Spoiler içeriyor
2 gün önce bitirdiğim mükemmel eser. Kürk Mantolu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf sonrası bu kitabın da üzerimde büyük bir etki bırakacağını tahmin etmiştim. Açıkçası ilk başta kitabın isminden habersiz okurmuşcasına Macide ve Ömer'in evliliklerinin iyi gideceğini düşünmüştüm ve en azından…devamı2 gün önce bitirdiğim mükemmel eser. Kürk Mantolu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf sonrası bu kitabın da üzerimde büyük bir etki bırakacağını tahmin etmiştim.
Açıkçası ilk başta kitabın isminden habersiz okurmuşcasına Macide ve Ömer'in evliliklerinin iyi gideceğini düşünmüştüm ve en azından tüm olayların, muhteşem aşklarının 3 ay gibi kısa bir sürede biteceğini düşünmek aklımın ucundan dahi geçmezdi. Başlarda Ömer'i anlıyordum, yaptığı hırsızlığa bi nebze de olsa göz yumabiliyordum. Fakat Ömer bir süre sonra kendinden baya baya geçti ve idaresini kontrol edemeyen zayıf bir adama dönüştü. -ya da en başından beri öyleydi fakat ben göremedim- Profesör, şair ve diğer arkadaşlarıyla bara gittiği gün Ömer'e o kadar sinirlendim ki anlatamam. Karısının yanında başka bir kızla cilveleşmesi ve Macide'nin buna hiçbir tepki göstermemesi gerçekten okurken beni sinir krizi geçirten anlardan bir tanesiydi. Ve daha sonrasında Ömer'in "Seni seviyordum fakat sokakta gördüğüm kadınlara da dikkatli bakmaktan kendimi alamıyordum" cümlesi beni şaşkına çevirdi. Bu aşk değil. Bu resmen Maciye'ye duyduğu minnet hissi. Hayatının bomboş olduğu bir anda hayatına neşe saçan ve yanında olduğunu hissettiren kadına duyduğu minneti orada "aşk" bakımında kullanması sinir bozucuydu.
Bedri'nin en başta Macide'ye ile aralarında sadece abi-kardeş ilişkisine benzer bi durumları olur zannetmiştim ki yazar da öyle anlatmış bence. Bedri'nin kazandığı paranın büyük bir kısmını Ömer'e daha doğrusu Macide'ye vermesi romantikti fakat ailesine destek olacağı miktarı ile Macide'ye vereceği miktarı arasında denge kurması gerekirdi. Sonuçta her ne kadar aralarında bir geçmiş olsa da Macide evli bir kadın. Bedri'nin ablasının Macide'nin kapısına dayanması bu işin ne kadar ciddiye bindiğini gösterir.
En sonunda Macide'nin hissettiklerini bir kağıda yazması bana oh be dedirtti. Karşındaki için ölüp bitsen de bu ilişkiye ve kendine zarar veriyorsa durması gerektiğini anlayan yegane karakterlerden. Çünkü çoğu edebi eserde kadın "kaderine" razı oluyor ve kurbanlık koyun gibi kesileceği zamanı korkuyla bekliyor.
Yine en sonda Ömer'in hapishanede Bedri'ye "onunla evlen" iması hoşuma gitti. Bedri'nin onu koruyacağını ve en azından bu toksik ilişkiden kurtaracağını sezmiş olmalı. Kedi olalı bi fare tuttun be Ömer.
Sonunda Bedri ve Macide'nin birlikte olmasına sevindim. Bedri eminim ki Macide'ye en güzel şekilde bakar ve onun fikirlerine saygı duyar. Aralarında şiddetli bir aşk olmasa bile - bence ilerde Macide de Bedri'ye karşı bir şeyler hissedecek ki okurken bile Bedri'yi öven lafları olduğunu gördük- ufak bir hoşlantı ilişkilerini dengede tutar.
Demek istediğim odur ki kitabın kapağını kapattığımda içimde yine o garip ama güzel his oluştu. Kaliteli kitap okumak birçok işten daha iyi geliyor bana. Hele yazar Sabahattin Ali ise bu tat bambaşka...