"Çek cezanı, senin aşktan anladığın buysa. Benden sonra kimse değerini biçemez. Sağlam dursa da bir kadehten fazla içemez. O tozlu yolları tek başına geçemez. Bir yanı “git” diyor, bir yanı “kal" Bir nefes al, içimde kal."
"Gutten Morgen Sonneschein!" "Cassandra'yı anlamak" aslında diziyi izlerken her ne kadar başta Cassandra'dan nefret etsem de zamanla başına gelenleri öğrendikten sonra onu anlamaya başladım açıkçası ama bu onun hala kötü olduğunu değiştirmez. Tabi "kötü" tabiri herkes için farklı olsa da…devamı"Gutten Morgen Sonneschein!"
"Cassandra'yı anlamak" aslında diziyi izlerken her ne kadar başta Cassandra'dan nefret etsem de zamanla başına gelenleri öğrendikten sonra onu anlamaya başladım açıkçası ama bu onun hala kötü olduğunu değiştirmez. Tabi "kötü" tabiri herkes için farklı olsa da benim için "kötü" demek tam olarak Cassandra demek. Çünkü ben kesinlikle her ne olursa olsun kötülüğe karşı iyilikle karşılık verilmesi taraftarıyım ama Cassandra bunun tam tersiydi.
Cassandra her neyse de aile üyeleri beni çıldırttı. Özellikle de küçük kız, ya söylesene annene neyi saklıyorsun. Ama küçük kızdan daha enayisi de var baba. Beni çileden çıkardı. Kaç yıllık eşine değil, robota güveniyordu(!)
Neyse, sonuç olarak aşırı beğendiğim bir diziydi. Tek oturuşta izlediğim nadir dizilerden ve bu benim gibi birisi için çok büyük bir şey çünkü ben hemen sıkılabiliyorum ve yavaş yavaş izlemeyi seviyorum. Ama ablamla Cuma akşamı, malum sınavlarda bitmişken bu diziyi tek oturuşta bitirdik.
Horst'u ayrı eleştirmek istiyorum çünkü dizide ki en nefret ettiğim karakter olabilir. Anılarınızın olduğu, aylarca belki de yıllarca sevdiğiniz birisini nasıl olur da aldatabiliyorsunuz?
Bu sorunun cevabını bende çok aradım ama açıkçası hiçbir zaman beni tatmin eden bir cevap bulamadım.
Çünkü ben olsam yapamazdım.
Yaşanmışlıkları bir kenara atıp yeni bir limana varamazdım.
Daha doğrusu ben kendi limanımdan hiç ayrılmazdım. Ayrılmadım da.
Bir kere çok sevince, bir daha eskisi gibi bakamadım kimseye.
Herkeste onu arasam da, hissettirmedim onu hala sevdiğimi.
Çünkü bence hisler söylenmemeli, hisler hissettirmemeli.
Neyse, konu aşk ve aldatılmaya gelince nedensizce susasım gelmiyor.
Belki basit bir konu olduğundan, belki de istediğim gibi yaşayamadığımdan hep içimde bir yerlerde kaldı bu duygu.
Keşke diyorum bazen.
O hatalar yapılmasaydı ve bizim aşkımız hiç bozulmasaydı.
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım. Sana benim gözümle bakmayanın Mezarını kazacağım. Seni selamlamadan uçan kuşun Yuvasını bozacağım. Dalgalandığın yerde ne korku,…devamıEy mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!
"Her anım sensin. Son sahnemde bile seni hatırlayacağım." Dizi ilk başta bana çok karışık gelse de, biraz zaman geçtikten sonra izlerken aşırı keyif almaya başladım. Özellikle de karakterler yavaş yavaş benliklerinin farkına varınca daha keyifli bir ortam olmaya başladı. Dizi…devamı"Her anım sensin. Son sahnemde bile seni hatırlayacağım."
Dizi ilk başta bana çok karışık gelse de, biraz zaman geçtikten sonra izlerken aşırı keyif almaya başladım. Özellikle de karakterler yavaş yavaş benliklerinin farkına varınca daha keyifli bir ortam olmaya başladı.
Dizi karakterlerini tabiki de tek tek yorumlamayacağım ama benim favori karakterim Dan-Oh'du. Çok ama çok aptal bir kız olmasına rağmen seviyordum işte;)
Ama galiba Dan-Oh'u sevmemin en büyük sebebi şapşal bir karakteri olmasıydı. Onu izlerken çok keyif aldım bu yüzden.
