"Niye mücevher takarlar anlamam, niye pahalı arabalara binerler, neden kalabalık ortamlarda bulunmak isterler...
- onlar işte annem 'takma ruhlar kötü kalabalıklar.' "
Şu sıra biraz dizi film detoksuna girmeye çalışıyordum ama bu dizi o kadar çok önüme çıktı ki şeytan…devamı
Web yapım aşamasındadır.
En iyi deneyim için mobil uygulamamızı indir.
En iyi deneyim için mobil uygulamamızı indir.
Bir kere kitaba sırf kapağı için o kadar çok para saydım ki, helal hoş olsun fjwkwjdywkdkdks.
Gram içeriği hakkında bir fikrim yoktu ama tüm çocukluğumda çok büyük bir yeri olan Disney'in böylesine en başından anlatıldığı bu büyülü evreni kesinlikle okumam…devamıBir kere kitaba sırf kapağı için o kadar çok para saydım ki, helal hoş olsun fjwkwjdywkdkdks.
Gram içeriği hakkında bir fikrim yoktu ama tüm çocukluğumda çok büyük bir yeri olan Disney'in böylesine en başından anlatıldığı bu büyülü evreni kesinlikle okumam gerektiğini hissettim.
Normalde daha erken okumak istiyordum(neredeyse 6 ay fln önce) yurtta kaldığım sıralar sipariş veremediğim için uzun bir süre tüm kitapçılarda aradım ama asla yok niye bilmiyorum.
En sonunda birkaç ay önce sipariş verdim ve geldiği gibi okudum tabii ki.
Robert Igar o kadar samimi bir dille anlatmıştı ki Disney'in Disney olmadan önce ki halini, orada sadece bir ışık görevlisiyken nasıl bu harikalar diyarının CEO'su olduğunu sanki yakın arkadaşım anlatıyor gibi okudum.
Bir kere bana kalırsa hem otobiyografik metin özelliği de taşıdığı için kişisel gelişim kitabı olarakta okunabilir.
Ayrıca bilimsel terimler çok fazla kullanılıyordu ama benim çok hoşuma gitti bu durum. Yanii kullanılsa bile hepsi açıklanıyor ve en azından kelime dağarcığımın genişlediğini düşünüyorum.
Bence Disney'in başından geçenleri, Disney ile büyümüş tüm o çocuklar okumalı gibi.
Sadece Disney değil bildiğimiz o büyük yapımlar (Pixar, Lucasfilm vs.) hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz. Ayrıca Igar'ın Steve Jobs'la da yakın arkadaş oluşu ve Pixar'ın Disney'le anlaşmalsarı, ikisinin arkadaşlıkları da çok güzel anlatılmıştı.
Disney'in Frozen'ı, Pixar'ın Oyuncak Hikayesi, Lucasfilm'in o ünlü Yıldız Savaşları ve daha bir çoğunun kurgulanmasından, yapım, çekim aşamasına kadar anlatılıyor ve kesinlikle okunması gerek diye düşünüyorum.
Umarım bu kitapla bir yerde karşılaşma fırsatını bulursunuz.
"Dünya size ne kadar önemli ve güçlü olduğunuzu söylese bile kendinizle ilgili farkındalığınızı yitirmeyin. Buna çok fazla inanmaya başladığınız ve aynaya bakıp alnınızda parlayan bir unvan gördüğünüz anda yolunuzu şaşırmışsınız demektir."
Bir şeyden daha bahsetmek istiyorum;
Pixar ve Disney in anlaşması beni en çok etkileyenlerden biriydi çünkü Steve Jobs kesin bir şekilde kitapta aynı şöyle diyor "Pixar, Disney'i, vücudun bir organı reddettiği gibi reddeder." Ve sonrasında bütün fikirlerin çizildiği o beyaz tahtaya büyük harflerle şunu yazar;
"KAFA KARIŞIKLIĞI PİXAR'IN YARATICILIĞINI ÖLDÜRÜR."
Gerçekten Igar'da bayıldım ama Steve Jobs'a çok hayranlık duydum. Kitaptan önce çoğunlukla Apple'da adını duyuyordum ama Pixar'ın kurucusu olarakta ne kadar büyük işler başardığını görmek hayranlığımı pekiştirdi. Son olarak o büyüleyici an; Disney ve Pixar anlaşmasıyla bize Oyuncak Hikayesi'nin devamını veren sonrasında Igar ve Jobs'ın güzel arkadaşlığının başlangıcını olan o andan Igar'ın anlatımıyla bir kesit verip bitirmek istiyorum yazıyı.
