Arkadaşlar iyi akşamlar. Günümüz Türk edebiyatında “daha çok okuyucuya sahip olmalı” dediğiniz yazarlar ve kitaplar varsa öneride bulunabilir misiniz? Örneğin ben Şule Gürbüz ve Gökhan Ergür için böyle düşünüyorum. Şu sıralar canım Türk edebiyatı okumak istiyor ama yeni yazarlar keşfetmek…devamıArkadaşlar iyi akşamlar. Günümüz Türk edebiyatında “daha çok okuyucuya sahip olmalı” dediğiniz yazarlar ve kitaplar varsa öneride bulunabilir misiniz? Örneğin ben Şule Gürbüz ve Gökhan Ergür için böyle düşünüyorum. Şu sıralar canım Türk edebiyatı okumak istiyor ama yeni yazarlar keşfetmek istiyorum. Yardımlarınızı bekliyorum💕
❤️ Madem ortada sevecek bir şey yoktu, “Ben nasıl oldu da gidip bu değmez insana aşık oldum? "Kaçınılmaz yanıtımız şu: “Aşk gözümü kör etmişti.” Yakın zamanda evlenmiş bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum. İlişkiler üzerine yapılan pek çok araştırmaya dayandırılan romantik…devamı❤️ Madem ortada sevecek bir şey yoktu, “Ben nasıl oldu da gidip bu değmez insana aşık oldum? "Kaçınılmaz yanıtımız şu: “Aşk gözümü kör etmişti.”
Yakın zamanda evlenmiş bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okudum.
İlişkiler üzerine yapılan pek çok araştırmaya dayandırılan romantik eşlerimizi neye göre nasıl seçeriz? Herkes aşık olabilir mi? Uzun süreli ilişkilerin özellikleri nedir? Çiftleri birbirine çeken nedir? gibi soruları yanıtlamaya çalışan bir kitap. Altını çizdiğim ve 'hiç böyle düşünmemiştim' dediğim çok yer oldu. Altını çizdiğim yerleri aşağıya bırakacağım. Konuya bilimsel bakış açısıyla bakmasını sevdim. Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölüm bilinçli romantik seçimler. Burada değinen şey daha çok aslında benzerliklerin zıtlıklardan daha uyumlu olduğu. Bir kişiyle yakınlık, bunu yakın çevreden tutun da kişilik özellikleri, hobilerin benzerliğine kadar ne kadar birbirine yakınsa o kadar aşık olma olasılığının arttığını söylemektedir. İkinci kısım ve benim daha çok ilgi duyduğum kısım bilinçdışı seçimlerden oluşmaktadır. Hani hep deriz ya kızlar babasına benzeyen erkeklerde annesine benzeyen kişilere aşık olur. O sözün doğruluğunu anlıyorsunuz bu konuda. O kadar ilginç bir süreç ki, daha çok psikanaliz kuramcılarının görüşleri yer almakta. Kişi aslında çocukken doyurulmayan ihtiyacını eşinde aramaktadır. Veya başka görüşe göre kişi bastırdığı ve farkında olmadığı diğer yönündeki kişiye çekim duymaktadır. Aşık olduğumuz kişide anne ve babamızın olumlu özellikle de olumsuz özelliklerinin taşıdığını söylemektedir. Üçüncü bölümde ise uzun süreli ilişkilerde romantik aşkı anlatmaktadır ayrıca aşk ve iş arasında da ilginç bir bağlantıya yer vermektedir. En sonda da atölye çalışması ile süreci genel bir şekilde özetlemiştir. Oldukça keyifli bir kitaptı ben sevdim.
❤️ İnsanların anne-babalarıyla olan ilişkileri ile yetişkin yaşamlarında ki romantik ilişkileri arasındaki benzerlik ne kadar fazlaysa kendilerini o ilişkide o kadar güvende hissediyor, oldukları gibi davranabiliyor, daha az çatışma yaşıyor ve çıkan çatışmaları daha iyi idare edebiliyorlar.
❤️ Ne hissetmemiz gerektiğini bilmek, gerçekte ne hissettiğimizi de önemli ölçüde etkiler.
❤️ Mükemmel eş elinde kalbinizin anahtarıyla çıkıp gelecek diye sevginizi kendinize saklamayın.
❤️ Aşk öyle bir çelişkiler silsilesidir ve öyle sonsuz rengiyle biçimi vardır ki hakkında ne söylerseniz söyleyin muhtemelen doğrudur.
