ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻 •"ağlama" dedi. Ateşe "yanma" demesi gibi bir şeydi bu. Ama pençesine düştüğüm korkunç acıyı o nasıl anlayacaktı ki? •Senden başka hiç kimsenin hissetmediği bir acıya sabırla katlanmak, sonuçları çevrendeki herkes için kötü olacak düşüncesiz bir eylemde bulunmaktan…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻
•"ağlama" dedi. Ateşe "yanma" demesi gibi bir şeydi bu. Ama pençesine düştüğüm korkunç acıyı o nasıl anlayacaktı ki?
•Senden başka hiç kimsenin hissetmediği bir acıya sabırla katlanmak, sonuçları çevrendeki herkes için kötü olacak düşüncesiz bir eylemde bulunmaktan daha iyidir.
•Nefreti alt edebilecek şey şiddet olmadığı gibi, yaraları iyileştirebilecek şey de intikam değildir.
•Bence hayat kin beslemek ya da yapılan yanlışları düşünüp durmak için çok kısa. Hepimiz, her birimiz hatalarımızın yükünü taşıyoruz; ama ben inanıyorum ki bir gün gelecek, çürüyen bedenlerimizden kurtulduğumuzda bunları da unutacağız.
•Sana bir beden veren, içine can koyan o yüce el sana kendi anlamsız benliğinden ya da senin gibi anlamsız diğer canlılardan çok daha başka dayanaklar verdi.
•"Pişmanlık hayatın zehri"
"Tövbe etmek de bunun ilacı efendim"
•Güzellik bakanın gözündedir.
•Dinleyicinin merakı anlatıcının dilini hızlandırır.
•Mutluluğu satın almak için ruhumu satmama gerek yok. Benimle doğmuş bir içsel hazinem var, tüm dış zevkler ortadan kalksa da ya da hiçbirini satın almaya gücüm yetmese de yine de beni canlı tutmaya yeter.
•Senin konumun benim kalbim
•İnsan yine de öbür türlü nasıl olurdu diye düşünmekten alıkoyamıyor kendini. Gerçekte olan şeyle ihtimalleri karşılaştırıyor.
•Ne de olsa en sert görünen kişi bile bir insandır; ruhlarının "sessiz denizi"ne cesaret ve iyi niyetle dalmak çoğu zaman onlar için yapılabilecek ilk iyi şeydir.
ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻 •Sürekli aynı toprağa ekilip biçilen insanın doğası ancak bir patates kadar gelişebilir. Çünkü toprak zamanla fakirleşmiştir. •En küçük, en önemsiz varlıklar bile değişime uğrar ve kendine özgü bir saygınlık kazanır. •insanın doğasındaki en kötü eğilimlerin başında birilerine…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻
•Sürekli aynı toprağa ekilip biçilen insanın doğası ancak bir patates kadar gelişebilir. Çünkü toprak zamanla fakirleşmiştir.
•En küçük, en önemsiz varlıklar bile değişime uğrar ve kendine özgü bir saygınlık kazanır.
•insanın doğasındaki en kötü eğilimlerin başında birilerine zarar verecek gücü olduğunu anlar anlamaz zalimleşmesi gelir.
•kim burnunun ucundan ötedeki geleceği görebilir ki?
•insanın yaradılışında bulunan ve büyük acılara dayanabilmesini sağlayan direnç öyle güçlüdür ki sonradan o acılar geçip bittiğinde bunu nasıl başardığımıza kendimiz bile şaşarız.
•Genç insanların kökleri henüz toprağın derinliklerine çok inmediği için yaşamdan pek çabuk vazgeçerler!
•Herhangi bir konu hakkında pek fazla bilgisi olmayan çoğunluk yalnız kendi gördüklerine dayanarak hüküm vermeye kalkışırsa yanılgı kaçınılmazdır.
•Seni kendi güçsüzlüğün, zayıflığın öldürüyor, başka bir şey değil!
•Her şeye yeniden başla! Bir kere yanılmış olmak her şeyin bittiği anlamına gelmez! Gelmemeli!
•Yüreğinin zindanından kaçan bir mahkûmdu o artık.
•Aşk yeni olsa da, sönmüş ateşinin küllerinin içinden çıkarak uyanmış olsa da her zaman ışığını yolladığı kalplerin dışına taşarak çevreyi aydınlatır.
