Bir konfor filmi daha buldum.🫂💫
Kendi sıkıcı hayatınız dışında başka bir yaşantının ilerleyişini görmek istediğiniz anda bu 1 küsür saatte iyi vakit geçireceksiniz demektir.
Bu film karmaşık bir aile ile başlıyor her biri ayrı ayrı kafalarda ve öyle hayatta başarılı…devamıBir konfor filmi daha buldum.🫂💫
Kendi sıkıcı hayatınız dışında başka bir yaşantının ilerleyişini görmek istediğiniz anda bu 1 küsür saatte iyi vakit geçireceksiniz demektir.
Bu film karmaşık bir aile ile başlıyor her biri ayrı ayrı kafalarda ve öyle hayatta başarılı olmuş insanlar değil. Baba kimsenin dinlemediği bir motivasyon konuşmacısı, büyük baba uyuşturucu kullanan kadın meraklısı bir adam, oğulları Nietzsche'ye takık konuşmama yemini etmiş ergen, amca desen intihara girişmiş sevdiği adamdan red yemiş umutsuz gay. HELE O KÜÇÜK KIZ.. Okadar şirinkiii o da "Little Miss Sunshine" adındaki bir güzellik yarışmasına katılmak istiyor.
Ve o yarışmaya başvurusunun kabulüyle ver elini kaliforniya. Bunlar sarı otobüsleriyle hep birlikte bir yolculuğa çıkıyorlar ve o yolculukta çok güzel karakter gelişimleri görüyoruz. Bence -yani tam karakter gelişimi denir mi bilmem ama- o yolculukta her birinin teker teker duygularını hissettiriyor film bize. benim istediğim de bu o duyguyu hissedebilmek bana geçebilmesi ben filmde izlerken o dedeye de üzüldüm amca franke de motivasyon konuşmacısı babaya da ama sonra hepsi birbirine daha çok bağlanıyorlar bu yolculuk onlara iyi geliyor.
Bayıldım. Bayıldım. Bayıldım. İzlemelisiniz ama böyle havanızdayken. Mutsuzken de izlemek iyi gelebilir bilemedim VE VE sonundaki sahne de mükemmeldii sürpriz bozan olmak istemem fakat öyle hoş bir sondu ki. Dede yapmis yapacagini.
Ha bu filmde ağlattı... Ben bu jadar duygusal bi insan değildim gerçekten
(tam suan evin disinda uzun uzun calinan bir korna sesi duyuyorum ryan gosling gelmis olabilir mi???)
Spoiler içeriyor
O son notayı çalmaması çok ağrıma gitti. Hüngür hüngür ağladım sonunda. Çok üzüldüm neden Mia o diziyi filmi her ne ise bitirdikten sonra Sebastian'ı aramadı, ziyaret etmedi ki nedennn?!? Çok yarım kalmış hissediyorum. Kendi içlerinde tamamlandılar tabiki istediklerini yapabildiler ama…devamıO son notayı çalmaması çok ağrıma gitti. Hüngür hüngür ağladım sonunda. Çok üzüldüm neden Mia o diziyi filmi her ne ise bitirdikten sonra Sebastian'ı aramadı, ziyaret etmedi ki nedennn?!? Çok yarım kalmış hissediyorum. Kendi içlerinde tamamlandılar tabiki istediklerini yapabildiler ama sebastian yapamamışta olabilirdi. Birbirleri için yaratılmışlardı. Hala anlamıyorum. Etkileyici bir film olduğunu düşünüyorum. Hele o melodi.. En çokta sonda olabilecekleri görmemiz ama onların hiçbirinin olmaması üzdü. Çok güzeldi.
Ryan Gosling ve Emma Stone'dan bahsetmeme gerek yok harika oynamışlar tabiki.
BİRBİRİNİZİ DAİMA SEVECEĞİNİZİ SÖYLEYİP BEŞ SENE SONRA TESADÜFEN DENK GELMENİZ ÇOK İÇİME DOKUNUYOR ŞUANDA.
