"Bir tepenin zirvesine vardığınızda geriye dönüp o yolculuğu tamamlamak için geçtiğiniz yollara bakabilirsiniz. Ama yoldayken durum farklıdır, bazen nereye gittiğinizi ya da nereden geldiğinizi göremezsiniz." Alice Feeney-Taş Kağıt Makas
"Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir. Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır…devamı"Zihnimizin sahip olduğu en büyük beceri belki de acıyla başa çıkmaktır. Klasik yaklaşım bize herkesin ihtiyacı doğrultusunda geçtiği dört kapı olduğunu öğretir.
Birinci kapı uykudur. Uyku bize dünyadan ve onu dolduran tüm acıdan kaçabileceğimiz bir sığınak sağlar. Bir insan ağır yaralandığı zaman genellikle kendinden geçer. Aynı şekilde travmatik haberler alan birinin bayıldığı olur. Zihin ilk kapıdan işte böyle geçerek kendini acıdan korur.
İkinci kapı unutmaktır. Bazı yaralar kısa zamanda kapanamayacak, hattâ belki de asla iyileşemeyecek kadar derindir. Ayrıca bazı anılar o kadar azap vericidir ki onlara alışmak mümkün değildir. 'Zaman tüm yaraları iyileştirir.' sözü yanlıştır. Zaman çoğu yarayı iyileştirir. Geri kalanlar bu kapının ardında saklıdır.
Üçüncü kapı deliliktir. Bazen insanın aklı öyle bir darbe alır ki kendini delilikte saklar. Bu ilk bakışta faydalı gözükmese bile öyledir. Gerçekliğin acıdan başka bir şey getirmediği zamanlar vardır ve bu acılardan sakınmak için zihnin gerçekliği geride bırakması gerekebilir.
Dördüncü kapı ölümdür. Son sığınak. Öldükten sonra bizi hiçbir şey incitemez. Ya da en azından bize öyle söylenir."
Patrick Rothfuss-Rüzgarın Adı [syf, 143]
"...Dünya büyüktü, sonu gelmiyordu. Kısa bir süre de olsa, koyunlarının kendisine yol göstermesine izin verse, sonunda bir yığın ilginç şey keşfederdi. 'Sorun şu ki, her gün yeni bir yere gittiklerinin farkına varmıyorlar. Otlakların değiştiğini, mevsimlerin birbirine benzemediğini anlamıyorlar. Çünkü yiyecek…devamı"...Dünya büyüktü, sonu gelmiyordu. Kısa bir süre de olsa, koyunlarının kendisine yol göstermesine izin verse, sonunda bir yığın ilginç şey keşfederdi. 'Sorun şu ki, her gün yeni bir yere gittiklerinin farkına varmıyorlar. Otlakların değiştiğini, mevsimlerin birbirine benzemediğini anlamıyorlar. Çünkü yiyecek ve sudan başka bir kaygıları yok.' "
Paulo Coelho-Simyacı
"...Ömrümde hem böyle çelimsiz hem de böylesine güçlü hiçbir şey görmedim ben!" diye söylendi. Beni sarsarak, "Ellerimde bir saz gibi ince, güçsüz duruyor," diye mırıldandı. "İki parmağımla kırabilirim onu. Ama, tut ki kırdım, büktüm, hatta kökünden söktüm... Ne işe yarar,…devamı"...Ömrümde hem böyle çelimsiz hem de böylesine güçlü hiçbir şey görmedim ben!" diye söylendi. Beni sarsarak, "Ellerimde bir saz gibi ince, güçsüz duruyor," diye mırıldandı. "İki parmağımla kırabilirim onu. Ama, tut ki kırdım, büktüm, hatta kökünden söktüm... Ne işe yarar, bu gözler bana böyle baktıkça? Bu gözlerden dışarı taşan azimli, vahşi, özgür ruh bana böyle, cesaretten de ileri, bir tür müthiş zafer duygusuyla meydan okudukça? Kafesi kırıp parçalasam da içerideki bu yırtıcı yaratığı tutamam ki! Bu cılız kafesi yıkıp açarsam, saldırımın sonucu yalnızca bu yaratığı uçurmak olur! Kalıba el koyabilirim, ama ruha, asla! Oysa benim istediğim de sensin, ey ruh! Senin iraden, gücün, senin erdemin, saflığın. Yoksa, yalnızca kafesinde gözüm yok. Sen istersen kendiliğinden yavaşça kanat çırparak gelir göğsüme, yüreğimin dibine sokulabilirsin. Zorla yakalamak istediğim sürece buhar gibi kaçacaksın elimden..."
Charlotte Brontë-Jane Eyre [syf-446]
Walt Disney, Dünyanın en ünlü çizgi film karakterleri Miki Fare ve Donald Duck'in çizeri olan Walt Disney on dört yaşında Kansas Sanat Enstitüsü'ne yazıldı. iki yıl sonra Birinci Dünya Savaşı'nın en kızıştığı günlerde Fransa'ya gitti, Kızılhaç'ta gönüllü ambulans şoförlüğü yaptı.…devamıWalt Disney,
Dünyanın en ünlü çizgi film karakterleri Miki Fare ve Donald Duck'in çizeri olan Walt Disney on dört yaşında Kansas Sanat Enstitüsü'ne yazıldı. iki yıl sonra Birinci Dünya Savaşı'nın en kızıştığı günlerde Fransa'ya gitti, Kızılhaç'ta gönüllü ambulans şoförlüğü yaptı.
Walt Disney Amerika'ya döndükten sonra çizgi film karakterleri yapmaya başladı. Kansas'ta gazete gazete dolaşıp çizdiği karikatürleri satmaya çalıştı. Ama bütün yazı işleri müdürleri sanki ağız birliği etmiş gibi, biraz da kaba bir dille, ona aynı şeyi söylüyorladı. "Karikatüre yetenekli görünmüyorsun, neden bu işi unutup başka şeyler denemiyorsun?"
