Şöyle zekice yazılmış seri katil filmlerine bayılıyorum. Seven, Memories of Murder şimdi de bu. Normalde uzun uzun yazardım ama hem yazabileceğimi düşünmüyorum hem de haddim değil gibi geliyor. Yine de bir şeyler söylemek gerekirse senaryo sizi alıp götürüyor. Sonunda da…devamıŞöyle zekice yazılmış seri katil filmlerine bayılıyorum. Seven, Memories of Murder şimdi de bu. Normalde uzun uzun yazardım ama hem yazabileceğimi düşünmüyorum hem de haddim değil gibi geliyor.
Yine de bir şeyler söylemek gerekirse senaryo sizi alıp götürüyor. Sonunda da sizi hipnoz ediyor. Teknik olarak da başarılı. Koji Yakusho abimiz de çok iyi oynamış. Kötü adam da gayet iyi. Ama filmi böyle herhangi bir film gibi incelemek bana doğru gelmiyor. Film korku unsurları içermeden sizi germeyi başarıyor.
Bittikten sonra filmle ilgili bir şeyler okuyunca daha da saygı duydum. Tavsiye de ederim. Kısacası çok usta bir kalemi var filmin Bu tarz zekice filmlerin artması dileğiyle.
9/10
Uzun ismini yazamayacağım Joker 2 bu yıl en çok beklediğim iki filmden biriydi. O kadar önemliydi ki bu yazıyı takım elbiseyle yazıyorum. Şaka bir yana neden bu kadar gömüldüğünü anlayamadığım, ilginç ve kaotik bir film olmuş Joker 2. Öncelikle karakterlere…devamıUzun ismini yazamayacağım Joker 2 bu yıl en çok beklediğim iki filmden biriydi. O kadar önemliydi ki bu yazıyı takım elbiseyle yazıyorum. Şaka bir yana neden bu kadar gömüldüğünü anlayamadığım, ilginç ve kaotik bir film olmuş Joker 2.
Öncelikle karakterlere değinelim. İlk takdirim önceki filmdeki karakter gelişiminin çöpe atılmayıp üzerine konulması. İlk film kadar derin bir Arthur Fleck analizi yok belki bu filmde ama senaryonun gidişatı gereği Arthur’un gelişimi güzel bir şekilde sürdürülüyor. Harley Quinn ise biraz sönük kalmış bence. Lady Gaga karakteri iyi taşıyor ama kapladığı ekran süresine göre Harley veya filmdeki orijinal adıyla Lee’nin sığ işlendiğini düşünüyorum.
Teknik olarak film oldukça başarılı. İlki de öyleydi zaten. Her kareyi alın duvar kağıdı yapın. O derece iyi sinematografi. Ses tasarımı da tüylerimi ürpertti bazen. Kurgusu da harika, hiçbir yerde temponun düştüğünü ve sıkıldığımı hatırlamıyorum.
Bu film bir müzikal olarak lanse edildi ki öyle de. Müzikleri de gayet güzel yakın zamanda dinlemeyi düşünüyorum. Ama bir iki sahne dışında müzikal sahnelerin etkileyiciliğinin az olduğunu düşünüyorum. Nadir güzel olanlar muhteşem ona lafım yok. Ama diğerleri filme çok bir şey katmıyor gibi geldi. Bunların yerine Lee’ye biraz daha odaklanılabilirdi.