"Pixar anlaşması 13.05'te Pasifik Standart Zamanı'nda açıklandı. Steve ve ben basına açıklamamızı yaptıktan sonra, Pixar'ın devasa atriyumunda iki yanımızda Jhon ve Ed'le birlikte, hemen hemen bin Pixar çalışanının karşısında yan yana durduk.
Ben konuşmadan önce biri o anı kutlamak için bir Luxo lambası hediye etti. Doğaçlama bir şekilde gruba teşekkür ettim ve bu lambayı şatomuzu aydınlatmak için kullanacağımı söyledim.
Lamba o günden beri şatoyu aydınlatıyor."
10/10
"Her zaman ahlaklı olmak, içi boş bir zaferden başka bir şey değildir."
Zaten her zaman ahlaklı olacak kadar mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz.
Bazen gideceğim yolu unutuyorum. Bazen güneşin batışı öyle güzel görünüyor ki kısa bir an yürüdüğüm yola ara veriyorum…devamı"Her zaman ahlaklı olmak, içi boş bir zaferden başka bir şey değildir."
Zaten her zaman ahlaklı olacak kadar mükemmel bir dünyada yaşamıyoruz.
Bazen gideceğim yolu unutuyorum. Bazen güneşin batışı öyle güzel görünüyor ki kısa bir an yürüdüğüm yola ara veriyorum ve bu çoğunlukla fazla zaman kaybettiriyor.
Her zaman güler yüzlü bir insanken her şeyi unutmak daha kolay oluyor bu yüzden Dong-eun "Gülümsersem amacımı unuturum." Diyor.
Herkese ve her şeye rağmen gitmemiz gereken yollar var. Herkese ve her şeye rağmen gülümseyemediğimiz tüm o anlar için sonunu görmemiz gereken yollar var.
Yollar çok, yollar hep. Gün batımlarına aldanmayın.
Benim açımdan çok şeyi tekrardan fark etmemi sağlayan bir dizi oldu. Belki de herkes bir şekilde birilerinden intikam almaya çalışıyor; daha iyi notlar almaya çalışarak sınıf arkadaşından, ailenin 'yapamazsın' dediği şeyleri yaparken, sevdiği insandan ayrıldığında daha iyi bir hayatı olduğunu göstermeye çalışarak... Bir şekilde birilerine sürekli bir şeyler göstermeye çalışıyoruz.
Dong-eun ın intikamı öyle akıllıcaydı ki zevkle izledim. İnsan on sekiz yıl içinde bir intikam büyütebilir miydi gerçekten?
Peki ya intikam alındıktan sonra Ha Do-yeong un dediği gibi
"Mutlu olacak mısın?"
Yıllar boyu beslediğin intikamı aldıktan sonra elinde hiçbir şey kalmıyordu. Yaşamak için tüm sebeplerini en sonunda gerçekleştiren Dong-eun un bilmiyorum nedense aşık olabileceğini hiç düşünmemiştim. Böyle bir dizide aşk görebileceğimi düşünmemiştim.
Konusu: Moon Dong-eun lisede yaşadığı taciz ve zorbalık yüzünden bütün hayatı mahvolur ve artık tek bir hayali vardır; intikamını almak. Tam on sekiz yıl boyunca yavaş yavaş tüm iplikleri dokur ve zamanı geldiğinde kendisine zorbalık eden arkadaşlarının hepsinden intikam almak için ortaya çıkar. Bu sırada tanıştığı insanlar ona hayatını başka bir yüzünü gösterecek ve intikamını alırken yanında duran infazcısıyla beraber bu yolun sonunu görebilecekler midir?
Şiddet, taciz ve zorbalık o kadar hat safhada ki sadece bir lise öğrencisinin tüm bunları yapabileceği ihtimali çok ironik geliyor bazen. Ama Kore' de katı bir kast sistemi olduğunu düşünüyorum. Hindistan'da ki gibi değil insanların birbirine uyguladığı bir kast sistemi. İster okul ister iş yeri fark etmiyor her kesimde sürekli bir üstünlük yarışı içerisindeler gibi. Bu aslında tüm dünya için geçerli ama Kore'de böyle fazla ve ürkütücü oluşu ilginç gelmiyor değil.