❤️ İlişki güçlü bir güvene dayanıyorsa geçici bir kıskançlık çiftlerin birbirleri için ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Artık birbirlerini takdir etmeyi unutmuş veya ilişkileri sıkıcı bir hale gelmiş çiftler için kıskançlık ilişkinin önemini ortaya koyabilir. Bu değişimler kıskançlığın olumsuz yönüyle ilişkili olsa bile partnerler arasında duyguları yoğunlaştırır ve cinselliği artırır.
❤️ Yine de birinci yüzyıl şairi Oviudus’un Aşk Sanatı’nda yazdığı gibi “Sevilmek için, sevilebilir olun.”
❤️ Çiftlerin en derin psikolojik ihtiyaçlarını açık etmelerini sağlayan güven ancak yakınlığın artmasıyla oluşur. Çoğu kişinin kalkanlarını indirip daha çocuksu, toy ve kimilerine göre nevrotik ihtiyaçlarını ortaya sermesi için ilişkide belli bir güvenlik hissini yakalamış olması gerekir. Birbirini tamamlayan duygusal ihtiyaçların ilişkinin ilerleyen aşamalarında önemli hâle gelmesi de bundandır.
❤️ Romantik ilişki görüşmelerimin çözümlemelerine göre vakaların yalnızca %11‘inde aşk, ilk bakışta aşk olarak tanımlanmıştır. Romantik kıvılcımın aşk ilişkisinin sürekli alevine dönüşmesi için sürekli temas bir diğer önkoşuldur.
❤️ Benzer kültürel ve toplumsal geçmişleri olan kişilerin beklentileriyle varsayımları da birbirine benzer. Bu, iletişim kurmalarını kolaylaştırıp çatışmaları engeller. İlişkide kimin neyi nasıl yapacağının konuşulması gerekmez; bunlar karşılıklı olarak bilinir ve kabul edilir. Tutum, ilgi alanı ve kişilik benzerlikleri de iletişimi kolaylaştırır; dolayısıyla bu bakımlardan benzeyen evli çiftler evliliklerinde daha mutlu olup beraberlikten daha fazla haz alırlar.
❤️ Aşk arayışında size yol göstermesi gereken duygu durumu zevk, neşe ve rahatlık olmalıdır.
Spoiler içeriyor
Bence bu kitap okuyucu için ya siyahtır ya beyaz. Sevmeyenler kesinlikle net bir şekilde sevmez; seven ise, abartılı biçimde sever. Ama sebebini bilmeden. Ben de neden sevdiğimi bilmeden çok sevdim. Kitapta o kadar çok geçmişe dönüş var ki anlam kopukluklarından…devamıBence bu kitap okuyucu için ya siyahtır ya beyaz. Sevmeyenler kesinlikle net bir şekilde sevmez; seven ise, abartılı biçimde sever. Ama sebebini bilmeden. Ben de neden sevdiğimi bilmeden çok sevdim.
Kitapta o kadar çok geçmişe dönüş var ki anlam kopukluklarından kitaptan sıkılabilirsiniz. Ben ne okuyorum diyip kapatabilirsiniz. Kapatmayın. Evet baktığımda ne okuduğumu ne anlattığını sonucun ne olduğunu anlayamasam da kitapta beni çeken bir şeyler oldu. Bir çok cümleyi defalarca okudum. Anlamadığım için değil, daha iyi anlamak, hafızamdaki gereksiz bilgileri çıkarıp yerine kitaptaki cümleleri koymak için defalarca dönüp okudum aynı cümleleri. 127 sayfalık bir kitapta, 400 sayfalık Reşat Nuri okumuşum huzuruyla doldum.
İlerleyen zamanda biri çıkıp kitap ne anlatıyor diye sorsa belki yanıt veremem. Fakat öneririm.
🌸 Affetmek yakıcı bir şeydir, ateşle çalışır. Artık ihtiyaç duymadığım şeyleri yakar. İnsan ancak artık ihtiyaç duymadığı şeyleri affedebilir. Lütuf nehri asla kurumaz derler. Bu nehir asla kurumaz. Sanmam.
🌸 Her devirde aklı olanın, fikrini kiralamayı reddedenin suçlanmasından, haksız çıkarılmasından, iğdiş edilmesinden, azarlanıp paylanmasından bıktım.
