(@) - Raf

Spoiler içeriyor ⭐ 10/10 Avlamaya giderken avlanan hayalet. 😂 Evett bu sefer ki mağdurumuz bir hayalet, mağdur eden ise Amerikalı bir aile. Evi alıyorlar, evin bir odasında cinayetin işlendiği yıldan bu yana yerde olan ve ziyaretçi çekmek için (ne alakaysa) yıllarca silinmeyen…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

Her Şeye Sahipsiniz Kendiniz Hariç!

Osho

3 Gönderi

⭐ 10/10 İlk defa Osho okudum. Çok beğendim. İçeriği ayrı, anlatımı ayrı, benzetmeler apayrı güzeldi. Özellikle ruhun ve bedenin iki ev arkadaşına benzetildiği yeri çok beğendim. Fevkalade bir üslupla yazılmış, insanı son derece motive eden bir kitap. “Öfke“ kısmında değindiği…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

Kubbe'nin Altında

Stephen King

2 Gönderi

⭐ 8/10 Öncelikle kitaba girmeden önce neyin ne olduğu ve kimin kim olduğu, kiminle bağlantısı olduğunun gösterildiği şema iyi olmuş. Doğru konuşmak gerekirse aklımda kalmadı çünkü iki buçuk sayfalık bir şemadan söz ediyorum, nasıl aklımda tutayım? Ama yine doğru konuşmak…devamı⭐ 8/10 Öncelikle kitaba girmeden önce neyin ne olduğu ve kimin kim olduğu, kiminle bağlantısı olduğunun gösterildiği şema iyi olmuş. Doğru konuşmak gerekirse aklımda kalmadı çünkü iki buçuk sayfalık bir şemadan söz ediyorum, nasıl aklımda tutayım? Ama yine doğru konuşmak gerekirse o şemanın az buz yardımı oldu diyebilirim. Ayrıca bundan önce kasabanın haritasının verilmesi de güzel olmuş, ama siyah beyaz değilde renkli olsaydı netlik açısından daha iyi olabilirdi. Umm şimdi kitaba geçebilirim sanırım. Eğer yukarıda ki satıra eklemeyi unuttuğum bir şey yoksa (kesin vardır), başlıyorum. İlk 200 sayfa: Genel olarak iyiydi. Biraz yavaş ilerledi ama çok değil, sıkmadı. Ve bu 200 sayfada sıkılmazsanız - ki bu 200 sayfa karakterler ve hareketleri hakkında epey yardımcı oluyor - devamı muhteşem. Hatta şunu söyleyebilirim, 200'ün içindeyken bile olaylar başlıyor. King, bazen Barbie diye bir karakter yaratmış olduğunu unutmuşcasına sayfalarca Barbie'den haber alamıyoruz, sonra hatırlamış gibi aniden ortaya çıkıyor ve aynı şekilde Rusty diye bir karakter yokmuşcasına sayfalarca Rusty kayboluyor ve tekrar, aniden ortaya çıkıyor. Sonra Julia kayboluyor ve boom! Julia ortaya çıkıyor. Başka karakterlerde var. Anlıyorum her bölümde veya farklı karakterden sonra ki gelecek iki üç bölümde bu kayıp karakterler konulamaz fakat bahsettiğim bu değil işte. Uzun bir süre var arada ve âdeta karakterleri özleten derecede bir boşluktan söz ediyorum. Şaşırtıcı cidden... 481'nci sayfaya gelene kadar yapılan bazı yazım yanlışlıklarını, koyulmayan harfleri ve koyulmayan noktalama işaretlerini es geçip olabilir, diyordum. Kitap kalın ve bazen yanlış yapılabilir, eksikler veya fazladan koyulmuş harfler gözden kaçabilir fakat yine de olmaması gereken bir durum. Neyse bunu anlarım. 481'e geldiğimde, çok bariz, daha dördüncü kelimeden itibaren sayfa açık açık göze çarpan ve anlam bozukluğu yaratacak şekilde yazılmış cümleler ile dolu. Sayfa baştan aşağı yanlışlarla doluydu. Sanki çevirmen bıkmışda biran önce bitirip uyumak istiyormuş gibi aceleyle yazmış. Öyle bir acelecilik, kelimeler iç içe ve yanlış olduğu için anlaşılmazlık vardı sayfada. Okurken güldüm, ama hoşnut olmadığımı belirten bir gülmeydi bu. Üstelik bu tek bir sayfayla da kalmıyor. Göz ardı ettiğim yanlışlarıda ele alırsam; kitap baştan aşağı bariz bir şekilde göze çarpan hatalarla dolu. Yukarıda ki duruma örnek: “Üye Rennie'nin Brenda'nın evineelişini...” “...Paketin üstü bir toz