Harika mesajları olan iyi bir diziydi kesinlikle izlenmesi gerek ama çok fazla şiddet, taciz, cinsellik unsurları bulunuyor bu yüzden +16
10/10
O kadar uzun süredir böyle cute diziler izlememişim ki ağlayacaktım en son neden bu kadar tatlılar diye. Ya beğenmeyen çok kişi olmuş ama benim çok hoşuma gitti ki dediğim gibi bir süredir aşk konulu diziler izlemediğim için saçma gelir diye…devamıO kadar uzun süredir böyle cute diziler izlememişim ki ağlayacaktım en son neden bu kadar tatlılar diye. Ya beğenmeyen çok kişi olmuş ama benim çok hoşuma gitti ki dediğim gibi bir süredir aşk konulu diziler izlemediğim için saçma gelir diye düşünmüştüm. Hiç umduğum gibi çıkmadı çünkü o bilindik aşk hikayelerinden az buçuk farklı oluşu ve aşırı tatlı bir ortamı sahip olması tüm diziyi otuz iki diş sırıtarak izlemenize sebep oluyor.
Konusu; Kim Sol-ah kedileri pek sevmese de lise aşkının kedi alerjisinden dolayı sahiplendirmeye çalıştığı kediyi evine alır. Fakat kedi bildiğimiz kedilerden değil, boylu poslu, Acun tabiriyle "hoeyy maşallah" dedirten bir adama dönüşüyor Sol-ah nın yanında. Lise aşkının ilk erkek zannediyorsunuz başta ama Cat boy u görünce başrolün kim olduğu belli oluyor maalesef. Sol-ah sonrasında hem kediye hem de adama çok alışıyor ama kedimiz insana dönüşebildiğini sakladığı için başlarda biraz sıkıntılar oluyor ama her şey halledilir be. Sadece lise aşkına yazık oldu biraz; kız kediyi tercih ettiğinde bile kızı beklemeye devam etti ve çok üzücüydü ya.
Çok tatlı bir atmosferi olan bölüm süreleri genelinde yarım saatten oluşan bir dizi. İlk defa bana bir aşk dizisi çokta saçma ve bayağı gelmedi yanii kendini izlettiriyor en azından. Böyle tam yaz dizisi gibi bir çırpıda biter(yağmurlu havalarda izleme gafletine düşmeyin?)
Açıkçası bu kadar hoşuma gideceğini düşünmemiştim. Çok uzuuun bir süre erteledim izlemeyi ama öğrendiğim bir şey varsa sanırım bir şeyi çok isteseniz bile onun zamanı gelmeden yapamıyorsunuz. Gerçekten uzun bir süredir o kadar çok izlemek istiyordum ki ama bilmiyorum bir…devamıAçıkçası bu kadar hoşuma gideceğini düşünmemiştim. Çok uzuuun bir süre erteledim izlemeyi ama öğrendiğim bir şey varsa sanırım bir şeyi çok isteseniz bile onun zamanı gelmeden yapamıyorsunuz. Gerçekten uzun bir süredir o kadar çok izlemek istiyordum ki ama bilmiyorum bir şekilde fırsatım olmadı hayır, zamanı gelmemişti. Bazı kitaplar diziler, filmler... insanlar gibi aslında; bir an gelir ve yeni bir insanla tanışırsınız, o insanın hayatınızın o dönemin de girmesi bir şeyler ifade ediyordur belki. Ve en güzel şarkıları hiç ummadığınız bir yerde beklemediğiniz anlarda duyarsınız. Vakti gelmiştir sadece. Yaşamanın vakti gelmiştir.