Nefret ve aşkın temelde aynı şeyler olup olmadığının incelemeye değecek kadar ilginç bir konu olduğunu kabul etmemiz gerek. Her ikisi de en yoğun oldukları zaman taraflar arasında karşılıklı bir yakınlık, bir samimiyet oluşur; tutkulu âşık ya da aynı derecede tutkuyla nefret eden kişi karşısındakinin duygularıyla beslenir ve o kişi çekip gidince -ya da giderse- kendini boşlukta hisseder. Bu nedenle felsefeye bağlı olarak ele alındığında her tutkunun temelde aynı olduğu kabul edilebilir. Ne var ki biri çevresini canlandırıp aydınlatırken diğeri donuk ve soluk bir ışık yayar.
ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻 •Yaşadığımız bu kahrolası çağda, mutluluk dolu bir güne uyanacağımız ne malum? •Hayatta en çok sevdiğin insanların bile seni anlamaması...
ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻 •İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu. • "Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar" Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu, erkeğin parası bittiğinde…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻
•İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu.
• "Yoksulluk kapıdan girince aşk pencereden uçar" Çoğu insan hep yanlış anlıyor. Bu, erkeğin parası bittiğinde kadının ondan ayrıldığı anlamına gelmez. Şu demek: Bir adamın parası bittiğinde... kalbini kaybeder, değersizdir. O kadar zayıflar ki gülemez bile, garip bir aşağılık kompleksine kapılır, çaresiz kalır ve kadını kendinden uzaklaştıran o adam olur. Bu noktada yarı delirir ve uzaklaşana kadar itmeye, itmeye ve itmeye başlar.
•İnsan denen varlık o kadar kolay bir şekilde, bir çırpıda değişebilir ve utanç verici, hayır, gülünç derecede korkunç bir değişim geçirirdi.
•Ah insanlar birbirleri hakkında en temel şeyleri bile bilmiyorlar. Birbirlerini zerre anlamadan en iyi arkadaş olduklarını sanıyorlar. Uaptıkları hatayı asla anlamadan sürdürüyorlar yaşamlarını ve aralarından biri ölünce ardından konuşma yaparken ağlıyorlar.
•Acı çekenler başkalarının acı çektiğini hissederler.
• Artık ne mutlu ne de mutsuzum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım soğuk bir cehennemi andıran sözde 'insan' dünyasında tek gerçek şey bu.
ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍️ •Ben artık ölmüşüm de ağlayanım yok galiba. •Kitap okuma denilen şey benden koparılıp alınırsa, hiçbir hayat deneyimi olmayan ben ağlanacak halde olurdum galiba. •Biz gitmemiz gereken en iyi yeri, gitmek istiyorum diye düşündüğümüz güzel yeri, kendimizi geliştireceğimiz…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM ✍️
•Ben artık ölmüşüm de ağlayanım yok galiba.
•Kitap okuma denilen şey benden koparılıp alınırsa, hiçbir hayat deneyimi olmayan ben ağlanacak halde olurdum galiba.
•Biz gitmemiz gereken en iyi yeri, gitmek istiyorum diye düşündüğümüz güzel yeri, kendimizi geliştireceğimiz yeri de az çok biliyoruz. İyi bir hayat yaşamak istiyoruz, doğru umut ve arzularımız da var. Güvenebileceğimiz sağlam bir inanca sahip olmak için sabırsızlanıyoruz. Ama bir kızın tüm bunları yaşamında gerçekleştirebilmesi için ne kadar çaba harcaması gerekir acaba? Babamızın, annemizin, ablamız ve abimizin de fikirleri var.( Eski kafalılar diye yaftalayabilirim onları ama hayatta bizden tecrübelileri, yaşlıları ve evlileri asla küçümsemem. Benden bin kat daha çok şey biliyorlardır.) Yani, ailemizin üyeleri hayatımızın her suretinin bir parçası. Tanıdıklarımız da var. Ve arkadaşlarımız. Sonra bizi her zaman büyük bir güçle çekip sürükleyen 'dünya' var. Tüm bunları düşününce kendi karakterimize sadık kalmak kolay değil.
•Umarım ahlâk kurallarının hızla değişeceği bir zaman gelir. O zaman böyle bir itaatkârlık, yine her günü kendimiz için değil, başkalarının düşünceleri uğruna yaşama durumu da son bulur herhalde.