tabakasıyla kdaplıydı...” “Hangiğı` tanrılara?...” Norrie, ona evdendekgi... Soluk pamukluü DökülVen saçlarıyla... Böyle böyle örnek vere vere bitmez, inanın bana. Ama yinede sabır çekip okumaya devam ettim... Diziyle karşılaştıracak olursam; Başlangıcı bile diziden epey farklı. Anlıyorum, diziyle kitap tamamen aynı gidemez fakat kitaba sadık kalınması daha hoş olurdu. Yani tamam, tamamen değil fakat en azından birazı sadık kalınsaydı. Örneğin Barbie yoldayken değil, daha kasabadan çıkamadan (bir ormanda) kubbe düşüyor. Barbie birini gömmüyor o esnada. Kubbe'nin bir ineği değil, dağsıçanını ortadan ikiye ayırışını görüyor. Barbie ve Julia'nın ilişkisi farklı işliyor, Barbie ve Julia birbirlerini üstünkörü bile olsa tanıyorlar. Kasabadaki bir çok insan Barbie'yle sonradan değil, önceden tanışmış oluyorlar çünkü Barbie 3 ay gibi bir süre içinde zaten kasabadaymış. Fakat Junior Rennie ve tayfası (+ babası) Barbie'den nefret ediyorlar. Ve Barbie onlardan defalarca dayak yemiş kitapta. Kedi köpek gibiler fakat Barbie onlara oranla daha sakin elbette. Her neyse. Kitapta ki karakterlerin yarısı dizide yok. Kitapta ki olayların yarısı dizide yok. Bu da kitaba göre benim gözümde diziyi sıkıcılaştırdı. Yok yani, kitapta ki gerilim ve o sıkışmışlık hissi yok, hissedilmiyor dizide. Aslına bağlı kalınan tek karakter Koca Jim Rennie. Kitapta ki gibi ketum, kaba, pis ve çıkarcı. Diğerleri başkalaştırılmış dizide. Sevdiğim üç karakter var. * Eric “Rusty” Everett * Dale Barbara (Junior'ın deyişiyle “Baaarbie”) * Dışarıda kalanlardan biri olan Albay Cox. Rusty sen mükemmelsin adamım. Keşke gerçek olsaydın da tanışabilseydim seninle. Kitap haricinde ayrı bir bağım varmış gibi hissediyorum bu karaktere karşı. Sanki hep hayatımda varmış, her gün yan yanaymışız gibi. Bir nevi karaktere bağlandım. İyi ki dizide yok, onu kendime göre hayal ettim. 🌿 Gerçi Barbie ve diğer birçok karakteri dizideki halleriyle hayal etmemek kolay oldu benim için. En basit örnekle; Barbie sarışın ve hafif kilolu değil benim hayalimde. Siyah saçlı, boyuna oturan kilosu var ve yüzü dizidekine göre biraz daha zayıf. Giyim tarzı da dizidekiyle uyumlu değil. Ve dizideki gibi kendini beğenmiş değil. Kesinlikle değil. Ayrıca Barbie aşçı. İnanamıyorum ama kitapta aşçı. Evet. Kitapta radyocular yok. Başlarken en büyük kaygım ve beni biraz düşündürüp üzen bir şey vardı, o da radyocukarın gözünden de yazılmış olmasıydı ama hayır, yoktu ve nasıl rahatladım anlatamam. Ortada bir radyo kulesi var, yayın yapılan bir yer var ama o karakterler kitapta zerre kadar yer almıyor. Bir süre sonra en sevdiğim yer Andy'nin kafayı bulduğu ve Şef'le kurduğu yarı komik yarı garip diyaloglar oldu. Andy'yi de sevdim aslında. Henry de var mesela. Henry'yi hafif görüyorlardı ama hayır, hem zeki, hem cesaretli, hem de Rennie'nin yerine geçmesi gereken biriydi fakat... Neyse, okumayı düşünene spoiler olmasın şimdi... Genel olarak iyiydi fakat sonunun bu kadar uçta bitmesi beni üzdü. O, bu, haa o şekilde ve hıı bu var ondan böyle falan tarafı çok açıkta kalmış. King sonunu tam olarak ve tatmin edecek bir şey bulamamış gibi hıı tamam bu olsun, oradan buradan hatıra olur demiş de yazmış gibi. Başı da biraz sıkıcıydı zaten. Yavaş yavaş olacak ama gereksiz detaya da yer verilmeseymiş. Bazı boş bölümler de vardı. Neyse sonuç olarak bitti. Keyif aldım (hem bu kadar uzun bir romanı okuduğumu ve bitireceğimi düşündüğüm, hem de gerçekten keyif aldığım için). Türü ve King'i sevenler okuyabilir. Okuyacak olanlara keyifli okumalar. 🌿