Çok hoş unsurları olan, verdiği mesajlarla ilham verici bir dizi. İzlerken çok iyi hissettim açıkçası ve Seo Dal-mi nin çabaları, kararlılığı, bir şekilde ama her şekilde denemesi çok güzeldi. Kesinlikle izlenmesi gerek. Tek izlerken bana sürekli 'hayır ya, hayır, hayır!' dedirten iki erkek sendromu denen o k dramaların olmazsa olmazsı. Yine gerçi bu dizi de minnacık daha seçici olabildim ama maalesef bu çekik gözlüler felaket zalim olduğu için kıza aşık olan iki adamı da ultra yakışıklı ve mükemmel insanlar yapıyorlar.(True Beauty de ki Han Seo-jun hala kanayan yaram ya, o kadar yazık ettiler ki o çocuğa.) Gerçi bu dizide ki ikinci adam birazcık egoist olduğu için diğeriyle olsun istiyorsun ama yine de çok kırıcı ya. Gerçi o kadar medeniler ki, burada benim kalbim (adam baya biraz pislik biraz da egoist olmasına rağmen) kırılırken adamlar 'Okey ya, sorun yok.' havasındalar. Yine de çok kırıcıydı bari son sahnede ikinci adamın ne halt ettiğini gösterseler yine sorun etmeyeceğim ama gerçekten lanet olasıca çekik gözlüler ya.
Konusu(birazcık spoiler var); Seo Dal-mi, ablası, annesi ve babasıyla beraber yaşayan mutlu bir kız çocuğu. Fakat babası gelecek dünyaya ayak uydurmak için şuan ki işinden ayrılır ve kendine yeni bir iş kurmak ister. Fakat annesi çocuklara bu şekilde bakamayacğını söyler ve Seo Dal-mi nin ablasını yanına alarak kocasından boşanır. Seo Dal-mi babasıyla kaldığı için pişman değildir ama durumları da pek iyi değildir ve her şeyini beraber yaptığı ablası da gidince bütün hayatı alt üst olur. Büyük annesi torunun bu yalnızlığına son vermek için ona bir mektup arkadaşı ayarlar. Bu mektup arkadaşı ise yakın zamanda yurttan elinde çok az bir miktarla ayrılmak zorunda kalan ve Seo Dal-mi nin büyük annesi tarafından sahip çıkılan Han Ji-pyung dur. İlk başlarda küçük bir kıza mektup yazmak istemeyen Han Ji-pyeong kendisine yardımcı olan bu büyük annenin ısrarları üzerine yazmaya başlar fakat gazetede gördüğü Nam Do-san adında bir çocuğun adını kullanarak. Yıllar sonra gerçek Nam Do-san ve mektupları yazan Nam Do-san bir şekilde karışlaşmak zorunda kalır ve Seo Dal-mi çocukluk aşkını bulmaya çalışırken ilham verici bir başarı hikayesi de oluşturur. Babasının izinden gidererek bir girişimcilik projesine katılır ve hem aşkı hemde hayalinde ki de işe sahip olur.(Bu da zaten bir dizilerde oluyor mübarek hem aşk hem iş, aynen.)
Sonuç olarak benim hoşuma gitti özellikle de ilk 10 bölüm o kadar heyecanla izledim ki diziyi çünkü o iş kurma, rekabet ortamı baya sürükleyiciydi. Ayrıca bir önceki dizide izlediğim kadın başrol burada da başroldü ve Jyp de ki Miss A grubunda idolmüş, çok hoş bir kadın zaten sırf onun için bile izlenir. Güzel bir dizi izlenmesi de gerek. İzleyin yanii:) +13 10/10
Ya sürüyle gerilim dizisi izledim şu sıra ama bunun kadar her bölümü dolu dolu geçen ve finali görmek için bu kadar heyecanlandığım dizi bayadır izlememiştim güzel oldu.
Bir kere gerçekten her bölümde heyecan ve gerilim unsuru o kadar ön planda…devamıYa sürüyle gerilim dizisi izledim şu sıra ama bunun kadar her bölümü dolu dolu geçen ve finali görmek için bu kadar heyecanlandığım dizi bayadır izlememiştim güzel oldu.
Bir kere gerçekten her bölümde heyecan ve gerilim unsuru o kadar ön planda ki, çok kaliteli bir senaryo. Açıkçası senarist bu dizide alkışlanmalı çünkü her bölüm sonuna geldiğinizde 'bana çabuk diğer bölümü verin!' oluyorsunuz bu da kurgunun kalitesini gösterir. İnsanlar bir yapımcıdan, bir senaristten bunu bekliyor zaten; sağlam bir kurgu için iyi senarist, o kurguyu sürdürecek iyi bir yapımcı. İkisi de mükemmel iş çıkarmış bayıldım kesinlikle.
