Klasikleşmiş bir bilimkurgu filminden uyarlanması, oyuncuların başarılı performansları ve müzikleriyle oldukça başarılı bir sonuç çıkmış ortaya ama filmin en etkileyici yanı çekimleri bana göre. Pek çok sahnede durdurup bir süre seyrettim. Dune filmi gerçek bir görsel şölen olmuş.
Anna Karenina yasak bir aşk hikayesi gibi gözükse de çok farklı alt metinlere ve tarihsel arkaplana sahip bir eser. Köylü-aristokrat, taşra hayatı-şehir hayatı gelenek-modernite gibi çatışmaları bolca görüyoruz. Kitap boyunca belki Anna'dan daha çok Levin'i okuyoruz. Tolstoy Levin aracılığıyla düşünce…devamıAnna Karenina yasak bir aşk hikayesi gibi gözükse de çok farklı alt metinlere ve tarihsel arkaplana sahip bir eser. Köylü-aristokrat, taşra hayatı-şehir hayatı gelenek-modernite gibi çatışmaları bolca görüyoruz. Kitap boyunca belki Anna'dan daha çok Levin'i okuyoruz. Tolstoy Levin aracılığıyla düşünce dünyasını açıyor bize. Tanrı'ya dair, evliliğe ve aşka dair, savaşa dair düşüncelerini paylaşıyor. Onun iç hesaplaşmalarına tanık oluyoruz. Kitabın sonlarına doğru 93 Harbi yaşanıyor. Osmanlı ile ilişkiler, çalkalanan Balkanlar ve 19. yüzyıl Çarlık Rusya'sından kesitler görüyoruz.Rusların çeyiz kültürüne, görkemli balolarına, aile yapılarına tanık oluyoruz. Bana göre kitabın en ilginç kısmı ise Rusların da batılılaşmayı bizim gibi yanlış anlaması oldu. Fikir olarak değil ama yaşam tarzı olarak batılılaşma çabası, İngiliz malını en kalitelisi olarak görme, Rusça cümlelerin arasına Fransızca kelime eklemeler bana zaman zaman bir Tanzimat romanı okuyormuşum hissi yarattı. Kitabın en enfes bölümü ise kesinlikle Levin'in köylülerle ot biçme kısmıydı. Anlatım, betimlemeler muazzamdı. Filminden de tek beklentim bu sahneye yer vermiş olmalarıydı. Bence orada da güzel sahnelenmişti. Kitapta aynı zamanda toplumun ikiyüzlüğünü de görüyoruz. Ortak işlenmiş bir suç olmasına rağmen toplumun kadına ve erkeğe tutumu farklı oluyor. Aynı durum Madamme Bovary ve Aşk-ı Memnu gibi romanlarda da işleniyor. Tüm bu eserlerdeki kıssadan hisse kadınlar yaşadığı hayattan ne kadar mutsuz olursa olsun ihanetin sonunda acı çeker ve daha da mutsuz olur oluyor ve yaşadıkları hayatları kabullenmeleri bekleniyor. Anna'nın seçimleri bu şekilde bir statükoya karşı gelme olarak da yorumlanabilir. Tabi pek çok karakterin ve Anna'nın seçimleri tartışılabilir ancak kitap boyunca karakterlerin huyları, gelişimleri, hayata bakışları açıklanıyor ve davranışları tutarlı bir hal alıyor. Tüm bu yönleriyle Anna Karenina çok özel bir roman. Her bir karakter içimizden biri, her bir olay, durum, his tasviri tanıdık. Bu yüzden kendimizden çok parça buluyoruz ve içselleştiriyoruz bu romanı.
MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: Maveraünnehir nereye dökülür? En arka sırada bir parmağın tek…devamıMEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine! dir
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.
Battal Mehetoğlu Malatyalı 4 çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. Yıldız Teknik Üniversitesi makine mühendisliği öğrencisiydi. 22 yaşındaydı. Çalışkan bir öğrenciydi. 14 Aralık 1969 günü 150 kişilik gerici bir grup, "komünist öğrenciler Kur'an'ı yırttı" iddiasıyla kampüse yürüdü. O sırada Battal Mehetoğlu ve Targan Ülbeyi kapıda nöbet tutuyordu. Targan grubu görünce içeri kaçtı ama Battal kaçmadı. 3 el kurşun yedi fakat kapıdan da içeri geçirmedi.
Zacharius Usta hem kafamı karıştıran hem de keşke hikayeyi biraz daha derinleştirseydi de bahsettiği çatışmaları doyasıya okusaydık dediğim bir eser oldu. Kitap görünürde bir saat ustasının geliştirdiği teknolojiyle kendini Tanrıyla bir tutmasını, bunu yaparken de Tanrı'nın ruh ve bedeni bir…devamıZacharius Usta hem kafamı karıştıran hem de keşke hikayeyi biraz daha derinleştirseydi de bahsettiği çatışmaları doyasıya okusaydık dediğim bir eser oldu. Kitap görünürde bir saat ustasının geliştirdiği teknolojiyle kendini Tanrıyla bir tutmasını, bunu yaparken de Tanrı'nın ruh ve bedeni bir araya getirmesi gibi kendisinin de saat maşasını icat edip sarkaçları birbirine bağlamasıyla bağdaşlaştırıyor. Zamanla bu kibri ustanın başarısının önüne geçer ve ölümüne de sebep olur. Ancak alt metinde din-bilim çatışması görürüz ve din bilime galip gelir. Zacharius usta zamanı kullanabilmeyi keşfetmiştir ama ilahi bir gücün karşısında bir hiçtir. Bu kitapta beni rahatsız eden şey bilim insanının kibri, keşişin ise bilgeliği temsil etmesiydi. Bilimkurgunun babası olan Jules Verne'den böyle bir bakış açısı beklemezdim açıkçası.
