ulaşmak için her şeyi yapabilecek insanlar görüyoruz ve gerçekten her şeyi yaparken genel olarak vicdanları bile sızlamıyor. Ama olaylar yaşanırken absürd derecede tesadüfler veya sırf öyle olması gerektiği için kukla misali hareketler vardı.( Bunu pek anlatamadım ama umarım anlamışsınızdır.)
Ha bir de, aklıma gelmişken söyleyeyim. Filmde kullanılan epilepsi bilgisi ilk duyduğumda bana mantıksız gelmişti ve biraz baktım. Yani genel olarak öyle bir şey görmedim, epilepsi ataklarından sonra her zaman hastaneye götürülmeli gibisinden bir şey bile denmiyor.
Neyse çok uzattım, bir olay hikayesinden çok durum hikayesi gibi işlenmiş bu film izlerken beni birazcık, azıcık sıktı. Yani izlenir mi, izlenir gibi ama ikinciye asla dönmem. Beni biraz rahatsız eden havasının dışında hafif durağandı.
Evet, sanırım bu kadar. Oscar' ı hak ediyor mu, valla karar vermek bana düşmez :)