•Neden kendimizden memnun olup hayatımızın geri kalanında sadece kendimizi sevemiyoruz?
•Hissettiklerimi çok iyi biliyorum ama onları tanımlayacak tek bir isim, sıfat söyleyemiyorum.
•Kimbilir büyüdüğümüzde şimdiki acılarımızı ve üzüntülerimizi saçma bir şeymiş diye hatırlayacağız belki. Ama yetişkin olana kadarki bu uzun ve can sıkıcı dönemi nasıl yaşamamız gerekiyor? Bunu kimse söylemiyor. Kendi haline bırakmaktan başka çaresi olmayan kızamık gibi bir hastalık mı acaba? Ama kızamıktan ölenler gözlerini kaybedenler de var. Kendi hâline bırakmak olmaz. Her gün böyle bunalıma girip, sinirlensek de aynı zamanda yoldan çıkarak geri dönüşü olmayan bir hâle gelen ve hayatları mahvolup altüst olan insanlar, intihar edenler var. İntihar ettikten sonra insanlar, "Ah, biraz daha yaşasaydı anlayacaktı ama. Biraz daha büyüdüğünde kendiliğinden anlayacaktı" diye üzüntülerini dile getirseler de olmuyor, keşke mevzubahis kişinin yerine kendilerini koysalar. O zaman o kadar acıya rağmen yine de sonuna kadar direnip insanlardan bir şeyler duymak için kulak kabarttığında sadece kesin uçları olmayan doğruca öğütler ve yatıştırıcısı sözlerin tekrarlarıyla karşılaşmanın, biz gençleri ne kadar utanç içinde yolun yarısında terk edilmiş gibi hissettirdiğini görebilirler.
ALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻 •Hem hayat bize niçin bağışlandı: bedenimiz acı içinde kıvrandığı zaman bile yüreğimizi zenginleştirelim diye değil mi? •İnsan en başta sonu, eriği gözetmeli bir ömürlük çalışmalar ve çabalar sonunda varılan bir zafer daha önce kazanılmış bir başarıdan daha…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM ✍🏻
•Hem hayat bize niçin bağışlandı: bedenimiz acı içinde kıvrandığı zaman bile yüreğimizi zenginleştirelim diye değil mi?
•İnsan en başta sonu, eriği gözetmeli bir ömürlük çalışmalar ve çabalar sonunda varılan bir zafer daha önce kazanılmış bir başarıdan daha iyidir.
•Var gücümüzle gerçek, içten bir hayat sürdürmeye çalıştık mı her şey yoluna girer, derin acılara, gerçek kırgınlıklara uğramak zorunda kalsak da; herhalde ağır hatalara düşeceğiz, kötülükler de yapacağız ama daha çok hata işlesek de cömert ve Coşkun olmak cimri olmaktan, fazla tedbirli olmaktan daha iyidir. Elden geldiği kadar çok sevmeliyiz, çünkü asıl güç sevgidedir.
•İnsan yalnız birkaç söz söylemekle yetinebilir ama bu sözler bir anlam taşımalı. Anlamlı birkaç söz kimseye yaramayan, o derecede de kolay söylenen bir araba dolusu laftan daha değerlidir.
•Sanat doğaya eklenmiş insandır.
•Söz söylemeden beni anlarlar sandım.
•Biçimi ve duruşu saçma, tuhaf, aykırı ve olağanüstü bir adam bile gerçek bir acı duyar ya da bir yıkıma uğrarsa, güçlü, karakteri olan bir figür haline gelebilir.
•Acıyı ortadan kaldırmak istemem çünkü çok kez sanatçıları kuvvetle dile getiren odur.
•Sanat aşkı gerçek aşkı söküp atar.
Korkunç derecede doğru bu söz ama tersi de doğru: gerçek aşk sanattan tiksindirir insanı.
•Öyle anlar vardır ki sanat hayatında insan hayalinde canlandırdığı ve hiçbir zaman gerçekleşmeyecek ideal hayatın özlemini duyar, hep özler durur yeni baştan.
•Koşulları olduğu gibi almak, hiç değiştirmeden kabullenmek yarım yamalak değiştirmekten daha iyidir bence.
