Spoiler içeriyor
🔸İlk iki paragraf spoilersız... ⭐ Witcher serisinin en sevdiğim kitaplarından birisi: Kırlangıç Kulesi. Bence Ciri'nin yolculuğunu ve büyücülerin pisliğini en iyi anlattıkları kitaptı. Okumadığım tek kitabı son kitabı ama okuyamıyorum çünkü çok pahalı 🥲 ⚔️ Ciri'nin buradaki hayatta kalma ve…devamı🔸İlk iki paragraf spoilersız...
⭐ Witcher serisinin en sevdiğim kitaplarından birisi: Kırlangıç Kulesi. Bence Ciri'nin yolculuğunu ve büyücülerin pisliğini en iyi anlattıkları kitaptı. Okumadığım tek kitabı son kitabı ama okuyamıyorum çünkü çok pahalı 🥲
⚔️ Ciri'nin buradaki hayatta kalma ve kaçış hikayesini çok seviyorum. Ayrıca Geralt'ın da bir yolculuğu var ve bu yolculukta çok şeyin değişmesi bekleniyor. İkisine de ayrı ayrı spoilersız değinmek isterdim ama bu zor...
❗SPOİLER❗
🦁 Öncelikle Ciri'nin hayatta kalma ve kaçış hikayesini çok seviyorum. Katil Bonhart ve ona karşı olan güçsüz ama gittikçe güçlenen mücadelesi beni çok mutlu etti. Bu kızın her şeyi çok kolay bir şekilde başarmamış olması kitabın ağırlığı için çok önemliydi. Bonhart bu ağırlığı koyanlardan bir tanesiydi. Adını hatırlamadığım kulübedeki kişiye her şeyi dürüst bir şekilde anlatıp, kendi utançlarını bile ortaya sermesi de Ciri'nin bu yolculuğundaki en iyi bölümlerdendi... Geralt'a söz verdiği için yüzüne zarar veren Stefan (?)'ı öldürmediği ama sözünde durduğunu belli ederek (!) onun etrafındaki herkesi sessizce katletmesi, içimin yağlarını eriten sahnelerinden oldu. Parmaklarını keserim dediği adamı bile öldürdü. Teknik olarak sadece parmaklarını kesti, onlarla hayata tutunması söz dahilinde değildi sonuçta 😀
🗡️ Gelelim witcher Geralt'a ve onun çok saygıdeğer silah arkadaşlarına... Favori karakterim hep Dandelion olmuştu ama bu kitapta genellikle 'kitap yazdığı' için kendisinden şen şakrak bir şeyler duyamadım bu sefer, yazdıkları da yeter gerçi. Kitabın ismini çok yaratıcı buldum bu arada, sıkıcı değil en azından. Vampirimize gelirsek onun witcher ile olan dostluğunu seviyorum. Çok sıradışı bir dostluk belki ama insanla tavuk arasında olan dostluktan pek de farkı yok 😂 Kaçak askerimiz ise ne yazık ki hâlâ benim gözümde aklanmadı, witcher yerine kader çizgisinin bu herife geçmesi beni hiç mutlu etmiyor. Elfle (?) arada işi kaynatması da pek Ciri'ye örnek witcher davranışı olmadı 🫢 Yennefer desen ne hallere düştü, en son öteki tarafa gidip tanrıçayla mı ne konuşuyordu 😏 Kafayı yemesine ramak kaldığına eminim. Geralt'ın git gide hem kılıçlarını hem de kolyesini kaybederek witcher olduğunu gösteren sembollerden arınması onu dünyanın sonuna yolculuk eden adam yapıyor... Nereye gidecek çok merak ediyorum. Kılıcını nefretle savurup öldürme demek kolay ama kendi yapamadı.
⭐Kısacası diğer kitabı çok merak ediyorum, hemen okumak istiyorum... Umarım bir yerde bulurum ve okurum 🙏
⭐ En iyi serilerden bir tanesi... Kızıl İsyan serisini hangi şansla aldım bilmiyorum ama asla pişman değilim. Sonuna kadar okunmayı hak eden bir distopyaydı. 🎨 Toplumun renklerine göre ayrıldığı bir gelecekte geçen bir yükseliş hikayesi. Toplumun en alt katından en…devamı⭐ En iyi serilerden bir tanesi... Kızıl İsyan serisini hangi şansla aldım bilmiyorum ama asla pişman değilim. Sonuna kadar okunmayı hak eden bir distopyaydı.