Sonunda mahalli kiliselerden birinin rahibi, Disney'i kilisedeki faaliyetlerin resimlerini çizmesi için küçük bir ücret karşılığı işe aldı, Disney, kilisenin eski garajında ilk işine başladı.
Walt Disney 1919'da bir arkadaşıyla birlikte çizgi film yapmak için bir şirket kurdu. Nasıl çizgi film yapılacağını da o sıralarda konu ile ilgili tek kitap olan Charles Lutz'un 'Animated Cartoons' isimli kitabını okuyarak öğrendi. Tüm zorluklara karşın çizgi film yapmaya başladı. Disney'in ekibine Kansaslı yetenekli gençler katıldı. Çizgi filmlerini Kansas'ta üretip New York'taki dağıtım şirketleri aracılığıyla dağıttılar. Yaşadıkları zorluklardan dolayı bir süre sonra ekip dağıldı.
Film endüstrisi 20'li yıllarda California'ya doğru kayınca Disney burada çizgi film yapmaya başladı. Kansas'ta başlamış olduğu 'Alice Çizgi Dünyasında' isimli bir diziye devam etti. Sonra da Tavşan Oswald diye bir kahraman çıkarttı. Oswald çok tutuldu. Ancak Disney yaptığı işten bir türlü para kazanamadı.
Disney Oswald'ın kulaklarını yuvarlaklaştırıp fareye dönüştürmeye karar verdi. Adını da 'Miki' koydu. Disney şirketinin ilk sesli çizgi filmi Miki Fare gösterildiğinde bir anda şöhret oldu. Miki Fare'yi, Mini Fare izledi, ardından Pluto, Goofy ve Donald Duck geldi. 1930'larda Walt Disney, bir dizi başarılı çizgi filme imza attı. Bir buçuk milyon dolarlık dev bir yatırım olan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler 1938'de gösterime girdi. Ardından Pinokyo, Fantasia, Dumbo ve Bambi geldi. 1950'lerde Walt Disney Define Adası ve Davy Crockett'le çizgi filmlerden, gerçek aktör kullandığı filmlere geçti.
Walt Disney, 1955'de California'da, Los Angeles'in güneyindeki Anaheim'da ilk Disneyland eğlence parkını açtı. Ardından Florida eyaletinin Orlanda kentinde ikinci eğlence parkının açılışını yaptı. Paris ve Tokyo'da da parklar açtı. 1966 yılında Walt Disney'in ölümünden sonra da Disney şirketi büyümeye devam etti. Disney şirketinin yıllık geliri 25 milyar dolara çıktı. 1995 yılında Disney, ABC televizyon şirketini satın aldı ardından Fox televizyonunu da kuruluşuna dahil etti.
"Kendini bulan insanın dünya üzerinde kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. Ve içindeki insanı nihayet anladıysa, bütün insanları anlayacaktır." Stefan Zweig-Olağanüstü Bir Gece
"Sana mucizelerden bahsettim, Esther! Çoğu kimse, onların yalnızca fi tarihine ait olduğunu söyler, ama ben onların bugün de yaşandığını, sadece daha sessizce yaşandığını ve bir tek onları bekleyenlerin ruhunda ortaya çıktığını hisseder ve söylerim. İkimizin arasında yaşanan bir mucize bu,…devamı"Sana mucizelerden bahsettim, Esther! Çoğu kimse, onların yalnızca fi tarihine ait olduğunu söyler, ama ben onların bugün de yaşandığını, sadece daha sessizce yaşandığını ve bir tek onları bekleyenlerin ruhunda ortaya çıktığını hisseder ve söylerim. İkimizin arasında yaşanan bir mucize bu, görünmez bir elin benim kelimelerimi ve senin gözyaşlarını kör iç dünyamızdan alıp bir araya getirdiği bir aydınlanma mucizesi."
Stefan Zweig-Hayatın Mucizeleri
"Korku yine sessiz sedasız çöküyordu üzerine; burada, güce, cesarete ve atikliğe böylesi ihtiyaç duyulan bu yabancı şehirde güçsüz ve çocuksu varlığıyla başına neler gelecekti? Hayır -kendisini zorlayarak ayağa kalktı- değerli birine dönüşene kadar savaşacaktı..." Stefan Zweig-Kızıl
Boyun Eğmez (Invictus) Zifir gibi gece sardı dört yanımı Cehennemi karanlık çöktü omzuma Teşekkürler olsun, hanginiz, ey tanrı, Boyun eğmez ruhumu verdiyse bana. İstediğince zorlu olsun koşullar, Ne ağlar sızlar, ne de kaçarım; En ağır silleleri vursa da kader, Ezilir…devamıBoyun Eğmez (Invictus)
Zifir gibi gece sardı dört yanımı
Cehennemi karanlık çöktü omzuma
Teşekkürler olsun, hanginiz, ey tanrı,
Boyun eğmez ruhumu verdiyse bana.
İstediğince zorlu olsun koşullar,
Ne ağlar sızlar, ne de kaçarım;
En ağır silleleri vursa da kader,
Ezilir belki ama eğilmez başım.
Gazap ve acı dolu dünyadan sonra,
Gidecek tek yer Gölgelerin Dehşeti.
Yıllar geçtikçe yaklaşsam da yanına,
Korkarım sanma Ölümün Efendisi.
Varsın çok dar olsun kapısı cennetin,
Varsın cezalarla dolsun kara kaplı,
Benim efendisi kendi kaderimin,
Kendi ruhumun benim tek komutanı.
William Ernest Henley şair,
Jack London-Martin Eden [syf 492, Notlar-45]