"Bedenlerimiz ruhlarımızın hapishaneleridir. Derimiz ve kanımız, tutsaklığımızın demir parmaklıklarıdır. Fakat korkmayın. Et çürür. Ölüm her şeyi küle çevirir ve böylece ölüm her ruhu serbest bırakır." The Fountain (Darren Aronofsky, 2006)
102 yıl sonra gelen kara veba! Aslında projelerine daha önce başlanan(2015) ama araya sıkıştırılan Kuzeyli, The Lighthouse filmleriyle geciktirilen o muazzam ötesi yapım. Yeni favori yönetmenlerimdendir artık kendisi. Önceki izlediğim filmin aksine hiç çekirdek bile çıtlamadan sadece ara ara su…devamı102 yıl sonra gelen kara veba! Aslında projelerine daha önce başlanan(2015) ama araya sıkıştırılan Kuzeyli, The Lighthouse filmleriyle geciktirilen o muazzam ötesi yapım. Yeni favori yönetmenlerimdendir artık kendisi. Önceki izlediğim filmin aksine hiç çekirdek bile çıtlamadan sadece ara ara su içerek gözümü kırpmadan keyifle izlediğim film. Robert Eggers geleceğin umut vaad eden yönetmeninden harika bir film daha. Öncelikle filmin ortalarına doğru şu daha önce 1922'de çekilen filmin fragmanına da bakayım dedim ve açıkçası karakterin dış görünüşünün değişimi haricinde senaryoda uç bir kopukluk göremedim. Muazzam bir sinematografi izletti bize Eggers. Daha sonra 2-3 kez daha kesinlikle izlerim. Kült bir yapım çıkartmış bence ortaya. Romanını okumadığımdan sadık kalınıp kalınmadığını bilmiyorum(baktım Dracula/Nosferatu'nun [isim değişikliği] tipine ekledikleri iki üç ufak değişiklik haricinde her şey aynıymış ayrıca bilen bilir açıklamama gerek bile yok ama takdir edersiniz ki filmin orijinali bile Bram Stoker'ın dul eşi Florence'den telif yemiştir ve o filmde de romana sadık kalınmayarak karaktere kendine özgü özellikler yüklemişlerdir) ama eski filmle birebir örtüşüyor neredeyse. Ben yine bundan mütevelli filmden haz etmeyip boklayanların neden bokladığını anlayabilmiş değilim. Sırf boklamak için bokluyorlar sanırım. Filmi beğenmedin mi? Beğenemedim veya sevmedim de geç. Yok karakterin bıyığı olmamışta, önceki filmde böyle değilmişte ne gerek var bunlara? (he ayrıca eski film sessiz çekilmişti bu müthiş bir sinematografi ve altmetinle çekilmiş daha ne olsun bizede izlemek düşer) Bunun haricinde oyunculuklar muazzamdı. Favorim her ne kadar Willem Dafoe olsa da diğer oyuncular da çok iyiydi. Lily Rose Depp'in de şeyini göstermeseydiniz iyiydi. :)) Bu arada değinmeden geçemeyeceğim final sahnesi muazzamdı o müthiş soundtrack eşliğinde. Filmin müziği komple her şeyi bence mükemmeldi. On on film. İzlemeyen bence harika bir sinematografi kaçırıyor. Abartmıyorum filmin müziği şu ana kadar dinlediğim en iyi soundtrack olabilir. Uzun zamandır da korku filmi izlemiyordum bu gerçekten çok iyi geldi.
"Baylar, burada ölümsüz veba taşıyıcısı Nosferatu ile karşı karşıyayız."
Zarif Drakula, canavar Nosferatu’ya kıyasla çok daha insan gibi görünse de, ikisinin siyah giysiler konusunda bir benzerliği vardır: Orlok uzun siyah bir palto ve kravat takarken Drakula “baştan ayağa siyah giyinmiş” olarak tanımlanır. Çoğu insan Drakula’yı smokin ve uzun pelerinle hayal etse de bu kıyafet vampirin yalnızca bir kez pelerin giydiği kitaptan kaynaklanmaz. Drakula’nın ikonik kıyafeti aslında aktör Raymond Huntley’nin smokin-pelerin kombinasyonunu giydiği, 1924 yılında sahnelenen tiyatro oyunundan gelir. Bu görünüm daha sonra Universal’ın 1931 yapımı Drakula filminde Bela Lugosi tarafından popüler hale getirildi.