İhtiyacım olduğu bir zamanda beni bu gerçeklikten alıp o hayal etmesine bayıldığım büyülü dünyaya atan güzel seri. Daha yaklaşık 1 ay oluyordur sırlar odasının yarısından itibaren okumaya başlamıştım ve son durumda ateş kadehi en son bitirdiğim harry potter kitabı oldu.…devamıİhtiyacım olduğu bir zamanda beni bu gerçeklikten alıp o hayal etmesine bayıldığım büyülü dünyaya atan güzel seri. Daha yaklaşık 1 ay oluyordur sırlar odasının yarısından itibaren okumaya başlamıştım ve son durumda ateş kadehi en son bitirdiğim harry potter kitabı oldu. Şuan zümrüdüanka yoldaşlığını da yarıladım zaten. Her neyse. Kitabın kapağını açtığım anda beni kendi hayatımdan çekip hogwartsa atmasına ve okurken tek derdimin siriusu biraz daha okumak olması harry'nin kendini girdiği belalardan nasıl kurtaracağı veya hermonie gibi disiplinli biri ne zaman olacağımı dusunmek benim cankurtaranım şuanda. Okurken hep fark ettiğim şey şu, filmleri kitaplara göre ışık hızıyle geçiyor 2026 da dizisi gelecek zaten -BUNUN İÇİNDE ÇOK HEYECANLİYİM İÇİMDEKİ MİNİK AYİCİKLAR KARNİMA TEKME ATİYO- ve seriyi bir çok kez izlememe ragmen kafamda olay bütünlüğünü tamamıyla oturtamadığımı düşünürdüm hep bunun nedeni de buymuş VE BU KİTAPTA -sanirim bu kitaptaydi- siriusla MEKTUPLAŞMALARİNİ NASİ BİR KEZ BİLE FİLME YANSİTMAZLAR YAA ne demek bu filmlerde siriusu okadar az goruyoruz kiii ve ateş kadehinde adam hiç yok HİC ateşten kafasini sokup çekiyodu bi okadar -yanlista hatirliyor olabilir çokta onemli değil- bu da çok saçma çünkü bi önceki kitap azkaban tutsağı ve kitapla daha yeni sirius gelmiş vagtiz babası olarak insan bi gosterir kitapta asla böyle değil kopek haliyle hogsmeade gitmeler falan. insan o buluştuklari sahneyi koymaz mi insafsizlar. (var da ben mi hatirlamiyorum diye dusundum bi an ama bakamam suan). Seri çok güzel böyle okurken içiniz kipir kipir ediyor ve harryi çok daha fazla seviyorum bu kitaplardan sonra çünkü okuyunca daha iyi anlaşılıyor ve oturuyor her şey. Aslinda zümrüdüankanin yarısında olunca ateş kadehine odaklanip tamamiyle onunla ve içindeki olaylarla ilgili bir şeyler yazamadım sanırım. Kitap şu ana kadarki en beğendiğim hp kitabı oldu galiba çünkü içinde binbir çeşit olay oldu hepsini de detaylıca okumak mukemmell bir şey filmler asssla bu tadı vermiyor. Ben beğendiğim her olay olduğunda sayfanın kenarını kıvırıyorum üst taraf hoşuma giden kısımlar alt tarafta hikayenin gidişatıyla ilgili önemli kısımlar olarak ve bu kitabın çoğu sayfası çevrik. Ben bundan hiç rahatsız olmuyorum rahatsız olanları da anlamıyorum bir kitap içindeki yazılarla vardır dış kabına kağidinin çevresine ne olduğu kimin umrundaki. Öyle.
Filmin anlattıkları okadar anlamlıydı ki.. Sanırım defalarca ve defalarca izleyebileceğim tek film bu filmdir. Çünkü insanı asla yormuyor içinde bulundurduğu mesajlar size dünya hakkında ümit veriyor. Ki ben bir filmi çok beğensem bile tekrar izlemem çünkü bu benim için tek…devamıFilmin anlattıkları okadar anlamlıydı ki.. Sanırım defalarca ve defalarca izleyebileceğim tek film bu filmdir. Çünkü insanı asla yormuyor içinde bulundurduğu mesajlar size dünya hakkında ümit veriyor. Ki ben bir filmi çok beğensem bile tekrar izlemem çünkü bu benim için tek seferlik bir deneyimdir. Merak ederim ve filmin sonunda o merakım giderilir. Yani bu film benim merakımın da ötesinde olan ve tekrar izlediğimde ne olacağını bilsem de farklı anlamlar çıkarabileceğımden sıkılmayacağım bir film. Farklı anlamlar çıkarmasan da olur Forrest karakterini okadar sevdimki! Benim için bu yüzden değerli bir noktada. Yaklaşık iki buçuk saatlik olan bu filmin bitmemesini istedim.
