Çerezlik bir film. Arkadaşlarla beraber izlemek aşırı keyifli oluyor. Kısaca anlatmak gerekirse telefon bağımlılığını anlatmış, izledikten sonra kendi kullanım miktarımı minimuma indirdim. Kızın telefonu bıraktıktan sonra hayatının yoluna girmesi, etrafında olup bitenleri daha iyi görebilmesi çok iyiydi. Sanki asıl yaşam…devamıÇerezlik bir film. Arkadaşlarla beraber izlemek aşırı keyifli oluyor. Kısaca anlatmak gerekirse telefon bağımlılığını anlatmış, izledikten sonra kendi kullanım miktarımı minimuma indirdim.
Kızın telefonu bıraktıktan sonra hayatının yoluna girmesi, etrafında olup bitenleri daha iyi görebilmesi çok iyiydi. Sanki asıl yaşam oradan sonra başladı onun için... Daha fazla ayrıntıya girmek istemesem de bana çok etki etti diyebilirim.
Oyuncular sempatikti senaryo güzeldi ince espriler vardı, fena değildi. Herkesi benim kadar etkiler mi emin değilim ama gülüp eğlenmek için izlenebilir.
Suçlu insanlar düşünün korkunç şeyler yapmışlar, dolandırıcısından uyuşturucu kaçakçasına ömür boyu müebbete mahkumlar. Bir gün bu insanları tiyatro ile tanıştırıyorlar. Gerçek bir yapımdan bahsediyoruz, zamanla iyi biri olmuş ve asıl huzuru bulan kişilerden. Sanatın insan hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor da…devamıSuçlu insanlar düşünün korkunç şeyler yapmışlar, dolandırıcısından uyuşturucu kaçakçasına ömür boyu müebbete mahkumlar. Bir gün bu insanları tiyatro ile tanıştırıyorlar. Gerçek bir yapımdan bahsediyoruz, zamanla iyi biri olmuş ve asıl huzuru bulan kişilerden. Sanatın insan hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor da denebilir.
İzlerken hikayeyi bilseniz bile sanki ilk kez izliyormuş hissi verdiği için özellikle beğendim. Üstüne bir süre düşündükten sonra bu kadar etkilenmelerinin sebebinin, sanatın anlayışı olduğunu düşündüm. Bir resim çizerken tamamen kendiniz olursunuz diğer insanların yargılarını düşünmeniz gerekmez, ve bi eseri yorumlarken kendiniz bir hikaye oluşturursunuz. Sanat herkes içindir; kimseye "Sen gelme!" demez. Ve sanatla uğraşan insanlar sabrı bilirler, sakin olurlar. İnsanlığın en büyük sorunu içinde taşıdığı gözü kör eden hırsı. Bu duygu yüzünden bencillik, kibir, nankörlük, açgözlülük gibi duygular ortaya çıkıyor aslında.
Eğer sakin bir şeyler izleyeyim ama aynı zamanda kalbime de dokunsun diyorsanız bu filmi izlemeniz gerektiğini söyleyebilirim. Kendinize göre bir şeyler çıkartırsınız. Sanat filmlerinin en güzel özelliği de bu; istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz.
Amir Khan... Oyunculuğunun mükemmelliğinin yanı sıra birçok ilham veren filmde yer aldı. PK özellikle çok sevdiklerimden biri. Aşk kısmının zerafetinden önce din konusunu konuşmak istiyorum. İzlerken bütün dini inancımı sorguladım, deneyen varsa bilir; inanç mantıkla çalışmadığı için onu kırmak zordur.…devamıAmir Khan... Oyunculuğunun mükemmelliğinin yanı sıra birçok ilham veren filmde yer aldı. PK özellikle çok sevdiklerimden biri. Aşk kısmının zerafetinden önce din konusunu konuşmak istiyorum. İzlerken bütün dini inancımı sorguladım, deneyen varsa bilir; inanç mantıkla çalışmadığı için onu kırmak zordur. Burada PK'ın sorduğu sorulara bulduğunuz cevaplar çok önemli, izleyin ve kendinize ne anladığınızı sorun. Dikkatli bakarsanız farklı bir yön görebilirsiniz.