Ben şu sıra daha çok psikolojik ve toplumsal sorunları konu alan dizileri izlemek istiyordum ve bunu biraz şansa açıp izledim ama aksiyonu bol bir dizi arıyorsanız uzun bir süredir daha iyisini izlemedim.
Konusu(Anlatırken biraz spoiler olmuş olabilir ama yeteri kadar, fazla değil): Cha Dal Geon babası öldükten sonra yetimhaneye bırakılmış yeğenini yanına alır ve beraber yaşamaya başlarlar. Kendisi dublörlük yapıyor ve yeğeni de milli takımda tekvandocu. Fas, Kore ile ilişkilerini ilerletmek için bu milli takımda ki çocukların hepsini ülkeye çağırır ve herkes heyecanla Fas'a gitmek için bir uçağa binerler. Fakat işler yolunda gitmez ve çocukları taşıyan uçak düşer. Uçakta amcası Cha Dal Geon için videolar çeken yeğeni Cha Hoon ilginç bir video çekmiştir ve Cha Dal Geon bunun gerçekten bir uçak kazası olup olmadığından şüphe etmeye başlar. Arkasında bambaşka kirli işler çevrileren ve tüm Kore cumhurbaşkanlığına kadar her şeyi kontrolü altına almış bir terör örgütüyle karşı karşıya kalan Cha Dal Geon yanında ki birkaç kişiyle bu oyunun sonunu getirebilecek midir?
Çok fazla siyasi olay da dönüyor benim hoşuma gitmişti. Ama büyük bir sorun var ki dizi iki sezonluk planlamış zaten ama bazı aksiliklerden dolayı ikinci sezon çekilmeyebilir. Tek kötü yanı ve belki de bu yüzden izletmeyecek yanı; sezon finali mükemmel bitti ama acil sonraki bölümlere ihtiyacım var. Çok iyi bir koz bırakarak bitirdiler ve sanki daha yeni başlıyor gibiydi. İkinci sezonun gelmesi lazım yoksa gerçekten çok yazık olur. Ama maalesef dizi biraz eski(2019) gerçi 2019 o kadar eski değil ama dizi de kullandıkları telefonlar rezildi. Benim o zaman ki kullandığım telefon onlarınkinden iyidir ve bunlar istihbarat filan hani baya zenginler aslında ama neyse artık. Konu güzel mi? Güzel, özgün mü? Hemde çok, izlenir mi? Net izlenir ama ikinci sezonu olmadığı için küçük çaplı kalp krizi mümkün.
10/10 +13
Spoiler içeriyor
Şu sıra izlediğim en özgün kurguya sahip dizi sanırım ya. O kadar iyi ilerledi ki. Kore, dizi sektöründe müthiş iyi ve bu diziyle de tekrar kanıtlamış oldular bunu.
6 bölümden oluşan mini dizi tarzında korku ve gerilim türüne özgün bir…devamıŞu sıra izlediğim en özgün kurguya sahip dizi sanırım ya. O kadar iyi ilerledi ki. Kore, dizi sektöründe müthiş iyi ve bu diziyle de tekrar kanıtlamış oldular bunu.
6 bölümden oluşan mini dizi tarzında korku ve gerilim türüne özgün bir yapım daha katmışlar.
Ders aralarında izlerim diye başladığım dizi ders saatimden çaldı biraz ama olsundu.
İşlenen konu iyiydi ama görsel efektleri başarırız buldum. Ayrıca o kadar karmaşık ki aslında hala anlayamamış gibiyim de. En son Dark izlediğim de kafam bu kadar karışmıştı (biraz da son bölümü izlemeden önce elektrostatik çalıştığım için de olabilir.)
İlk bölüm bana sıkıcı gelmişti, olay çok yavaş başladı (hatta ilk yirmi dakikayı izleyip üç gün sonra devam etmiştim hiç ilgimi çekmedi en başta.) Fakat sonra birden başlayan bu olayların tuhaf bir şekilde bir tarikatın en büyük kozları olmaya başlayınca biraz daha izlettirmeye başladı.
Aslında fantastik bir konuyla ilişkilendirerek günümüz sorunlarına değinmeyi çok iyi başarıyor bu Koreliler.
Şimdi de her yerde din altında yapılanları görünce insan durumun vahametini daha iyi anlıyor.
