Alper Çağlar'ın sahne ve diyalog yazımında destek alması şart! İzlediğim her işinde en büyük eksiklikler kesinlikle sıradan diyalog yazımı. İlk Dağ filminde bu sıkıntıları hissetmedim ama Dağ 2, Börü dizisi ve filmi, son olarak da Börü 2039 çok sorunluydu. Güzel…devamıAlper Çağlar'ın sahne ve diyalog yazımında destek alması şart! İzlediğim her işinde en büyük eksiklikler kesinlikle sıradan diyalog yazımı. İlk Dağ filminde bu sıkıntıları hissetmedim ama Dağ 2, Börü dizisi ve filmi, son olarak da Börü 2039 çok sorunluydu.
Güzel bir konsept, güzel bir hikaye var ama diyaloglar ekseriyetle kötü. Ve maalesef kötü olan şeyler bununla da kalmıyor. Oyunculuklar, karakter tasarımları, efektler (büyük çaplı efekt veya ağır cgi'den bahsetmiyorum), kurgu... Bu dizi iyiyken çok iyi, kötüyken de berbat.
Varolan bir evrene genişleme içeriği hatta devam dizisi olduğu için ilk Börü ile kıyaslamak zorunda hissediyorum kendimi. İlk Börü'de (şahsım Asena' dan hiç hazzetmemekte) bütün baş karakterlerle empati kurabiliyor ve onları seviyorduk. Başlarına bir tehlike geldiğinde de endişeleniyorduk. (Buna en güzel örnek kıskaca girdikleri bölüm olacaktır.) Bu dizide ise yeni karakterle hiç bağ kuramadım hatta gıcık oldum. Seyirciyi gerebilecek de çok az sahne vardı.
Karakter tasarımları özgünlükten yoksun. Bu karakterler resmen belli sterotiplerin harmanlanmış versiyonları. Bunu da yarı yergi yarı övgü olarak söylüyorum çünkü başta da belirttiğim gibi çok iyi olanlar var berbat olanlar da. Örnek vermek gerekirse Kemal Boratav karakterinin üzerindeki eklemeler, Tomris'in tasarımı klişe olsa da yakışmış. Ama Çaka ve Korkut'un tasarımları çok sırıtıyor.
Diyalogların ekseriyetle kötü olduğundan bahsetmiştim. Buna aşırı gereksiz küfür kullanımını da ekliyorum ama bu genel Alper Çağlar eserlerinde olan bir sıkıntı. "Casual" diyalog ya da muhabbet yazımı konusunda büyük bir sorun var. Bu konuda kesinlikle bir destek almalılar bence.
Her ne kadar ulaşamasalar bile hedefleri çok ümit verici. Açıkçası genel olarak vasat bir dizi olsa da ben 7 puan veriyorum çünkü bu evreni seviyorum. Çirkin olsa bile.
Bazı aklıevveller bağımsız kavramının anlamından bihaberler herhalde. Çünkü her bağımsız paylaşımın altında "bUraYı tWittEr yAptInız yhaaa" diye yazanlar var. Burası Twitter olmadı arkadaşlar hep böyleydi. Sevgili dostlar bağımsız demek bağımsız demektir. Anlaması hiç de zor değil aslında neden bu kadar…devamıBazı aklıevveller bağımsız kavramının anlamından bihaberler herhalde. Çünkü her bağımsız paylaşımın altında "bUraYı tWittEr yAptInız yhaaa" diye yazanlar var. Burası Twitter olmadı arkadaşlar hep böyleydi.
Sevgili dostlar bağımsız demek bağımsız demektir. Anlaması hiç de zor değil aslında neden bu kadar zorlanıyorsunuz?! Bağımsız; yani genel bağlamla alakası olmayan, mevcut çerçeveye uymasına gerek olmayan vb. İnsanlara bağımsız içetik kısmına bağımsız yazılar yazdı diye tepki göstermek çok saçma ve hadsizce. Buna benzer bir şeyi yaklaşık 1 yıl önce de yazmıştım ama zorbalık daha da çoğaldı ve derecesi de arttı. Belki bunun sebebi RAF'ın zorbalara, herkese küfür edenlere, tacizcilere hiçbir şey yapmamasıdır bilemiyorum.
Beğenmediğiniz tarzda içeriklerin sahiplerini engelleyin veya fikrinizi insanca ifade edin. İnsanları taciz etmekten vazgeçin.