Daha fazlası için bakınız:
https://www.rotka.org/drakula-ile-nosferatu-arasindaki-fark-nedir/
"france must be saved" -4,000 genç asker. -300,000'i kurtatmak için! '-savaşan uluslar tekrar yükselirler uysalca teslim olanlarsa yok olur gider.' Etkileyici bir filmdi. Geber Hitler iti. Aynı yıl çıkan Dunkirk filmini de öneririm, şahane bir filmdir. Nobel ödüllü tek başbakan.…devamı"france must be saved"
-4,000 genç asker.
-300,000'i kurtatmak için!
'-savaşan uluslar tekrar yükselirler uysalca teslim olanlarsa yok olur gider.'
Etkileyici bir filmdi. Geber Hitler iti. Aynı yıl çıkan Dunkirk filmini de öneririm, şahane bir filmdir. Nobel ödüllü tek başbakan.
"fikirlerini hiç değiştirmeyenler hiçbir şeyi değiştiremezler."
Sevmek sevildiğini bile farketmeden Yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi Sevmek zehir zemberek ve yürekten Gecikerek de olsa vuruşur gibi Sevmek için geç ölmek için erken Attilâ İlhan
Hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir. Uyarlama olan yapım. Orijinalini izlemedim ancak bence orijinalinden daha başarılı. Bazı filmler izlenmez hissedilir. Bu da öyle bir yapımdı. Uğur Yücel gerçekten biliyor bu sinema işini. Halamın kardeşime önerdiği bu filmi bugün yine…devamıHiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir. Uyarlama olan yapım. Orijinalini izlemedim ancak bence orijinalinden daha başarılı. Bazı filmler izlenmez hissedilir. Bu da öyle bir yapımdı. Uğur Yücel gerçekten biliyor bu sinema işini. Halamın kardeşime önerdiği bu filmi bugün yine kardeşimle izledik. Gözyaşlarımı tutamayıp ağladığım bir film oldu. Hüngür hüngür ve içli içli ağlatmasının yanında filmin gerçekte yaşanmış olması işi bir kat daha dramatikleştiriyor. Bu hayattaki en büyük korkum çocuk sahibi olamamaktı. Ama yanılmışım beterin beteri var. Kör ve sağır(hem kör hem sağır) olmak ve alzheimer hastalığı bu dünyadaki en korkunç iki şeymiş onu anladım, Allah kimselere bu hastalıkları yaşatmasın, kimseleri bu hastalıklardan muzdarip etmesin.(bu arada benimde nerdeyse yarı yarıya zihinsel engelli epilepsi hastası bir ablam var ama o cin gibi görebiliyor duyabiliyor ablamın bu hastalığı onun yanında hiçbir şey gerçekten beterin beteri var halimize ne kadar şükretsek az) Film Helen Keller adlı Amerikalı bir bireyin gerçek hayat hikayesinden uyarlama.(gerçekte hem kör hem sağır hem de dilsizmiş bu kişi) Merak eden The Story of My Life(Hayat Hikayem) kitabına da bakabilir. Dediğim gibi yer yer ağlamama sebep olan ve birkaç kez daha izlenesi olan film. Ağlamak istediğinizde bu filmi açın ve akışına bırakın sadece hissedin...(şu ana kadar izlediğim en duygusal Türk filmi olabilir)
"imkânsız, Mahir Hocanın Ela'ya hiç öğretmediği bir kelime."