Dizinin konusuna da çok ufak değineceğim, bir çizgi roman evrenin de bulunan karakterlerin benliklerinin farkına vararak kendi hayatlarını değiştirmeye çalışmasını konu alıyor. Dizi on altı bölümden oluşuyor. Dizinin sizi yoracağını ya da sıkılacağınızı düşünüyorsanız, sakın öyle düşünmeyin çünkü bir kere izlendiniz mi bağımlısı oluyorsunuz.
Ayrıca diziyi izlememiş olsanız bile karşınıza bir çok kez çıkmıştır ve bir şans verme zamanı bence geldi de geçiyor. Kesinlikle pişman olacağınızı düşünmüyorum. Çünkü ben her dakikasından keyif aldım ve eminim ki sizde benim gibi çok keyif alacaksınız.
Haruya gelecek olursam da açıkçası ben pek Haruyu sevmedim çünkü biraz fazla sönük kalan bir karakterdi. Belki ben baskın erkeklerden hoşlandığım için olabilir ama yine de Haru gerçekten çok sönük kalmıştı. Ama Baek Kyung öyle miydi, adam karizmanın öz evladı gibiydi. Sadece başta Dan-Oh'a iyi davransaydı keşke.
Değinmeden edemeyeceğim bir diğer konu da Ju da ve Nam Ju;/
Gerçekten aşırı derecede ergenceydi ve Dan-Oh'a sonuna kadar hak veriyorum.
Bu ikisi yüzünden mi yan karakterler heba oluyordu gerçekten.
Hem bence Ju da ve Do Hwa daha çok yakışıyordu.
Ben olsaydım kesinlikle Do Hwa'ya aşık olurdum.
O kadar ince düşünceli bir adamdı ki, benim bile kalbimde kelebekler uçuşuyordu.
Neysem, öhmm.
Benim yorumum bu kadardı.
Normalde olsa uzata uzata bir şeyler daha yazardım ama üşendim(*_*)
"We used to be close, but people can go From people you know to people you don't And what hurts the most is people can go From people you know to people you don't"
"Canın yandığında koştuğun adam da yakınca canını, nereye gideceğini bilemiyormuş insan." Ay çöreği serisinin ikinci kitabı ve ben kitabı okurken sinir krizi geçirdim diyebilirim. Neyse, öhmm öncelikle sevdiğim bir seri. Okurken sıkılmadığım, elime aldığımda saatlerce okuyabileceğim bir kitap serisi. Ama…devamı"Canın yandığında koştuğun adam da yakınca canını, nereye gideceğini bilemiyormuş insan."
Ay çöreği serisinin ikinci kitabı ve ben kitabı okurken sinir krizi geçirdim diyebilirim. Neyse, öhmm öncelikle sevdiğim bir seri. Okurken sıkılmadığım, elime aldığımda saatlerce okuyabileceğim bir kitap serisi. Ama birazcık bu evrenden uzaklaşmam gerek çünkü kitabın sonunda büyüdüklerini daha doğrusu olgunlaştıklarını o kadar iyi hissettim ki bu biraz canımı sıktı sanırım çünkü ben Sahra'nın ve özellikle de Emir'in eski haline aşıktım.
Bir de Ahmet var, baştan beri Ahmet karakterini hiç sevmedim açıkçası. Niye sevmedim tam olarak bilmiyorum ama hep favorim Emir oldu benim.
Sahra ise biraz garip bir kızdı çünkü neyi istediğinden tam olarak emin olamıyordu ve bu da benim sinir krizleri geçirmem için yeterliydi.
Kitabın son kısımları ise beni aşırı mutlu etti çünkü bazı kitaplar mutlu sonu hak ediyor ve bu kitabında çok güzel bir sonu oldu. (en azından benim için öyle oldu.) Umuyorum ki bu üçüncü kitapta bozulmaz. Ve bu galiba en çok istediğim şey olabilir çünkü aşka çok inanıyorum ve kazanmasını da çok istiyorum.
Sahraya gelecek olursam da, onu çok iyi anlıyorum. Sevdiğin adamı başkasıyla görmek çok zor. Seni sevmediğini bilmek, başkasıyla seninle olduğundan daha mutlu olduğunu görmek ölüm gibi bir şey. Hele ki anılar girince işin içine o kişiyi unutulmaz kılıyorsun kendi içinde.