Sadece Kore de değil tüm dünyada din adı altında kurulan binlerce tarikat ve bu tarikatlara kendilerini adamış insanlar var. Bir yerde de sosyal medyanın nasıl herkesi manipüle ettiğine de değiniliyor.
Konusuna geleyim (spoiler var ama yeteri kadar): En başta bir tarikatın yayınladığı; günahkar insanların bazı cehennemden geldiklerini iddia ettikleri canavarlar tarafından bu dünyadan cehenneme götürüleceklerini söyleyen ve bunun hakkında neredeyse de canavarların aynısını çizilmiş bir video yayınlanır. İnsanlar her yerde video hakkında konuşurken bir gün sokak ortasında bir adamın çığlıklarıyla herkes bu canavarlarla gerçekten karşılaşır. Bunun üzerine tarikat çığ gibi büyürken başlarında ki adam Jeong Jin-so(açıkçası bana başta hoş biri gibi gelmişti) Tanrı'nın uzun süredir sustuğunu ve artık günahkarların cezalandırıldığını söyler. Her yerde 'Daha erdemli, iyi insanlar olmalıyız.' deyip durdu gerçi. Ama aslında Jin-so 20 yıl önce ölüm tarihini almış ve bunun sonucunda böyle bir tarikatı kurmuştur. Sonrasında tarikat Jin-so nün ölümünü saklar zaten, kimse inançlarına körü körüne bağlandığı birinin bahsedilen cezayı aldığını görmek istemez İnsanlar bu olanlara inanamıyor ve tanrının buyruğuymuş gibi kabul etmeye başlıyorlar. Önce melekler tarafından ne zaman öleceğini bildirilen insanların canavarlar tarafından yakılışını herkese sergilemeye başlıyor ve o kişilerin ailerini günahkar insanlar ilan ediyorlar. Gençlerin annelerin, babaların, ne günah işlemiş olabilir ki dedikleri insanlara bir şekilde bir tarih veriliyor ve öldürülüyorlardı.
Tarikatsa dini buyrukları yerine getirmedikleri için böyle olduğunu ve insanların korkuyla eğitileceğini düşündüğü için tüm bu ölümleri canlı yayında yapıyorlar. Tabii bu düşünceye karşı olanlarda var. Ölüm tarihini almış insanların en azından canlı yayına çıkmadan ölmelerini sağlayan ve bu konuyu araştıran bir grup daha var.
Olaylar son bölümde ilginçleşti aslında çünkü bu sefer bir melek tarafından ölüm saati verilen yeni doğmuş bir bebekti. Tarikat anne ve çocuğunu kimsenin haberi olmadan yok etmek istiyordu çünkü günahsız bir bebeğin bile canavarlar tarafından vahşice öldürülmesi insanların doğrularını sorgulatırdı. Bu zamana kadar günahlarınızı yüzünden cezalandırılıyorsunuz dedikleri insanlara şimdi günahsız bir bebeği gösteremezlerdi.
Karşı taraf bunu fırsata çevirip tarikatın yalanlarını ortaya çıkarmaya çalışırken bambaşka durumlarla karşılaşılır ve tüm bunlar gerçekten Tanrı'dan mıdır yoksa başka bir şey mi?(baya karışık anlattım gibi hissettim ama karışık maalesef zaten)
Tarikatların gücü iyi yansıtılmıştı bence, günümüzde din adı altında yapmadıkları şey yok. Bu dizide insanların kör inançlara sahip olduğunu gösterdi. Ben sevdim yine de sevmeyenlerde var; olayların çok yavaş ilerlediğini ve konusunu başarısız buluyor büyük bir kısım. Yalnızca gerilim dizisi arıyorsanız da güzel bir seçenek bana kalırsa.
Sadece 6 bölüm ve bence izlemeye değer yine de;)
+14
Ayrıca sonu çok fazla açık uçlu bırakılmıştı ve zaten öğrendim ki sonra ikinci sezonu onaylanmış 👌
İyi akşamlar.
Bitirdikten sonra telefonunuza birkaç tane virüs programı indirtip şu zamana kadar bilinmeyen bir kaynaktan gelen herhangi bir bağlantıya tıklamadım değil mi? Diye sorgulatan bir film.