🎨 Toplumun renklerine göre ayrıldığı bir gelecekte geçen bir yükseliş hikayesi. Toplumun en alt katından en üstüne tırmanan bir gencin hikayesi. Ana karakteri zamanla daha da çok sevdim. Tüm kitaplar boyunca başından geçenler cidden umut yokmuş gibi hissettirdi.
⛏️ İlk kitap madencilerle başlıyor ve ışıkla bitiyor. Toplumun güce olan isyanını anlatıyor. Her düzen elbet bozulur, sadece belki zamanı yeni gelmiştir. Madencileri çok güzel anlatmışlar öyle ki üzerlerindeki baskı ve ölüm korkusu sonuna kadar bana geçti.
🎶 Kitapta önemli bulduğum şeylerden birisi de isyan malzemesi... İnançlar, cesaret ve yalanlar... Bunların hepsi birleşip kan, ter ve gözyaşıyla yeniden şekillendi, isyanı tetikledi. Ayrıca yine bir şarkının fanlar (öyle umuyorum) tarafından seslendirilmesi de çok hoşuma gitti.
⭐ Kesinlikle harcadığım vakte değen bir kitaptı. Bilenler bilir aslında bir oyunun uyarlaması ve zamanında 15 tl'ye almıştım. Şimdi almak isterseniz 150 tl'yi geçti diye biliyorum. 🐁 Kesinlikle karanlık, umutsuz, karamsar bir atmosfer vardı. Gerilim desen diz boyu. Bazı zamanlar…devamı⭐ Kesinlikle harcadığım vakte değen bir kitaptı. Bilenler bilir aslında bir oyunun uyarlaması ve zamanında 15 tl'ye almıştım. Şimdi almak isterseniz 150 tl'yi geçti diye biliyorum.
🐁 Kesinlikle karanlık, umutsuz, karamsar bir atmosfer vardı. Gerilim desen diz boyu. Bazı zamanlar neyden bahsettiğini anlamadım, metafor sandığım yerler vardı. Gerçek olduğunu öğrenince mantığı oturdu tabii.
📚 Bu kitabı ben bir haftadan daha fazla sürede okudum çünkü çok uzundu 😅 Belli bir sayfaya geldikten sonra (15.sayfaydı sanırım) hep bırakmıştım. Bir gün sınav stresi sayesinde okumaya devam edince anladım, bu kitap gerçekten etkileyiciydi. İkinci kitabını da alsaydım dedim ama okuduğum günden beri metro beni sıkıyor ve sürekli trenli, metrolu kabuslar görüyorum. Kitabı okurken metronun içinde olmalarından çok daraldım. En son içimden "ÇIKIN ARTIK ŞU METRODAN" diye bağırıp duruyordum. Sonra pişman oldum tabi...
🎬 Kitabın sonu benim için film sahnesi gibiydi. Ben kitapları hep izlerim zaten, o7 asker 🫡
"Ertesi sabah Henry geç uyandı; yataktan çıktı, tuvalet masasının üzerinde duran devasa desteyi gördü... Ve... Onu istemedi." ⭐Bu cümledeki şaşkınlığı seviyorum 🫢 ⭐ Daha şimdi bitirdim ve gerçekten de 39 dakikaymış. İzlenir de dinlenir de... ✍️ Çok güzel ve akıcı…devamı"Ertesi sabah Henry geç uyandı; yataktan çıktı, tuvalet masasının üzerinde duran devasa desteyi gördü... Ve... Onu istemedi."
⭐Bu cümledeki şaşkınlığı seviyorum 🫢
⭐ Daha şimdi bitirdim ve gerçekten de 39 dakikaymış. İzlenir de dinlenir de...
✍️ Çok güzel ve akıcı bir anlatımı vardı. Bana az önce bir film mi izledin yoksa sesli bir kitap mı dinledin diye sorarsanız, ikincisi derim.
🎩 Daha çok "Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi"ni okuyormuşum gibi hissettim. Anlatımı çok benziyordu ancak bir süre sonra altyazıdan takip etmek zorlaştı, sürekli geri almaya başladım. Yarısından sonrasını Türkçe de dublaj dinledim. Evet dinledim.
🚪 Yine de dekor eğlenceliydi. İzlemesi de keyifli, dinlemesi de... Aydınlatmaya gelirsek, iyi kullanılmış. Kitapvari anlatımı da desteklemiş.
