Bazen en sevdiklerinden uzaklaşman gerekir. Kendini değil, onları düşünürsün aslında. Ama onlar bunun farkında değildir. İçlerinde bir kırgınlık, üzüntü ve derin bir sinir bulunur ama, beklersin. En doğru zamanı, en uygun zamanı beklersin. Beklerken körelirsin, sessizleşirsin, hissizleşirsin. Onlar da bunun…devamıBazen en sevdiklerinden uzaklaşman gerekir. Kendini değil, onları düşünürsün aslında. Ama onlar bunun farkında değildir. İçlerinde bir kırgınlık, üzüntü ve derin bir sinir bulunur ama, beklersin. En doğru zamanı, en uygun zamanı beklersin. Beklerken körelirsin, sessizleşirsin, hissizleşirsin. Onlar da bunun farkına varmıştır. Ama hayat bitmiştir senin için. Alışkanlıklarından ve sana zarar veren bağımlılıklarsan kopamazsın. Kolay değildir ama hiçbir şeyi önemsemezsin. Ruhsuz bir orospu cocuğu gibi, ruhsuz bir orospu cocuğu gibi hissedersin kendini. Gecenin bir vakti aklına gelir, birkaç bira eşliğinde tekrardan hissizleşmek ve unutmak istersin. Ve bir söz verirsin, her şeyi düzelteceğim.
ve bir süre sonra insanlar pek de umrunda olmuyor. kimseyi değiştirmeye çalışmıyorsun, kimin ne düşündüğünü, kimin ne yaptığını umursamıyorsun, yorulunca kendi kabuğuna çekilip o küçük dünyanda yalnız yaşamayı öğreniyorsun…
gecenin bir yarısı boşluğa bakmayı özlemişim. hiçbir şeyin trajikomik, hiçbir şeyin hüzünlü, hiçbir şeyin manalı olmadığı bir boşluğa. İçim içimi yiyor, rahat duramıyorum. İçimdeki şey beni tüketiyor; her şey manasız, her şey saçmalık, her şey anlamsız. Tüm bu olaylar varoluş…devamıgecenin bir yarısı boşluğa bakmayı özlemişim. hiçbir şeyin trajikomik, hiçbir şeyin hüzünlü, hiçbir şeyin manalı olmadığı bir boşluğa. İçim içimi yiyor, rahat duramıyorum. İçimdeki şey beni tüketiyor; her şey manasız, her şey saçmalık, her şey anlamsız. Tüm bu olaylar varoluş sebebimin ardında kalıyor, boş duvara bakmak daha anlamlı hal alıyor. İçim içimi yiyor, rahat duramıyorum.
Yetişmen gereken bir yere biraz geç kaldığında koşuşturmacalı ve olağandışı bir gün geçireceğini içten içe biliyorsun. Her ne kadar yetişmek için çabalayıp koşsan da soluk soluğa kalacağın için bu durumu zihninde normalleştirmeye çalışıyorsun. Günler öncesinden planlarını yapsan dahi yine de…devamıYetişmen gereken bir yere biraz geç kaldığında koşuşturmacalı ve olağandışı bir gün geçireceğini içten içe biliyorsun. Her ne kadar yetişmek için çabalayıp koşsan da soluk soluğa kalacağın için bu durumu zihninde normalleştirmeye çalışıyorsun. Günler öncesinden planlarını yapsan dahi yine de işleri son dakika yetiştiriyorsun. Evet, normalde çok dakik bir insansın. Bundan eminiz. Lakin çevren, pardon. Boşver çevreyi. Zihnin bile bunu henüz görebilmiş değil. Şu anda bir meditasyon sürecinden geçiyorsun, böyle devam et. Çok iyi ilerliyorsun.
Mükemmeliyetçilik tuzağı en zorlarından biri. Bir işe başlamak zor geliyor, başlayınca da bitirmeden duramıyor. Ama belki de altında yatan başka güçlü motivasyonlar vardır. Mantıklı bir karar vermeden harekete geçemiyor. Çünkü tüm olasılıkları görüp hesaplama ihtiyacı hissediyor. Hatta bu durum onu…devamıMükemmeliyetçilik tuzağı en zorlarından biri. Bir işe başlamak zor geliyor, başlayınca da bitirmeden duramıyor. Ama belki de altında yatan başka güçlü motivasyonlar vardır. Mantıklı bir karar vermeden harekete geçemiyor. Çünkü tüm olasılıkları görüp hesaplama ihtiyacı hissediyor. Hatta bu durum onu sık sık analiz paralizine sokuyor. Ardından başka bir öneri daha oluşuyor. Bu sefer de onun üzerine düşünüyor. Hayır, o depresyonda değil. Bu başka bir boyut, anlamsızlık ve hissettiği çaresizlik onu her gün sonunu bilmediği derin bir çukura doğru götürüyor. Ama keşke hayatın “dur” tuşu olsaydı. Bu dönemde bir şeylerin üstesinden gelmek bi hayli zor. Bir çok tanıdığı var ama dönem dönem kendisini hiç olmadığı kadar yalnız hissediyor.
İnsan beyninin %100'ünü kullanabilirse ne olur hiç düşündünüz mü?