ALTINI ÇİZDİKLERİM✍️ •Sınırlar doğru belirlenmediğinde aşılmaları da güç olmuyor. •Huzurlu ve mutlu olmak için gösterilen tolerans, beklendiği gibi mutlu bir sona ulaşamamıştır. Çünkü hiç kimse, başkaları uğruna sınırlarını feda ederek, sağlıklı ve kalitesi yüksek bir yaşam satın alamaz. •Bu hayatın…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM✍️
•Sınırlar doğru belirlenmediğinde aşılmaları da güç olmuyor.
•Huzurlu ve mutlu olmak için gösterilen tolerans, beklendiği gibi mutlu bir sona ulaşamamıştır. Çünkü hiç kimse, başkaları uğruna sınırlarını feda ederek, sağlıklı ve kalitesi yüksek bir yaşam satın alamaz.
•Bu hayatın yarısı çok hızlı evet demekle, diğer yarısı da zamanında hayır diyememekle geçiyor.
•Hayır dediğiniz her noktada hayat resminizi sağlam bir çerçevenin içine almış olursunuz. Hayırlarınız hayat çerçevenizdir. çerçevesiz bir hayatsa dağılmaya meyillidir.
•Bazen seçim yaparsın bazen de seçimler seni olduğun kişi yapar.
•Her şey yeniden inşa edilebilir. Sınırlar bir kez daha net bir şekilde çizilebilir. Mesafelenmek hayat kurtarır.
•Sizin değerinizi yaratan şey ne başkalarının onayı, ne başkalarının gözünde yarattığınız tatmin duygusu, ne de onları memnun etme becerinizdir. Tüm bunlar birer sonuçtur sadece. Bu sonucu var eden sizsinizdir. Kişiliğinizdir, tavırlarınızdır, davranışlarınızdır. Kendinize biçtiğiniz değerin karşılığını başka yüzlerde aramak samanlıkta iğne aramak kadar beyhudedir, yorucudur, gereksizdir.
•Siz kendi değerinizin farkında olmadığınız için başkaları da tabii ki sizin kendi elinizle değersizlestirdiğiniz alanlarda kendilerinin hak sahibi olduğunu düşünürler.
•Sınırlar herkes içindir. Yapamayacağınız şeyler konusunda kimse sizi vicdanınızla baş başa kalmaya zorlayamaz.
•Ne istediğinizi bilmeniz neyi yaşamak istemediğinizi de belirler.
•Unutmayın en ağır yük, hayır diyemeyen insanın yüküdür. Bir ömür başkalarını taşır sırtında.
ALTINI ÇİZDİKLERİM✍️ •Yaşarken yaptıklarınız sizden sonra hep boşlukta yankılanır. •İnanç görünmeyene inanmaktır; görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görebilirsiniz. •Unutmayın: Hayalleriniz, hedefleriniz değildir; mutlaka ulaşmanız gerekmez. •Tatminde iç ses, mantıkta dış ses önem kazanır. •Hayat sizin nerden baktığınıza göre değişir. •İnsanlara belirli…devamıALTINI ÇİZDİKLERİM✍️
•Yaşarken yaptıklarınız sizden sonra hep boşlukta yankılanır.
•İnanç görünmeyene inanmaktır; görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görebilirsiniz.
•Unutmayın: Hayalleriniz, hedefleriniz değildir; mutlaka ulaşmanız gerekmez.
•Tatminde iç ses, mantıkta dış ses önem kazanır.
•Hayat sizin nerden baktığınıza göre değişir.
•İnsanlara belirli bilgileri empoze etmenin adı propagandadır; İnsanları hayal gücünü büyüleyerek bilgi aktarmanın yolu eğitimdir.
•İnsan var, dokunduğu şeye değer kazandırır; insan var, dokunduğu şeye değer kaybettirir.
•Karanlığa küfretmektense bir mum yak.
•Hayatı yokuşu çıkarken yaşarsınız; zirvede otururken değil.
•Sizi hayata bağlayan kendi çabalarınızın sonunda elde ettiğiniz sonuçlardır. Hayatınızı değerli kılan, hayat amacınızdır.
Zor günlerde size yol gösteren, sizi ayakta tutan, yaşama sevinci veren gelecek hayalinizdir.
Hayatla ilgili kararlarınızı kolaylaştıran, sizi insan yapan ise bağlı olduğunuz değerlerinizdir.
Çabalarınızın sonuca ulaşmasını sağlayan şey hedef belirlemenizdir; kişiliğiniz, olumlu düşünceniz, yaratıcılığınız ve mücadele ruhunuzdur.