Senaryoya gelelim. İnsanları en çok bölen kısım burası olabilir. Öncelikle şunu söylemek gerek. Filmin ilk yarısı biraz dağınık. Kötü demiyorum, beğendiğim bir dağınıklık. Arthur’un Arkham Asylum’daki yaşadıkları ağır ağır anlatılıyor. İkinci yarıda film odak noktasını buluyor ve toparlıyor. Açıkçası filmin ikinci yarısını daha çok sevdim bu yüzden (bir de bahsettiğim iyi müzikal sahneler ikinci yarıdaydı). Ama mahkeme sahnelerinin sonlarına doğru biraz uçarı durumlar oluyor. Mahkemede bunlara ne kadar izin veriliyor buna dair bir bilgim yok ama bu kadar abartı olmadan da olurmuş gibi geliyor. Sonra iki ilginç olay daha olup film bitiyor. Spoiler vermeden şöyle söyleyeyim, bu iki ilginç olaydan ilkinin ne kadar gerçek olduğu hakkında şüphelerim var. Filmin genelinde Arthur’un kafasında yaşanan sahneler mevcuttu. Bu sahne ise gerçek miydi yoksa yine bir hayal ürünü müydü emin değilim. Diğer ilginç sahne de beni biraz düşündürüyor. Bir taraftan düşündüğümde daha etkileyici olabilir miydi acaba diyorum, diğer yandan ise yoksa böyle olması daha mı mantıklıydı diye düşünüyorum. İzleyenlerin takdiri.
Fazla mı eleştirdim bilmiyorum ama ben bu filmi gayet beğendim. İlk filmin yaptığı çoğu doğru şeyi bu film de doğru yapıyor. Bazı birkaç tercihin de can sıktığı oluyor. Bunlar daha iyi olsa bir başyapıt da olabilirmiş ama sağlık olsun. Fakat neden bu kadar düşük puanlar aldığını anlamış değilim. Benim beklentilerimi karşıladı.
8/10
(iyi soğutmalı ve ses sistemine sahip bir sinemada izledim çok mutluyum)
Altın Portakal’da biletler satışa sunulur sunulmaz tükenmiş. Direkt girmiştim siteye tükenmeyenler de site hatasından satın alınmıyordu. Pazar günü gişede de satın alımlar olacak galiba ama orada nasıl bir sıra olur acaba? Bu harika sistemi bize sağlayan bütün organizatörlere canı gönülden…devamıAltın Portakal’da biletler satışa sunulur sunulmaz tükenmiş. Direkt girmiştim siteye tükenmeyenler de site hatasından satın alınmıyordu.
Pazar günü gişede de satın alımlar olacak galiba ama orada nasıl bir sıra olur acaba?
Bu harika sistemi bize sağlayan bütün organizatörlere canı gönülden teşekkürler(!)
İlk bölümü izledim sadece ve ilk yorumlarımı yapmak istiyorum. O kadar iyi geldi ki bu bölüm. Bu kadar akıcı, karakterleri renkli, iyi kurgulu hatta sinematografisi bile iyi olan bir ilk bölüm izlemeyeli baya olmuştu. Zeki karakterlere de her zaman zaafım…devamıİlk bölümü izledim sadece ve ilk yorumlarımı yapmak istiyorum. O kadar iyi geldi ki bu bölüm. Bu kadar akıcı, karakterleri renkli, iyi kurgulu hatta sinematografisi bile iyi olan bir ilk bölüm izlemeyeli baya olmuştu. Zeki karakterlere de her zaman zaafım olmuştur. Keşke Mike’ın zekası bende olsa da şu tıpta her şeyi ezberlesem.
Neyse, biraz fazla rastlantı ve şans faktörü var ilk bölümde. Onun dışında takıldığım bir şey olmadı. 9 puanlık bir bölüm oldu benim için. İlk bölümlere 10 puan vermek biraz zor geliyor. Dizinin gidişatına da bağlı bu. Umarım Donna’yı da daha fazla izlerim.
(1 Ekim Operasyonumsu)
Sinemaya gitmek istiyorum ama o kadar ilgi çekici olmayan filmler var ki vizyonda. Dune 2’den beri sinemaya gitmedim. Megalopolis’e gitmeyi düşündüm ama çok beğenilmemiş, ben de muhtemelen sevmem gibi geldi. Joker tekrardan vizyona girmiş ama zaten izlediğim bir filme 180…devamıSinemaya gitmek istiyorum ama o kadar ilgi çekici olmayan filmler var ki vizyonda. Dune 2’den beri sinemaya gitmedim.
Megalopolis’e gitmeyi düşündüm ama çok beğenilmemiş, ben de muhtemelen sevmem gibi geldi. Joker tekrardan vizyona girmiş ama zaten izlediğim bir filme 180 lira vermek biraz can sıkıcı. Longlegs Antalya’da vizyondan kalkmış.