Bir adam düşünün; Düzensiz bir ev, başarısız iş ve aşk hayatı, tutkuları ve amaçları olmayan, evi pis ve düzensiz, motivasyon yok, özgüven yok, hırs yok, giyim ve karizma yok vs.
Daha…devamıİnsan beyninin %100'ünü kullanabilirse ne olur hiç düşündünüz mü?
Bir adam düşünün; Düzensiz bir ev, başarısız iş ve aşk hayatı, tutkuları ve amaçları olmayan, evi pis ve düzensiz, motivasyon yok, özgüven yok, hırs yok, giyim ve karizma yok vs.
Daha sonradan bu adam bir hap keşfediyor. Bu kesfedişin ardından hapı ilk aldığında yaşadığı dönüşümde gözlerinin tutkuyla parlaması, yürüyüşünün ve beden dilinin tamamen değişmesi, kendisinin karizması neredeyse 100 kat artıyor. Kendinden emin gülüşü, sosyal yeteneklerinin tamamen değişimi, utangaçlık ve çekingenlikten eser kalmaması gibi inanılmaz şeyler kazanıyor. Böylelikle insanların olmak istediği lakin hep üşenip harekete geçmediği bir kişiliğin yansımasını izliyoruz.
Bu filmden benim çıkarımım ise hap olmadan yani sihirli bir dönüşüm geçirmeden de böyle olmakta mümkün tabi daha gerçekçi seviyelerde.
Öncelikli olarak insanın motivasyona yani bir uyanışa ihtiyacı var ve alışkanlıklarında değişim yapması gerekiyor. Tembel, amaçsız ve vasat halden devrim gibi bir kararla ancak yavaş yavaş çıkmak gerekiyor. Eddie Morra'nın yaptığı gibi öncelikle tarzınızı geliştirin ve daha sonra enerjinizi yükseltin. Tembellik, isteksizlik, motivasyonsuzluk çukurundan çıkılması gerekiyor. Bu alışkanlıklar tüm hayatınızı negatif etkileyen bir yaşam tarzına yol açıyor. Geç uyuyan ve uyanan, kalitesiz beslenen, kalitesiz uyuyan ve daha niceleri..
Her neyse lafı çok uzatmayayım. Zaten yazı yazmayı çok sevmiyorum ama arada yazmak iyi geliyor. Kesinlikle izlemenizi öneriyorum, hafızam silinse de tekrar izlesem köşesine eklersiniz.
Yine kafasının içindeki dönen olayları kimseye anlatamayacaktı. Dolayısıyla bu durumdan kimseye bahsetmeyecekti. Zaten tam olarak açıklayamadığı şeyleri başkalarına aktarmak gibi bir niyeti hiç olmadı. Ne var ki bu satırları dahi sadece kendisi için yazıyordu ama yaptığı bu içsel meditasyon kafasının…devamıYine kafasının içindeki dönen olayları kimseye anlatamayacaktı. Dolayısıyla bu durumdan kimseye bahsetmeyecekti. Zaten tam olarak açıklayamadığı şeyleri başkalarına aktarmak gibi bir niyeti hiç olmadı. Ne var ki bu satırları dahi sadece kendisi için yazıyordu ama yaptığı bu içsel meditasyon kafasının içindeki sancılı durumları meşgul edip açıklığa kavuşturarak onu rahatlatacaktı. Yaşadığı şeyleri büyütecek pek de bir şey yoktu, lakin bu duygu karmaşası onu gün geçtikçe alt üst ediyordu. Ve şu an bu satırları yazarken bile doğru kelimeleri seçtiğinden emin olmak bir hayli zordu. En ufak bir kelimenin dahi yanlış anlaşılabilmesinden korkuyor, her okuyanın farklı olaylardan yorum yapmasını istemiyordu. Her neyse, bunların bir önemi yoktu. Zaten kafasının içinde dönen olayları kimseye anlatamayacaktı.
29.05.2023
Boktan geceye bir not
Dram ve gerilim başlığı altında bir sanat filmi. Sahnelerin renklendirmeleri ve ışık açıları çok güzel ayarlanmış. Onun dışında sanat tarihine ilgi duyanlar izleyebilir. Modern sanat döneminden birçok eseri konu alıyor. Konu bağlamında da birçok filmden özgün bir yapıya sahip.
Gelmiş geçmiş en iddialı ama bi o kadar da boktan zombi filmi. Grafik anlamda abarttıkça abartmış ve sizler mantığınızın alamayacağı alanlara çekilerek görüntünün anestezisi altında tam 2saat geçiriyorsunuz. Sakın ha bu sikimsonik filmde durupta anlam aramaya kalkmayın lütfen…
Tamamiyle Bradd…devamıGelmiş geçmiş en iddialı ama bi o kadar da boktan zombi filmi. Grafik anlamda abarttıkça abartmış ve sizler mantığınızın alamayacağı alanlara çekilerek görüntünün anestezisi altında tam 2saat geçiriyorsunuz. Sakın ha bu sikimsonik filmde durupta anlam aramaya kalkmayın lütfen…
Tamamiyle Bradd Pitt adı ile çerçevelenen tanıtımı ve lansmanı bir yana bırakırsak, tek kelime ile bok gibi bir film. Gelen tavsiyeler ve yorumlar üzerine izledim, keşke izlemeseydim