Açıkçası ben beğendim, güzel bir gerilim filmi olmuş ama şuan bile telefonumun ön kamerasına bakıp…devamıBitirdikten sonra telefonunuza birkaç tane virüs programı indirtip şu zamana kadar bilinmeyen bir kaynaktan gelen herhangi bir bağlantıya tıklamadım değil mi? Diye sorgulatan bir film.
Açıkçası ben beğendim, güzel bir gerilim filmi olmuş ama şuan bile telefonumun ön kamerasına bakıp düşünmeden edemiyorum gerçekten gerici bir filmdi. Daha iyi olabilir miydi? Evet, bence birkaç soru cevapsız bırakıldı, özellikle sonuyla ilgili çok fazla açık uç var.
Konusundan bahsedeyim; Lee Na-mi bir gece otobüsle eve dönerken uyuyakalır ve son durakta kalkıp hızla toparlanmaya çalışırken telefonunu otobüste düşürür. Telefonunu bulan bir seri katildir üstelik iyi bir yazılımcı. Kötü adamımız Lee Na-mi ye telefonunu yanlışlıkla düşürüp ekranını kırıldığını ve kendisinin sahibi olduğu telefon tamir dükkanına verip yaptıracağını söyler. Lee Na-mi dükkana gidip telefonunu alır ve olaylar böylece başlar. Lee Na-mi nin yaptığı her hareketi telefon kamerasından takip eden adam aynı yönetemle birçok kurbanda oluşturmuştur. Bütün hayatımızı kaplayan telefonlarımız aslında öyle çok bilgiyi de açığa sunuyor ki. Lee Na-mi nin bütün hayatını değiştiren bu kusursuz katil yakalanabilecek midir?
Suç, gerilim türü için yeterince iyiydi izlenebilir. Üstelik Kore yapım filmlerin sevdiğim yanı genelde konuya odaklandıkları için hiçbir uygunsuz sahne olmuyor. Ailenizle rahatlıkla izleyebileceğiniz bir film. +10
8/10
İlk kitabı pek iyi bulamamıştı ama bunu da okumadan yorum yapmak istemedim. Zeynep Sey'in kendisini gerçekten çok severim çok tatlı bir insan ama yazdıklarını hiçbir zaman sevemedim. Sevememekten kastım başarılı bulamamak. Özellikle bu kitapla düşüncelerim biraz daha pekişti. Üzgünüm ama…devamıİlk kitabı pek iyi bulamamıştı ama bunu da okumadan yorum yapmak istemedim. Zeynep Sey'in kendisini gerçekten çok severim çok tatlı bir insan ama yazdıklarını hiçbir zaman sevemedim. Sevememekten kastım başarılı bulamamak. Özellikle bu kitapla düşüncelerim biraz daha pekişti. Üzgünüm ama kaliteli bir kurgu ve yazım dili göremedim daha onun kitaplarında. Oysa gerçekten çoğu kitabını da okuyup objektif davranmaya çalıştım; sadece Solucan serisi veya Kimse Gerçek Değil üzerinden yorum yapmak istememiştim. Yazar psikoloji bölümünü okumuş aslında anlatmak istedikleride hoş konular ama gerçekten yazımını geliştimesi gerek. Bir kere bana edebi anlamda hiçbir şey katmadı. Çok az ve yersiz betimlemeler, aşırı basit bir dil. Hani tamam, açık yazılar ve süsten uzak anlatımlar daha çok okunuyor çağımızda ama bilemiyorum bu yazım dili bana hitap etmiyor.
Bu yazıyı onu karalamak için veya nefret söyleminde bulunmak için değil aksine konularının güzel olduğunu, vermek istediği mesajın iyi olduğunu fakat yazım tarzını değiştirip ya da şuan ki halini kesinlikle geliştirirse daha iyi olacağını söylüyorum.
Konusu; Eva kendi tarzında vloglar çeken ve samimiyetiyle ön plana çıkan sosyal medyada bir içerik üreticisi. Bir gün bir yapımcı şirketi bu sosyal medya fenomenlerini bir araya toplayıp ödüllü bir yarışma yapmaya karar verir. Eva ve en yakın arkadaşı da yarışmaya başvurur ve kabul edilirler. Fakat eğlenmek ve kazanmak için girdikleri bu Fame evi onlara bambaşka maskeler verir ve hiç olmadıkları kişiliklere büründürür. Eva ise kendi olarak kalmaya çalışırken yine de bazen yapmak zorunda olduklarına yenik düşer. Bu evde hayatının aşkını da bulan Eva için işler bir intikam arzusuna evrilirken sosyal medyanın sahteliği onu iyice boğmaya başlar. Eva Fame evinden giderken maskelerinden sıyrılabilecek midir?