Forrest Gump karakterini kim yarattı bilmiyorum ama bu karakter bana ilham verdi.
Hayatımda izlediğim en özel film. 10/10
İçinde oscar ödülününde olduğu bol ödüllü bir film.
2010 yılında evlenmek üzere olan bir hollywood senaristi evleneceği kadın ve onun ailesiyle birlikte parise gider. 1920lerin parisine tutkun olan adam romantik düşünceleriyle nişanlısıyla pek uyuşamamaktadır ve paris sokaklarında dolaşarak romanı için…devamıİçinde oscar ödülününde olduğu bol ödüllü bir film.
2010 yılında evlenmek üzere olan bir hollywood senaristi evleneceği kadın ve onun ailesiyle birlikte parise gider. 1920lerin parisine tutkun olan adam romantik düşünceleriyle nişanlısıyla pek uyuşamamaktadır ve paris sokaklarında dolaşarak romanı için ilham arar derken bir geceyarısı pariste çan sesinin duyulmasıyla yanına eski model bir araba yanasır o arabaya binmesiyle 1920lerin parisinde, kendisini Ernest Hemingway, F. Scott Fitzgerald, Cole Porter, Gertrude Stein, T. S. Elliot, Pablo Picasso gibi sanatçıların çevresinde bulur.
Bu yolculuk hayal miyidi yoksa gerçekten zaman yolculuğu yapabildi mi bilmiyorum ama izlerken neden böyle şeyleri gerçekte yaşayamıyoruz ki dedim kendi kendime. Çok sevdiğin bir yazarın veya ressamın veya şairin yaşadığı döneme gitmek ve onunla arkadaş olabilmek..
Filmde kendimi gördüm. Sanki bu döneme ait değilmişte geçmiş yıllara aitmişiz gibi hissediyoruz birçoğumuz. Sanki geçmiş dönemler tüm şaşasıyla çok daha güzelmiş gibi o dönemlerde doğsak hiçbir problemimiz olmazmış gibi. Aslında geçmişten gösterilen o fotoğraflar veya yapılan filmler gözümüzü boyayan şey. Biz kendi şimdiki zamanımızı güzelleştirebileceğimizi henüz öğrenemedik sanırım. Ya da bu zor geliyor ve hep zordan kaçıyoruz. En azından kendi adıma.
O güzel balolarda güzel balo elbiseleriyle veya filmdeki gibi 1920lerin Fransa'sında olsak belki daha çok mutlu oluruz diye dusunuyoruz ama sorun bizim bulunduğumuz zaman dilimi değil, biziz. Filmde de bu anlatılıyor.
2010dan 90 yıl geri giden ve oranın en güzel dönem olduğunu düşünen Gil karakteri, durumun böyle olmadığını dönemin ünlü sanatçılarının gözdesi olan Adriana'dan görür. Adriana içinde yaşadığı simdiki zamanı beğenmez. Ona göre en güzel ve tutkulu Paris 1890larınkidir. belle dönemi miydi neydi ismi. 1890daki insanlarsa Rönesans Döneminde doğmayı dilerler. Yani bunun bir sonu yok Gil bunu görünce kendi şimdiki zamanına gider ve orda nişanlısından ayrılır. Yeni biriyle tanışır ve film biter. Böyle canım klasikleşmiş romantik seni içine çeken bir film istiyordu. Bende hiç düşünmeden -çünkü düşününce hemen vazgeçiyorum- bu filme tıkladım. Hemingway'i oynayan adam çok çekiciydi. Kötü bir ruh halinde izlemiştim daha da kötü yaptı :(
7,5/10
Bu filmi eğer kitabını okumadan izleseydim, hiçbir şey anlamaz ve sahnelerin birbirinden çok kopuk olduğunu ve aşkı düzgün işleyemediklerini düsünürdüm çünkü gerçekten öyle olmuş bilemiyorum her sahneyi aktarmaya çalışmışlar aslında ama filminin okadar da hoşuma gitmediğini söylemem gerek yani en…devamıBu filmi eğer kitabını okumadan izleseydim, hiçbir şey anlamaz ve sahnelerin birbirinden çok kopuk olduğunu ve aşkı düzgün işleyemediklerini düsünürdüm çünkü gerçekten öyle olmuş bilemiyorum her sahneyi aktarmaya çalışmışlar aslında ama filminin okadar da hoşuma gitmediğini söylemem gerek yani en azından öyle herkesin ölüp bittiği kadar yoktu.