PK uzaydan geliyor, insanlara benziyor ama kültürü çok farklı ve elbette uzaylı olduğu için birkaç akıl almaz güce de sahip. Çok sevdiğim bir sahnede neden elbise giymediğini soruluyordu PK'a o da kravat takmış güvercinin garipliğinden örnek vermişti. İlk bakışta komik olmasına rağmen aslında "Farklı" ve Garip" dediğim şeyleri gözden geçirtmişti bana.
Aşk konusunda söylenecek çok şey olmasınra rağmen cümleleri toparlamak oldukça zor. Ben izlerken kusursuz bir aşk hikayesi görmedim, o yüzden çok hoşuma gitti sanırım. Birbirlerine bakışları aşırı güzeldi; hani bazen birinin yüzüne bakarsınız ve sanki içinden söylediği şeyi duyar gibi olursunuz. Kesinlikle izlemeniz hatta izletmeniz gereken çok önemli bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Çok beğendim. Filmde tek bir felsefe yoktu, birçok mesaj verildi ve hiçbiri olayı karmaşıklaştırmadı. Ahenk vardı. Dünya tekrar bir nüfus krizinde ama bu seferki bilim insanlarımız demiş ki "Çocukları almayalım onun yerine insanları küçültelim." Üstelik hayatınız boyunca çalışmanız gerekmez çünkü…devamıÇok beğendim. Filmde tek bir felsefe yoktu, birçok mesaj verildi ve hiçbiri olayı karmaşıklaştırmadı. Ahenk vardı.
Dünya tekrar bir nüfus krizinde ama bu seferki bilim insanlarımız demiş ki "Çocukları almayalım onun yerine insanları küçültelim." Üstelik hayatınız boyunca çalışmanız gerekmez çünkü küçük şeyler çok ucuz. Paul ve eşi de küçülmeye karar verir ama eşi son dakikada caydığı için Paul tek başına küçülür.
Senaryo bakımından oldukça gerçekçi, oyuncular da çok iyi çıkarmış; film aktığı için izlemek kolay ve keyifli. Yeni bir şey öğrenmeseniz de farklı bir bakış açısı sağlayabilir.
Öyle animasyonlar var ki size çok fazla şey öğretiyor. Her yaşta izleyip başka bir şey alabilirsiniz. Bir hırsızımız var herkes renk cümbüşü evlerde yaşayıp bahçeyle ilgilenirken o siyah evinde ve solmuş bahçesinde kötücül planlar yapıyor, seri ilerlediğinde hırsızımızın neden böyle…devamıÖyle animasyonlar var ki size çok fazla şey öğretiyor. Her yaşta izleyip başka bir şey alabilirsiniz. Bir hırsızımız var herkes renk cümbüşü evlerde yaşayıp bahçeyle ilgilenirken o siyah evinde ve solmuş bahçesinde kötücül planlar yapıyor, seri ilerlediğinde hırsızımızın neden böyle olduğunu anlarsınız, bir gün kapısını çalan 3 küçük kızı evlat ediniyor. Sebebi kötü olsa da zamanla kızlara alışmasını, hayatında yaptığı yenilikleri, aştığı sorunları ve en önemlisi herkesin sevgiyi bulabileceğini izliyoruz. Karakterler, iyi manada, gelişiyor ve başka olaylar da oluyor. Sıkılmazsınız her film ayrı ayrı güzel.
Çocukların izlediği şeylerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her nereye saparlarsa sapsınlar gerçekten oldukları kişiler bu izledikleri/duydukları şeyler arasında saklanıyor ve bir şekilde oldukları kişi olmaya hep geri dönüyorlar. Sadece filmler değil dışarıdaki dünya da önemli ama ben bu mecrada konuşabilecek bilgi birikimine henüz sahip değilim.
Demem o ki yanınızda kardeşiniz, komşu çocuğu varsa izletin böyle filmleri sonra dışarı çıkartıp oyun oynayın. Çocuklara anlayışlı olun onlara sevginizi verin ki büyüdüğünde o da çokça sevgi ve anlayış versin etrafındakilere. Dünyanın tamamen sevgi üzerine kurulu olduğunu düşünün... Olmuş veya olabilecek her şeyden daha güzel olurdu.