Bütün faturanın düşünene kesilmesinden bıktım. Bu toprak okuyanını, düşünenini, münevverini, aydınını, entelektüelini, entelini hiçbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadı, onunla daima dalga geçildi. Sanki bir yerlerde bir hayat var; onun çok mühim ve gerçek meseleleri var da bu zavallı orada değil, çeyrek çepelek hülyalar içinde bambaşka bir yerde, harikalar diyarında yaşayan bir meczupmuş, romantik bir serseriymiş, daima güçsüz ve korkak bir enayiymiş gibi bakıldı ona. Dünyayı anlamaya ilk heves ettiğinde çok okuma, çok düşünme kafayı üşütürsün dediler. Direnip devam ettiyse ergenliğinde şuna bak, çıktığı kabuğu beğenmiyor dediler. Devam edip yetişkin olduğunda ne oldu hani o kadar kitap okudun bir baltaya sap olabildin mi, bak şimdi tutunamayanları oynuyorsun dediler. Kimse bütün değerlerin ucuzlaştığı bir ortamda tutunmanın en iyi ihtimalle onursuz bir beceri olduğundan bahsetmedi.
🌸 Kimse yola çıkarken olduğu halde kalmadı. Mazlumlar zalim, aşıklar hain, mücahitler müteahhit ve gariban galip oldu. Hayaller hüsran, hayatlar berbat oldu.
🌸 Salih, sen yanlışsın. Başından beri hatalısın. Bir ömür boyu bu toplumun bir ferdi olmak için yırtındın. Birinin oğlu, birinin öğrencisi, birinin asker arkadaşı, birinin iş arkadaşı, birinin yoldaşı, başka birinin sırdaşı olmak için çabaladın. Sokaktaki kalabalığın hakiki bir parçası olmak istedin. Olamadın. Olmadı. Baştan sona yanlışsın dediler bana; Her sokağa çıktığımda konuşmadan bana bunu söylediler.
Dışlanmanın yeni biçimleri var doğru. Toprak beni dışladı, insanlar beni dışladı, hava, su, sokak hayvanları ve siyasi partiler. Hepsinden dışlandım. Hiçbir şey yapmadan, sadece kendim olarak. Burada doğup büyüdüm ama toplumun benimle konuşmaya başladığı ilk andan itibaren duyduğum tek bir şey vardı: benim bütün doğru zannettiklerim yanlıştı.
🌸 İnsan metruk bir geleceğe yakalanabilir, onun tarafından köşeye sıkıştırılabilir. Hafıza bir intikam makinesine dönüşebilir ve kişiyi hayatının geri kalanı boyunca sadece yaşanmış olanla değil, hiç yaşanmamış anılarla da durmadan avlayabilir. Istırapların en büyüğü bu olmalı. Asla bilinmeyecek yaşantıları özlemek, geçmişin değil geleceğin nostaljisi. İşte yaşaması bitse de gömülemeyen budur.
🌸 İnsan yanlış birine aşık olamaz mı? İnsan kendini durmadan aşağılayan, ona üzüntülerinle, isteklerinle, duygularınla ve düşüncelerinle yanlışsın, ben senin görmek istediğin kişi değilim, ben benim diyen birini sevemez mi?
Spoiler içeriyor
“Bu iş bir tek senin başına geldi sanıyorsun; sanki yeni bir şeymiş gibi, neden bunca gezip tozmadan, bunca değişik yerlerde dolaşmaktan sonra içindeki kederi, sıkıntıyı bir türlü söküp atamadın diye şaşıp kalıyorsun! Aslında ruhunu değiştirmen gerek, üstündeki gökyüzünü değil! İster…devamı“Bu iş bir tek senin başına geldi sanıyorsun; sanki yeni bir şeymiş gibi, neden bunca gezip tozmadan, bunca değişik yerlerde dolaşmaktan sonra içindeki kederi, sıkıntıyı bir türlü söküp atamadın diye şaşıp kalıyorsun! Aslında ruhunu değiştirmen gerek, üstündeki gökyüzünü değil! İster engin denizleri aş, ister Vergilius'umuzun dediği gibi, "Karalar denizler silinsin gözlerden," nereye gidersen git, kusurların da peşinden gelecek. Aynı şeyden yakınan birine Sokrates şöyle demiş: "Bu gezintilerin sana hiç yararı olmuyor diye neden şaşırıyorsun, değil mi ki kendini de birlikte götürüyorsun! Seni yollara düşüren neden, seni bunaltan nedenden ayrı değil ki!” Yeni ülkeler görmen neye yarar, ya da yeni kentler, bölgeler görmen? Bu çırpınışların sonu bir hiçtir yalnızca. Bu kaçışların sana neden yararı olmuyor diye soruyorsun: Kendi kendinle birlikte kaçıyorsun da ondan!”
Kendime bir not olsun.