Bir sahne vardı, bi ara herkesin paylaşıp paylaşıp delirdiği. Sahnede Elizabeth at arabasına binecek ve binerken Mr. Darcy'nin elini tutarak ondan destek alıyor sonra derin bir bakısma eşliğinde Mr. Darcy giderken elini açıyor tiksinir gibi. O an izlerken diyordum herhalde benim hiçbir şey anlamamamın sebebi kitabı okumamak veya filmi izlememek. ne yazıkki kitabı da okudum filmi de izledim hala o sahneyi anlamlandıramıyorum üstelik kitapta da yok özellikle baktım.
Bu belki kiminizi şaşırtır ama ne Darcy'i oynayan kişiyi ne de Elizabeth'i oynayan kişiyi rolüne yakıstırdım. Aslında tamamıyla olmamıslar diyemeyeceğim. Görüntü ve bakışlar açısından tam uyuyorlar ama benim hayalimdekine göre tavırları çok farklıydı. Özellikle o her şeyin patladığı, kitabın tam yarısında gerçekleşen o itiraf sahnesini berbat etmişler... Hemen hemen kitabı bitirdiğimin ardından izledim ve okurken kafamda canlandırdığım sahneler henüz çok tazeydi o yüzden belki bu beğenmemezliğim ama bazı değişiklikler yapmışlar bu değişikliklerin bir kaçını anlarım tabii koca kitabı bir buçuk iki saate sığdırmak zor iş ama böylede irdelenilmesi gereken yerler değinilip geçilmiş gibi.
Bir de söylemek istediğim bir şey var özellikle bu yabancılar konusunda bu kitabın bu kadar rol model olarak görülecek neyi var anlayamıyorum bende sevdim tekrar da okurum gönderimde de baya övdüm. Okurken ya da izlerken atladığım veya kaçırdığım bir yer mi var? Hayır buna tabiki benim zevkime demekki bu tip aşk filmleri/kitapları uymuyor diyip geçebilirim ama uyduğunu biliyorum sıkıntı orda.
5/10
💫Diyaloglarını okuması çok zevkli olmasına rağmen sevgili, ilk kitabını Gurur ve Önyargıyla açmış olduğum, Jane Austun ısrarla ve inatla şöyle şöyle oldu, şunları şunları dediler diyerek beni hikayenin dışına atıyormuş hissiyatı yaşattı. Sanki bazı olayları daha fazla uzatmamak için, üstün…devamı💫Diyaloglarını okuması çok zevkli olmasına rağmen sevgili, ilk kitabını Gurur ve Önyargıyla açmış olduğum, Jane Austun ısrarla ve inatla şöyle şöyle oldu, şunları şunları dediler diyerek beni hikayenin dışına atıyormuş hissiyatı yaşattı. Sanki bazı olayları daha fazla uzatmamak için, üstün körü geçiyor gibiydi özellikle sonlara doğru. Bu yazarın kendi anlatım üslubu sanırım ki dönemin 1803 olduğunu göz önünde bulundurursak anlaşılabilir. Fakat bu kitabın karakterleriyle kurduğum bağ çok içtendi.
💫Kitap gördüğüm herkes tarafından bir kült olarak kabul edildiğinden yani ne beklemem gerektiğini bildiğimden dolayı beklentimi kontrol ederek etkilenmeye ve o aşkı guzel guzel okumaya odaklı girmiştim kitaba. Ve beğendimde.
--kısaca konu---İngilterenin taşrasında yaşayan bir karı koca (Mr. Bennet Mrs. Bennet) 5 kızıyla, Londra'dan gelen zengin bir adamı büyük kızları Jane'e ayarlamak istemesiyle başlıyor. Bu zengin adamın yani Mr. Bingley, birde çok yakın arkadaşı var Mr. Darcy, bu adamı baloda herkes tavırlarından dolayı gururlu ve kibirli olarak görüyor. Buna Bennet ailesinin 2. kızı olan Elizabeth'de dahil...
💫Konuşmalar okadar hosuma gitti ki ayıla bayıla defalarca okudum. Bunlardan bir tanesini yazmak istiyorum.
"Miss Bingley,"dedi Mr. Darcy(💗💫💖🤍🌈🩷💞💖💗), "bana gereğinden fazla itibar etti. En akıllı ve en iyi insanlar... yani en akıllıca ve en iyi hareketleri bile, hayattaki ilk amacı şaka yapmak olan biri tarafından alay konusu edilebilir."