⭐ En sevdiğim repliği aşağıya bırakıyorum. Türkçe dublajlı izlediğimi hatırlatarak "Yasadışı mı? Aptalsınız!" kısmına bayıldığımı söylemeliyim 🫡
"Yasadışı mı? Aptalsınız! Böyle muazzam miktarda para kazanacak kadar şanslıysanız ve onu dağıtmak istiyorsanız pencereden dışarı savurmazsınız. Faydalı olan bir yere verirsiniz. Örneğin bir hastane ya da yetimhaneye.
Ülkenin dört bir yanında Noel'de çocuklara hediye alacak parayı zor bulan hastaneler ve yetimhaneler var. Ama sizin gibi dara düşmenin ne olduğunu hiç bilmeyen şımarık aptalın teki çıkar ve bütün paraları sokağa saçar!"
⭐ One Piece'i bu kadar iyi uyarlamalarını beklemiyordum. Gereksiz "abartı" hareketlerden kurtulmuşlar ve gerçekten iyi bir uyarlamaya çevirmişler. 🦜🏴☠️ Oturup da "Karayip Korsanları" kadar iyi olmasını bekleyenler varsa daha çok bekler. Diğer anime uyarlamalarına baktığımızda cidden başarılı bir iş olmuş.…devamı⭐ One Piece'i bu kadar iyi uyarlamalarını beklemiyordum. Gereksiz "abartı" hareketlerden kurtulmuşlar ve gerçekten iyi bir uyarlamaya çevirmişler.
🦜🏴☠️ Oturup da "Karayip Korsanları" kadar iyi olmasını bekleyenler varsa daha çok bekler. Diğer anime uyarlamalarına baktığımızda cidden başarılı bir iş olmuş. Yazarın "Tayfa arasında aşk meşk istemiyorum." şartı da diziyi Netflix'in elinden kurtarmış.
⚔️ En sevdiğim karakter animede Shanks'tı, mangada Zoro ve Sanji, dizide ise Buggy ve Nami. En azından bu sezon için.
🤡 Buggy gerçekten çok iyiydi. O bölümün verdiği hissiyat ve Nami'nin mandalina dolu trajedik geçmişi çok güzeldi. Zoro'nun geçmişini diğerlerine nazaran zayıf buldum. Bence anime ve mangasında Zoro bölümleri izleyiciye/okuyucuya duyguyu daha çok geçirdi. Shanks sahneleri için de aynı şey geçerli.
⚓ Baratie mükemmeldi. O gemiyi ve Going Merry'i istiyorum 🥲
"Biz Bongomia'lıyız. Bizde aileye yamuk olmaz." 👑 Yerli, tarihi komedi dizisi mi? Yok daha neler! Prens kesinlikle ilk sezonuyla yıktı geçti... ✍️ İkinci sezon için onay aldığına sevindim. Beklentim düşük değildi açıkçası çünkü afişte kostümleri görür görmez bunu izlemeliyim diye…devamı"Biz Bongomia'lıyız. Bizde aileye yamuk olmaz."
👑 Yerli, tarihi komedi dizisi mi? Yok daha neler! Prens kesinlikle ilk sezonuyla yıktı geçti...
✍️ İkinci sezon için onay aldığına sevindim. Beklentim düşük değildi açıkçası çünkü afişte kostümleri görür görmez bunu izlemeliyim diye düşündüm. İlk sahne beni tamamen şaşırttı! Yerli bir dizide böyle bir sahne beklemiyordum.
🤴 Orta Çağ, herkesin kılıçlarla savaşıp fetihler yaptığı bir dönem... Ve bu dönemde tee Roma'lardaki bir üniversitede oyunculuk okumuş Prens... Tabii ki bulunduğu ülkeyi bırak kendisine faydası yok, prens olmasa yaşayamaz bile. Ancak kader bu ya krallığın geleceği kendisine bırakılıyor. Ağla prens ağla, senin kaderin yazılmış balla 😁
⭐ Nasıldı? Kesinlikle güldürüyordu. Büyücü karakteri çok güzeldi. Thenio karakteri birkaç bölümden sonra oldukça eğlenceli bir hâl almaya başladı ve dahası Hasharia ile Prens'in abi kardeş kavgaları çok doğaldı 😂 En sevdiğim ortalık karıştıran Kalesh oldu tabii ki de. Her fırsatta torundan bahseden Kraliçe'ye de sözüm yok.