Deeanne Gist'e hayranım. Bütün kitaplarını konusuna bakmadan alıp okuyabilirim. Üstelik romantizimden hoşlanan biri bile değilimdir. Gist'e bu kadar hayran olmamın sebebi üslubu. Hiç kitap okumayan birinin dahi kafasında canlandırabileceği şekilde yazıyor, anlaşılmaz ya da soyut betimlemelerle dolu değil. Kitap öyle…devamıDeeanne Gist'e hayranım. Bütün kitaplarını konusuna bakmadan alıp okuyabilirim. Üstelik romantizimden hoşlanan biri bile değilimdir. Gist'e bu kadar hayran olmamın sebebi üslubu. Hiç kitap okumayan birinin dahi kafasında canlandırabileceği şekilde yazıyor, anlaşılmaz ya da soyut betimlemelerle dolu değil. Kitap öyle bir akıyor ki... Yazıların içinde gibi hissediyorsunuz. Sevgili Deeanne'm bunları nasıl yapıyor peki? Kitapta yazacağı her şeyi uzmanına soruyor. İşin bu kadar kusursuz olmasının en büyük sebeplerinden biri.
Konusuna gelirsek Essie dönemine ayak uyduramayan kızlarımızdan. "Edepli" "Uslu" tanımlamalarına uymuyor anlayacağınız. Üstelik pantolon giyip bisiklet sürme cürretinde bile bulunabiliyor! Bu kadar sıradışı(?) olunca onunla evlenecek birini 30 yaşına kadar bulamıyor, elbette onun kadar sıradışı olan esas oğlanımızı gördüğünüz an tanıyacaksınız ama şimdilik ondan bahsetmeyeceğim ki okuma hevesiniz kaçmasın, eğer konusunun sadece bu olduğunu söylersem de çok yetersiz kalır çünkü içeriğinde bolca aksiyon, feminizm ve komedi var.
Ben sadece bu kitabını değil bütün Gist kitaplarını okumanız, en azından bir şans vermeniz, gerektiğini düşünüyorum. Başlangıç olarak kalbimin sahibisin ideal; şahsen en sevdiğim ve ilk okuduğum Gist kitabıdır.
Arkadaşlık konusunu en iyi ele alan dizi ve zamanına göre ilerici bir dizi; öncelikle taşıyıcı annelik, yaş farkı olan üç çift, cinsiyet değiştirmiş baba, eşcinsel çift, üç boşanması olan adam, bekar anne, evlilik hayatını bırakıp kariyer sahibi olan kadın, veganlık,…devamıArkadaşlık konusunu en iyi ele alan dizi ve zamanına göre ilerici bir dizi; öncelikle taşıyıcı annelik, yaş farkı olan üç çift, cinsiyet değiştirmiş baba, eşcinsel çift, üç boşanması olan adam, bekar anne, evlilik hayatını bırakıp kariyer sahibi olan kadın, veganlık, evlat edinme, sigarayı bırakma, yetişkin filmleri çekmiş iki kişi, farklı dini inançları olan arkadaşlar, bir sahnede Rachel'ın "No uterus, no opinion." demesi. Bunun gibi ve daha çok örnek bulunuyor dizide. Bazı eksiklikler olduğunu da kabul etmek lazım; tüm kastın beyazlardan oluşması veya Pheoebe'nin ikizinin stalker'ına aşık olduğu bölüm örnek olabilir. Dizinin yapımcısı da bunlar yüzünden pişmanlıkları olduğunu söyledi.
Diziyi klasik sitcomlardan ayıran en önemli özelliği gerçekçiliği. Kast'ın arasındaki, bugün de devam eden, dostluk ilişkisi ve karakterlerin bazı özelliklerinin ya da sözlerinin oyuncunun özellikleriyle uyumlu olması, olaylarda anlatılan çoğu olayın oyuncuların özel hayatlarından esinlenmiş olması. Örneğin para mevzusu ile ilgili çekilmiş bir bölüm vardı; gerçek hayatta oyuncuların bölüm başına aynı miktarı alana kadar hiçbir sahne çekmeyeceklerini söyleyerek protesto yaptıklarını biliyor muydunuz? Ya da Chandler'ın sigara içmesi ile ilgili olan kısımlar; aynı şekilde o dönem Matthew bağımlılıkla mücadele ediyordu.