"Elbette," diye cevapladı Elizabeth, "öyle insanlar var, ama umarım ben onlardan biri değilimdir. Akıllıca ve iyi olan her şeyi umarım alay konusu etmem. Ahmaklık, saçmalık, zevzeklik, tutarsızlık, bunlar beni kışkırtır, doğrusu ve her fırsatta bunlara gülerim... Ama bunlar sanırım sizde asla görülecek şeyler değil."
"Bu hiç kimse için mümkün olmayabilir. Ama sağlam bir akıl karşısında insanı gülünç duruma düsürecek zaaflardan kaçınmak hayatımın uğraşı oldu."
"Gösteriş ve gurur gibi."
"Evet, gösteriş bir zaaftır gerçekten. Ama gurur... gerçek bir akıl üstünlüğü varsa gurur her zaman emin ellerde olacaktır."
💫Bu diyalogtan belli olduğu üzere Darcy mevkiisinden dolayı kendisinden alt tabakadakilere karşı gururlu bir tavır takınıyor. Fakat Elizabeth'e olan hayranlığı ve aşkı bunun önüne geçiyor. Ona olan sevgisi bunu görmesine neden oluyor. Elizabeth'e açılacağı zaman kabul edileceğinden çok emin ama Elizabeth onu hararetli bir şekilde reddedince bu Darcy'nin kendini daha net görmesini sağlıyor. Neyse uzun lafın kısası Darcy Darcy diye ölmüsüm. Okurken Mr. Bingleynin kibarlığına ve tatlılığına mı düşsem yoksa Darcy'nin duruşuna mı düşsem bilemedim.
💫Ve elizabeth... Sen okuması ne tatlı karaktersin öyle! Lafı gediğine koyan ve Darcy'nin deyimiyle ruhunun canlılığıyla seni okumayı çok sevdim.
🤍"Bende gururunu kolayca affedebilirdim, benim gururumu yaralamasaydı."
🩷"Kitaplar hakkında ne düşünüyorsunuz?" dedi gülümseyerek. "Kitaplar... Yo! Hayır... Aynı kitapları okumadığımıza eminim aynı duygularla okumadığımıza da eminim."
💫Kitapta aşktan önce karakterlerin gurur ve önyargılarının sebepleri ve bunları aşmalarını okuyoruz. Böyle derken çok boğucu bir mücadeleyi düşünmeyin ama eğlenceli akıcı ve insanı yormayan bir dili var yazarın. 19. Yüzyıl ingilteresindeki kadının durumunu, yaşı gelen kızların tek gündeminin evlilik olmasını ve her yüzyılda olduğu gibi mevkinin akraba bağlarının o dönemde evlilikler aşklar konusundaki en büyük engel olmasını duru bir biçimde anlatıyor. Misal kendinden alttakileri bi hiç olarak gören, ve insanlara fayda sağlamayı sadece onların işine karışıpta hayatlarına müdehale olmak için kullanan görgüden bi haber Lady Cathrine De Bourgh karakteri. Kadının sahnelerinde sinir krizi geçirdim. En son Elizabeth'in lafını esirgemeyip haddini bildirmesini zevkten dört köşe olarak okudum.
💫Elizabethten sonra favorim Jane karakteriydi. kendime Elizabethten bile daha yakın hissettim iyimserliği nazikliği ama kararlarından ve düşüncelerinden taviz vermeyen tavırlarıyla benim gönlümü kazandı. Mr. Bingleyle okadar uzun sayfalar boyunca ayrı kaldılar ki bi sonuca bağlanmayacak diye endişelendim ama bi anda geri geldi ve duzeldi vs vs
🤍"Bütün bu insanların ruhsuzluğu ve gürültüsü, anlamsızlığı ve önemli adam havaları yok mu!"
Benim dünyaya karşı görüşüm:
💫Nacizane fikrim kitabın başlarının dinamikliği ortalardan sonlara doğru gidildikçe uzun seyahatler ve yazarın yaşanan olayları anlatıp geçmesiyle biraz söndürülüyor gibi ve bu da beni okurken biraz sıktı Elizabeth ve Darcynin arasındaki tutku belki darcyden okuyamadığımız içindir ama darcynin elizabethe olan o hayranlığı sonlara doğru kibar davranmasından öte bana geçmedi veya ben kitabı elimde bi takım sebeplerden ihmal edipte sakız ettiğimden dolayı öyle hissetmişimdir. Kitabı uzun sürede okumak hic guzel bir şey değil.