Sana aldığı hediyeyi geri veremeyecek kadar sahiplenip, çöpe atmak isteyecek kadar kırgın oluyorsun o kişiye. Ama Sahra aşkı sonradan da olsa buldu, bende sıramı bekleyeyim o zaman.
🌜"İnsan sadece yaptıklarından pişman olmalı, yapmadıklarından değil."
🌜"Yarayla alay eder, yaralanmamış olan."
🌜"Sevgilinizden ayrıldıktan sonra dinlediğiniz müzik türüne göre aşk açınız şekil değiştirir. Eğer odanıza kapanıp dinlediğiniz bir rock müzik ise içinizde ki öfkeyi küfürler eşliğinde evrene yollayabilir, ya da duygusal parçalarla onunla geçirdiğiniz iyi günler hatırına mutlu olmasını dileyebilirsiniz. Kısacası müziğin davranışları etkilediği bilimsel bir gerçektir.
🌜"İlk aşk aslında hep en sonuncusu olur."
🌜"En güzel şiir henüz yazılmamış olandır. En güzel aşklar hiç yaşanmamış olandır. Ve hayali öpüşmeler de en ateşli olandır."
"Artık şekersiz içmeye başladım kahveyi, çok düşünüp az konuşuyorum babam gibi. Yok hayır hiçbiri senle alakalı değil, halin hatrın nasıl diye sordun ondan dedim. Şimdi adım parkenin üstünde çamurdan iz.Muhtemelen şuan beni arıyordur polis, seni öldürdüm içimde haberin oldu mu?"
"Bir keresinde bu dünyada en çok kimi sevdiğimi sormuştun, o sensin." Herkesin, gençlik filmi diyince aklına gelen bir film serisi. Açıkçası ben çok büyük bir umutla başlamıştım bu filme ama beklediğim kadar güzel değildi. Bu arada bir bilgilendirme vereyim serinin…devamı"Bir keresinde bu dünyada en çok kimi sevdiğimi sormuştun, o sensin."
Herkesin, gençlik filmi diyince aklına gelen bir film serisi. Açıkçası ben çok büyük bir umutla başlamıştım bu filme ama beklediğim kadar güzel değildi. Bu arada bir bilgilendirme vereyim serinin tüm filmlerini bu gönderide genel bir bakışla yorumlayacağım.
Dediğim gibi film benim beklentilerimi çok karşılamadı çünkü ortada ergen bir aşk olduğu belliydi ve sağlıklı bir ilişkileri de yoktu. İlk filmi çok beğenmeme rağmen serinin diğer filmlerini pekte beğenemedim. Bunun en büyük sebebi ise ortada hep bir aldatma var. Yani neden?
Özellikle de Tessa karakteri beni çok hayal kırıklığına uğrattı. Hardin'in gözünün önünde onu aldattığını sanıp başkasını öpmesi tek kelimeyle ezikçeydi. Çünkü bence insanlar size her ne kadar kötü şeyler yaparlarsa yapsınlar, onların yaptıklarını yapmamalıyız. Birisini seviyorsan bekle, başkasına neden gidiyorsun. Unutmak için başkasına ne gerek var.
Ama filmde beğendiğim şeyler de vardı tabiki, özellikle de hardin'in son filmde bir şeylerin farkına varıp hatalarını düzeltmeye çalışması bana sorarsanız filmin en anlamlı kısımlarıydı.
Filme genel bir bakıştan bakacak olursam, çerezlik bir film serisi. Sizi çok düşündürecek bir manası yok. Ergen bir aşk hikayesi olduğu için ben pek anlam veremedim filme. Benim için başladı ve bitti. Normalde romantik dizileri, filmleri ve kitapları çok severim ama bu film serisi gerçekten olmamış. Ortada elle tutulur hiçbir şey yok.
Şunu da demeden geçemeyeceğim Tessa gerçekten aşık olmak isteyebileceğim bir kadın olmazdı. Hardinden ayrıldıktan sonra hep başka adamlarla flörtleşiyordu. Yani özlüyorsun, onu hatırlıyorsun diye tebrik mi edelim? Seviyorsa bir insan bekler, başkasına gitmez, gidemez. Giderse de o kişiden tamamen vazgeçtiği için gider. Bir daha dönecek bir evi olmadığı için gider. 'Geri dönerse dönerim' ihtimali varsa bile seven insan sevdiğinden gitmez.