Bugün 17 Ağustos. 17.000'den fazla insanın hayatını kaybettiği günün üzerinden 21 yıl geçti. Fakat hala bir sonraki Marmara depremine hazır değiliz. Üstelik hayatımızın bir parçası olan deprem gerçeğiyle ilgili de yeteri kadar bilgimiz yok. Bu kitabı bu yüzden öneriyorum. İçerisinde…devamıBugün 17 Ağustos. 17.000'den fazla insanın hayatını kaybettiği günün üzerinden 21 yıl geçti. Fakat hala bir sonraki Marmara depremine hazır değiliz. Üstelik hayatımızın bir parçası olan deprem gerçeğiyle ilgili de yeteri kadar bilgimiz yok. Bu kitabı bu yüzden öneriyorum. İçerisinde çok fazla jeoloji terimi olduğu için okumak güç olsa da 17 Ağustos depremi ve beklenen depremle ilgili bilim insanlarının görüşleri, Kuzey Anadolu Fay Hattı ile ilgili bilgiler, depreme dayanıklı yapı nasıl olur ve alınması gereken önlemler gibi başlıklar yer alıyor. Bu nedenle okunması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta insan bilmediği şeyden korkar. Umarım bir daha böyle bir acı yaşamayız. O günü yaşayan bütün depremzedelere geçmiş olsun.
Yevgeni Zamyatin Biz (Mıy) romanını 1921 yılında yazmış ancak Sovyetler Birliği yergisi yapılıyor denilerek 1988'e kadar basımına izin verilmemiş. Bu roman distopya türünün ilklerinden ve 1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi çok bilinen bilimkurgu klasiklerine ilham olmuş bir roman.…devamıYevgeni Zamyatin Biz (Mıy) romanını 1921 yılında yazmış ancak Sovyetler Birliği yergisi yapılıyor denilerek 1988'e kadar basımına izin verilmemiş. Bu roman distopya türünün ilklerinden ve 1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi çok bilinen bilimkurgu klasiklerine ilham olmuş bir roman. Zamyatin eserinde totoliter rejim eleştirisi yapıyor. İnsanların isimleri yok numaraları var, saydam evlerde yaşıyolar ve uyku saatinden sevişme saatine kadar her şey "Tek Devlet" tarafından belirleniyor. Bunları mühendis olan kahramanımız D-503'ün meçhul okuyucularına yani bizlere yazdığı mektuplardan öğreniyoruz. Adından da anlaşılacağı gibi bu düzende birey, mülkiyet hakkı veya özel hayat yok. Yalnızca biz ve kolektif bir hayat var. Tek Devlet insanlara mutlu olmayı vaad ediyor. Bunun için de seçme özgürlüğünü ellerinden alıyor. Bu sayede insanlar hem yanlış seçimler yapıp suç işlemiyorlar hem de yanlış seçimleri sonucunda gelen vicdan azabı ve mutsuzluğa maruz kalmıyorlar. Bu gayede bir "ideal insan" yaratılmış ve insanlar gittikçe makineleşmiş. Ruha sahip olmak hastalıklı bir durum sayılıyor. Ancak romanda da görüldüğü gibi bu ideal insan ancak hayalgücü yok edildiğinde gerçekleşebilecektir. Kitabın sonunda mutlak bir zafer veya yenilgi yaşanmaz mücadele devam eder.
"-Bana sonuncu, en üst, en büyük sayıyı söyle.
-Saçma! Sayıların sayısı sonsuzdur, sen hangi sonuncuyu istiyorsun?
-Peki sen hangi devrimi istiyorsun? Sonuncu diye bir şey yok, devrimler sonsuzdur. Son devrim çocuklar içindi: çocuklar sonsuzluktan korkar, çocukların geceleri rahat uyuyabilmeleri için gerekli olan ise... "
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Amerika kendine yeni bir düşman yaratma sürecine girer. Bunun sonucu olarak Fukuyama Tarihin Sonu tezini ve Huntington Medeniyetler Çatışması tezini yazar. Huntington'a göre bundan sonraki çatışmalar ideolojik değil medeniyetler arasında olacaktır.Dünya üzerinde 8 medeniyet olduğunu söyler.…devamıSovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Amerika kendine yeni bir düşman yaratma sürecine girer. Bunun sonucu olarak Fukuyama Tarihin Sonu tezini ve Huntington Medeniyetler Çatışması tezini yazar.
Huntington'a göre bundan sonraki çatışmalar ideolojik değil medeniyetler arasında olacaktır.Dünya üzerinde 8 medeniyet olduğunu söyler. Bunlar Batı, Slav-Ortodoks, İslam, Konfüçyen, Japon, Hindu, Latin Amerika ve belki Afrika medeniyetleridir. Ve ileride İslam ve Çin birleşerek Batı'ya tehdit oluşturacaklardır diyerek uyarıda bulunur. Akabinde de 11 Eylül saldırıları ve Irak'a müdahaleleri izleriz. Bugünkü Amerikan dış politikasını anlamak isteyenlerin okuması gereken bir eser.