psikolojikdeli 3 years ago

Kıymık

Sebastian Fitzek

3 Gönderi

⭐10/10 Kesinlikle "Dürtü" gibi değildi. Sayfa sayısı da onunki gibi 300 küsür olduğu için betimlemesi az, olay örgüsü tatmin etmeyen ve içi boş, sadece duygu dolu ufak süslü kelimelerle doldurulmuş bir karakter/ler bekliyordum ama hayır, kesinlikle öyle olmadı. Betimlemeleriyle, olay…devamı⭐10/10 Kesinlikle "Dürtü" gibi değildi. Sayfa sayısı da onunki gibi 300 küsür olduğu için betimlemesi az, olay örgüsü tatmin etmeyen ve içi boş, sadece duygu dolu ufak süslü kelimelerle doldurulmuş bir karakter/ler bekliyordum ama hayır, kesinlikle öyle olmadı. Betimlemeleriyle, olay örgüsüyle, karakterlerin işleniş şekilleriyle ve mükemmel çılgın ve *** (üç noktayı açıklamak istemiyorum ama koymasan olmazdı.) sonuyla muhteşem bir kitaptı. (Söylemesem olmaz: Benny neden öyle işlenmiş anlamadım. İyi bir karakter fakat onun hayatı niye böyle işlenmiş anlam veremedim. Yine de iyiydi.) Özellikle Marc'ın hareketlerinden ve olan olaylardan anlam ve bağ çıkarmaya çalıştığım, çıkarmayı başardığım fakat bir kaç sayfa sonra (belki 40 - 45) tam da aklımdan geçenleri Marc'ın düşünüp bütünüyle ele alarak elemesi beni cidden etkiledi ve şaşırttı. Çünkü bir çok kitapta (en azından benim okuduklarımda) normal bir insanın aklına gelen sorular karakterlerin aklına gelmiyor ve kör karakter yaratılmış gibi geliyor bana. Çünkü biraz mantıksız. Yarattığın karakter her ne kadar sonsuza dek "karakter" olarak kalacak olsa dahi onu gerçek olarak yansıtmak istediğin için "İnsan" yerine koymak gerekiyor. Bir insan ne yapıyor, ne düşünüyor, en yalın haliyle ne konuşuyor ve piste olsa hangi hareketleri yapıyorsa karakterde yapmalı. Her ne kadar bir "karakter" olsa da bizler onu "insan" olarak hayal ediyoruz. O zaman öyle davranmalı. Her neyse palavra sıktım yine. Bu kitabın ardından biraz olsun etkide kalacağımı düşünmüyordum. Hatta bu kadar sağlam bir olayın çıkacağını da düşünmüyordum. Fitzek döktürmüş yine, bana da ellerine sağlık demek düşüyor. Adamın hakkını vereyim, cidden harika bir yazar. Sonuç olarak; karakterlerin iç dünyası, ağabeyi kardeş ilişkisi, kayınpeder- damat ilişkisi ve diğer tüm ilişkiler çok özel ve güzel kurgulanmış, harika yansıtılmış. Mükemmel sonuyla da oh be bitti değilde keşke bitmeseydi dedirtiyor. Alın, pişman olmazsınız. Bu arada burada da teknolojiye hafif bir değinme var, gözümden kaçmadı. :) “Unutmak istediğiniz her şeyi hatırlayın!”

