le guin okumadığınız her gün için ayrı ayrı pişmanlık duyacak, azap çekeceksiniz. 'neden?' diye soracaksınız kendinize başınızı duvarlara vururken 'neden bu kadını bu zamana kadar hiç okumadım?'
mystery of love şarkısı çıktı önce önüme, sonra filmi izledim. karakterleri mi, mekanları mı bilmiyorum ama bir şey beni filmin içine hapsetti izlerken. özellikle ilk yarısını gerçekten sevdim. ve elio... sen mi yoksa senin mi olmak istiyorum, bilmiyorum.
deli kadın filmleri... öncelikle filmde inanılmaz sırça fanus havası var. sonrasında ise, özellikle sosyal medyada 'gidik kız' başlığı altında yazılanları gördükten sonra, kadınların akıl sağlıklarının bozuk olmasının bile erkekler tarafından fetiş haline getirilmesinden bıktım usandım. kodumun dünyasında erkeklere malzeme çıkarmadan…devamıdeli kadın filmleri...
öncelikle filmde inanılmaz sırça fanus havası var.
sonrasında ise, özellikle sosyal medyada 'gidik kız' başlığı altında yazılanları gördükten sonra, kadınların akıl sağlıklarının bozuk olmasının bile erkekler tarafından fetiş haline getirilmesinden bıktım usandım. kodumun dünyasında erkeklere malzeme çıkarmadan deliremiyorsun bile.
150. sayfaya kadar neredeyse hiçbir şey olmuyor. karakterleri daha iyi anlayabilmemiz gibi amaçları olan temposuz başlangıçları severim ama bu kitapta karakterleri de tanıyamıyoruz. onun dışında fena değil. özellikle korkuyu hissettirmekte oldukça başarılı.
"insan muazzam işler başardı, ama bunun karşılığında dünyanın uçurumunu derinleştirdi; insan nerede duracak, durabilecek? son dünya savaşı'ndan sonra ümidimiz akıldı, şimdi yine ümit ediyoruz. ama insanlar atom parçalanmasının sunduğu olanaklar konusunda daha şimdiden büyüleniyor ve altın çağ beklentisi içine giriyorlar-…devamı"insan muazzam işler başardı, ama bunun karşılığında dünyanın uçurumunu derinleştirdi; insan nerede duracak, durabilecek? son dünya savaşı'ndan sonra ümidimiz akıldı, şimdi yine ümit ediyoruz. ama insanlar atom parçalanmasının sunduğu olanaklar konusunda daha şimdiden büyüleniyor ve altın çağ beklentisi içine giriyorlar- tahribatın akıl almaz boyutlara ulaştığının en büyük kanıtı bu. ve bütün bunlara neden olan kim? güya zararsız, yetenekli, buluşçu ve sağduyulu olan ama maalesef demonizminin bilincinde olmayan insan ruhu. evet bu ruh, kendiyle yüz yüze gelmemek için elinden geleni yapıyor ve herkes canla başla ona yardım ediyor. aman psikoloji olmasın da ne olursa olsun, çünkü bu sapma insanın kendisi hakkında bilgi sahibi olmasına yol açabilir! onun yerine, hep karşı tarafın suçlanabildiği savaş olsun daha iyi. üstelik de, tüm dünyanın, korkulup kaçılan şeyi adeta çıldırmış gibi yaptığını kimse farketmiyor."
jung okumaya başlamak için güzel bir kitap. fakat şunu sormadan geçemeyeceğim sayın metis yayınları çalışanları, orjinalinde 400 küsür sayfaya sahip bu kitabı kim 143 sayfaya düşürelim dedi? ve onu neden dinlediniz?
"insanı canlı tutan bir yerden ötekine dolaşmak değil, zamanı kendi yanına çekmek. zamanla birlikte çalışmak, zamana karşı değil." **** " 'bizim sendikadan biri, yıllardır tanıdığım bir arkadaş buranın kuzeyinde, '66 yılında tam da böyle bir şey yaptı. treninden bir tahıl…devamı"insanı canlı tutan bir yerden ötekine dolaşmak değil, zamanı kendi yanına çekmek. zamanla birlikte çalışmak, zamana karşı değil."
****
" 'bizim sendikadan biri, yıllardır tanıdığım bir arkadaş buranın kuzeyinde, '66 yılında tam da böyle bir şey yaptı. treninden bir tahıl vagonunu almaya çalışmışlar. treni geri sürüp, rayları boşaltmalarına fırsat kalmadan ikisini ezmiş; bozulmuş balıklardaki kurtçuklara benzediklerini söylemişti. o tahıl vagonunu bekleyen sekiz yüz kişi var, demişti, vagon onlara ulaşmazsa kaçı ölür? ikiden fazla, çok daha fazla. o halde haklı gibi görünüyor. ama lanet olsun! ben sayıları öyle toplayamam. insanları da sayılar gibi saymanın doğru olup olmadığını bilmiyorum. peki öyleyse, ne yaparsın? hangilerini öldürürsün?' "