Sırada Black Swan var sanırım ✏️💯
Editlerini izleye izleye gaza gelip sonunda izlediğim film. Açıkçası yalan söyleyemeyeceğim çok büyük beklentilere girip izledim. Fos mu çıktı? Hayır. Beklediğim kadar iyi değildi ama kötü de değildi. Ortada bir yerde yani izlenir.. Müzikleri yabanvı Türkçe farketmez inanılmazdı ama gerçekten.…devamıEditlerini izleye izleye gaza gelip sonunda izlediğim film. Açıkçası yalan söyleyemeyeceğim çok büyük beklentilere girip izledim. Fos mu çıktı? Hayır. Beklediğim kadar iyi değildi ama kötü de değildi. Ortada bir yerde yani izlenir.. Müzikleri yabanvı Türkçe farketmez inanılmazdı ama gerçekten. Bence bu filmi öne çıkaran şey o şahane müziklerdi sahneler eşliğinde. Ama yinede o sahneler bana geçmedi bilmiyorum belkide sorun bendedir.. Bu arada müzik demişken o sonlara doğru bir sahnede çalan yabancı şarkıyı bilen var mı, bilen yeşillendirirse sevinirim.. Ama siz bence benim gibi yüksek beklentilerle izlemeyin bu filmi çünkü o kadar ahım şahım bir film değil. Devam filmide varmış izlenir. Artı 18 film olduğundan gece mi izlesem diye düşndüm zira bel altı muhabbet var ama öyle çok açık sahne yok. Hatta hiç açık sahne yok ama gece izlemeniz sizin yararınıza, zira sohbetler.. Bunun yerine başka bir Türk filmi önerseydim Cem Yılmaz'lı Her Şey Çok Güzel Olacağı önerirdim kesinlikle.. Bu arada bu filmi izlerken aklıma geceleri dinlediğim Zeki Kayahan Coşkun'lu Matrax programı geldi aklıma. Bursa'da yaz okulunda(6 sene önce) sigara eşliğinde ne dinlerdim be.. 🚬🚬 (sigaramın dumanı da dumanı, yoktur aman şu yarimin imanı)
(böyle söylesemde içime işleyen bir iki kesiti, filmde geçen sohbetleri buraya atıyorum izlemeyip spoiler sayan okumasın bi zahmet)
Yalnız kaldığın o anda, ne oldu be şimdi n'olacak diyorsan, kaybedensin sen kaybetmişsin. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin.!
İnsanın ruhu vücudunun en bitkin parçası. Ne zaman ölüceğimizi bilmediğimiz için hayat sonu olmayan bi yolmuş gibi geliyo bize.
Aşık olmak anlık bir şey. Birden her şeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin çok daha lezzetli olduğu bir an bu. İnsan karar vererek aşık olmaz, sadece bir bakar olmuş.
Bu arada edittede gördüğüm Nejat İşler'in gerçek röportajından alınma bir kesitle veda edeyim:
Sevmedim ben bu dünyanın bu yapısını anlatabiliyo muyum yani evlenmektir ev tutmaktır arabanın markasını değiştirmektir yavaş yavaş ben bunları pek sevemedim
MFÖ - Yalnızlık Ömür Boyu
Spoiler içeriyor
Filmin metaforik bir anlatımı var. Spoilerli bir inceleme olacaktır onu söyleyeyim. Filmi izlemeyenlerin okumaması tavsiye olunur. Filmin hem ne oluyoruz aga 'ee ne oldu şimcik' dedirten bir boşluğu var hem de çok rahatsız edici bir siyah beyaz film. Filmde bir…devamıFilmin metaforik bir anlatımı var. Spoilerli bir inceleme olacaktır onu söyleyeyim. Filmi izlemeyenlerin okumaması tavsiye olunur. Filmin hem ne oluyoruz aga 'ee ne oldu şimcik' dedirten bir boşluğu var hem de çok rahatsız edici bir siyah beyaz film. Filmde bir deniz kızı var ve bu deniz kızıda bir mekanla özdeşleştiriliyor. Evet isminden de anlaşılacağı üzere bir deniz fenerine benzetiliyor. Gaia veya toprak anaın da doğurgan olup dişiliği temsil etmesi(mekan) buradan