Çerezlik bir dizi aslında ama izleyip severseniz bağımlı oluyorsunuz. Çok aksiyonlu değil olay örgüsü sadece izlerken güldürüyor ve güzel mesajlar veriyor. Gerçekten Friends'i izledikten sonra bazı şeyler benim için, iyi anlamda, çok değişti. Herkesin çok seveceğini düşünmesem de benim kadar çok sevebilirsiniz de... Siz ilk bölüme bir şans verin.
Gerçek bir hikayeden esinlenmiş. Bu tür filmler göz kamaştırıcı olsa dahi hikayenin ana taslağı haricindeki bir çok detayın ve konuşmanın çarptırılmış ya da en iyi ihtimalle yanlış hatırlanmış olabileceği ihtimalini aklımızın köşesinde bulundurmayı ihmal etmemeliyiz. Adından da anlaşıldığı üzere Monako…devamıGerçek bir hikayeden esinlenmiş. Bu tür filmler göz kamaştırıcı olsa dahi hikayenin ana taslağı haricindeki bir çok detayın ve konuşmanın çarptırılmış ya da en iyi ihtimalle yanlış hatırlanmış olabileceği ihtimalini aklımızın köşesinde bulundurmayı ihmal etmemeliyiz.
Adından da anlaşıldığı üzere Monako Prensesi Grace'in sosyal, politik ve aile hayatını anlatıyor. Benim en çok dikkatimi çeken filmdeki feminst unsurlardı, birçok göz önünde olan kısım vardı ama bu konuyla ilgili aytıntılar, özenle yerleştirilmişti; Grace'in vücut dilinin, mimiklerinin ve bakışlarının arasına. Bazı yerler yavaş anlatılmıştı ama izlerken "Acaba şu konu nasıl bağlanacak?" diye düşündürdüğü ve gerçekçi bir anlatım ön plana çıktığı için film sıkıcı olmadı.
Senaryonun akıcılığı sayesinde harikalar haline gelen diyologlar, Grace'in yan karakterlere arasındaki ilişki, Monako halkını tamamen benimsemesi, insanlara gösterdiği tavır, düşünce yapısı ve bunun için verdiği mücadele... Bunları anladığınızda size çok şey katacak. Bir kereden fazla izlemeniz önerilir.
Dünyada ciddi bir nüfus krizi yaşanıyor ve bununla beraber ortaya "Bu insanlara nasıl bakacağız?" sorusu çıkıyor. Elbette yetkililer soruna en mantıklı çözümü bularak bir taneden fazla çocuğu olan ailelerin "fazla(?)" çocuklarını alıyor. Bu devirde dünyaya gelmiş yediz kız kardeşler var.…devamıDünyada ciddi bir nüfus krizi yaşanıyor ve bununla beraber ortaya "Bu insanlara nasıl bakacağız?" sorusu çıkıyor. Elbette yetkililer soruna en mantıklı çözümü bularak bir taneden fazla çocuğu olan ailelerin "fazla(?)" çocuklarını alıyor.
Bu devirde dünyaya gelmiş yediz kız kardeşler var. Babaları doğal olarak onları vermek istemiyor ve çocukların hepsinin yaşaybilmesi için kusursuz bir düzen kuruyor. İlk başlarda konu güzelce işlenmiş; çocukların bununla nasıl başa çıktığını, uymak zorunda oldukları kuralları, dışarıda ve evde oldukları kişilerı, birbirleri ile olan ilişkilerini, babalarıyla olan ilişkilerini, isteklerini ve umutsuzluklarını görüyorsunuz. Daha sonra konu biraz dışına taşmış ama kötüleşmiş diyemem. Güzel bağlamışlar.
Açıkçası ne anlatılmak istendiğini anlamadım. Belirgin mesajlar vardı ama sonuna doğru işlenen şey bir miktar farklılaştığı için kafamda filmin felsefesini, belki de yoktur, oluşturamadım. Yine de çok güzeldi ve üstünde çalışıldığı belli olan bir filmdi. Özellikle Noomi Rapace'in oyunculuğu başarı kokuyordu... Tek bir kadının yedi kişiyi birden canlandırması kolay olmamalı, takdir ediyorum.