psikolojikdeli 3 years ago

Dürtü

Michael Hübner

4 Gönderi

"Öldürme arzusu alevlendiğinde, merhamet sahneden çekilir." Yine Almanlar yine teknoloji. Kitap başarılı. Yalın bir anlatımı var, son zamanlarda betimlemesi ve detayı bol kitaplar okuduğum için fazla aceleci yazılmış gibi geldi ama yine de sıkılmadan okudum. Her sayfayı merak ettim, alanına…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

You Are Wanted

Richard Kropf

2 Gönderi

Spoiler içeriyor Fitzek'in okuduğum ilk romanından sonra Almanlara hafiften bi' merak salmıştım; fark ettim ki siber suçları, internetin arkasında ki o koca dünyayı anlatmayı çok seviyorlar, üstelik bunu başarıyorlarda. Dizi bulamıyorum diye yakındıktan beş dakika sonra bu dizi karşıma çıktı, çok beklenti…devamıFitzek'in okuduğum ilk romanından sonra Almanlara hafiften bi' merak salmıştım; fark ettim ki siber suçları, internetin arkasında ki o koca dünyayı anlatmayı çok seviyorlar, üstelik bunu başarıyorlarda. Dizi bulamıyorum diye yakındıktan beş dakika sonra bu dizi karşıma çıktı, çok beklenti içerisine girmedim hatta ilk bölümün yarısını bile izlemeden bırakırım demiştim ama! Tüm sezon bitti. Hem de 18 saatte. :) Başlamadan ufak bir not: Sizleri uyarabilmek adına bir çok kişi gibi spoiler tuşuna tıklıyorum ya; ben spoiler'ın en kralından bir tane yedim resmen. Hem de daha başlamadan, izleyeceğim sitede konusunu okurken. Çok kızdım ama... Benim gibi bahtsız olup üzülmeyin diye yazının içine ikincil bir uyarı koydum. Spoiler kısmından önce. Dizi akıcıydı. Hemde acayip akıcıydı hatta ilk bölüm yavaştan girip bölümün sonunda olay başlatırlar diye düşünmüştüm fakat ilk açıldığında aksiyon başladı, sonra ardı arkası kesilmedi. Çekim açıları muhteşemdi diyemicem ama kötü de değildi. Ortayı bulmuşlar. Oyunculuklara da pek bir şey diyemeyeceğim ama onlarda kötü değildi. Demeden geçemeyeceğim. Lütfen yahu, lütfen! Şu tarz dizilere şu kadın karakterleri koymayın yahu. Hayır yani neden hep bi' en ufak şeyde güveniniz soluyor, anlamıyorum. Yedi yıl evlisin, yedi yıl sonra başınıza böyle bir olay geliyor ve sen böyle bir olayda, eşinin çabalarına ve yalvarışlarına rağmen güvenmiyorsan; adamın yerinde olsam boşanırdım. Bir kere de birileri güvensin şu başrollere! Hannah biraz yapmacık oynamış. Keşke güvenseydi de daha fazla rolü olsaydı (oradan oraya koşmaca konusu) dediğim yerler çoktu ki... BURASI SPOİLER!! Hannah öldü. Üzüldüm. Ama çocuk için. RAHATÇA OKUMAYA DEVAM! Şu daha ilk sezonda aynı olayları yaşadığını söyleyen kadın da, Marc ve Arda Ünal'da. Evet, yanlış okumadınız. Arda Ünal. Sanırım Almanya da fazla Türk yaşadığından artık alışmışlar. Sekizinci gece kitabında da vardı Türk bir grup, burada da doktor var... Lukas'ta muhteşem oynadı diyemem ama iyiydi. Yalnız çocuk çok tatlıydı ya. Önce kız sanmıştım hatta adı niye Lion demiştim ama sonra oğlum deyince anladım. 😅 Bu arada; yanlış değilsem S2B3'de Türkiye'nin durumu ile ilgili bir şeyler mırıldanıyordu biri. Bence tam anlatabilmiş. Çalışıyoruz ama yıllar sonra yaşayacağımız hayata değecek mi, bilmiyoruz. Sonra kendi ülkesini savunmaya geçiyor, biz eskiden öyleydik artık öyle olmayacağız diye... Biz ne yapalım? Ülkeyi, dünyayı mı hackleyelim ağabeycim, ne yapalım? Gerçi alt tarafı bir dizi ama...Neyse. Bu arada başrol yandan tıpkı Cillian Murphy'ye benziyor. Üstelik daha ilk bölümden koca koca reklamları gözümüzün önüne soktunuz yahu. Sırf reklam olsun diye saçma sapan telefonun arkasını gösterdiler resmen. Bari başka bir bahaneniz olsaydı da yine yapsaydınız reklamınızı, yapmayın demiyorum ki. .d Son üç bölüm boyunca biraz drama bağladılar, hoşuma da gitti açıkçası. Gözüme toz kaçtı diyeceğim kadar değildi ama yüreğimde tatlı bir burukluk bıraktı. Özellikle de Lucas oğluna kayıt sırasında "Beni unutma." dediği yerde. Üzülüyorum ya, demeyin şöyle şeyler... Ayrıca mesajınızı aldım gençler, rahat uyuyabilirsiniz ama bundan sonra ben rahat uyuyabilir miyim, bilmiyorum. Zaten internet ortamına olmayan güvenim iyiden iyiye yok oldu. Teşekkür ederim. Üstelik 18 saat boyunca kaç defa heyecandan ufak ufak hıçkırık attım bilmiyorum. Dizi başında hat safhaya yüklenip kendi kendime konuşmam veya karakteri yönlendirmek için bir şey söylemem ama bu dizi... Cidden garipti yahu. Bana bunları yaptırdı valla. Ayrıca bazen ciddi ciddi durup nefes almam gerekti. Tam manasıyla soluksuz izledim diyebilirim. .d Oradan buradan oldu ama neyse. Bu arada dizinin yeni bir sezonu yok, iki sezon. Aslında yeni bir sezon olmamasına seviniyorum çünkü ya başkalarını getirirlerdi yada aynı şeyleri farklı farklı hallerde izlerdik ki bu en nefret ettiğim şeydir. Ama yeni sezonun olmamasına da üzülüyorum. Çünkü final bölümü açıkta bitti. Aceleye getirilmemiş, sallamasyon bir son değil ama öyle bir son ki, devamında ne olup biteceğini tahmin bile edemiyorum. O kadar laflar edildi ezerim keserim ama? Sonuç? Lukas'a ne olacak? Oğluna? Ekibine? İşte bu soruları es geçip izlemeye karar verecekseniz (Ben aynen böyle yaptım, kesinlikle pişman değilim.) vakit kaybetmeden başlayın. ⭐10/10