geliyor. Gemicilerimiz film boyu denizfenerine ulaşmaya çalışıyor. Yani burada denizfeneri bir amaç(dişilik). Filmde bu mekan benzetimide arkaik kültürden gelmedir. sonlara doğru(özellikle son 10 dk.) gerçeklikle hayal birbirine karışıyor ve Prometheus, Poseidon vs bi sürü gönderme var. Bu arada martıyı öldürmesi(çok fena acı verici şiddet içeren bir sahnedir), inançlara inanışlara karşı bir başkaldırıdır aslında. Huh izlemeyeli tam 4 sene olmuş vay be,tekrar izlediğimde güncelleyip daha detaylı bi inceleme patlatabilirim hadi eyvallah... (oyunculuk şahanedir, oyuncular döktürmüştür oraya hiç girmiyorum)
Görmek acı verir bazen, kimsenin göremediği yerde. Sahafçı abiden yanlış kitabı almışım geçenlerde, İs'ya Göre İncil'i aldığımı sanıp Körlük kitabını almışım. sanırım kapağı benzediğinden öyle zannedip aldım bayram günü refleksif olarak.e bende dedim neden filmini izlemiyorum hazır varken.sonra kardeşimle beraber…devamıGörmek acı verir bazen, kimsenin göremediği yerde. Sahafçı abiden yanlış kitabı almışım geçenlerde, İs'ya Göre İncil'i aldığımı sanıp Körlük kitabını almışım. sanırım kapağı benzediğinden öyle zannedip aldım bayram günü refleksif olarak.e bende dedim neden filmini izlemiyorum hazır varken.sonra kardeşimle beraber izlemeye koyulduk. Tabii kardeşim uyuşkan olduğundan, filmin ortasına gelmeden uyuyakaldı. Bende tek izledim. Kitaba dönecek olursam, kitabını henüz okumasamda yazarın dili çok farklı sanırım ve filmin veya kitabın sonu yoruma açık bir şekilde bitiyor. Belkide toplumun umursamazlığını böyle soyut ve metaforik bir dille anlatmak istemişti yazar kim bilir? Filmin konusuysa şöyle: bir adam yolda giderken kör kalır ama bu normal körlük değil beyaz körlüktür. Ve ona yardım eden herkes kör kalır. Daha sonra bu kişileri deliler hastanesine yatırırlar ama 24 saatte 100'lerce vaka daha görülür ve bu böyle böyle tüm her yere yayılır. Çare hükümetin herkesi evinde tutmasıdır. Bu arada filmde tuvaleti gösteren kadın ezberlemiş gibi yapıp herkes ona tutunarak tuvalete götürüyor. Sonrasında da biri sonuç olarak herkes kör kimse görmez deyip olduğu yere çövdürüyor. Daha sonra herkes orayı tuvalet sanıp oraya yapıyor işte insan psikolojisi.. Filmi izleyip izlemeyeceğinizi sizin tercihinize bırakıyorum. Filmle kalın 🤞
Şimdi söyleyin, görmek daha acı verici değil miydi kimsenin göremediği yerde? Peki, kimse onu göremezken önemi var mıydı gördüklerinin? Yönetmene de ayrı parantez açayım City of God(Tanrıkent) filminden tanıdığımız temiz abimiz yönetiyor filmi xd birdiğer oyuncumuzda(Gael Garcia Bernal) Los Amores Perros'un oyuncusuydu sanırım.
Bu arada ne alaka bilmiyom Resident Evil serisi = ben ❤️🔥❤️🔥 <3 <3
Arkadaşlar Black Mirror çok sarıyo mu ama çok sarması lazım(ona göre başlayacamda) Ya da gece yatmadan önce birer bölüm patlatırım konu kapanmıştır. Bu arada onun yerine Fargo'ya da başlayabilirim.. Dizinin en iyi 10 bölümü açıklanmış allahh bi koşu gidim izliyimm…devamıArkadaşlar Black Mirror çok sarıyo mu ama çok sarması lazım(ona göre başlayacamda)
Ya da gece yatmadan önce birer bölüm patlatırım konu kapanmıştır. Bu arada onun yerine Fargo'ya da başlayabilirim..
Dizinin en iyi 10 bölümü açıklanmış allahh bi koşu gidim izliyimm
Arrival Soundtrack