💫Ve kitabı bende çok sevdim ama garibime giden olay hikayenin aslında bilindik bir aşk hikayesi olmasına rağmen -karşidakilerin birbirini yanlış anlaması önyargıyla yaklaşmaları vs- bu kadar sevilen ve herkes tarafindan bilinen bir eser olmasının bir sebebi olmalı bence bu belki yazarın içten yazımıyla alakalıdır belki diyalogların güzelliği ve karakterlerin hikayeye güzel işlenmesiyle ilgilidir belkide sunuşta dendiği gibi jane austenın sihiridir.
🩷"Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlerine bile güvenilmeyeceğine olan inancım artıyor."
💫Filmini daha izlemedim ama izlemek için sabırsızlanıyorum.
Öncelikle ünlü olanını izlerim zaten ama sonra hangi versiyonunu izlesem bilmiyorum.
Bu, bu kitabı ilk okuyuşumdu ama kesinlikle son okuyuşum olmayacak 10/10🌈
Ve 2 bucuk saattir duzenlemeye yazmaya ugrastigim yazinin sonu. Kafamdakileri duzenli bir şekilde aktarmaya çalistım umarım başarmışımdır.
Teksas katliamı gibi zannederek herkesi bir anda katledecek, her yer kan olacak diye düşünmüştüm fakat bu film daha çok psikolojik gerilim sanki.
___KONUMSU__________Kadın yani Pearl doğduğundan beri bir çiftlikte annesinin katı ve mükemmelliyetçi tavırlarıyla büyümüş felçli babasına bakan birisi fakat…devamıTeksas katliamı gibi zannederek herkesi bir anda katledecek, her yer kan olacak diye düşünmüştüm fakat bu film daha çok psikolojik gerilim sanki.
___KONUMSU__________Kadın yani Pearl doğduğundan beri bir çiftlikte annesinin katı ve mükemmelliyetçi tavırlarıyla büyümüş felçli babasına bakan birisi fakat kendi hayatından memnun değil ve yaşam şartlarını beğenmiyor. Bu beğenmeme onu bir hayale tutunmak zorunda kılmış. Bu hayalde dansçı olmak. Dansçı olup sinemaya çıkmayı o çiftlikten kurtuluş olarak görüyor. Tabii küçük psikopat öldürmekten de zevk aliyor.
"Please, im a staaaaar!"
___spoiler__________Hayir manyak, anasinin lafini dinleyip değer bilse, gerçekçi olsa bunlarin hiçbiri olmayacaktı. "Ama sadece denemek istiyorum. Eğer denemessem hep bunun pişmanlığını yaşayacağım!" Evet, denedin de ve yaşadın pişmanlığını. Tamam hadi denedin denemeden önce tüm aileyi ortadan kaldırmak nedir yaa? O filmci adama hiç üzülmedim iyiki soktu ağzina tırpanı.
Şaka maka filmdeki başrol karakterini çok güzel yaşamış. Hele o dakikalar süren ve karakterin içini kelimelerle gördüğümüz sahnede bu psikopatla empati kurdum. Ailesini öldürmesinden bahsederken ki o gerçek olmayan pişmanlığı, bıyık altından gülmesi tüyler ürperticiydi. O sahnede karşıdaki sarışın için essela okuyup durdum. O an sorduğuna soracağına pişman olduğuna eminim ama kadında akıllıca davrandı hiç renk vermedi sonda inanmistim aslinda öldürmeyeceğine :(
Filmi genel olarak okadar sevemedim. Böyle değişik bi karakter izlemek güzel olsa da eksik bir şeyler var gibi. Filmin yarisindan çoğuna gelmişiz ama hala girişinde gibiyiz falan. Yavaş ilerliyor yani. Her şeyi son ana kıstırmış gibilerdi ama oyunculuklar basta dediğim gibi güzeldi o annenin kızına patladığı an -cayır cayır yandığı sahneden birazcik öncesi- Pearl'ün bir şeyleri anlaması gereken yerdi bence ama o daha da azıttı. Güzel ama çokta değil.
Tek istediğin sevgiydi fakat o sevgiyi ellerinle yok ettin.
Yani Pearl, pirince giderken evdeki bulgurdan oldun.
6,6/10