Genç bir adam tanıdım Gereği kadar kibar Reislere gösterilir Ancak böyle itibar... Dizeleriyle başlamak istiyorum. Bir Batman ve DC okuyucusu/izleyicisi olarak nihayet iyi bir yapım izledim. Çok zor günler yaşadık sevgili dostlar. Öyle karanlık günlerdi ki insanlar kafayı yedi, algılarını…devamıGenç bir adam tanıdım
Gereği kadar kibar
Reislere gösterilir
Ancak böyle itibar...
Dizeleriyle başlamak istiyorum. Bir Batman ve DC okuyucusu/izleyicisi olarak nihayet iyi bir yapım izledim.
Çok zor günler yaşadık sevgili dostlar. Öyle karanlık günlerdi ki insanlar kafayı yedi, algılarını yitirdi, aklı selim kayboldu. İnsanlar bu yoklukta karanlık tarafa geçip Zack Snyder yapımlarını beğenecek kadar çaresizliğe saplandılar. Bu çaresizliğin içine güneş gibi doğdu bu film. Yanlış anlamayın müthiş bir film değil bu, ama iyi bir film. Hele de süper kahraman filmleri arasında çok iyi bile denebilir.
Roger Federer 2014-15 Wimbledon finallerini kaybettikten sonra tenis izlemeye ara vermiştim. 2017'de yaptığı geri dönüşle neden tarihin en iyisi olduğunu kanıtlamıştı. Alakasız gibi gelebilir ama Kara Şövalye üçlemesinden sonraki boşluk da bana aynı hissi veriyordu. Bu film işte DC'nin geri dönüşü gibiydi benim açımdan. Filmin ilk yarısı bittiğinde kafayı yemek üzereydim. İzlediğim en iyi şeylerden biri diye düşünmüştüm. Sonra film düşüşe geçti ama olsun. Sonuçta tatmin edici bir deneyimdi. Bu filmden sonra ne olur bilmiyorum açıkçası. DC Sinematik evreni toparlanır mı? Sanmam. Fakat önemli değil. Çünkü beyaz perdede çizgi roman dünyasının en iyi ve prestijli karakterinin hakkı verildi nihayet. Ve akılda kalacak olan şey de bu.
Spoiler içeren kısıma geçmeden toparlayayım. Bu filmdeki korkunç Batman imajı, Gotham tasviri ve karakterizasyonlar (istisnalar hariç) çok güzeldi. Oluşturulan atmosfer, gizemli hava Batman'a yaraşır cinstendi. Görsellik muhteşem, müzik güzel ama müzikteki temalar kısırdı. Ben istediğimi aldım bu filmden.
Sonuç olarak mutlaka sinemada izleyiniz
BURADAN SONRASI SPOILER İÇERİR
Bu Batman'ı her ne kadar sevsem de sıkıntılı yönleri mevcut. Batman'ın bu kadar darbe alması hoşuma gitmedi. Gerek yumruk gerekse mermi yemelere doymuyor. Batman gizlilik ve strateji ile düşmanlarını alt eden bir karakter. Bu konuda Batman zayıf kalmış. Batman hep bir adım önde olan bir karakter olarak filmde yer yer pasif kalıyor. Özellikle Kara Şövalye üçlemesi düşünülünce bir tık rahatsız edici olabiliyor ama bağımsız değerlendirmek gerek elbette.
Filmin yaratıcılarının, filmin ikinci yarısının neden iyi olmadığını iyi analiz etmeleri gerekiyor. İkinci yarıda sanki "abi Bruce Wayne'nin insani yönünü koymayı unuttuk" deyip de eklenmiş gibi his veren sahneler var. Batman Telltale serisinde kötü biçimde işlenen "Wayne mirası aslında bir yalan mı?" hikayesine bu filmde de değiniliyor. Ama bu başlı başına bir hikaye olduğundan çok yüzeysel kalıyor. Ama devreye Alfred girip "Hayır öyle değil, baban aslında öyle yapmadı!" diyor ve sorun Bruce Wayne cephesinde bitiyor.
Joker filminde olduğu gibi gereksizce ve yetersizce fakir edebiyatı var. Riddler'in karakterinin çıkış noktası da buradan. Sanki Warner Bros. "önceki filmde bu tuttu, bu filme de ekleyelim" demiş.