Okuduğum en hisleri olan kitap. Öyle güzel ki…Yalnız olmadığımı hissettirdi. Hem hüzün doluydu hem de umut. Defalarca kez açıp okuyacağım o kitabı buldum. Psikoloji türünde bir kitap ama bilimsellik beklentisiyle okunmamalı. Fazlasıyla duygusal bir kitap olmuş. 🍁 Affetmek aynı zamanda…devamıOkuduğum en hisleri olan kitap. Öyle güzel ki…Yalnız olmadığımı hissettirdi. Hem hüzün doluydu hem de umut. Defalarca kez açıp okuyacağım o kitabı buldum. Psikoloji türünde bir kitap ama bilimsellik beklentisiyle okunmamalı. Fazlasıyla duygusal bir kitap olmuş.
🍁 Affetmek aynı zamanda intikam almaktır. Sana yapılan ne varsa, atıldığın kaç kuyu varsa hepsini görüp, bilip yine de yücelik gösterip affetmek, intikam almaktır.
🍁 Bildiğim şey şu: Söz, saplanacağı yeri iyi bilen bir mızrak. Her seferinde unuttuğum şey şu: İnsan her defasında inandığı yerden, inandığı sözlerle ve inandıkları tarafından vurulan.
🍁 Şimdi yüzün neye benziyor? Aradan geçen aylarda hangi sevinçler, kederler gelip kuruldu yüzüne? Kaç kez ağladın, kaç kez güldün, kaç kez şaşırdın? Kimleri izledin, hangi sokakları gezdin, hangi şarkılara eşlik ettin, okuduğun kitapları çocuk sevinciyle kimlere anlattın, hangi odaların ışığı, hangi pencerelerin en güzel çiçeği oldun? Çok zaman geçti. Yüzünün ezberlediğim çizgileri değişti mi? Dünyam değişti mi?
🍁 Son 34 senedir işler fena halde sarpa sardı, tüm kapılar kapandı. Seni istikrarlı bir biçimde çok özledim ve bu özlem suratıma bir kapı daha kapattı. Bilmiyorum, bir ömür uğrunda daha kaç biçimde ziyan edilir? Daha kaç yol kaldı; söyle, deneyeyim.
🍁 Kendi kendime tekrarlıyorum: Acı usta bir öğreticidir, istesen de istemesen de öğrenirsin güçlenirsin, uyanırsın, ayağa kalkarsın. Yeter ki acıyı lanetleme, yaranı öteleme, kabuğunu kusurdan sayma ve unutma; insan yarayla doğar, yarayla büyür ve nihayetinde yarayla gömülür. Kendimle gömülüyorum.
🍁 Dünya bu haldeyken yanında olmayı çok isterdim. Herkes korku ve şaşkınlıkla bir yere kaçışırken, âlem kendi derdine düşmüşken ben tüm dertlerimi bir yana bırakıp bu cehennemin ortasında gelip seni bulmak ve "Korkma, ben buradayım, bunu da atlatacağız," demeyi ne çok isterdim.
🍁 Sayısız kavga, ihanet, yoksulluk ve sevinç kaybettim. Sesin; tüm bu yorgunluklara, kayıplara bir merhemdi ve ben, o sesi kaybettim.
🍁 Taze acının üzerinde koyu bir sis vardır. Zaman geçer, sis perdesi dağılır ve acı en hüzünlü yüzüyle aydınlanır. İnsan her şeye rağmen yarasıyla yaşayacak olandır.
🍁 Gitmek zehri insanın kanına bir kez karışınca artık iflah olamıyorsun. Dünya üzerinde yapmak istediğin ve düşündüğün tek şey gitmek oluyor, sürekli gitmek.
🍁 Kalan gücüyle yaşayanları, kolaylıkla ayırt edebilirsiniz topluluklarda. Daha az konuşurlar mesela, daha az şaka yapar, daha az güler, daha az "ben" derler. Daha çok susarlar, daha çok boşluğu izlerler, daha çok okurlar, öteki için daha çok dertlenir, ötekinin yarasını sarmak için daha çok çalışıp didinirler. Çünkü acı çekmenin, dünyada yalnız ve çaresiz kalmanın ne demek olduğunu herkesten daha çok bilirler.
🍁 “Herkes bana bunu yapardı ama ondan beklemezdim," deriz elimizin tersiyle gözyaşlarımızı silerek. Evet, bunu ondan beklemeyiz ve bunu senden beklemezdim.
🍁 Ne mutlu bize Tanrım, ne mutlu ki ölmek var; ağrıların, aşkların ve sevmelerin bir sonu var; yeniden ne mutlu bize Tanrım, bize bir ölmek yarattın ve üstelik bunun sorumlusu biz değiliz. Bir de şu yaşamak olmasa...
