Spoiler içeriyor
Vay be bitti demek.. Ne zaman başladığımı tam tarih olarak not almamışım ama nisan başıdır diye tahmin ediyorum, 29 temmuzda da bitirdim. Bazen sıkıldım, bazen güldüm ve bazen ağladım bu dizide. Hiç bitmeyecek gibi hissettiğim anlar oldu evet ama final…devamıVay be bitti demek..
Ne zaman başladığımı tam tarih olarak not almamışım ama nisan başıdır diye tahmin ediyorum, 29 temmuzda da bitirdim. Bazen sıkıldım, bazen güldüm ve bazen ağladım bu dizide. Hiç bitmeyecek gibi hissettiğim anlar oldu evet ama final bölümlerinde dakikalarca ağladım..
Hiç fark etmeden bir parçam olmuş birde bilirsiniz, sonlar böyledir. Üzücü olur biraz. Her ne kadar her son yeni bir başlangıç demek olsada yine de üzer beni.. mesela büyüdüğünü hissetmek, yılların değiştirmesi seni. Yeni sorumluluların hayata girmesiyle değişen küçük şeyler büyük şeylere dönüşürler. Bu üzer beni.
Herkes dizinin sonundan nefret etmiş ben açık konuşayim o kadar nefret etmedim. Neden diye soracak olursanız. Ted’in Robin’in düğününde bile hala ona ne kadar aşık olduğu belliydi orada hissetirilen bir şey vardı. Ted hiç kimseyi Robin kadar sevmeyecekti. Victoria haklıydı.
Barney’in düğününde bile evliliğe hazır olmadığı belliydi hala aklı diğer elde edemediği kızlardaydı. Playbook kitabını bile ayıp olmasın diye attı zira düğünün önceki gecesi yine gençleri striptiz cluba götürdü. Robin’in düğüne sayılı saatler kala Ted’e seni seçtim demesi çok bencilce bir hareketti. Ulan bu adamın senin için bir kurşun yemediği kalmış (seve seve yerdi bu arada) adam yağmur yağdırdı anasını satim gök olaylarını değiştirdi).
Ama bakın şunu itiraf etmeden duramam 7. Sezonki barney ve robin kimyası çok başkaydı abi, sezona girişte yaptıkları dansı hatırlıyor musunuz hala aklıma geldikçe izlerim:’) mesela ted ve robin arasında hiç böyle bir kimya hissetmemiştim, tabi Ted’in bakışlarını tüm yazdıklarımdan ayrı tutuyorum<3
Resmen Tracy karakteri diziye çocuk yapsın diye konulmuştu. Tracy’e çok üzüldüm. İzleyiciler de Tracy’i ne kadar sevdiklerini İMDB olarak en yüksek puanı 9/16ya vererek kanıtlamışlardı.
O bölüm, evet o bölümün son sahnesine kalbimi bıraktım ben.. ve unuttuğum bir hayalimi hatırladım! Benim üniversiteye gitmeden önce kendime verdiğim bir söz vardı. Ukulele çalmayı öğrenecektim ve çalmayı istediğim şarkı da La Vie En Rose dı. Ezbere bile biliyorum:’)
Marshall ve Lily. Evet çok tatlılar gerçekten ama ben Lily’i birkaç sezon affedemedim. Ve sondaki o hesaplaşmanın olması çok çok iyi olmuştu herkesin aklında bu sorular vardı çünkü. Bu aşkı unutulmaz yapan şey evet Marshall’dı. Ama Lily de olması gereken bir karakterdi. En mantıkçı oydu bazı bencil davranışları olsa da yine de idare etmesini iyi bilen bir kadındı. Marshall’da kolay bir karakter gibi gözükse de zorladığı sahneler vardı.
Galiba bu dizi hakkında sabaha kadar konuşsam yeridir. Final bölümlerinde ne kadar çok bağlandığımı anladım o kadar ağladım ki..
ondan öncesinde birde marshall’ın babasının öldüğü bölümde ağlamıştım.
Son sezonu komple düğün zamanı yapmaları bence mantıklı değildi çünkü en başlarda çok çok sıkıldım. Ve marshall’ın arabadan geliyor olması da çok can sıkıcıydı. 4. Sezonda lily ve robin’in hamileliklerini gizlemesinden diziye odaklanamadığım sahneler oldu.
Velhasıl, ingilizce öğrenmek için çıktığım bu yolculuktan ben çok keyif aldım. İyi ki izlemişim. Hemen friends’i izleyip tarafımı seçeceğim beklemede kalın :))
Şimdi birkaç şarkı ve bölüm bırakacağım..
Lily’nin üzgünken dinlediği şarkı: fly- sugar ray
Robin’in Central Park’ta Ted’in elini tuttuğunda çalan şarkı: wilco- how to fight loneliness
Ted’in robin’in madalyasını bulduğunda ağlayarak dinlediği şarkı: the sins- simple song
The magnetic fields- ıt’s only time
Ne demiş Robin: Hayat sen başka planlar yaparken başına gelenlerdir..
Ne demiş Ted: Bir şeyi seviyorsanız asla bırakmamalısınız. Bir saniyeliğine bile, yoksa sonsuza dek kaybolur.
Bu yüzden etrafınızda tutmak istediğiniz birini bulduğunuzda bu konuda bir şeyler yapın..
5/4
5/17
5/18
6/6
7/5
8/20 (son 5 dk)
9/16