'Sosyal medya sahtedir ama hissettirdikleri gerçek. '
Bence okunmasına gerek yok zaman kaybı. Okuduğunuz her kitap size illa ki bir şeyler katar ama bu basit kitapları okuyabileceğiniz kadar çok vaktiniz olduğu anlamına gelmez. Şurada yarınımızın kesin olmadığı bir dünya da daha kaliteli kitaplar okunmalı kesinlikle.
2/10
"Yaşamalısın.
Ne kadar zor olsa da,
Yaşamalısın."
Bir süredir ertelediğim ve beklentimin altında kalan bir dizi. Jisoo için başladım zaten ama gerçekten sinir bozucu karakterlere sahip olan sayılı dizilerden biri.
Dizide ki en iyi şey Jisoo ve partneriydi, açıkçası çok…devamı"Yaşamalısın.
Ne kadar zor olsa da,
Yaşamalısın."
Bir süredir ertelediğim ve beklentimin altında kalan bir dizi. Jisoo için başladım zaten ama gerçekten sinir bozucu karakterlere sahip olan sayılı dizilerden biri.
Dizide ki en iyi şey Jisoo ve partneriydi, açıkçası çok iyi başlanmış bir diziyi sürdürememişler bana kalırsa.
Özellikle Kye Bun Ok'u son bölüme kadar kendim öldürmeyi düşünüyordum, gerçekten çok gereksiz bir karakterdi mesela.
Uzun süredir K-drama izleyen biri olarak söylüyorum çok cringe dizilerde izledim ama bu kadar sinirlendiğim az dizi var.
Konusuna gelirsek;
1987 Güney Kore'sinde geçiyor. Eun Yeong-ro İngiliz Dili Ve Edebiyat'ı birinci sınıf öğrencisi, Hosu Kadınlar Üniversitesi'nde yatılı kalıyor ve bir gün oda arkadaşlarıyla beraber kör randevuya çıkarlar. Randevu diğerleri için pek iyi gitmese de Yeong-ro tüm hayatını değiştirecek bir adamla tanışır.
Fakat tanıştığı adamı bir gece yurt odasında kanlar içinde bulunca bütün oda arkadaşlarıyla beraber sıradan bir protestocu zannettikleri Soo-ho yu yurtta saklarlar.
Ancak sonra Soo-ho nun gördükleri kişi olmadı ortaya çıkar. Siyasi olaylar ve Kuzey Güney'in entrika dolu anlaşmaları sonucu yurt öğrencilerini rehin almak zorunda kalan Soo-ho ve yandaşları hayatta kalmak ve masum öğrencilerin hayatlarını kurtarmak için yeri gelir düşmanla bile iş birliği yapmak zorunda kalır. Ülkelerinin kendilerinden vazgeçtiği bir zeminde bütün yurt ve casuslar hep beraber hayatta kalmak için savaşırlar. Bu süreçte Yeong-ro ve Soo-hoo birbirlerine aşık olur fakat son hiç kimsenin istediği gibi olmaz.
Bence 16 bölümle aşırı uzantılmıştı en son yedinci bölümde iş birliği yaptıktan sonra yedi bölüm boyunca nerdeyse hiçbir şey olmadı hala aynı yerde duruyorlardı, yedinci bölüme kadar izleyip on dörde direk atlasanız pek bir şey kaybetmezsiniz. Son bölüm gerçekten güzeldi ama finalin hakkını yememek lazım yine de bütün olayları bir bölüme sığdırmak yerine keşke diziye yaysalardı.
Pek beğenmedim ama izleyecek bir şey bulamazsanız izleyin.
Jisoo ve Jung Hae-in uyumu gerçek mi ya tek sevdiğim şey ikisi olabilir. Ruh eşi gibir gerçekten çok iyiydi. Gerçek hayatta da görmek istediğim çok iyi bir çiftti.
6/10