MCU'nun en iyi filmi olacak gibi hissediyorum. Çünkü ilk defa yönetmen filmi izleyeceğiz. Üstelik de Evil Dead gibi korku klasiklerini ve en iyi süper kahraman filmlerinden olan Spider-man'ı yapan Sam Raimi tarafından. Sam Raimi tekrar korku temalı bir süper kahraman…devamıMCU'nun en iyi filmi olacak gibi hissediyorum. Çünkü ilk defa yönetmen filmi izleyeceğiz. Üstelik de Evil Dead gibi korku klasiklerini ve en iyi süper kahraman filmlerinden olan Spider-man'ı yapan Sam Raimi tarafından.
Sam Raimi tekrar korku temalı bir süper kahraman filmi yapıyor, müzikleri de Danny Elfman'a emanet. İnsan daha başka ne ister ki?
Çok iyi! Bana kalırsa bu bir satranç filminden çok bir yıldızın solup ölmesi, bir dehanın yitip gitmesini anlatıyor. Ben böyle deyince sanmayın ki satranç oynama isteği vermiyor, içinize satranç hevesi doldurmasının yanı sıra, satranca hayranlık duymanızı da sağlıyor. Aynı zamanda…devamıÇok iyi!
Bana kalırsa bu bir satranç filminden çok bir yıldızın solup ölmesi, bir dehanın yitip gitmesini anlatıyor. Ben böyle deyince sanmayın ki satranç oynama isteği vermiyor, içinize satranç hevesi doldurmasının yanı sıra, satranca hayranlık duymanızı da sağlıyor. Aynı zamanda dehanın nasıl iki yüzü keskin bir bıçak olduğunu da gözler önüne seriyor. Birçok olasılığı görmek ve analiz etmek bir yerden sonra lanete dönüşmüş Bobby Fischer için. Filmi izledikten sonra dünyanın nasıl bir değeri kaybettiğini görünce üzüldüm.
Aynı zamanda soğuk savaşın satranç tahtasında da sürdüğünü gösteriyor film. Bobby Fischer'in ABD tarafından nasıl bir "piyon" yerine konulmaya çalışılmasını izleyince, "Pawn Sacrifice" film için çok daha anlamlı bir isme dönüşüyor.
Satranç maçları esnasındaki gerginlik ve oyuncular üzerindeki baskı çok iyi yansıtılmış, ekrandaki gerilim izleyiciye kadar ulaşıyor. Bir dehanın veya bir "manyağın" zihnine girmenin nasıl bir şey olduğunu anlıyorsunuz. Hatta yer yer Tobey Maguire'yi yumruklamak bile isteyebilirsiniz.
Filmin görselliği şahane. Üstüne düşülmüş, emek verilmiş bir film. Başrollerin oyunculuğu -özellikle Tobey Maguire döktürmüş- şahane.
Böyle bir film neden battı anlamak mümkün değil! Ve bana kalırsa hala daha değerini bulamamış maalesef. Lütfen bu filmi izleyin, izlettirin.
"Etrafta oradan oraya uçup benim gibi yaşlı kızları kurtaran çok az kahraman var. Ve Tanrı biliyor, Henry gibi çocukların bir kahramana ihtiyacı var. Cesur, fedakarlık yapan insanlar hepimiz için bir örnek. Bir kahramanı herkes sever. İnsanlar onlar için sıraya girer.…devamı"Etrafta oradan oraya uçup benim gibi yaşlı kızları kurtaran çok az kahraman var. Ve Tanrı biliyor, Henry gibi çocukların bir kahramana ihtiyacı var. Cesur, fedakarlık yapan insanlar hepimiz için bir örnek. Bir kahramanı herkes sever. İnsanlar onlar için sıraya girer. Onları alkışlar. İsimlerini bağırırlar. Ve yıllar sonra yağmur altında nasıl saatlerce beklediklerini anlatırlar onlara bir saniye daha dayanmayı öğreten kişiyi görebilmek için. Hepimizin içinde bir kahraman olduğuna inanıyorum, bizi dürüst kılan, bize güç veren, bizi asil yapan ve son olarak, gururlu bir ölümü sağlayan. Bazen kararlı olmamız ve en çok istediğimiz şeyden vazgeçmek zorunda kalabiliriz. Hayallerimizden bile. Örümcek-Adam bunu Henry için yaptı ve şimdi nereye gittiğini merak ediyor. Ona ihtiyacı var."