Uzun zaman sonra izleyip eğlendiğim ve ikinci sezonunu zevkle beklediğim bir dizi. Herkese tavsiye ederim. Çok ciddi bir şeyler beklemeyin ama 😉
⭐ The Boy için herkes korkutmuyor demiş. Haklılar, sadece geriyor. 🎥 Korku film klişelerinden bahsedelim mi? 👻 Şu ana kadar izlediğiniz tüm korku filmlerini düşünün, sizi korkutmak için neleri kullandılar? 🔪 En çok gerildiğiniz anlar hangi anlar? 🛟 En sevdiğiniz…devamı⭐ The Boy için herkes korkutmuyor demiş. Haklılar, sadece geriyor.
🎥 Korku film klişelerinden bahsedelim mi?
👻 Şu ana kadar izlediğiniz tüm korku filmlerini düşünün, sizi korkutmak için neleri kullandılar?
🔪 En çok gerildiğiniz anlar hangi anlar?
🛟 En sevdiğiniz korku film tarzı hangisi?
⭐ Benim için korku film klişelerinin zirvesi arakadaş gruplarının tatil için en saçma yerlere gidiyor oluşudur. Her daim tam oraya giderken arabayla bir şeylere çarparlar ve ne hikmetse ya çarptıkları şeyi bilmezler ya da garip birisiyle karşılaşırlar.
⭐ Hayalet ki artık bunlar korkunç değil, nispeten diğerlerine göre tatlı bile diyebiliriz. Zombilerin salaklığı sağ olsun onları ciddiye bile alamıyorum. Üç harfli kategorisine giren her şey... Bunlar korkunç makyajlarından dolayı biraz ürkütücü olabiliyorlar, jumpscare'ler de var tabii.
Ancak beni en çok korkutan filmler oyuncaklı olanlar... 🧸
Gizlice izlenmeye karşı daha hassas olduğumdan oyuncakların kullanıldığı; hayalet, üç harfli ya da katil filmleri beni çok geriyor. Buna rağmen küçükken izleyip de en çok korktuğum film Resident Evil oldu. Tahmin edersiniz ki şimdi izlerken sadece gülüyorum 😮💨
⭐ En gerildiğim anlar sanırım sessiz olan anlar... Tüm film boyunca en sessiz sandığımız anda bile arkada müzik olurken bir anda gerçekten "karanlık" ve gerçekten "sessiz" bir sürede kalakalıyorsunuz. İşte o anları çok seviyorum. Tabii sürekli kullanmak çok saçma hale getiriyor, akıllıca kullanmak önemli... 🤫
⭐ En sevdiğim korku film tarzı... Oyuncak, kukla, bal mumlu heykellerin olduğu her film. Ayrıca belki biraz garip gelebilir ama Stranger Things dizisini bilenler vardır. Oradaki aşağı dünya ve Barbara muhabbeti de beni çok korkutmuştu. Her an birisi beni ayağımdan tutup aşağı dünyaya çekecekmiş gibi hissetmiştim.
⭐ Hazır en sevdiğim tarzdan bahsetmişken yine klişelerle dolu "The Boy" aklıma geldi. İlk izlediğimde çok gerilmiştim. Yukarıya bırakıyorum...
🗝️🚪 "Bu toprakların altında yaşayan ezeli ve ebedi tanırlar... Nesiller boyunca bizi korudunuz. Uzun zamandır bizim dediğimiz dağlarınızı ve nehirlerinizi geri veriyorum." 🗼Sinemaya giderken bu filmin deprem ile alakalı olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Liseli bir kızın fantastik kötü karakterli…devamı🗝️🚪 "Bu toprakların altında yaşayan ezeli ve ebedi tanırlar... Nesiller boyunca bizi korudunuz. Uzun zamandır bizim dediğimiz dağlarınızı ve nehirlerinizi geri veriyorum."
🗼Sinemaya giderken bu filmin deprem ile alakalı olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Liseli bir kızın fantastik kötü karakterli romantik macerası diye düşünmüştüm. Öyle de. Ancak animasyon kalitesi çok yüksekti, Tokyo sahnesi muazzamdı ve o sahnede gerçekten endişelendim. Müziklerinden söz etmeye bile gerek yok. Harikaydı.
🏙️ Bazı kısımları biraz durağandı ama solucanın çıktığı her sahne gerçekten müzikleriyle beraber bir heyecan (benim için daha çok endişe) dalgası oluşturuyordu.
⭐ Sinemada izlediğim için mutluyum...