🍁 Olgunlaşmak ve yaşamın anlamını öğrenebilmek için bazen büyük kayıplar yaşamanız gerekir. Öğrenmenin bedeli yitirmektir. Bu yitirişlerin ardından derin ve ince bir sızı kalır, zaman zaman o sızı çok ağrır; işte bu da insan olmanın diğer adıdır.
🍁 Size yemin ederim ki vuruldum. Ellerimle kapatacak, akan kanı durduracak bir yaram yok ama vuruldum. Bu, vurulmaların en kötüsüdür.
🍁 Bilirsin ki herkes gitmeleriyle meşhurdur, bak işte yeniden baş başayız. Ben yeniden yazıyorum; yorgunluklarımı yazıyorum, yarınsızlığı yazıyorum, kaybolan çılgın neşemizi, geç gelen farkındalığın acısını, pişmanlıklarımı yazıyorum; elimden başka da bir iş gelmez bunu en iyi sen biliyorsun. Orada kimse olmasa bile, orada olmasan bile kelimelerimle sana el uzatıyorum ve biliyorum, bazen bir şeyleri mahvetmenin en kestirme yolu tüm gücünle o şeye sarılmaktır.
İsmine sarılıyorum.
Bu kitabı okuduktan sonra insanın aklına ninni denilince ne gelebilir diye düşünmeye başladım. Kesinlikle Palahniuk adamının oluşturduğu evrendeki ninni kavramı gelmez. Palahniuk için tabii ki ninninin yatıştırıcı bir şarkı yerine herkesi öldürecek bir şiir olması yetmeyeceği için biraz nekrofili biraz…devamıBu kitabı okuduktan sonra insanın aklına ninni denilince ne gelebilir diye düşünmeye başladım. Kesinlikle Palahniuk adamının oluşturduğu evrendeki ninni kavramı gelmez. Palahniuk için tabii ki ninninin yatıştırıcı bir şarkı yerine herkesi öldürecek bir şiir olması yetmeyeceği için biraz nekrofili biraz büyücülük biraz da ölü bebeklerle birlikte kendisinin de akıl almaz dilini birleştirip ortaya harika bir eser çıkarıyor. Ninni hakkında söylenebilecek çok şey vardır eminim ki ama ben spoiler vermeden konuşamam asla, bir de burada direkt karakterleri anlatıp olayın tadını da kaçırmak istemediğim için Palahniuk övgüsüne geçeceğim.
Bir kaç kitabını okumuş biri olarak Palahniuk adamının olayından bahsedeceğim. Hatta iki noktalı bahsedeceğim: kitapları çok uzun değil, bu da kelimelerini tutumlu ve maksimum etkide kullandığı anlamına geliyor. Mizah anlayışı karanlık ve şok edici, takdir edebileceğim bir şey çünkü bunu herkes takdir eder. Her zaman o kadar uzaklardaki dip noktaları buluyor ki, bunu asla düşünemezdim diyorsunuz bu da özgünlük anlamına gelir. Kitaplarında ana olay örgüsü olmak zorunda değil; bir kitabında sayfa sayılarını sondan başlatır, bir kitabında hatta çoğu kitabında ana olayın nasıl sonlandığını önce anlatır daha sonra olayın nasıl başladığını anlatır bu da okuyucu uyanık tutar ve merak uyandırır. Ve her zaman mutluluk, hüzün, tiksinti, ne olursa olsun hissettirmeyi başarıyor. Sözün çok da kısa olmasa da kısası bir yazar olarak, tüm doğru kutuları işaretliyor.
Ninni okunası kitaptır. Okunsa iyi olur. Okunmalıdır. Okutturun.
İnsanı, insana farklı bakış açılarıyla anlatmaya başlamışken, insanın yolculuğunun kendi içinde tamamlanması gerektiğini anlatan bir kitap. insanı şekillendirmenin, yol göstermenin, birilerine bağlı olarak yaşamın insana katacağı değerlere ulaşmak için çekilen çilelerin, kayboluşların, isyan etmeden kabullenişlerin anlatımını ne güzel ne etkileyici…devamıİnsanı, insana farklı bakış açılarıyla anlatmaya başlamışken, insanın yolculuğunun kendi içinde tamamlanması gerektiğini anlatan bir kitap. insanı şekillendirmenin, yol göstermenin, birilerine bağlı olarak yaşamın insana katacağı değerlere ulaşmak için çekilen çilelerin, kayboluşların, isyan etmeden kabullenişlerin anlatımını ne güzel ne etkileyici bir dille kaleme almış yazar. etkilenmeden okumak, bitince etkisinden kurtulmak o kadar da kolay olmuyor. Kesinlikle okunması gereken güçlü bir kaleme sahip yazar.