Diğer filmler de büyük ihtimalle Antalya sıcağındaki “kliması bozulmuş(!)” salonlarda sıcaktan bayılmaya değecek filmler değil. Galiba bir hafta daha durup Joker 2’yi beklemek lazım. Sonra da Altın Portakal geliyor.
The Substance ve The Wild Robot gibi filmleri de kasıma kadar vizyona sokmayan sinemalara ayrıca teşekkürler.
Sırf atmosfer, karakterlerin dağınıklığı için bi filmi hiç etmek sinemaya saygısızlık gibi bir şey benim için. Evet sinema özünde sanatın bir dalı elbette. Filmleri de gerçek hayattan kopmak için izleriz genelde. En azından ben öyle yapıyorum. Ve bu birkaç saatlik…devamıSırf atmosfer, karakterlerin dağınıklığı için bi filmi hiç etmek sinemaya saygısızlık gibi bir şey benim için. Evet sinema özünde sanatın bir dalı elbette. Filmleri de gerçek hayattan kopmak için izleriz genelde. En azından ben öyle yapıyorum. Ve bu birkaç saatlik zaman diliminde sadece manzaralar eşliğinde oradan oraya savrulan insanları izlemek üzüyor beni açıkçası. Öyle bir niyetim olsa National Geographic belgeselleri falan izlerdim. Bu film de onların insan versiyonu gibi ama neyse.
Görsel olarak iyi bu arada. Yönetmenin yine bu geniş açılı aşırı hareketli kamera kullanımı mevcut.
Saygı duyduğum bir yönetmenin hiç saygı duymadığım bir filmi olmuş. Şu yıldız oyuncu kadrosuna falan bakıp izleyen ortalama bir kişinin aşırı soğuyup 20 dakikada kapatacağı bir filmi sonuna kadar izlemek bir işkence gibiydi.
Şarkı namına da neredeyse hiçbir şey yok. Birkaç tını güzel sadece ki onlara da geri dönüp bakmam bile.
5/10
Martin McDonagh’ın 3. uzun metrajlı filmi olan Three Billboards Outside, gayet iyi bir film. Komplike kurgular iyi tempolandığında beni filmin içine sokar, alır götürür. Ama komplike kurgu yapmak zordur. Yönetmen ise bu işe hiç karışmayıp olayları dümdüz aktarmayı tercih etmiş.…devamıMartin McDonagh’ın 3. uzun metrajlı filmi olan Three Billboards Outside, gayet iyi bir film.
Komplike kurgular iyi tempolandığında beni filmin içine sokar, alır götürür. Ama komplike kurgu yapmak zordur. Yönetmen ise bu işe hiç karışmayıp olayları dümdüz aktarmayı tercih etmiş. İzleyiciyi yormayan bir tercih olduğu için mutluyum. Bazen çok derin şeyler yerine rahat akan şeyler izlemek gerekiyor.
Senaryo beni yeterince tatmin etti. Birkaç yerde ani duygu geçişleri var. O noktada kendini dramaya kaptırıp üzülmeyi bekleyenlere çok isteneni vermiyor bence. Ama öyle bir beklentim olmadı benim. Aslında gülmek için izlerseniz daha çok keyif alınabilir gibi geliyor bana. Çünkü bu filmin en iyi yaptığı iş kara mizah. O kadar güzel yazılmış espriler var ki baya güldüm. Hatta spesifik bir tane replik var çok beğendiğim ama burada paylaşmaya gerek yok. Kısacası mizahı çok kaliteli. Hatta çok trajik bir olayı kaynak alıp sonrasında yaşanan olaylar üzerinden bir kara komedi yazmak çok zor bir iş, saygı duyulası.
Karakterler iyi yazılmış. Asla tekdüze değiller. Gözüme batan tek şey sahne geçişlerinin biraz sert olması o kadar.
Kısacası bu film modern sinemanın takdir edilesi işlerinden. Yönetmenin diğer filmlerine de bir açlık oluştu bende. Umarım onları da sevebilirim
8/10