psikolojikdeli 3 years ago

Time

Jimmy McGovern

4 Gönderi

Spoiler içeriyor "...Hapishaneden uzak durun çocuklar." Evet, uzak durun ama bu diziye olabildiğince yaklaşın. :) 3 bölümüyle vurdu geçti resmen. 2021'in en iyileri arasına girer ama pek bilinmiyor sanırım. Çekim açıları, oyunculuk - özellikle oyunculuk - hikaye ve bunu aktarış öylesine güzeldi…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

One of Us

William McGregor

2 Gönderi

Sen niye sadece 4 bölümsün? 😓 Ön yargılı davranıp her gördüğümde izlememeyi seçtiğim için pişmanım. Gerçekten. Giriş kısmından itibaren tamamen gizem içinde geçen bir dizi. Klasik bir katil kim dizisi değildi benim için. Çekim açıları, karakterler, senaryo ve işleniş öyle…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

Şizofren

Wulf Dorn

11 Gönderi

Güzeldi, ama tatmin etmedi. Yani anlamıyorum cidden, aşırı istekli bir şekilde aldığım birçok kitap sıkıcı, konusuna bile bakmayıp öylesine aldığım kitaplarda oldukça mükemmel çıkıyorlar. Cidden var ya... Neyse. Yazarın sürekli karakterin ismini yazması akıcılığı bozmuş biraz. Neredeyse her cümlenin başında,…devamı

psikolojikdeli 3 years ago

The Pembrokeshire Murders

Jonathan Hill

3 Gönderi

O nasıl bir başlangıçtı öyleee! Direkt fethedildim o girişle! Gerçek hikayeden uyarlama olan 3 bölümlük bu izlenilesi diziyi hepinize tavsiye ediyorumm. Gerçekten dizi müthiş yani! Çok yormuyor zaten. Çekim açıları, oyuncular ve gidişat oldukça iyiydi. Aslında üç bölüm olduğunu bilmiyordum,…devamı